29 Temmuz 1935 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 5

29 Temmuz 1935 tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

29 TEMMUZ 1925 PAZARTESİ Memleket Postası — Çanlarının ucuzluğu Çankırılılar eğer şehirleri için biraz #zverilikde bulunurlarsa bütün ankar klar her hafta oraya taşınacaklardır. Yalnız devlet demiryollarının da yolcu- dağu daha - kolaylaştırması — lâzımdır. 'Tren Ankaradan 7,45 de kalkıyor ve no- mal gidişiyle 11,4$ de Çankırıya varıyor. Az sayılabilecek bir uzaklık için dört saat çoktur. Sonra biz giderken ve ge - MWeken yarımşar saat geç kaldık. Öğren- diğime göre geçen haftalarda bu geç kal- malar daha uzun oluyormuş. Yolda bi - let kontrolu da azap verici bir şekilde yapılmaktadır. Kondoktör, biraz sonra geftren, bir iki durak sonra da revizör - lerin teftişi yolcuyu usandırryor. Yolda biy de hüdise oldu. Beş kişilik bir arka- 9 partisinin biletini saklayan gencin Biri, cebinden mendilini çıkarırken bi - letler pençereden uçtu. İşyarlardan biri bunu görüyle ördüğü halde bu zavallı beş yolcuya zorb yeniden bilet aldırdı. Onlara bu yolcu Tak — adam başına 3,5 liraya mal ol « Gu. Şunu da söy « Temek — gerektir ki bilet — kontrolüne biraz da — halkımız sebeb olmaktadır . Parasız - yolculuğu açık gözlülük sa « yanlar da içimizde yok değildir. Bu arada hoşa giden geyler de — oluyor Bir yolcu, çocuğu na bik*çiler so - rarsa üç yaşında olduğunu söylemeyi öğretmiş. Çocuktağız okula gidip git - mediğini ve kaçıncı sımıfta — olduğunu voran bir arkadaşa: — Üçünecü sımıfta- yım amma üç yaşmdayım, diyerek he- pimizi güldürdü Çankırıdan twen akşam üstü 18 de Ankaraya dönüyor. Sekiz saatlik yolau- Yuğa altı saat orada kalmak için katlan- mak Çankırıda eğlenebilecek, vakit geçi- vecek çok iyi şeyler bulmak isteniyor. Bayındırlık yolunda hızlı adımlarla yol alan Çankırıda şimdilik bir gezi şehri denecek taraf yoktur. Tabiatın verdiği- me çok şeyler katmak gerektir. Lokantalar çok ucuzdur. En az 25, en çok 40 kuruşla istediğiniz gibi kamı- nızı doyurabilirsiniz. Yalnız lokan birar daha temizliğe alıştırmak ödevini orayı işletenle etmelidir. İki — otel var, fakat kalmak istiyenler için ihtiyacı karşılamağa yetecek bir durumda değil- dir. Öğrendiğime göre uray lokanta ve otel işlerini yakında halledecektir. Gezme yerleri göz alabildiğine uza - yan bağlar ve bahçelerdir. Bu arada bah- çelere doğru iki de gazino yapılmış; bu- ralarda incesaz çalıyorlar, Uray tarafım- dan yapılan gazinoda içkide bulunuyor. Ankaraya göre ucuzluk bu gazinoların en büyük vasfıdır. İki kişi 80 . 100 ku- ruşa biraz aperatif alabiliyor. Mezelerin en kaba dayrsımı (10) kuruş diye haber verirsem Ankara gazinolarında ağzı ya- nan keyf ehli bilmem ne derler? İnce saz hâlâ “Ey çeşmi ahü mehlika,, yı çalıyor. Fakat bundan fazlasını burada şimdilik aramak doğru olmmyacaktır. Çünkü sa> Çankırıda su deposu çalanlara en çok verilen gündelik bir buçuk liradır. Ekmek, birinci 10.5 ikinci 8 kuruş - tür. Son durum her yerde olduğu gibi Çankırı'da da buğday ve ekmek Hiatları- me dalgalandırmıştır. Uray bu fiatları no- mal görmüyor ve yakında ineceğini umu- yor. Koyun eti 20, kuzu ve keçi etleri 10 kuruşa satılıyor. Sebze fiatları yazıla - mıyacak kadar ucuz ve boldur. 4 - 5$ hı- yarı biz ankaralılara beş kuruşa sattılar. Pazardan başka günlerde 7 - B ini beş kuruşa alabilirmişiz. Durak yolu üzerin- de üzerine toz toprak konan pişmiş ta wukları 20 - 25 kuruşa veriyorlar. Ev kiralarını soruşturdum, Rn bü . yük, iki katlı, sakiz odalı, su va elektrik. Solda: SD0 kişilik işçi evinin temeli atılırken. Sıidıı: Bayan Nazirenen Halkevin de açtığı sergi Zonguldak'ta kadınlığın, halkevinin ve türkiş Zonguddak'ta öğretmen Bayan Na- zire ve Bayan Mürüvvetin idare ettiği iki biçki ve dikiş okulu vardır. 30 ar- dan fazla talebesi olan bu okullar hiç bir yerden para yardımı görmeden el- birliğiyle türk kadınlığının sosyete için faydalı bir surette yetiştirilmesinde çok değerli hizmetler yapmakta, yerli mal- larımızı halkımıza tanıtmakta ve ilgi- Jerini uyandırmaktadırlar, Bu iki okul biribirinin hem önürdeşi ve hem de iç- tem arkalayıcısıdır. Bu yıl Bayan Na- zire'nin Halkevinde, Bayan Mürüvvetin de kendi okulunda, ilbay ve parti baş- kanının da bulunduğu törenlerle açtık- lart geçen yıllardan üstün sergiler çok beğenilmiştir. Yerli mallarımız Üzerin- de türk kadınının gösterdiği ince işçi- lik herkes tarafından beğenilmekte ve ilerisi için olan hızı ve inanı perçinle- mektedir. Zonguldak'ta inceleme "gezi- sine gelen İki alman kadın gazeteci bu sergileri gezmişler ve türk — kadınının ekonomi alanındaki canlı şalışmalarla gösterdiği başarılar karşısında değer- ———————————— Hi bir ev en fazla 15 - 20 lira arasında kiralanıyor. Diğer evlerin kiraları 6 . 15 lira arasındadır. Son olarak şunu yazabilirim: Çankı- ı sıcaktan bunalan ve azat gününü sı . kıntısız bir yerde geçirmek istiyenlerin her zaman gidebileceği bir yer olabilir. Ancak demiryollarının işi biraz düzen - demesi ve çankırılıların da gelenlere hoş vakit geçirecek imkânları temin etmele- ri şarttır. Bu şehir halkı için manevi ol - duğu kadar maddiğ bir fayda da doğu. racak önemli bir iştir. Memleket işleri- ni benimseyen genç ve değerli şarbay B. Ömer Dedeoğlundan ve onun çalış - kan arkadaşlarından bunu bekliyoruz Sokla: Çankırı istasyonu. Sağda: Çankır ıda yeni açılan bir cadde leyici hayranlıklarını gizleyememişler- dir. Bu okullar her yıl 8-10 kıza diple- ma vermekte ve onları çalışma hayatı- na atmaktadır. Halkevinde riyaziye kurslurı Bu yıl orta okulda ikmale kalan 68 talebe için Halkevinde üç kısım riyazi- ye kursları açılmıştır. Öğretmenlik ö- devini profesör Aşir, mühendis Muzaf. fer ve Celâl almışlardır. Sıkı çalışma- larla bu gençlerimizin sınıfların: geç- meleri için Parti ve Halkevinde ilgili bir surette bu izin ardı bırakılmamak- tadır. Türkiş sosyetesinin kınavı: Havzada işe başladığı ilk günden- Üzülmez çev. resinde — yeni ve modern varlıklarla ulusal mağdenci « liğimizi her gün bir kat daha inanlı ve sevinçli verim« beri lerle başaran Tün kiş sosyetesinin ö« tedenberi — önemle üzerinde durduğu mesele, türk isçi « sinin — sağlık va soysal ihtiyaçları « daha — fenniğ ve daha — düzenli olmasıdır. Yeni 5 yıllık programında $00 € yakın işçi evi, apartımanı ve bir okul yapısımın kurulmasını ilk iş ola- rak ele almıştır. Bu yapıların temel a- tılışı törenle yapılmış ve cumuriyet re- jiminin işçiye verdiği değeri açık bir şekilde anlatan söylevler verilmiştir. Türkiş sosyetesinin başta genel di- tektörü B. Esat Kerimol ile bütün iş yarlarınım, işçiyi bilgili, duygulu ve Bürbüz olarak yetiştirmek yolundaki çok değerli calışmaları, işçilerimiz ü- zerinde her an artan sevinçlerle karşı- lTanmaktadır. Yakın bir vakitte üzülmez bölgesinde yepyeni ve modern bir işçi uramı görülecektir. Atatürk heykeli: Zonguldakta yapılacak olan Ata- türk Heykelinin şeklini saptamak üze- re genç heykelcilerimizden Ratip Den- doğu Zonguldağa çağıılarak konuşma- larda bulunulmuştur. Heykelin make- tini İstanbulda hazırlıyacak — ve beğe- nilirse derhal işe girişilecektir. sosyetesinin çalışmaları Bartın Halkevi: Bu yıl açılan Bartın Halkevi bütün gençliği içine alarak komite seçimleri- ni ve hazırlıklarını bitirmiş — canlı ve bızlı çalışmalara başlamıştır. Hbay ve Parti Başkanınan ge- sileri: Dbay Halit Aksoy ve parti başkanı Zonguldak saylavı M. Altıok, Devrek, Ereğli ilçelerile bu ilçelere bağlı ka- muna giderek halkla değette bulunmuş- lar ve onların dertlerini dinlemişler, çevenin ibtiyaçlarını — incelemişlerdir. Bu ilgili gezintilerden halkımız — çok kıvanç duymaktadır. Ankara - Zonguldak telefonu: Ankara - Zonguldak arasındaki te- Bayan Mürüvvetin sergisinden bir köşe lefon hattı için birçolk gereç gelmiş ve Zonguldaktan hattın çekilmesine baz- lanmıştır. Çorumda kültür işleri Ülkenin her yerinde cumuriyetin en ünlü bir anıdı olarak yükselen okulları gördükçe kültür devrimleri — hesabına göğüslerin kabarmamasına imkân var mı? Hele son yıllarda yer yer yapılmak- ta olan yatı bölge okulları köylünün aydımlanması için kurulmuş birer yuva oluyar. Çorum ilbaylığının dört çevresinde- ki bu yapıla: (Çorum merkezinin S-y- dim, ilçebayirklardan İskilibin bayat, Sungurlunun Boğazköy, Alacanın Ka- lehisar, Mecitözünün Çıkrık, Osmancığın Kâmil köylerindeki bölge yatı okulları) görenlere ülkenin cumuriyet adına göğ- sünü nasıl kabarttığı anlamını veriyor, Resmimiz Seydin köyündeki bölge yatı okulunu gösteriyor. —coc0 —— — ae e BERAE o l e di e a GAÜİ . el üvs’un romanı San Michelenin kits bı Türkçeye çeviren: Nasubı BAYDAR ,Vazam Aksel MUNT Fakat bu sefer, Voçe di San Genna- vo'nun sütunlarında aydınların kulıklınnı erişen yankı hafif olmadı; mavi gök yüzün- den bir yıldırım gibi düşerek bütün köyü altüst etti. Bu, çoktan haber verilen mahşer günü olacaktı. Haber bütün ana Kapri'yi bir ateş fırtınası halinde dolaştı. Papas, Sant' Antonyo'nun değerli eşyasile kuuı_î kârla- rı yatağının altına sakladı, köy llerı._g"eleı_ı- leri mallarını şarab mahzenlerine götürdü- ler. Halk köy meydanına toplanıp Sant'An- tonyo'nun heykelinin, kendilerini koruması için, köy sokaklarında dolaştırılmasını, ba- ğıra bağıra istedi. Bu şeametli günün akşamı Pakçiyale gidip papasın fikrini sordu. Daha önce Bal- dassarcde papası görmüş ve haydutların, her halde, sinyor Dottore'un kırık dökük taşlarını, eski” yemek takımlarını ve “roba antica,, sını pek umurlamıyacakları ve bü- tün bunların oldukları yerde bırakılmaları- Tefrika: 134 | nın yapılabilecek en doğru hareket olduğu aa cevabını aldığı için gönlü rahat etmişti. Fa- kat papas “yelkenlerin soravını taş z olan Pakçiyalenin böyle düşünemiyeceği- ni,, ilâve etmişti. Eğer haydutlar adaya gele- cek olurlarsa gemi ile gelecekler ve şu ha- le göre de, yelken onlarca büyük değerde bir mal sayılabilecekti, Bunları şarap mah- zeninde saklamak kendini büyük bir tehli- keye atmak demekti, çünkü denizde ömür süren adamlar, yelken kadar şarap da âr- yacaklardı. İş böyle olunca bunları Pakçi- yalenin, kuş uçup kervan geçmiyen bahçe- sine götürmek akla yakın değil miydi? Hay- Dameküta uçurumunda kemiklerini parçalamak pahasına, gidip bunları orada a- ramazlardı. Gece olunca Pakçiyale, kardeşi ve ken- dilerine — güvenilebilecek iki — arkadaşı, ağır sopalarla silahlandıktan sonra, yeni yelkenlerimi almışlar ve sürüye sürüye kı- yıdaki bahçeye kadar götürmüşler. Gece fırtınalı imiş ve biraz sonra bardaktan bo- şanırcasına yağmur yağmağa başlamış, fe- ner sönmüş, yolcular hayatlarile oynamak- ta olduklarına hiç 'arak, kaygan uçu- rumun dibine kadar, el yordamı ile, yol bu- lup inmişler. Gece yarısı bahçeye varıp yel- kenleri mağaraya yerleştirmişler. Bütün bir mayıs gününü de, her biri sıra ile mağara- nın kapısında nöbet bekliyerek geçirmişler. Güneş batacağına yakın Pakçiyale kardeşi- ni köyde neler olup bittiğini anlamağa gön- dermiş. Üç saat kadar sonra, kardeşi gelip, köyde herşeyin yolunda olduğu haberini getirmiş. Herkes Piazrada imiş, kilisede mumlar yanıyor ve Sant'Antanyo, Anakapri'yi bir kere daha kurtarmış olduğu için, köy mey- danında bütün halkça kutlanılmak üzere dı- şarı çıkarılıyormuş, Dört arkadaş, gece yarısı, sürüne sürüne mağaradan çıkmış ve sırtlarında islak yel- kenlerim olduğu halde köye varmışlar. Pak- çiyale yelkenlerin basına gelen felâketi far- kedince kendini suda boğmak istemiş ve kız- ları onu günlerce göz hapsi altına almışlar. O gündenberi de adamcağız büsbütün değiş- miş, ağzını bıçaklar açmaz olmuş. Bu balini ben de sezmiş ve kaç kere kendinden sormuş- i Ciyovannina sözlerini daha bitirmeden hiddetimden eser bile kalmamıtşı. Bunu ©- na anlatmak için kendisini köyün her tara fında aradım. En sonunda uçurumun altın- d.ıki bahçesinde, her zamanki taşmın üze- rine Oturmuş ve gene her zaman yaptığı gi- bi, gözleri denizi seyre dalmış, buldum. Kendisine vurmak üzere elimi kaldırmış olduğumdan utanç duymakta olduğumu söyledim. Bütün kabahat papasta idi. Yeni yelkenler umurumda bile değildi, eskiler bını yeterdi. Ertesi gün uzun bir deniz ge- zisine çıkmak niyetinde idim, o da benim- le gelecek ve herşeyi unutacaktık. Mezarcı: Iık etmekte olmasının hiç bir vakit hoşuma gitmemiş olduğunu biliyordu. En iyisi bu işi kardeşine bıirakıp gene denizciliğe döne mesi idi. O günden tezi yok, kotramdan tek soravlı, tayfamdı. Gaetano, Kalaberya'da i- ki kere, kendini kaybedecek kadar icmiş ve bizi denizin dibini boylryacak hele getirmiş idi. Ne olursa olsun onun hizmetine son ve- recektim. Geri dönünce ona, İngiltereden daha ye- ni gelmiş olan ve göğsünde kırmızı harf'er. le yazılı Lady Victoria R.C.Y.C. sözle-ini taşıyan gemici gömleğini giydirdim. Onu bir daha sırtından çıkarmadı. Onunla yasa- dı. (Sonu var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: