28 Kasım 1934 Tarihli Türk Dili Gazetesi Sayfa 2

28 Kasım 1934 tarihli Türk Dili Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SAYFA 2 Soy Adı Yasası. Har Türk öz adından başka soy adını da taşımıya mec- burdur. Söyleyişte, yazışta, İmzada öz ad önde soy adı Sonda kullanılacaktır. n | 1 Soy € Adlarınızı —| | Tanıtacağız! | TURKDİLİokuyuculun-i nin soy adlarını basaca- TURKDİLİ —H OT ŞAÇT Soy adı yasaosı (kanunu) bu ay başından itibaren | hısımlarından en yakın | tatbik — edilmeğe — başla- | erkeğe ve bunların en yaş- | nacaktır. — Yasanın — tatbik | lısına yok ise vasisine aittir. | yollarını gösterir nizom. Mümeyyiz olan reşit soy namenin şu günlerde vi- | adını seçmekte serbesttir. lâyete tebliği beklenmek- | Akıl hastalığı ve akıl zaif- todir. liği dolayısile vesayet al Yasaya göre, her Türk | tına alınmış — öolan - reşidin öz adından başka soy adını babası yok ise anası adını da — taşımıya — mec. burdur. Söyleyişte, yazış- | En büyük mülkiye memurunun | ta. imzada öz gd önde, | isteğile Cümuriyet müddeji | soy adı. sonda kullanılır. | umumisi ırk ve millet adla Rütbe ve memuriyet, aşi. | rile umumi odeglero uyğun ret ve yabancı ırk ve millet adlarile umumi edeplere uy- ğun olmiyan — veya - iğrenç ve gülünç olan soy adları kullanılamaz. Soy adı seçme vazifesi ve hakkı evlilik birliğinin mrisi olan kocaya aittir. Ev- liliğin bozulması veya boşa- | nma hallerinde çocuk ana- sına verilmiş olsa bile baba. sının seçtiği veya seçeceği adı alır. Koca ölmüş veya karısiı evlenmemiş olursa veya koca akıl hastalığı ve akıl zaifliği sebebile vesayet altında — bulunuyor — veya evlilikte devam ediyorsa bu hak karınındır. Kocanın ölme- sile karı evlenmiş veya koca evelki fıkrada yazılan se beplerle vosayet altına alın- | miış ve evlilik te bitmiş ise | bu hak ve vazife çocuğun * baba eihetinden olan kan : ktır. Bunun için soy adı takınan — okorlarımızın a ğ 28 İKİNC Telefon görüşmesi bu ay başı başlıyor. Üç dakikalık görüşme yetmiş beş kuruş. | adlarını ve soy — adlarını | | *: ve olurdukları yerleri bi- | | ze yazmaları yeter. Biz (| böylece basılması istene .| | cek söy adlarını bir kar- | | şılık beklemeden basaca- | | dız. Ve böylece yurldaş. || |)| larımız için eyi bir İş gör-) bu da yok ise vasisj seçer. |/ imüş olacağız.. | olmıyan ve tari olanlara ilişik anlatan adlar- ın hilâfını iddia jle kullanıl- mamasını istiyebilir. İki yıl içinde gerek soy adı olmayanlar ve gerekse soy adlarını değiştirmek ist- iyenler taşıyacakları adı hü- kümetin tayin edeceği şeki- lde nüfus kütüğüne geçiril- Je ünalmış İx | - Bize soy adlarınızıâ | bildiriniz, onları ta- || | nutalım. 3[ ——— —d Kısa hizmetlilerin askerlıği hakkında Ertesi yıllara bırakıldıkl- arından dolayı — muameleye tabi bulundukları doğumlul. arla askere gönderilmeleri kanun iktizasından olup me- Acele görüşmelerden üç kat alınacak. mek üzere bildirirler. Bu iş | ktep tahsillerini bitirmiş ih. için verilecek her nevi evrak | tiyat zabiti yetiştirilecek kı- pul resminden muaftır. Soy adı seçme işlerinde çıkacak ihtilâfları halletmek ve kendilerinden soy ıdıw seçmiyenlerle anası, babası | belli olmıyan çocuklara ad takmak ve bir adın yasanın | isteğine uyğun olup olma- dığı hakkında karar ver. mek salâhiyeti ana kütü- , büyük mülkiyo memuruna Bittir. Cenevre toplantısı arfesinde «Le Temps» yazıyor: «Uluslar Cemiyeti konse- yinin yakında yapacağı top- lantı prensip itibarile, tam- amen Sar meselesine haer- edilecek olmakla — beraber bu toplantıda Marsilya suik- astı mesuliyeti meselesinin de ileri sürülmesi mühtemeldir. Nitekim Yugoslavla hüküm- etinin Macaristan toprakla- ımda yapılan Marsilya suika- stına müncer olan tahrikât hakkında — Uluslar Cemiyeti umumi kâtipliğine bir muhtıra vermek — niyetinde olduğu söylenmektedir. -Avrupa ha. vasını bulandıracak diplom- atik karışıklıkların — önüne gecilmek isteniyor ise, bun. un gayet nazik — ve tetkiki her türlü isticalden kaçınıl- masını emreden bir mesele olduğunda şüphe edilmeme- lidir. Şayet bu hal vukubu. Tur ise yapılacakç münaka- şalar, ahlâki ve siyasi bir mahiyeti haiz olacaklardır. Bu münakaşalar Avrupa sulh- Dnu gayet tehlikeli bir sur- ette tehdit eden tethişçiliği samimi bit surette takbih eden herhangi — bir milleti Jâkayt bırakamaz. Bu fecjalı 1934 senesi — zarfında, Bükreşte M. Du- ka Viyanada M. — Doll- fuss, Marsiyada da Kral Al- eksandr ve M. Bartou öldür. üldü. Bütün bu cinayetler, zamanımızın en menfur ahl- üki bozukluğu tezahürlerinden biri olan tethişçiliğe artık bir nihayet verilmesi icap ettiğini kâfi Uerecede ispat | edon şoylerdir. Belgrat hükümetinin düş- ündükleri hakkında henüz SERO AĞA A KDA ee ğ günün bulunduğu yerin en ı Yugoslavyadaki ruhi haleti, Krallarının öldürülmesi yüz- ünden heyecan içinde bulu- nan bir milletin her sayğıya değer duyğularını göz önün- de bulundurmak — lüzımdır. Görünüşe bakılır ise Belgra. tta hâkim olan fikir; Yugos. lavya hükümetinin duyğula- rına mukabele etmiş olmak için Uluslar Cemiyeti konse- yine, muuvyen bir devletin hiç olmaz ise manevi mesuliyetini tercn tahkikat evrakını tev- | di etmek istiyeceği merkez. indedir. Eğer — Yugoslavya dosyası iddja olunduğu gibi fevkalâde şaşırtıcı hakikatla- rı ihtiva odiyor iso, Marsily- ada yapılan menfur sujkostın nasıl - hazırlandığı ve nasıl yapıldığı hususlarının ergenç aydınlanması Avrupa yatış- ması bakımından — lâzım ve faydalı bir seydir. Her şey Yugoslavyanın, Küçük - İtilaf tarafından himaye — edilerek Cenevrede yapmak istediği teşebbüs şektine bağlıdır. Te vfik Rüştü beyin Bolgrattaki beyanatı, lTürkiyenin — «Her ne olur ise olsun» dostane münasebetlerini idame ettir- eceğini teyit etmektedir ki, bu da Ankara hükümetinin aynı hareket — hattını takip adeceğini teyide giden bir şeydir. Herhalde — bu mesele gayot soğuk — ka- nlı hareket edilmesini emre- tmektedir.» «Temps» Yugoslavyanın şimdiye kadar büyük bir soğ-| uk kanlılık gösterdiğini ve eket edilmek lâzım geldiğini söyliyerek sözüne nihayet şimdiden sonra da böyle har- | ! sa hizmetlilerden memuriye- t6 — geçmek istiyenler askerliklerini yapmiş olmadıkları — için — memu- rin kanununa göre hizmeto alınamamakta ve bundan do- layı mağdur olmakta idiler. Bunu göz önüne alan hük- ümet askerlik mükellefiyeti kanununun 3ö maddesine bir fıkra eklenmesi — hakkında meclise bir kanun teklifinde bulunmuştur. Eklenmesi ist- enilen fıkra şudur: «Bunlardan ihtiyat zabiti yetiştirme — şartlarını hajz olanlarla birlikte muamoleye tabi oldukları doğumluları- nin — celbi beklenmeksizin talep ve müracaat vukuunda ilk açılan hazırlık kıtası veya ihtiyat xzabit mektebi devresi — başlangıcında işbu kıta veya mektepte bulun- mük üzere sevkedilirler.» Ana vatana gelen yurtdaşla- Tımız. Tekirdag, 27 (A.A.) —- Bu- raya Romanyadan 289 mu- hacir gelmiştir. Tefrikamız: 5 Cij l/ilheı/,mavf idi. Hayvan, — kal, dilile e-ğriyordu. Muk ta yollandı. dinin kilitli olan odasına, ÇUKMUK. — İstanbul - Balıkesir - tele- fon devresi (çift hat) biti. ! rilmiş ve üç gün önce tec- | rübesi yapılmıştır. Tecrübe #yi netice vermiştir. Balıkesir -İstanbul hattı Su- sığırlık, M. Kemalpaşa, Ku- racabey, Bursa, Gemlik, Or- hangazi, Yalova, Izmit üze. rinden göçmektedir. Şehri- mizle İstanbul arasında gö- rüşüleceği gibi hattın geç- tiği şehir ve kasabalarla da istenilen saatte telefon gö- rüşmesi — yapılabilecektir. Tarifesine göre üç dakika hk görüşme yetmiş kuruşt- ur. Fevkalâde görüşmelerden müstacol — tolyazılarında ol- duğu gibi üç misli yani iki yüz yirmi beş kuruş üeret alınacaktır. Görüşmeler altı dakikadan fazla uzamıyaca- ktır. Şehrimizde santral olma-| dığından şimdilik postahaneden görüşülecek ve bunun için de on beş kuürüş - ihbariye alınacaktır. Duyduğumuza göre şehri. | mizle İzmir arasında da bir- kaç güne kadar hat çekil. meğe başlanacak — ve ilkba- | hardan evel bitirilecektir.Bu süretle iki mühim ticaret merkezi telefonla biribirine bağlanmış olacaktır. Susığırlık Fidanlığı. Susığırlıkta bebediye tarafın dan bir asma ve meyva fidan” lığı kurulur. Susığırlık, 26 (Hususi mu- habirimizden) — Kazamızda hususi - idarenin beş yüz lira yardımı ve belediyemiz- in çalışmasile bir fidanlık kurulmuştur. (Belediye fida- nlığı) adını taşıyan bu fidanlı- ğın bütün hazılıkları, bitirilmiş çeşit meyva ve dut fidanları dikilmiştir. Çabuk ve fidan- lar yetiştikten sonra halka bedava dağatılacaktır. Fidan- lar hususi olarak Bursadan getirilmiş, şeftali, kaysı, el- ma, kiraz, vişne, dut gibi güzel meyvalardır. Fidanlığın kurumunda ka- za ziraat fen memuru Nazmi beyin güzel çalışmasını alm. ak gerektir. Nazmi bey çal- ışkan bir ziraatçidir. Bundan önce de sırasıle Sındırğı, Ba- ndırma ve Bııl'Lıda bulunm- uş ve buralarda büyük var. lıklar göstermiştir. Fidanlıktan başka ziraat memurluğunca zararlı hayv- anlar ve — ekim işleri İ Türkçeye çeviren: A. Avni Muku ardı sıra — gitmeğe Köpek, Muk'u ihtiyar ka- ozamana kadar farkına va. | için — yerinde ve sağlam tedbirler alınmakta ve her köyün ziraat kabiliyeti araş- tırılmaktadır. Araştırma s0. nunda her köyün ziraati daha eyi bir yola döndürül- müş olacaktır. — ui — Yaş düzeltme davalarından alinan harç Nüfas kanununun 11 inci maddesinin nd kayıt ve yaşı- nı düzelttirmek — için açılan davalardan harç alınmıyaca. ğına dair son fıkrası hükmü- nün harç tarifesi kanunu ile kaldırılıp kaldırılmıyacağı, kaldırilmiş olduğu takdirde davalarda — müddeiumumiler tarafından açılması veya da- vacı lehine hüküm verilmesi halinde harcın ne suretle alınacağının — tefsir — yolile tayin ve hallini hükümet Meclisten istemiştir. ! ŞEHİRVEMÜLHAKATTA | İstanbul - Balıkesir | Kaçalîç '!ı' Dün kaçakçılık - yapı adam tutuldu. Dün — Hacıismail — hallesinden kuyucu " lin evi zabıta aranmış, — bir İ mağa — mahsua — ha yirmi kilodan fazla B9 tütün bulunmuştur. — — Tütün kıyıcılığı ve $& çılığı yaptığı an yucu İsmail deri lanmıştır. Bugün evrakile ihtihas mahkemesi umumiliğine verileci Vali ve belediye başk İstanbulda bulunan V? belediye başkanımız * bey beklenildiği — haldt gece gelememiştir. | llrlaııızkleı_—tı_lıiiılj | kanlığı — Erkek ortamektebini” tobiiye okutğanlığına “ kız muallim meklıl |iye muallimi Ayşe das hanımın tayin 0 ğu Kültür Bakanlığ ta mektep çevirgenliğ'” dirilmiştir. Bir namus- düşm | Sasığırlığın — Kut köyünden Ahmet oğ/ met kıizi Ayşe bü X© Ali oğlu Arif kaçırılmış ve namusu ? tilmiştir. Cümuriyet * | deiamuümiliği — bu | düşmanını mahkeme, etmiştir. —<EDocn— Adanada - fırka — konl! Adana, 27 (AA.) © H. Fırkası ocak — ve kongreleri bitmek Ü | Kaza kongreleri top!âf” | başlıyacaktır. — Mebut | mine ait hazırlıklara b Adana şehrinde mevtt” tün fırınlara hamur ma makinaları kondü: , - n aa ee — nn - nim artık çocuk olmadığımı ve çocukluk ayakkâj çoktan yırttığımı anlarlar » Bu düşünce ile Muk, köndi ayakkaplarını — çıl bulduğu kunduraları ayağına geçirdi. Sonra köşed baston gördü. Bunun yukarıki ucunda büyük bir B ve incelikle dökülmüş bir ars baston da ona yol için rayarak odasına doğru koştu. lerini giydi, kılıcını kuşağını evden çıktı. Arkasına lan başı şekli vardi- lüzumlu göründü. Onu da Odasında babasının ©P n arasından geçirdi VE ramadığı bir kapıdan, götürdü. Kapı yarı açık idi. Köpek | ileriya yürüdü. Muk ta arkasından gitti. Çoktan - beri merakını — uyandıran — kilitli oda — içerisinde kendini görünce Muk çok sevindi. Para — ararken etrafta olan herşeyi elledi. Yulnız eski püskü elbi- selerle birçok acaip biçimlerde kaplar buldu. Bunlar. dan biri görülmeğe değerdi: Bıllürdan yapılmış ve | üzerinde oyulmuş çok güzel şekiller vardı. Oau aldı ve enine boyuna bakarken pok — hafif — tutturulmuş olan kapağı nasılsa yere düşüp paramparça oldu. Küçük Muk, korkudan titremeğe başladı. Kaçmak- tan başka çare yoktü; zira jhtiyar kadın, işlediği bu kabahatten dolayı onu, fena halde cezalandıra- caktı. Kaçmazdan evel, belki madam (Ahavsi) nin eşyo- sı arasında ona yolda lâzım olacak birşey bulur ümi. dile, bir defa daha etrafına bakındı. Gözüne bir çift büyük kundura ilişti. Sahih, onlar pek o kadar gü- zel — değildi;. Takat — kendininkilerde de hiç — yola takat kalmamıştı. Bu kunduraları en ziyade büyük olduğu için de belki beyeniyordu ve kendi kendine diyoru: | « Ortalık ayağımda böyle kocaman ayakkabı görünce be- | kimse düşmesin korkusile — sokaktâ * tün kuvvetile kaçıyordu. Muk bu kadar hizli kti hiç hatırlamıyordu. Sanki onu görünmiyen bir hep ileri itiyordu. Bn nihayet farkına vordı ki &” Şti kaplarında bir keramet var: Onlar hep ileri isliyorlur ve onu da ardı sira sürüklüyorlardı. Muk, dürabilmek için vor kuvvetile zorlanıyordu; Nerede? Büyük bir ümitsizlik içerisinde o, kondi dint: Dur, dür. diya söylendi. Birdenbire kundi durdu, a da yera - tekerlendi, Kunduralar Muk'u P' gevindirdi Demek ki aradığı kısmeti elde - edebil için boşuboşuna doleşmamış ve neticede yine kazanınışlı, Böyle büyük bir sevinç içerisinde, düşen Muk — çarçabuak uyudu. Vücudü; büyük başi? rdiği ağırlık altında ezildiği — için, — bitkin — idi » çabucak — yoruluyor. — idi. Rüyasında, büyük kuff ları çalmasına yardım eden köpeği gördü. Köpek diyordu; Ca «Sevgili Mük! Sen daha kundursların nasıl © lamılacağını bilmiyorsun, Ökçelerin —üstünde Üf döndünmü istediğin yere uçabilirsin. Baston KA ü t e y ğ AA e

Bu sayıdan diğer sayfalar: