31 Ocak 1940 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

31 Ocak 1940 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— n933 TAN ABONE BEDELİ Türkiye wo Kr, ne * say — 3 Ay “o * vay Milletlerarası porta Ktihadıns dahi olmıyan memleketler için abone bedeli müddet surasiyle 30. 16, 8. 3.5 liradır. Abone bedeli mesindir Adres değiştirmek 25 kurutur Cevap için mektunlara 10 kuruşluk pul alivesi törmdir GÜNÜN'/MESELELERİ! Hukuk İlmini Yayma Kurumunun Güzel Bir Eseri ir Omüddettenberi, (Pariste, “Milletlerin Hukuki Vi La vie Juridigue des Peuples,, unvanı altında bir kolleksiyon © neşredil. mektedir. İstiyen milletler, kendi memleketlerinde tahakkuk ettirilen hayati ve hukuki tekâmül hareket. lerini diğer memleketlere de tanıta. bilmek için, hususi birer eser hazır. lamak suretiyle, bu seriye girmekte- dirler, Adliye Vekâlelimiz bu seriye bi- zim de girmemizi muvafık bulmuş, ve “Hukuk İlmini Yayma Kurumu,, na, bir eser hazırlatmıştır. Fransızca olarak neşredilen bu eserin İsmi “La Turguie,, dir. Ve, maruf âlimlerimi. zin yazılarını ihtiva etmektedir. Bu kıymetli eser, muasır medeniyetin bellibaşlı sahalardaki son telâkkile. rinin realiteler halinde memleketi. m'zdeki kabul ve tatbik şekillerini tesbit etmesi itibariyle, re'imimizin ilerleyiş hamlelerinin mah'yet ve seyrini yabancı gözlerin de sıhhatle görebilmelerini kolaylaştıracak mü. kemmeliyettedir. Ve bu bakımdan. ilmi bir adese mahiyetindedir. Bu. nun İçindir ki, Adliye Vekâletimi: zin, samimi bir takdirle karşıladığı wz bu güzel eserin, memleket mü. mevverlerinin elddi alâkalarına da lâyık bulmaktayız. Çünkü “La Tur- Guie,,; memleketimizin İdrak ettiği inkiliplari, gok berrak bir ayna vü. zuh'le gözlerden dimağlara akseitir. mektedir. dus m Bir Köylünün Temennisi Güzelbluk köyünden, Hasan Gök- tepenin bize gönderdiği aşağıdaki kısa mektupla, eski derdimizin, yeni Ârâzı belirmektedir. Hasan Göktepe diyor kk “— Köyümüzde tâ 321 yılındaa. çılmış bir mektep vardır. Bugün, bu mektepten (o yetişenlerden (o bazıları doktor, bazıları operatör, bazıları muallim, subay, avukat, veya tüccar olmuşlardır, ve memlekete lâyikiyle hizmet etmektedirler, “Halbuki, bilmiyoruz, neden, kısa bir müddet evvel, bu 30 küsur yıllık mektebin muallimini aldılar, ve bizi son derec meyus ettiler, “Köyümüz, kaza merkezine 12. na. hiye merkezine de 8 saat mesafede. dir. Tam on iki köyün merkezini teş. kil etmektedir. Ve 40 senedenberi de, jandarma karakol merkezi idi. “Sizin İstanbulda, meselâ Beykoz. da oturan bir çocuğun, mektebine gi- debilmek için, bir saatini yolda ge. çirmesi çok görülüyor, Kaldı ki, o çocuk, bu bir saati de, yürümekle Eeçiretek değildir. Çünkü İstanbul. da, çok şükür, o çocukları yürümek * külfetinden kurtaracak nakil vasıta. ları bol bol mevcuttur. “Fakat bizim köy Bevkora berrer mi? Şimdi biz, —sofralarından, ka. Fınları doymadan kaldırılan talihsiz misafirler gibi— açıkta kalan, ve muallimsiz mekteplerine, masum bir tenevwür iştahivle bakan yavruları. mizi ne yapalım? “Yoksa onları, haftada birer defa, ©n iki saat mesafedeki kaza merke zinin mektebine mi gönderelim?,, Bu ezeli derdimizden kurtulama. müddetçe, bu kabil suallere birer cevan vermek itina malik olamıyacağımız muhakkaktır, Ne tuhaftır ki, Güzeloluk gibi Sr MİZE Unutmak Belâdır Dutkanlık bir meziyet değil dir. Lâkin elemli hâdiseler. de bir sığınak vaz'fesini görebilir, Buna bakıp ta, sakın unutkanlığın rahat bir şey olduğunu sanmayın. Yunus elendi hikâyesini - elbet bilirsiniz. — — Hani herif komşusu Yunus e- fendinin adını unutmuş ta, iki ay hasta yatmış. Nihayet yoklamaya gelen bir dostunun denizde yunus balığı gördüğü hakkındaki sözü ü- zerine kendine gelmiş. Ben de &- rasira böyle olurum. Göyende arkadaşlardan biri ba- na Yavuz Sultan Selime izafeten söylenmiş olan bir kılanın yalnız şü son: “Şirler pençei kahrımdan olurken lerzân,, “Beni bir gözleri âhüya zebün et. ti Felek., Beytini söyledi vebaşta- rafını sordu. Bulamadım. Eve gittim, bulamadım, şuna buna sor dum, bulamadım. İnanın, ykum kaçtı. Uyuyabilmek için sükünet verici bir ilâç almıya mecbur ol. dum. Gerçi ertesi günü kıtanın ilk; “Merdümü dideme bilmem ne fü- sün etti Felek,, “Giryemi kıldı füzün eşkimi hün etti Felek,, Beytini öğrendik ama, bana bir gece uykusuna mal oldu. Bunu anlatırken, arkadaşlardan birisi, Emirgânda oturan bir zat tan bahsetti. Yanında manzunı bir $ey söylendiği zaman: — Aman Allah aşkına söyleme. yin! diye bağırırmış. Çünkü uy- kusu kıt bir adim olduğu için gü- nün vekâyiini aklından geçirirken, dinlediği nâzımları hatırlarank 1s. ter, içinde bir misra veya beyti derhatır edemeyince, hemen ya'a- ğından fırlayıp, feneri yakarak, gece yarısından sonra pazmı söy- İiyen adamın evine gider, unuttu. ğu beyti tekrarlatıp dönermiş. köylerim'z mevcutken, bazı nikbin Eski Yeni! Münevverlerimiz, “maarif meselesi, olarak hâlâ, bir kısım çocukların derslerine bir sant erken, veya bir saat geç başlamaları işini münakaşa gitmektedirler. o Onlardan bazıları, 'manr'f meselesi, başlığı alında, , İkişer düzüne makale yazdı. lar. Fakat, Güzeloluklu Hasan Gök. tepenin kısacık mektubu, malüm ve #zeli maarif davamızı, kırkar, ellişer Sütun dolduran o makalelerden çok daha belizatle izah etmiyor mu? pm eski, yeni davası, eskimeden devam ediyor. Bu nevi kavgalara, münakaşadan Yazan: B. FELEK | yerek eskiteceğiz, diye korkuyo- ziyade, ağız dalaşığı, derler. Bü- tün bu mecrada söylenmiş bir ta“ kım sözler, hattâ güzel sözler var, Haklı veya haksız olduğunu tayin etmeden, bunlardan bir.ni nakle. deyim: Şimdi mebus, yaşlıca bir ro- mancımıza, bu çekişmeyi anlat- mışlar: — Yeniler mi? demiş, onlar mevcut olsaydı, biz şimdi hâlâ yazar mıydık? Köprünün Parkeleri G”i köprüsünü ( çiğniyerek değil, lâfını sakız gibi çiğ. . ... . “A Vitamini Eksik Olursa tıra getirecek İyi bir alâmetlir. Cildin kurusu —blhassa gebe bayanlar için— ehemmiyetli bir alâmet olur, İnce, nazik ve yumu. şak ten, vitamin eks'kl ğinden ku- başlar. Üzerine dokunul- duğu vakit törpü gibi, kuru ve sert bir his verir. Kolların üzerin. de kıllar sertleş'r. ve düşerler. Vü. cudün şurasında burasında nokta nokta siyileeler sertleşir, parlak iken donuk olur. Ta dökülmiye başlarlar... Ge- G'dalar arasında bu vitaminin eksik olması, yahut gıdalar arasın- da tam olsa da hepsinden istifade edilmemesi daha midede ve bar. saklarda belli olur. B'r rivayete göre mide ve barsak hazımsızlığı sebeplerinden en mühimmi bu vi. taminin eksik olmasıdır. Fakat mide ve barsak hazımsızl'klarının şekilleri o kadar çoktur ki hangi. sinin A vitamini noksanından ile ri geldiğini ayırt etmek hayl'co güç olur. Bereket versin ki, onun eksikli- ğini hatra getirecek başka slâ- metler de vardır. B'r kere, gürül tüden çabuk mliteessir olmak, iyi bir alâmettir. Vâkıâ, sayıları git. tikçe çoğalan gürültü şikâystçilee rinin heps'ne A vitamini mahrum- ları denilemezse de, bu vitamin ek sikliğinin sinirl'liği, çabuk teessü. rü arttırdığı tecrüb, sabit oldu. undan onu hatıra getirmek fay- dalı olur, A vitamini eks'kliğinin daha kolay anlaşılacak alâmetleri göz- de, cilt üzerinde ve dudaklarda belli olur ve her yerde alâmetin göze çarpan vasfı kuruluktur, Her şeyden önce kurumaya baslıyan göz olur. Görün kuruduğu ilk za. manlarda anlaşılamazsa da, vita. min ekskliği bir kac hafta devam edince göz kızarır, ferini kaybeder. Daha sonra, aksam karanlığı ha. smca göz pek güçlükle görür. Gö- rebiltiğini de iyi ayırt edemez. Giindüz iyi gördüğü halde, alaca karanlık besımen göremiyen bir kimse icin —eözlük takmak İiro- muna düşündürecek bir yaşta de. ğilse— bu fark A vitaminini ba. Gidip görmedim. Fotoğraflarını gözeteler bastılar. Eski Unkapanı köprüsü yerine yapılan (Gazi köp rüsü) nün lahta parkeleri yağ- murdan kabarmış. Yani ıslanmış ve şişmiş. Şişincede, verinden fırlamış. Bir türlü yerlerine gir. miyorlarmış. Şimdi bozukluğu dü- zeltmek için, b'n şu kadar lira sar- fetmeğe karar vermişler. Her kaidenin bir istisnası olu. yor. Umumi kaide olarak müşahe- de edilen bunun aksinedir. Bir- çokları ıslandıkça, kabarır, şişer çıkar... Saçlar külen bayanların çokça olması bu vitamin eksikl ğinin de az olmadı. Bina delâlet eder. Dudakların kurumasmdan, pen. be renk İlkin morlaşmıya başlar ve dudaklarla cild arasındaki ay. rılik gittikçe kaybolur. Daha sen- ra dudaklar sertlesirler ve kalın- layırlar, Gebe bavanlardan bazıla. rının, hele gebel'klerinin son ayla. rında, sark'k ve kalın dudaklı ol. duklarını herkes bilir. Kuruluk burunda da belli olur. Burun delikleri kırmızı iken kirli sarı bir renk alır. Koku almak his- ' azalır. Müzmin nezleden derler, Vâkıâ müzmin nezle demek ama, asıl sehebi A vitamininin eksikli. Fi. Zaten bu vitaminin mühim bir işi de insanı mikroplardan koru. Yine bu vitaminin eke'kliğin. den gelen devamlı vöcut yorgun. Tuğu, fazla sinirlilik, kücük adale lerin durup dururken birdenb're takallüs etmesi dikkat edilecek »- lâmetlerdendir, Gözleriniz sık sık seğirirse —iyi veya fena haberler. den önce— A vitamini eksikliğini hatıra getirmelisiniz. fakat yerine yerleşir. Yerinden fır. lıyanı görülmüş değildir. Belki, a parkeleri daha yeni... de or: r Aman Palamutu Bize Bırakın! B alıkpazarı kuyumcu çarşısı- na döndü. Eskiden yüzüne bakmadığımız uskumrunun kilo- sunu otuz kuruşa bulursak. “me. serret,, İmizden iştahımız kapanı- yor, ağzımızın suyu akiyor ve göz- lerimizde nuru meserret çakıyor. Vaktile hamsiyi gübre, diye tar. laya dökerken, şimdi yirmi kuruş- tan aşağı yiyemiyoruz. (Gübreyi değil, hamsiyi.) Kefni, lüfer, hele barbunya, lev- rek birer ideal oldu ki; erişmesi ümidi çoğumuzun gönlünden u. çup gitmiştir. Kala kala elde bir palamut var. İhracat olmadığı gün ler, biraz uçuz yeniyor. Ona da, nasılsa hazmı ağır, tadı ağır ve yemesi ağırdır. dendiği için, kim- se reğbet etmiyor da ondan. Şimdi bizim lokman hekim üs- insanın kem'klerini kuv. vetlendirecek D vitamini, yalnız palamut balığında vardır. diye or- taya lâf attı, Etraftan duyulursa. zaten “ayıplarlar!,, korkus'le, ye- medikleri palamuda, bütün orta ve üst kat tabakatı hücum ede, cekler. Vaktile yüzüne bakılmıyan ha- vuç, pırasa, ıspanak şibi, palamut ta moda olacak, diye ödüm patlı- yor, Hepsi sizin olsun! Bari pala. müuda ilişmeymn canım! Müjde Efendim, Müjle | GÖRÜŞLERİ Hâdiselerin Gevabı 21.1. 45 Yazan: Sabiha Zekeriya Sertel asın Birliği uyuyor mu?, Baş. lıklı yazıyı yazdığım gün İz. zet Muhittin isimli gazelecinin hasta olduğunu dahi bilmiyordum. Dünkü gazeteler, bu genç, enerjik, yarın için malbuata çok ümitler veren gazeteci- nin, vazifesi başında, mesleğini ya parken yakalandığı tifüs hastalığın. dan öldüğünü haber verdiler, “Basın Birliği İyete geçinciye kadar, ölümü menetmek elimizde ol. madığına göre,, cüml:sini yazarken do bir meslekdaşın oAzraille pençe. leştiğini benim gibi daha pek çok ga- zeteciler bilmiyordu. Basın Birliği hiliyor muydu, ondan da haberim yok. Buyurun, İşte şimdi vazifesi başım. da ölmüş bir gazeteci vardır. Basım Birliği, bugün hemen bu adamın ni. lesine karşı ne yapabilir? Hiçbir sey... Çünkü, daha içtimai yardımı, değe mensup fertlere karşı temin içtimai sigortayı daha ne mi. zamlaştırmış, ne de kanunlaştırmış. tir. Basın Birliği bir gönül birliği gi. bi, gönlü hoş oluncıya kadar, Azrai. lin nice İzzet Muhittinlere saldırma. sı, nice şar, edip, muharrir, gazeteci, fikir sahibinin, sokağın ortasını emeklerine karşı küçük bir tazminat dahi almadan Ankara yokuşunda bie baştan aşağı yuvarlanması, mukad. derdir, Hayatını kaleminin ucundan ka. sanan fikir amelesi bu kadar kala- balık, bunları organize etmek bu ka, dar mürekkep bir iş midir? Teşkilâte çılığın ilmi usullerle bu kadar kolay. iaştığı, orduları, kütleleri bir kaç ay içinde, hatlâ fevkalâde zamanlarda daha (süratle © teşkilâtlandırmak mümkün olduğu bir devirde, bir e vuç fikir amelesinin orga edile. memesi, bu işi ucundan tuttuklarına delildir. Basın Birliğinin nizamna. mesini yazmak bir haftalık bir iştir. Matbuat kanunu basılınış, meslek sa. kiplerine temin edilecek menfaatler aşağı yukarı tesbit edilmiş. bunun teferruatını tayin Basın Birliğinin yapacağı nizamlara terkedilmiştir. nameler yapılmış İse, bunların Ankaradan İstanbula sevki de 24 sa. atlik bir iştir. Azami bir ay içinde bütün bu İşlerin yapılması mümkün “ken, ayları ve seneleri yutan bürek. rasinin, ihmalin, bu derin sükütunü, Azrali pençesi: geçirdiği İzzet Muhittinle ak Istivor... Acı bir vaka.. Acı bir ders, Fakat hüdisele, rin, “Basın Birliği uyuyor ma? Suz- line verdiği süratli bir cevap... İngilterenin Moskova Seliri Londra, 30 (A.A.) — İngilterenin Moskova Safirt Soeds, büyük bir ih- tmalle şubatta Sovyetler Birliğine dönecektir, ———— | Serbest Bırakılan Mahkümlar ' Giresun (TAN) — Zelzele mınta- kasındaki mahkümların cezalarının tecili hakkındaki kanuna tevfikan, bsş seneye kadar mahkâm olanlar- dan 33 kişinin cezaları bir sene müd» | detle tecil edilmiş ve kendileri ser- best bırakılmıştır. Cezaları beş seneden fazla olduğu için bu kanundan istifade edeniiyen 82 mahküm da Sınoba gönderilmiş | tir, ! —— İ Bir Reddi Hâkim Kararı | Bir polisle bir kadın aleyhine bir hakaret dâvası açmış olan Hamide *smindeki kadın dün reddi hâkim tâ. lebinde bulunmuştur. Hamide verdi. Bi istidada geçen celsede müdafaa vekilinin söylediklerinin zapta ay- | nen geçirilmediğini ve hâkim Ismail Hakkının şehitlere hakaret ettiğini | bildirmektedir. Hökim, reddi hâkim hakkındaki | talepler için karar vermenin salâhi. yeti dahilinde olmadığını bildirmiş | va bu hususta karar vermek “in eVs | rakı Ağırceza mahkemesine gönde. 1 receğini söylemiş ve dâvayı başka | güne bırakmıştır. f —————— korkmayın! Her şey bulacaksınız. Hıçbir eksiğiniz olmıyacak ve hiç bir hastalığın ilâcı piyasamızda bulunmamazlık elmiyecek, y — Ooh! Allah razı olsun. — Evet! Her şey bulunacak! Yalnız şu farkla: Eskisine naza- ran daha pahalı, belki yüzde 70“ 80 daha fiyatlı olarak. ti * Bu sözü işittikten sonra, en kos. — tirme yol hasta olmamaktır Çün- i İ v kü beş aylık harpten sonra, yüzde 80 artarsa, ilâçlar bir sene sonra kimbilir kaça satılacak? Acaba eski ilâçları tekrar kul. lanmak kabil olamaz mı? j f

Bu sayıdan diğer sayfalar: