21 Şubat 1940 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

21 Şubat 1940 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

21 ŞUBAT 1940 TAN ABONE BEDELİ Türkiye gnoo Kr. ww çe 0 © 1400 Ke, 9 Bene m » 4 Ay wo * say wa * 1 Ay Milteleraram porta (ttihadınn dahil olmıyan memleketler için abone Dedeli müddet surasiyle 40, 1 3,5 liradır. Abone bedeli peşindir Adres değiştirmek 95 kuruştur Cevap için mektuplara 19 Kuruşluk iİlvest tizımdır. Helk Parfisinin Yeni Ve Güzel Bir Kararı Çümheriyet Halk Partisinin Hal. kevlerini kurmakla kültür sa. hasında memlekete ne kadar büyük hizmetlerde bulunduğu aşikârdır. Sekiz yıldanberi bu evler, memleke. tin enbüyük şehirlerinden en hücra köşelerine kadar ber yanda idealist ve irfan âşığı bir faaliyetin ocağı ha. Hne gelmiştir. Dokuz muhtelif kola Ayrılan ve bilhassa güzel sanatlar, e. de köycülük çalışmalarını nefsinde ce. eden ve bu yolda mühim başarılar temin eden bu irfan yuvaları muhit. lerine medeniyet ve kültür dağıtan birer ileri müessese haline gelmiş. lerdir. Ancak, yurdum İçtimai hayatma yeni katılan bu müesseseleri eleman, para, bina bakımlarından memleke. tin dört bir tarafına yaymak imkânı elde edilememektedir. Bunu nazarı dikkate alan Parti, bir toplanma ve bir kitap odası temin edebilen ve nis. beten küçük toplulukların bulundu. ğu her muhitte birer halk odası aç. mağa karar vermiştir. Bu odalar, ufak mikyasta hir Hal kevi mahiyetinde olup, ayni direk. tifler altında çalışacaktır. Yani bu o. daların gayesi temiz bir toplantı ve konuşma yeri olmak, okuma odası netini görmek, halk için faydalı konferansların, karagöz ve kukla gi. bi küçük o vesnitle gösterilebilecek temsillerin verilmesine imkân hazır. Iamak, muhitte halk musikisi ve o. yurlarının İnkisafma eaherken bir yandan radyo ve gramofon vasıta, sile halkın musiki ihtiyacın tatmin #tmek, sergiler açılmasına, halk spor. ları yapılmasına, milli bayramların daha güzel bir şekilde kutlanmasına Ye nihayet fakir ve hasta halka yar. dım teminine çalışmak gibi her biri diğerinden güzel ve faydalı işlerdir Yalnız Halk Odaları, Halkevleri gibi dokuz şubeye ayrılarak her şube ayrı bir idare heyeti tarafından ida- re edilmiyerek bütün işler ve bütün mesai üç kişilik birer heyet tarafın. dan tanzim ve idare olunacaktır. Duyduğumuza güre Parti İlk adım. da 149 Halk Odası açmak iğin icap eden bütün tedbirleri almıştır. Halkelerinin - kuruluş yıldönümü 19 şubata rastlamaktadır. Fakat yıl. dönümü gününü takip eden İlk pa. zarın kutlama günü olması çok güz zel bir teamül olmuştur. Bu teamlile uygun olarak önümüzdeki 25 şubat pazar günü Halkevlerinin açılış dönümü kutlanacak, bu münasebetle Beye Sayın Dektor Refik Saydam söyliyeceği bir ri Halkevi ve Halk Odalarının pan ilân edecektir. 5 Alman Akını Başladı Almanlarla İmza ettiğimiz muvak kat ticaret anlaşmasından sonra mh. zimize yeniden Alman akını bana mıştır. Her gün Avrupa treninden üç dört Alman çıkmakta ve bunlar #ndece iş adamı olduklarım söyle” mektedirler. Ticaret anlaşmasının bu kadar Almana iş bulacak kadar ge, niş hükümler ihtiva etmemesi, bu iş adamlarının oEviğlerinin hayretle ri mücp olmaktadır. aftan dün sabahki r Çek genci kafilesi de lar, Balkanlara sığı. in #ersat bul. le Suriyeye g e Yanuna ya. ilmak üzere Fransaya geçeceklerini r. oy a Seliri Ankaraya Gitti nberi şehrimizde bu, ianmakta n sefiri Von Pa pen Ankâriya dönmüştür. tir, Yeni ren tetbik ©“. bu fiyatlara BÜ teleri, tasdik veli in ğe başlamışlardır. iyeye gö? ai at, tarih, spor, bayır işleri ve! Bektaşinin Ded m TAN ÇARŞAMBADIR ÇARŞAMBA ow6 ig Gibi Ahrette de Yâhey! ra yokmuş. Bira bir nevi kimya olmuş. Ben bira tir. yakisi değilim. Lâkin herkes içsin diye ucuzlattığımız biranın kendi. si ortadan çekilirse ucuzluğu neye yarar? Gazetecilerden bir kısmma g8. re bira yoksa ne keder? Buz gibi Kayışdağı suyu içeriz. ği ia ee bu söz, insam derbe. erliğe kadar götürür, diye end. ediyor. in Biradan, içkiden ve onun yeri. ne bunun içilmesinden bahsedilir. ken aklıma meşhur (Punç) hikâye. si geldi. yi Biranın işini Kayışdağı suyfle görünce, mutlaka benim bu punç hikâyesini öğrenmek lâzımdır. Şöyle ki: Vaktile bir adam misafir oldu. Bu bir evde bir punç içmiş Bu su. cak ve kızdırıcı içki hoşuna gitmiş ve sormuş: — Aman, bu ne güzel şey ayol! Nasıl yapıyorsunuz bunu? Anlatmışlar: — Çayı pişiririz. Bardağa bo. tarz; içine üç kesme şeker, ya. Frm İlmen, bir küçük kadeh de , Giz aa sıcak içeriz. Tadı damağında kalan puncu 2. damcağız evinde de yaptırmak sevdasına düşmüş ve buğünler gibi soğuk ve yağışlı bir havada karısı. — Yahu bana bir punç hazırla! diye rica edip içkinin nasıl yapıla. cağımı da anlstmış. Kocasına sev. diği bir şeyi hazırlamış olmak zev. kile çalışan hatun, bir çeyrek saat sonra içinde siyah bir mayi olan bir bardağı erkeğine sunmuş. A. damcağız rengine dikkat etmeden bir yudum aldıktan sonra hemen püskürmüş ve: — Aman hanım! Nedir bu zik. kım? diye sormuş. Kadm cevap vermiş: — Ne olacak, punçi — Bunu nasıl yaptın! — Tarif ettiğiniz gibi yaptım. Yalnız evde çay yoktu, yerine kahve pişirdim. Şeker de kalma. miş. İki kaşık pekmez koydum. Konyak da bitmiş, bir kadeh rakı karıştırdım. Ha! Limon da yoktu, bir kaşık da sirke koydum ve ge. tirdim.. demiş. Birayı, keyif çatmak Için içen. lem Kayışdağı suyile sarhoş oL mak Kizim gelirse acaba kaç da. macana içmelidirler? diye bir mu. adele yaparsak ne neticeye varırız deyu bir ehli keyfe sordum. Bana dedi ki; — Biranın ucuzluğu, rakının po. balılığı bizi biraya doğru meylet. tirdiydi. Şimdi bıra kalmayınca İster İstemez tekrar rakıya dön- dük. Günahı vebali İnhisarların ynuna, — Desene ki; Bektaşinin dedij İ gibi yine yâ heyi oi Yazan: B. Bitlere Meydan Okuyoruz B ulsek mendeburları yakıp yok edeceğiz ama, İnsanla. râ karşı olan muhabbetinden mi, yoksa insanların ona karşı olan hürmetinden mi meden bilmem, mübarek hayvanlar, ya başımızda dolaşır, ya sırtımızda. İçlerinde belden aşağı inmiş 0. lana şimdiye kadar tesadüf edil memiştir. Rivayet ederler ki Yahudiler hayvanların belden aşağı kısmı. nı yemezlermiş. Bitler de öyle. İn. sanların belden aşağı kısmını ye. miyorlar. Acaba müstehcen diye mi? Yoksa güzel sanat mevzuu dur diye mi? Bite Evliya böceği, derler. De. mek bizde Evliya çoğaklı. Fakat sandukaları yok da görmüyoruz. Eğer dedikleri gibi her sırtında bit bulunan evliya ise vay olur ha. limize. Dilnyada rahatsız olduğu. muz bir şey değil, âhirette de cen. netin birinci mevkilerini işgal et. tiler mi, ârafta nöbet beklemeden başka çare kalmaz Geçen Umumi Harpte İstanbul. da salgını olmuştu. Galiba bu bit denilen hayvan muharebeden pek böşlanıyor ki; Avrupada mu. harebe başlar başlamaz, bizdede göründü. Geçen Umumi Harpte de iramvaylarda üzerinde bit görü. lenleri arabadan indirirlerdi. Bit ler o zaman bugümkü gibi hafi şe. kilde çalışmazlar, açık havada do. laşırlardı. Belediyenin bit mücadelesi için bulduğu çare hamamlarmış. Dört yerde hamam açmışlar. Bekârları, pisleri, bitlileri gönderip yıkatı. yorlarmış. Güzel tedbir. Lâkin ba. na sorarsanız halkı bitlendikten FELEK sonra değil daha önce hamama sevketmeli ki; bitlenmesin, değil mi? * İnanılmıyacak Vakalar kşam gazetelerinden birin. de İnanılmıyacak vakalar) serlâvhası altında şunlar yazılı idi: “Panamada bir adam bir manavdan fından yakalanmış, Üzeri arandığı m cake- tinin astarında banknot olarak 140,000 böyle ölekinin berikini geçinmese, 140,000 doları caketinin astarına nasıl biriktirir. di. Ayni şekilde dilenci iken ölüp, kulübesindeki yatağın yünleri a. rasında birkaç bin lira bulunan a. damlar az mmdır? İkinci şaşılacak şey de şu: Bir genç ve kibar kadın uyur. ken kocasını öldürmüş ve geceyi âşikile geçirmiş. Yakalandığı za. man da: ni olmak için uykuda iken kendisi. ni öldürdüm. demiş. Bunda da şaşılacak bir şey yok. Kadın merkametli bir mahlâktur. Kocasını toessürden vikaye için e. bedi uykuya daldırmış. Bu yolda denecek söz, şudur: Allah bütün evlileri böyle bir muhabbet ese. rinden muhafaza buyursun. * Biraz İhtisas Lâzım — Elma kaça? — Kırk kuruş. TY A GEİER İİ TÜTÜN İÇENLERİN MİDESİ Tütünün aleyhinde sayılan bin bir türlü kabahatten biri de m'de- yi bozmaktır. Çocuklar ilk sigara. larını içtikleri vakit yakalanırlarsa -kendisi de sigara içmiyen- annesi nin yahut babasının vereceği masi- hatler arasında hemen hemen bi. rincisi, iştahla yemek, kavruk kal. mamak isterse çocuğun sigara İç- mekten sakınması lüzumu olur. İlk sigaraların, doğrudan doğ- ruya değilse bile dolayısiyle, mi dokunduğu onların verdiği bulantıdan, baş dönmesinden ve daha sonraki nlâmetlerden belli olur. Fakat bu alâimetler ancak ilk sizaralardan sonra gelir. Çocuk babasını, annes'ni taklit ederek si“ gara içmekte —gizlice— devam ©- derse o da alışır ve dalın sonraları mideden gene rahatsız olsada © hemmiyetli derecede olmadığından midesini unutur, Onun için, hekimlerden bazıları tütün içmiye alışık olanların mi- desi ne halde bulunacağını merak etmişler ve tetkike koyulmuşlar. En önce hatıra gelen, tabii, tü. tün içenlerde mide ekş'sinin de- rocesini anlamak olmuş. Tütün iç- mekte devam ettikleri halde mide- lerinden şikâyet etmiyenlerin mi- de ekşisi tahlil edilemiyeceğinden bu tetkikler hep tütün içen bozuk mideliler üzerindedir. Şikâyetlerin bir kısmı mideden ekşilik çıkma- sından yahut midenin yanmasın. dan, bir kısmı da midenin tenbel olmasındandır. Demek ki tütün içenlerin hepsine mahsus ve da. ima ayni şekilde bir har'm bozuk» luğu yoktur. Bundan dolayı mide ekşisinden yapılan tahliller de aY- Dİ neticeyi verememiştir. Kimisin- de okşilik fazla, kimisinde az. Bir hekim daha ince merak &- derek tütün çen ve midesinden şikâyet eden yüzlercesini tetkik ettikten sonra şu nisbetleri bul. muş Yüzde kırkmda eksilik az, yüzde otuz ikisinde ekşilik fazla, yüzde yirmi ikisinde de normal bir hisbette, Ancak, mide eksiliğinin fazl Kı veya eksikliği tütünden başka daha hir çok sebenlerden İleri ge- leb'leceği için, tülün icenlerde bu fazlalığın veya eksikliğin tü den mi yoksa Waska bir sehenten mi ileri geldiğini kestirmek kolay değ'idir. Yalnız Almanyada hir hekimin anlattığı biç, hasfanm bali #tünün »levhinde kati hir detil teskil ederi Bu hasta mide ülseri alâmetleri gösterm's. Burnun Üzerine nmelivat yanıldığı halde midesinde ülser görülmemis. Sonra hasta bir müd. det tütün icemvi bırakmen hasta. lık alümetlerinden kurtulmuş. On sene rahat ettikten sonra tekrar tütün içmiye baslamıs ve mide sancıları yeniden gelm” layınca tütünü hüsbütün hirskmış rtık hastalıktan da büsbütün kurtulmuş. Bu misal, tütün içip te mideleri rahatsız olanların hensine bir ders olabilir. Tütün muvakkat bir müd. det icin olsun bırakılır, mide ra. hatsızlığı gecerse sebebi anlasılmış demektir, O vakit ya tütünden büsbütün vazgeçerek rahat etmeyi yahut atla arpanın hikâyesini ter. eih etmeli... — Ayol, kırk kuruşa elma olur mu? — Bu hâlis Amasya! Bir diğerine sorunuz: — Elma kaça — On beş kuruş. — Ne elması bu? — Amasyat Bir başkası: — Kaça elma? — Otuz beş. — Pahalı. — Hilis Ferik Bir dördüncüsü: — On iki buçuk. Ne elması 0? s Ferik. inden çıkacağız? diye s0. Tuşturdum: Piyasada Sapanca Feriği, Ekşi Fefik: Pirinç elması, Alyanak el. ması, İngiliz elması, Üsküp elma. sı, Gümüşhane elması, Niğde A. masyası, hâlis Amasya diye do. kuz, on türlü elma var. Portakal almak İsterseniz: Karadeniz malı, Alanya, Feni. ke, Mersin yafası, Dörtyol, Hatay isimlerile beş altı türlü yemiş var. Et alacaksınız: Ak karaman, kızıl karaman, er. kek dağlıç, dişi dağlıç, kızıl dağlıç, çandır, dişi kivircik, erkek kıvır. cık, dana, malak, manda, inek, si. ğır diye mallar var. Bütün bunları nasıl tanıyacağız? İki şeyden birisi: Ya satıcı na. muslu olacak, malın hakiki cinsi. liyecek., Ya siz, ibtiyath ölüp aldığınız malın ne olduğunu öğreneceksi. niz. İş şuraya varıyor. Bizde elma almak için elma mütehassısı, por. takal almak için portakal mütehas. sısı, et almak için et mütehassısı olmadıkça aldanmak muhskkaktır. Hayat, ne tatlı şey, değil mi? Muaflimlerin Mecburi Şark Hizmeti . | 2.«“ Yazan: Sabiha Zekeriya Sertel (Geerimim “Dere yılının oGçte kisi geçtiği halde Şark vilâyetlerinin baz yerlerindeki ortamektep ve Mselerde muallimsiz ders” iler bulunduğu anlaşılmıştır. Maarif Ve- kâletinin muailimleri mecbur! Şark hiz metine tâbi tutmak üzere tettikat yaplır« dığı haber verilmektedir. Bu tetkikat müs bet netice verirse her muallim iki geni müddetle Vekâletin tayin edeceği Şark vüâyetlerindeki lise ve ortaokullarda müs allimlik etmek mecburiyetinde buluna caktır." Şark > vilâyetlerinde mekteplerin muallimsiz kalması, musllimlerin Şark vilâyetlerine gitmek İstememe leri çok eski bir davadır. Bu mesele üzerinde daima iki fikir çarpışır. Bi rinciler derler ki, Anadolu ve Şark vilâyetlerindeki o mekteplerin mualı limsiz kalması kültür davamızı kö. künden inkâr eden bir hâdisedir. Yalnız büyük şehirlerde irfan mües- seselerinin İşlemesi, bundan öteye bir kültür viranesi, asırlardanberi devam eden, köylü, kasabalı ve ş6- hirli ile olan: kültür farklarını hiç bir zaman ortadan kaldıramaz. Bu, sebeple gençler birer misyoner gibi fedakürliğa katlanarak memleketin her tarafına gitmeli, vatani vazifele. rini ifa etmelidirler. Bir bakıma çok doğru bir mütalâa... İkinciler derler ki, bu memlekette fedakârlık yapmıya mecbur yalniz munilimler midir? En az ücretle ça- luşmaları, yükselme imkânı en az bir mesleğe hayatlarını bağlamaları, en güç mesai şartları içinde ömür tü. ketmeleri az bir fedakârlık mudır?. Bizden daha ne fedakârlık istiyor ler? Şark vilâyetlerine gidelim âlâ... Fakat neden Şark ve Anadolu hesâ- bına fedakârlık istenirken akin yalı nız biz geliyoruz? Anadolu doktor” suzluktan, ilâçsızlıktan kırılıyor, ne- den doktorları, eczacıları bu mecburi hizmete tâbi tutmuyorlar? Anadolu ziral bir kullanma devresi içindedir. Neden memleketin diğer unsurlarını da seferber edip Anadolunun, Şar- kın umran bekliyen beldelerine yağ» dırmıyorlar? Muallim, bu memleket. te bir feragat ve fedakârlık sembolü oldu... Onun bu yüksek hissini istis- İmar ederek sadece onun sırtına yük. İleniyorlar. Bu da çok haklı bir şikâ- yet. O halde ne yapmalı? Şark vilâyetlerine gitmek sa, bunun sebep ve hikm. lâzım... Bu da malümdur. Şark vilâ. yetler'nin bugüne kadar karanlıkta kalan muhiti içinde muallim, şehirle, fikirler rabıtasını kesen bu ücra yer- lerde öleceğini biliyor, Şehrin ilim ü sı içinde yaşamak İs- r. Şark vilâyetlerinde en iptidai yat şartlarına katlanmak mecbur riyetini yüksek fedakârlığı ile kabul etse bile, kültür muhitinden wzak- laşmıya razı olmuyor. Bunun bir de Muallim Dün de 250 Bin Liralık Mal Satıldı İhracat ticaretimiz norma! olarak devam etmektedir. Dün bütün bita. raf memleketlerle müttefik devle' lere her türlü mal sevkedilmiştir. Dünkü satışların yekünu 250 bin li. | radır, Satılan mallar arasında zahi. re ve kuru meyvalarla balık ve yu. murta vardır. En fazla mal alan İtal ya, Fransa ve İngilteredir. Balkan hükümetlerinden yalnız Yugoslav. yaya bir miktar kitre gönderilmiştir. Sovyetler tiftik alıyorlar Sovyet Rusya ticaret mümessili. ğine mensup bir heyet dün Banka- ların depolarında bulunan tiftik stok. larının kalitelerini tetkik etmisler ve sahiplerinden de fiyat istemişlerdir. Bu tetkikler Sovyetlerin tiftik mü. bayaa etmek istediklerine delâlet et. mektedir. Ayni heyet yapak stokları. nı da gözden geçirmiştir. Fakat yapak ihracatı yasak olduğu için harice yapak gönderilmesi müm. kün görülmemektedir. İngilizler dört gündenberi tiftik mübayaasma son vermişlerdir. Bunun sebebi evvelce ahnan malların henüz elden çıkarıl. mamış olması ve bir kısım mübuya. atm henüz İngiltereye sevkedilmemiş | bulunmasıdır. Dün getirilen eşya Capo Orso vapurile dün limanımı za tahta eşya, elektrik levazımı, kim. yevi ecza, makine ve aksamı, fotoğ. raf eşyası, boya, kâğıt, esans, radyo malzemesi, pamuklu mensucat, mu. kavva, Besabya vapurile muz, hur. ma, otomobil aksamı, zamkı arabi, Hindistan cevizi; Svanetia vapurile de kimyevi ecza ve sinema filmi gel. miti maddi tarafı var ki onu da hesaba katmak lâzım. Burada alacağı maaş. la, orada alacağı müsavi olduktan sonra fedakârlığa niçin katlansın... Amma elendim, hamiyet ve vatan- pervorlik meselesi... O zaman mual Emin şa haklı şikiyetine kulak ver mek lâzı Bu hamiyet ve vatan. perverliği neden yalnız muallimden bekliyoruz? Neden oralardaki bir bankaya tayin edilen memura, hek. hangi ziraat müessesesinin teknisye nine ve makinistine en yüksek ÜS reti verirken, muallimin uzun bi? sây ve tecrüben'n mahsulü olan bik gisine bir müsavi çizgisi çekip geçi yoruz. İstanbulda çahşan muallimle, şark vilâyetlerinde çalışan o mualli. min karanç seviyesi müsavi olduk” tan sonra, oralara gitmek, ve yaptığı fedakârlığa bir kat d ha fedakârlık ilâve etmek istemezs&, musll'me gücenmiyelim. Bu dava yalnız bizim memlekete mahsus bir dava değildir. Her mem. lekette muallimlerin iç ve uzak memleketlere, müstemlekelere #ew kini temin iç'n buralarda çalısan une sura dalma en yüksek ücret ödenir. Muallim hayatında yapacağı iki se nel'k fedakârlikla beş on kuruşu bir kenara koyacağını düşünür, bu ümit ile gider. Bundan başka maarif, me» leketin kültür hayatiyle alâkasmi kesmemesi için muallime her türlü hayat konforunu temin ettiği gibi, kültür malzemesini de elinin altın da bulundurmalıdır. Bu sartlar dm hilinde muallim çok büyük bir feda kürliğa katlanmadan, vazifesini yap» mış olur. Fakat sadece muallimden fedakâr Tık istemek, ve yalnız ondan istemek, senelerdenberi halledilemiyen bu da. vayı, cebir ve munallimleri Şark biz metine tâbi tutmakla da hatlede miyeceğiz. Maarif Vekilinin nutuk larından birinde İşaret ettiği gibi, lik mesleğinden çekilen sm (Lütfen sayfayı çeviriniz) ! | | | 4 i

Bu sayıdan diğer sayfalar: