19 Eylül 1939 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

19 Eylül 1939 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

19.9.0939 19 Eylül 1930 TAN ABONE BEDELİ Türkiye Ecnebi 2800 Kr. 100 * 3Ay s0 * tay so » Miğetlerarası posta ittihadina dahil olmıyan memleketler için ebone bedeli müddet sırasiyle 30, 16, 9, 3,5 liradır. Abone bedeli peşindir. Adres değiştirmek 25 kuruştur. Cevap için mektuplara 10 kuruşluk pul ilâvesi lizımdir. LL AİN Nİ Japon - Sovyet Anlaşması Yazan: A. Ş. ESMER oskovadan verilen habere gö- re, Mançurya - Mongolistan hududunda uzun zamandanberi de- vam eden müsademelere nihayet ver. mek için mütareke imzalanmıştır. Mançurya malüm olduğu üzere, res- men Çin'in bir eyaleti olmakla bera. ber, Japonyanın istilâsı altındadır. Mongolistan da resmen Çinin diğer bir eyaleti olmakla beraber, Sovyet- lerin himayesi altında bir devlettir. Mütareke bir taraftan Mançu, diğer taraftan da Mongol kuvvetleri ara. sında imza edilmiş olmakla beraber, hakikatte bu, bir Japon - Sovyet mü- tarekesidir. Esasen hudutlarda çar- pışan kıtalar da bu iki devlete rk kıtalardı. Japon » Sovyet anlaşması, Al man » Sovyet anlaşmasından doğan vaziyetin neticesidir. Filhakika bu neticeye bakılacak olursa, Japonya- mın, antikomintern (o paktı meri ol- duğu zamanlarda temin edemediği menfaati, bu paktın ortadan kalk. masiyle temin etmiş olduğuna metmek icap eder. Hatırlardadır ki Alman » Sovyet paktı imza edilir edilmez, antiko- mintern pakt politikasını - kendine mal edinmiş olan Hiranuma hükü- meti, paktin imzasından dolayı Ak manyayı profestp ettikten sonra İk- tidardan nun üzerine ik- tidara gelen General Abe, teşkil et. tiği hükümetin politikasını şu söz- Terle izah etmişti: — Japonyanın bundan böyle Av- rupa devletlerinden hiçbirinin po- litikasiyle alâkası olmıyacaktır. Ja. ponya bütün mesaisini Çin mesele- #inin halli noktasına tahsis edecek- tir. Kendi emellerine karşı Iyi niyet gösterenlerle iş birliği yapmıya ha- 3ir olduğu gibi, emellerine engel ol. mıya çalışanlara karşı da mücadele edecektir. 7 Sene say Yeni Japon Başvekilinin bu söz“! lerinde Japonya ile iyi geçinmenin şartı beyan edildiği gibi, bu şarta uygun hareket etmek östemiyen devletler için de böyük bir tehdit mânası vardı. Avrupadaki harp de- layısiyle hiçbir devlet bu tehdide karşı göğüs germek cesaretini ken- dinde görememiştir. Filhakika bir. kaç gün sonra İngilterenin, aylar. | danberi büyük ihtilâf mevzuu teşkil eden dört mevkuf Çinliyi Tapo, teslim ettiği haber verildi. Esasen paktın imzası Tüzerine, Almanyayı ihanetle itham eden Japon efkâri. umumiyesi İngiltereye doğru tema. yül etmişti, Bir taraftan efkârumu. miyedeki bu temayül, diği bu uysallık, Sovyetleri, şarkta “Japon emellerine karşı en. gel,, olan yegâne devlet vaziyetinde birakabileceğinden Sovyetler de an, laşmak “ mecburiyetinde kalmışlar. dır. Bu anlaşma ile İngiltereden sonra Sovyetler de Ja, aya Çin- de hareket serbestisi vermiş oluyor. lar, Bu meselede Almanyanın her, hangi bir rol oynadığını farzetmek, Alman - Sovyet paktının imzasından. sonra Japonyada bu devlet ve Nazi zimamdarlarına karşı beslenmekte olan husnmet hislerinin derecesini takdir etmemekteri ileri gelmekte- dir. Almanyanın “ihaneti, yüzün- den büyük hayal sukutuna uğrıyan Japonya, uzak şarkin müstakil ha. reket ederek kendi meselesini ken- di başına halletmeğe karar vermiş- tir. Ve garip tecellidir ki Japonya, antikomintern şirketi fsaliyette İ- ken temin edemediği kârı, bu şirke. tin lasfiyesinden sonra temin etme- ğe muvaffak olmuştur. uzak diğer taraf. | tan da İngiltere hükümetinin göster. | TAN İRİ ER YA) Polonyanın Tarihine Umumi Bir Bakış E“ Polonya, komşusu bulu. nan Osmanlı imparatörlü- ğu. gibi; tabii budutlardan mah. rum ve muhtelif milletlerle meskün bir ülke idi Bir yandan şimdiki Rusyanın tâ içlerine kadar uzanı. yor, bir yandan Silezya, Brande- bourg ve Pomeranyaya bitişik bu. lunuyor ve şimal tarafından Prus. yaya komşu yaşıyordu. On dördüncü asrın son yılların- danberi Lithania ile birleşmişti. Lâ. kin on sekizinci asrın sonlarında bir Polonyalı ile bir Litvanyal ri ayrı insanlardı ve biribirine yan bakıyorlardı. Uyuşamamazlık yalnız bu iki unsur arasinda görülen bir hal de- ğildi. Polonya bayrağı altında ya- şayıp ta kan veya mezhep ayrılığı güden bir kaç millet daha sardı. Protestan mezhebindeki Almanlar, Ortodoks olan Ruslar, kendi milli. yetlerine ve dinlerine son derece bağlı olan Yahudiler gibi. Polon- yahlar « uzun kavgalar sorunda « Ortodokslarla Protestonları her türlü siyasi haklardan mahrum etmişlerdi, onlara hükümet kapı- larını kapamışlardı. Eski Polonya, içtimai teşekküller bakımından da garip bir vaziyette idi, Bir tarihçi bu vaziyeti şöyle tasvir ediyor: “Polonya, Ruslar gi- bi iki sınıfa syrılmıştı- Asilzade. ler, köylüler. İkinci sınıf seri sir) sayılmakta olup asilzadele rin emri, idaresi altında bulywnu. yorlardı. Bu zavallılar kuru “çe- murdan yapılmış kulübelerde yâ- tarlar ve-asilzadelerin İşaretile o. turup kalkarlardı. Hayatları pek sefil idi. Üstleri, başları pisti, El biseleri yırtık pırtıktı. Ayakların. da, kundura yoktu, karda, çamur. da kayın ağacı kabuğu sarınarak Ayaklarını kapalı tutarlardı. Fakat hükümete vergi verirlerdi! Te optak, asilzadelerin elinde idi ve bü sınıf ta üç dere- ceye ayrılmıştı. Başta Megnats — Mayna denilen takım gelirdi. ki, iki, üç yüz aileden ibaretti, Bun- ların arasında Czarturski'ler gibi, Radzizzill'ler gibi bir kaç ailenin malikâneleri, birer büyük vilâyet halinde idi ve bunların idare mei- kezleri, hükümetleri, orduları var- dı. Birer veya ikişer kasabaya ta. şarruf eden ikinci sınıf asilzadele. rin sayısı otuz bin kadardı. Bir kı- lıçla bir ata ve üç beş tarliya sa- hip olan üçüncü sınıf asilzadeler is se bir buçuk milyonluk bir yekün gösteriyordu, Papaslar, . bir züm- re sayılmazdı, ticaret Yahudilerin 1573 ten sonra Polonya kralları, intihap yoluyla tayin olunmuya başlandı. Taht mahlül Kalınca bü. tün asilzadeler silâhlamıp atlanır. lar ve Varşovaya yakın bir ovada toplanırlardı. Bir takım şartlar ko- şarak ve bu şartlara saygı gösters- ceğine önceden yemin e'tirerek her hangi bir şahsı kral seçerlerdi. Fa. kat kral bir süsten ibaretti. Çünkü kanun Dan açamazdı, sulh imzalıyamazdı, asker topliya- mazdı, vergi koyamazdı, vekillere ve memurlara karışamazdı. Devlet işleri birinci sinif asilza. deler arasından seçilen senat ile ikinci ve üçüncü Sınıf asilzadeler a- rasından intihap olunan Chambre des Nonces tarafından idare olu- nurdu. Bunlar her iki yılda bir toplanırlar, birlikte ve açık ola- rak devlet işlerile meşgul olurlar. dı.Lâkin kararların “ittifak, ile ve rilmesi şart olduğundan bir kişi muhalif olsa karar bozuluyordu. Bu garip kayıt yüzünden elli beş toplantıda ancak yedi karar veri. lebilmişti! Yazan: M. Turhan TAN O rdusu kiymetsizdi.. Çünkü meclisler, ordunun yardı. mile kralların nüfuz kazanacakları vehmine kapıldıklarndan asker miktarını son derece azaltmışlardı. Bununla beraber Polonya ve Lit- vanya mıntakalarında birer ordu vardı ve bunlara azilleri imkân- sız olmak şartile hatman unvanını taşıyan birer asilzade kumanda e- derdi, Her asilzade dilerse, zabit 0- labilirdi ve bu sebeple üç askere bir zabit isabet ettiği, yüz neferi aşmıyan topçulara - asil olduğun. dan dolayı - on beş yaşında bir ço- cuğun kumandan yapıldığı görül müştür. İşte bu vaziyette bulunan Polon- ya krallığı Rusya, Prusya ve Avus. turya arasında dağdağasız yaşa - mak istiyordu. Halbuki buna im- kân yoktu. Zira Rusya, garbi Av- rupa âlemine yanaşmak istiyordu. Bunun için Polonyayı çiğnemek zorunda idi. Prusya birliğini ta mamlamak için Polonyanın şima- » usturya, işleme politikasını yürütmek ve Osmanlıları daha sıkı bir surette tazyik altında bırakmak için Po - lonyadan arazi elde etmeği gerekli görüyordu. Türklerin istilâ, Rusların teşek- kül ve temeddün, Avusturyanın fetret Prusyanın gençlik devirlerin. de Polonya, tarih bakımından mu. kadder görünen âkıbete uğramadı. İkinci Beyazıt devrinde Türklerin Varşova varoşlarına kadar yaptığı akınlardan, Kırım fatarlarinın her yıl tazelenen hücumlarından başka belli başlı bir ziyan görmedi. Yal- nuz on yedinci asrın ortalarında ve on sekizinci asrın başında İsveçli. lerin - uzun sürmiyen . istilâları- na uğradı. G erek bu istilâ, gerek AL manya imparatoru TL. Maksi- milien'in “Polonya bizimle Rusya, arasında paylaşılmalıdır,, fikrini ortaya atmış bulunması, Lahleri gafletten uyandırmadı.O derece ki 1683 yılında Polonya, V yardımına koştu ve kendi Ine Avusturyalılardan çok daha samimi olarak taraftar bulunan Türklerin felâketini hazırladı. Fakat Rusya tahtına İkinel Ka- OGUTLER İSE Muharebede Akıl illetler arasında muharebe çıkmasına sebep (olanlarin akıllarında müvazene bulunmadı- ğını iddin edenler varsa da, bugün maksadım kendileri sebep olma - dan muharebeye giden insanların aklı üzerinde muharebenin yaptığı tesirleri anlatmaktır. Bir çok memleketlerde ziyade - ce aptallık ve budalalık askere a. ınmamağa bir sebep olmakla bera ber, e derecede akılsızlık göster - mediklerinden dolayı — alındıktan sonra, hele muharebe uzarsa. bu - dala olanlar epeyce görülür. Bir ta. nesi tarihe bile girmiştir. Geçen Büyük Harpte Fransa o Başvekili Klemanso cephede dolaşirken, bir neferin dere kenarında çirçiplak sabunla yıkandığına dikkat ederek yanına gider ve - lâf olsun diye - sabunu nasıl bulduğunu sorar, Ne. fer . Adem babasının üniforması ile - hemen selâm vaziyelini ala- rak: — Daha fadına bakamadım e- fendim! Cevabını verir... Muharebeden önce pek (o zeki insanlar oldukları halde muharebe ssnasında akıllarının müvaxenesi- ni kaybedenlerin sayısı - öyle ap. tallaşanlara nisbetle - daha çoktur. Bunlar kendilerine deli denilecek kadar hezeyan etmezlerse de mü- vazenesizlikten dolayı fazla içkiye müptelâ olurlar yahut aldıkları €- mirlere itaatsizlik göstermeğe kal kışırlar. Böyleleri vaktinde hekim muayenesine gönderilip te aklın - daki müvazenesizlik anlaşılamaz - sa halleri şüphesiz pek vahim olur, Kimisi, aklındaki o müvazene bozulur bozulmaz, hemen münasız sözler söylemeğe başlar, delirdiği. ni meydana çıkarır. Yine geçen Bü. yük Muharehede gördüğüm bir ne- fer, o vakitki kumandanlardan iki Muvazenesi paşanın adını bellemiş ve bir ma- kam tutturarak, hiç durmadan “fi lân paşa filân paşaya dedi k diye türkü söyler durur ve: — Ne dedi, hemşerim? Diye soranların yüzüne afal a- tal bakar Bazısı da - bilhassa geceleyin - nöbet beklerken, korkudan — de; birdenbire müvazenesini kaybetti- ğinden nöbetini bırakır Savuşur. Fakat, tabii uzağa gidemiyeceğin - den hastalığı çabuk anlaşılır. Erken bunamaya tutulanların hali daha yaman olur. Çünkü has- talık pek aş ilerlediğinden, ilk zamanlarda hastanın arada sırada söylediği garip sözleri yahul gös - terdiği acaip halleri arkadaşları delilik taklidi yaptığına hamleder- ler. Başka vakitlerde — kendisinin tam şuurlu olarak hareket etmesi görenlerin ve işitenlerin < zihnini büsbütün karıştırır. Biraz yaşlıca olanlar da - vak - tinde denilemerse de - vaktinden önce gelmiş ihtiyarlık O bunaması da olur.. Bütün bu hallerin asıl şüphesiz, esasen mevcut olan isti. dattır. Aklındaki müvazeneyi kay- betmeğe istidadı © bulunmıyanlar muharebeye akıllı giderler ve akıl- hi olarak dönerler. İstidadı hulu - nanlar da müvazenenin bozulma - sına muharebehin tesiri ancak bir vesiledir, Evvelki Büyük Harpte | frengi hastalığı şimdikinden daha ziyade olduğundan bu hastalığın sebebile umumi felce tutulanlar da cpey- ce olmuştu. Müvazenenin bozulmasına kar- $ı istidadı meydana çıkaran «ebep- lerden biri de, uzun süren muha » rebelerde içki iptilâsinın ariması > dır. İçki, her türlü hastalık istida - dını meydana çıkaran en o büyük sebeplerden biridir. al sebebi, lerin gibi ele avuca sığmaz haris dir kadın, Prusya tahtına Büyük #rederik gibi doymak bilmez muh- :eris bir dâhi, Alman imparatorlu. $u tahtına da Mari Tere? gibi ge. aş bulyalar sahibi bir hükümdar | zelince vaziyet değişti, Polonyarın © perişan idare, o gafil zihniyet i- le hür ve müstakil yaşaması tsmâ- mile imkânsızlaştı. Muhitine ve zamanına asla intı- bak etmiyen Polonyanın taksimini daha on &ltıncı asırda düşünen Habsburglar ise de bu düşünceyi ciddi bir mevzu olarak ortaya atan Prusya kralı Büyük Frederiktir. Rusya çariçesi Kâterin hemen bu teklife uydu, Mari Teroz bir müd- det tereddüt gösterdi ise de niha- yet o da riza göslerdi. Rusya çariçesi, daha önce, Le - histan işlerine esaslı surette mü- dahsle etmiş, âşıklarından Panfa. tovvski'yi oraya zorla kral yap - mıştı. Türkler de bu yüzden Rus- lara harp açmışlar ve denizde, ka. rada bir çok felâketlere uğramış- lardı. İşte Büyük Frederik böyle bir hengâmede Polonyanın taksi- mini Katerina'ya ve Mari Tereze teklif etmiş bulunuyordu. Ik taksim projesi gürültüsüz. ce hazırlandı ve bu projeye istinat eden mushede 25 temmuz 1772 de Petersburgda imzalandı. Üç hükümet arasında kararlaşan e- sasa göre Rusya, Polon; Lit vanyayı (1,600,000 nüfus), Avus- turya Galiçyayı (2.600.000 nülus), | Prusya.da Danzig müstesna olmak üzere Leh Prusyasını (700,000 nü. fus) alıyordu. Polonya meclisi, bu karara bir yıl boyun eğmedi, fakat Rusya, A- vusturya ve Prusya orduları üç ta- raftan Lehistanı işgale giriştikle- rinden ve Varşovayı muhasara et- tiklerinden kral ile mebuslar tak. sim projeşini' kabul etmek ıztıra. rında kaldı. Lehliler bu felâke'ten ibret ala- rak uyanıklık göstermiye, kuv- vetli bir ordu hazırlamıya giriş- mişlerdi. 1791 de yeni bir sna ka- nun vücude getirmişlerdi. Rusya, Prusya ve Avusturya bu hareket. lerden hoşlanmadılar, ikinci bir paylaşma daha yaparak Polonyayı minimini bir cümhuriyet baline getirdiler. Fakat Lehler, bu sefer daha hamiyetli davrandılar, yer, yer ayaklandılar, hürriyetlerini ve yurtlarını müdafaaya koyuldular. Köylüler oraklaria harbediyurlar. dı. Fakat beri taraf kuvvetliydi ve topsuz, tüfeksiz halkın büyük devlet ordularına karşı müsbet bir netice alması imkânsızdı. Nitekim Rus ordularının Varşovadaki Pra- ga varoşunu zaptetmeleri üzerine mukavemet bitti, her tarafta tes. lim bayrağı çekildi. Lâkin mütte- fikler ikinci yaklanma hal vermemek için Polonyanın ta. mamile ortadan kalkmasını gerekli gördüklerinden 1793 de üçtncü bir saksim daha yapıldı ve Lehistan devleti kâmilen lâğvedildi. 1918 de yeni baştan kurulan Po- lonya devleti,“ Alman ordularına karşı 1795 deki kadar da muku. vemet gösteremedi, on gün içinde inhilâl etti. Sovyet ordularının bu inhilâl üzerine yaptıkları müdaha- le, o devletin tam bir inkıraza mah küm olduğunu isbat etmiş ve “ta rihin tekerrürden ibaret olduğu - nu,, söyliyenlerin haklı olduğunu göstermiştir. ————————— Tavşanlıda Yeni Mahsul Tavşanlı (TAN) Kazamızda pancar ekimi, geçen senelere nis- betle bu sene daha iyidir. Dönümü- re iki ton pancar veren yerler bu s6. ne üç, dörtten vermişlerdir. Diğer mahsulât ta iyidir. Anason 39 kurustan satılmaktadır. 23 ix senii gi Kadınları İş Başına Çağırıyorlar Yazan: Sabiha Zekeriya Sertel Ka hayatta” erkeklerle yan yöna yer almaları, yapa - cakları vazifeye karşılık kendilerine haklar temini davasi on dokuzuncu asırdanberi yürüyen bir davadır. Bir zamanlar İngilterede bir süf- rajetler çıktı, ayaklarıma çizmeyi, sırtlarına meşin caketi geçirdiler, saçlarını erkekvari tıraş ettiler, elle" rine bombayı aldılar mı, uçarmadık» ları müessese kalmadı. Bu yeni türeyen erkek neslinden ürken eski erkek nesli birer birer ka- dınlara iktısadi, siyasi © içtimai bir çok haklar temin ettiler. Kadınlara le kadınlara bu müesseselerin kapı - nı açtılar, Az ücretle çalıştırdık ları bu kadın ordusu ile, erkek arka- daşlarının ücretlerini azalttılar, ka « dınların sonsuz, sabrından istifade ©- derek en mekanik işleri o kadınlara verdiler, Bir taşla iki kuş vurmuş» lardı. Hem kadınların gönlünü höş hanelerini azalttılar. iktisadi buhran işsizler © ordusunu misillerle artırınca, işte çalışan ka dınlara karşı dişlerini gıcırdatmağa' başladılar. Hele Almanyada faşizm iktidara geldikten sonra, kadınları yeri mutbaktır diye, bayağı nükte lerle kadınları iş haricine atıınğa te şebbüs ettiler. Fakat faşizm hi İplânını çizdikten, mühimmat fabrl İkaları işlemeğe başladıktan © sonra rı, müesseselere, fabrikalara, tarlala- ra sevketmekte tereddüt etmedile Yüni istihsal pazarlarında ucuz İşçis ye ihtiyaç hasıl oldu mu, kadınları çalışması fazilet, istihsal ilanında İsi bolluğu arttı mı kadınların çal ması kabuhat oldu. Şimdi harp patlayınca; kadınlı çalışmasına karşı en muhafazakâr 6 İlan milletler dahi, kadınları iş na çağıran davetnameler gönderiyo lar. Sırası gelmişken şunu söyliyel ki, kadınlar, erkeklerden hiç fark; milli istiklâllerinin en büyük mü fiidirler, Her tehlike anında, bastıra bastıra, kadut boyuna karşısına gönderdiği çocuk, bu feda. kürlığın en büyük delilidi sulh zamanımda, gerek harp zama nı selerber eden kadına ihtiyaç “buyur” tokluk günü “kış” diyen © toritelerle aramızda görülecek bir hesap var, Biz Türk kadınları, r inkılâbının hiç bir gün “buyur” “kış” siyaseti takip © etmeden verdiği haklara mukabit, Tüzumun da bizi vazifeye çağırmasını, öden mesi icabeden bir borç telâkki ede İriz. Bütün dünyada olduğu gibi ie: halinde biz de erkeklerden bos kala. cak yerleri doldurmağa, cephede ve. ya cephe gerisinde yer almağa mec buruz... Türkiyenin milli © işti mevzuubahs olduğu gün kadın ve er- kek diye mevcut olan cinsi fark gerle silinecektir. Birbirini Kaçıran İki Çocuk Kozan, (TAN) — Mantaş de, 15 yaşında Halil i$minde bir İcuk 16 yaşında bir kızı kaçırmış Kızın anası hükümete müracaat « Annesine teslim edilen kız, ver Bi iadede Halilin kendisini de) kendisinin Halili kaçırdığını miştir. vü ? Araba Alanı Köyünde Cinayet Biga (TAN) — Arabaalani kö nün ihtiyar heyeti odasında köylü lerle sohbet eden 38 yaşlarında Mah met Can, pencereden atılan bir kı şunla öldürülmüştür. Katil meçhuldür. A Bir Genci Uyurken Öldürdüler Tarsus — Kargılı köyündeki p muk tarlasında uyumakta olan Beki oğlu 16 yaşlarında Muzafler, t kurşunlart ile öldürülmüştür. simdilik meçhuldür, ettiler, hem de bilânçolarda masraf” Fakat 1933 ten sonra Avrupadaki | karşı pek centilmen olan Anglo.Sak- son ırkı, istihsalâtı çoğaltırız emeli, dün mutbağa gönderdikleri kadınla. | nında, şefkatini, sâyini, Tedakârlığıs .İmiş ve iki çocuk yakalanmışlardır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: