bi ot neler oluyor? İRAN'DA: &$ İran'da eski eserler aranma- sı işine büyük bir hızla devam e- dilmektedir. İran müzsler yönet - gesi ve bir taraftan da yabancı uz- manlar ve üniversitelerin yaptığı kazılarla birçok eserler meydana çıkarılmıştır. Eski İranlılarla Asu- riler ve Gildaniler devirlerine aid bulunan eserler arasında çok de - gerlileri vardır. Laristan'da yapı - lan kazıda; som altından ve ente- *esan iki kelepçe çıkarılmıştır. 8u iki kelepçeden birisi resir - görüldüğü gibi biribirinin içir geçebilecek iki hayvan başından “yapılmıştır ki kapandıktan sonra açılması çok güçtür. Bir çok ku- yamcuların üzerinde — yaptıkları uğraşmalardan sonra söyledikleri- 'ne göre dünyada şimdiye kadar bu kadar ince bir sanat eseri çok az görülmüştür. Resimde sol tarafta görünen kadmnlara mahsus ve gene som al- tından boyuna geçen ve sıkıca ka- panarak harekete imkân vermiyen bir parçadır. İkisi de altın olan bu parçaların, eski İran dinastisinde cezaya çarpılacak suçlu erkek ve l;dm!ara geçirildiği sanılmakta - $ İranda en eski ve değerli — İran halılarının da bulunacağı bir hıh müzesi kurulmaktadır. Bu mü- zedetarihi ve değerli halılardan a İınşhyarak bugüne kadar devam z KA Pa | T eden İran halrerlık sanatınım geli - simi gösterilmektedir. Bu müzeye halı fabrikaları en güzel eserleri- ni vereceklerdir. $ Mürüdeş'te kurulmakta olan şeker fabrikasının yapılması bit - miştir. Bu fabrika İran şeker ihti- yacımın yüzde otuzunu karşılıya- caktır. IRAK'TA: $ krak kadınları bu sene okul- lara girmek ve devlet işyarlıkla - rında çalışmak, seçini hakkını al- — mak için yaptıkları girişimlerde b !v arsrulusal kadınlar birliğinin yar- drmını istemişlerdir. İrak kadın - ları, kadınlara verilen hakların ba- şarı yolunda ne etgin bir çare ol- duğunu anlatmak için Türkiye ka dmlarını örnek olarak göstermek- tedirler. SURİYE'DE: $ Suriye'de bir yahudi düşman- hığı başlamıştır. Şamda başlarında Vatani partisi şeflerinden birinin oğlunun bulunduğu ve faşizm - den yana olan gençler bir toplan- “ ti yapmışlar ve yahudilerin mem- lelıetten çıkarılmasını istemişler - Ş Humus da tuhaf bir hadise olmuştur: Mısır güzellik yarışma - sma giren Humuslu bir genç ka- dan aradan birkaç zaman geçtik - ten sonra evlenmek istemiş, Fakat imam güzellik yarışmasına girme- yi bir ahlâksızlık sayarak “icazet- name,, vermek istememiştir. Bu hadise arab aydınları ile hocalar arasında büyük aytışmalara — yol ıştır. %SLAWA’DA: $ Hayvan yetiştirme işinin ge- Tişmesine yardım etmek üzere Yu- goslavya hükümeti tarım bakanlı- ğı 100.000 dinarlık bir para ayır- :î mıştır. Bu parayla cins kuzular sa- tın alınarak hayvan yetiştiricilere dağıtılacaktır Yabancı gazetelerde okuduklarımız —J Bd Ne * erarur TSANA GöLÜ Bildiğimiz gibi, Nil nehri Mısırın canı MAVİNİL demektir. İNGİLTERE Bunun, Mavi Nil ve Ak Nil adlı iki kolu vardır. Mavi Nil'in kay nağı Habeşistan'daki Tsana gölüdür. Bu gölde yapılacak bir ba- rajla, Nil'in sularını epiy art tıirmak mümkün olacaktır. Aşağıda ki yazı, NiPin Mısır için olan önemini ve İngiltere'nin bu yüzden habeş meselesine gösterdiği ilgiyi anlatmaktadır. Mısır, Asuan'dan Kahire'ye kadar 800 kilometre üzerine yayılmış bulun- maktadır. Fakat Mısır toprağının otu. rulabilir kısmı 50 kilometre genişliğini hiç bir zaman geçmemektedir. Bu yüz. den de “Firavunlar toprağı,, nın mesaha- sı Belçika kadar bir şeydir. Bütün top. rakların yüzde 97 si çöldür. Nüfus, kay- * sı için 21 milyon liralık bir tahsisat ver- diğine göre, ingilizler halâ Tsana gölü için bir anlaşma yapmağa uğraşmakta- dırlar. ; Buna göre, İngiltere ile İtalyayı bi-: ribirlerine tutuşturan sebebler arasında Hindistan yolu gibilerinden başka, Tsa. na gölü de vardır. Ancak, B. Musolini bu bakımdan İngiltereye inanca verdi. gu verici bir çabuklukla artmaktadı Romalılar zamanında 7 milyon olan halk, sonradan çıkan kargaşalıklar yüzünden azalmıştı. Fakat 19 uncu asrın sonunda 9 trilyonu buldu. Bugün ise 19 milyonu geçmektedir. Bu halk ne kadar mütevazi yaşarsı yaşasın, bunlatın geçinme çarelerini sağlamak bir meseledir. Onun için, bir asırdanberi -Nili düzeltmek ve Mısırdı. daha çok yer sulayabilmek için çalış- malar yapılmaktadır. Bundan bir asır önce ya.pıhnuıııı " başlanan Delta barajı, 1890 da bitiril- niştir. O zamandanberi başka baraj- lar da yapılmıştır. Bunların en büyüğü olup 1902 de bitirilen Asuan barajında, bir milyar metre mikâbı su bulunmakta idi. On yıl sonra yükseltilen barajın suyu 2,5 milyarı buldu. Son yıllarda baraj aşağıdan başlanarak 9 metre daha yükseltildi, bu iş için çok çalışıldı. ve milyonlar harcandı, fakat su 5 milyar metre mikâbına çıktı. . Nilin suları, yağmur mevsiminde boldur, fakat kurak mevsimde yetecek kadar su bulmak için, nehrin şimdi ver- mekte olduğu 12 milyar yerine, 30 mil- yar metre mikâbı su bulmak Jâzımdır. Bu başarıldıktan sonra Mısır sayısız kimseieri besliyebilir. Asuandan Hartuma kadar Nil üze- rinde hiç bir ıslah işi yapılmış değildir. Nehir Hartumda biri güneye, öteki gü- ney doğusuna giden iki kola ayrılmak. tadır. Bunların birincisinin adı Aknil, ikincisinin adı Mavinildir. Hartumun 40 kilometre kadar ileri- sindeki Cebelievliyada, daha üç milyar metre mikâbı su verecek olan yeni bir barajın yapıl başl ştır. Nilin ğinden İngiltere belki de sükünet bula- cak ve İtalyadan yana daha yumuşak bir tavır takınacaktır. Miroir du Monde, Paris - Fransa ve barış Fransa, yardım görmeden kqdım) y müdafaa edecek kuvvette değil - dir. Onun için, silâhlanmakla be- raber, bağlaşıklar da bulmağa ça- lışmaktadır. Fransa, bu sıyasasım devam ettirebilecek mi? Fransız başbakanı B. Laval, ingiliz hükümetinin uluslar sosyetesine olan bağlılığınım derinliği ve genişliği hak- kında bir takım sorular sormaktadır. Bu soruları sormağa hakkı vardır ve en basit bir lojik ile bu, böyledir. Fransa yardım görmezse kendi ken- disini müdafaa ed Bundan dol dır, ki bu memleket, harptanberi kendi ordusu, deniz ve hava kuvvetlerinden ayrı olarak kendisine yardımcı olacak bir başka kuvvet aramaktan geri dur. mamıştır. Fransa, bütün üyelerinin en baş ö- devi saldır önüne k olan u- huslar sosyetesi sistemini kuranların i- leri gelenlerindendir. Bununla beraber Fransa, Almanya- 1nm doğu taraflarında kendisine bağla- şıklar da aramış ve bulmuştur. Bu bağ- laşıklara son zamanlarda İtalyanın ka- tılmış olduğu sanılıyor. Bütün bu son yıllar içinde Fransa bir taraftan uluslar sosyetesi, öte ta. raftan da bu bağlaşıklar sıyasasını güt- Bahrüccebel denilen kolu Sad adlIı böl- geden geçerken, suların az zamanında yüzde kırk, bol zamanında üçte iki nis- betinde su kaybetmektedir. Güneyden kuzaya doğru yapılacak 300 kilometre- lik bir kanal hem 10 milyon hektar ba. taklığı kurutmağa, hem de kayboian suyu çok az bir nisbete indirmeğe yarıyacaktır. Fakat bunun için sıhhata zararlı bir yerde 15 yıl çalışmak lâzım- dır. Bahrüccebel bu şekilde düzeltilir- se, Albert gölünün ağzına da bir baraj yapılması mümkün ve faydalı olacaktır. Burası h h üstüva çizgisi Ü- zerinde ve kuş uçuşuyla Kahireden 8 bin kilometre uzaktadır. Bu işin başarıl. ması, yalnız uzaklık dolayısiyle değil, topografi, sıhata zararlı iklim ve top- rağın cinsi yüzünden de, insan kudre. tinin üstündedir. Şimdi de Mavinilden yukarıya doğ- ru çıkalım: Burada bir adı da Sennar olan Mekvar berajını, daha sonru da Roseres brajını buluruz. Mavinil, Habeşistandaki Tsana gö iüne varıncaya kadar âdi bir ırmak ha- * lindedir. Fakat 3000 kilometre murab- barnda olan bu gölün sularile beslendik- ten sonra hakiki bir nehir halini alır İngilizler ve mısırlılar, uzun zamanlar. danberi bu tabii havuzu düzenlemek dü. şüncesindedirler. Deniz yüzünden 1.800 metre yükseklikte olan bu yere malzeme taşınması güç ise de, barajı vapmak içın teknik bakımdan engel olmadığı gibi, iklim de işçilerin çalışmasına elverişli- dir Fakat Negüs şimdiye kadar ingiliz- Jerin habeş topraklarına ayak basmala- rına karşı durmuştu. Bununla beraber, son günlerde öğrenildiğine göre 1925 de yapılmış gizli bir andlaşma ingiliz- ler tarafından Tsana gölünde bir baraj ve italyanlar tarafından Eritreden So. maliye bir demiryolu yapılmasını göz önünde tutmakta idi. Bu —andlaşma, şimdiki Negüs tarafından 1926 da bo.- zuldu. Mısır hükümeti barajın yapılma- W İi üştür. Lâkin bugün bu ikisinden biri- sini tercih etmek vaziyetinde ve yükü- mündedir. Bugün İtalya uluslar sosyetesi and. laşmasını tehdid eden bir harba giriş- mek üzeredir. Fransa emin olabilir ki onun karşı- taştığı meselenin önemi İngilterede tak. dir edilmemiş değildi. Eğer Fransa uluslar sösyetesine kar. şı olan yükenlerini yerine getirecek o- lursa o zaman Musolini tarafından ken- disine verilen yardım teminatını k?ybe deceğini düşünmektedir. Bundan dolayı kendini müdafaa için uluslar sosyetesi sisteminin ne derece- ye kadar kifayetli olduğunu öğrenmek yükümündedir ve bu sorunun cevabını alabilmek için de yüzünü İngiltereye çevirmiş bulunmaktadır. Böyle bir sorunun sorulmasına lü- zum görülmemiş olmasını isterdik. Fakat Sir Con Saymen'in dış bakan- lık ettiği felâketli devrede İngilterenin uluslar sosyetesine bağlılığı hakkında. ki kanaatin sarsılmış olduğunu görme- mek için alık olmak gerektir. Bugün artık o devrin geçmiş ve de- ğişmiş olduğunu söyliyebiliriz. On- dan dolayı da ingiliz hükümeti bütün dünyanın barış umudlarının ilk ve son olarak uluslar sosyetesi ve kollektif sis- temler üzerinde toplanmış olduğuna kanığdır. İki şey vardır ki Fransayı, İngilte- renin uluslar sosyetesine bağlılığı hu- susunda ihtiyatlı davranmağa sürükle- mektedir. Fransa, İngilterenin Almanya tara- fından Versay andlaşmasındaki silâh- P Janma maddesi parçalanırken takındığı durumdan memnun kalmamıştır. Lâkin Fransa, İngi ..r.nin bu mad: de değiştirmenin, uluslar sosyetesinde üye olan — her kim olursa olsun — bir ulusun memleketini zorla istilâ etmek, ten çok farklı bir. iş olduğunu tatdir etmekte olduğunu anlamağa çalışmalı- dır. ğ İkinci nokta, ingiliz sıyasasının bir az uluslar sosyetesi ile kayıtlandığı, bu sıyasanın öte taraftan imparatorluk a- sığları ile bağlı olduğu hakkında bir ka- nağatın da ortada dolaşmakta bulunma- sıdır. Eğer Fransa gerçekten buna inanı- yorsa büyük bir yanlış işliyor, demek- tir. r Bu düşünce fransız karakterinin üzerinde etki yapacak olursa, bu, tari- hin büyük yanlışlıklarından biri ola- caktır. Bununla beraber, Fransanın bu işte ihtiyatlı davr daki sebebleri an.- lly!p ortaya çıkarmak pek güç değil- dir. lngü!ı ııuııuımı, eğer arsıulusal bir kargaşalığın Mne geqmek ııtıyorsı, ne yapıp yapmal yer tutan bu kuşkuları söküp atmalıdır. Bunu yapmak için Fransaya açıktan ka- " SAYİFA 4 : ULUS t 7 EYLÜL 1833 CÜMARTESİ Komşularımızda ) | Biliyormusunuz ki ? L . L $ Paristen Deyli Herald gaze- tesine bildirildiğine göre Fransa- da faşistler tarafından birçok si- lâh kaçakçılıkları yapılması ve birçok yerlerin gizlice depo haline getirilmiş olması fransızları sinir- lendirmekte, — kuşkulandırmakta- dır. Hattâ siyah gömlekliler Diyep" te bir polis karakolunu soymuşlar ve ele geçirdikleri tüfeklerle knç- mışlardır. Bu silâhlar, sonradan bir faşıst mağaza sahibinin dükkânında bu- İunmuşsa da sorgu hükümeni de faşist olduğu için hakkında gerçin yapılmamıştır. Ayni sorgu hükümeni bundan bir müddet önce polis tarafından faşistlerin kaçak silâhları bir ara- baya yüklettikleri haber verildiği halde gerçin yapmağa girişme- mişti. n Faşistlere aid olan ve silâh de- posu olarak kullanılan bir şatoya hergün biraz daha silâh yığılma - ğa devam olunuyor. Diyep yakmlarındaki Gay Fon- ten şatosu da silâh deposu ve o bölgedeki faşist kurumunun ter- açığa İngiltere sıy dar uluslar sosyetesine bağlılık olduğu- nu ve bunun sarsılmasmma, bozulp çözül. mesine imkân olmadığını anlatmak ge- rektir. İngiltere uluslar sosyetesine ve kol- lektif sisteme karşı olan bütün yüken- lerini tutacaktır. Deyli Herald Bulgaristanda yeni ka- nunlar, yeni meclis Bulgaristan'da, anasal — kanunun çıkarılması için hazırlıklar yapı - lıyor. Sanıldığına göre, parti siste- mi ortadan kallıacak. saylav sayı- sı azalacak ve icra kuvvetinin yet- kisi büyük olacaktır. Bulgar kabinesinde iki türlü eğilim göze çarpmaktadır. Bir kısmı güney is- lav birliğine katılmak taraftarı, bir kıs- mı ise aleyhdarıdır. Sonra gelecek ulusal mecliste çift- çilerin fazla nisbette temsil edilmesin. den yana ve buna karşın olanlar da var- dir Yeni çıkacak Aanasal kanun, seçim * Kanunu dolayısile kabinenin değişmesi hakkında da bir takım yayıntılar dolaş- maktadır. Bu yayıntılara göre general Atana. sof ile B. Velçef çiftçilerin tarafını tut- makta Köseivanof, Kocuharof ve Mo. şanof ise buna aleyhdar bulunmaktadır- iar. B. Velçef, tutulmadığı, sürülmedi- Bi, fakat kabine üyelerinden bir takım. larının dileği üzerine bu yüzden mem- leketi terke mecbur edildiği sözü dolaş. makta ve vaziyet böylece izah edilmek- tedir. Durum her ne olursa olsün, bütün bakanlar, memleekti dolaşmakta ve ka- ınoyım ne tarafa doğru yöneldiğini an- Ka el iktadırlar Gızetecıletc bir diyev veren Başba- kân demiştir ki: “— Bundan böyle herhangi bir partiye karşı bir angajmanı olmayan kimseler nükümet başma gelebileceklerdir. Biz, bükümete bütün çevenlerden en kapa- siteli, en becerikli insanları sokmak is- tiyoruz. Bir kimse, kendisini devlet işine bütün varlığı ile vermiyecek olursa ©- nun bundan önee göstermiş olduğu sı. yasal başarılaf da bizi ilgilendirmez. Onlar da bizim yaptığımız gibi geç- mişin bütün ilgilerini kesip atmalıdır. lar.,, Başbakan bundan başka çıkarılacak anasal kanundan önce bir seçim kanu- nunun çıkarrlasağını da söylemiştir. Anasal kanun, bir irade ile artaya atılacak değildir. Eskiden sanıldığı gibi geneloya baş- vurulmıyacak, fakat bu kanunu Geor. giyef'in ileriye sürdüğü gibi korpora- tif bir şekilde toplanacak olan ulusal bir meclis tarafından yapılacaktır. La Bülgari gazetesi bu işin gelecek yılın başlarında yapılıp bitirileceği kanaa. tindedir. Heshalde parti sistemi artık ortadan kalkacak, saylavların sayısı azaltılacak ve icra kuvveti daha büyük yetkilere sahip olacaktır. * haline getirilmiştir. $ Fransızlar “Bazılarının saa - deti, bazılarının felâketine sebeb olur,, derler. Onun gibi, birçok kimseleri kaygulandıran italyan - habeş anlaşmazlığı da, bir takım tecimerlerin yüzlerini güldürmüş- tür. İtalyan kuvvetleri güney Af- rikasından 10.000 baş hayvan sa- tın almağa karar vermişlerdir. Bu hayvanlar, haftada üç trenle Erit- reye taşımacaktır. Tabiiğ piyasalar da alışveriş almış yürümüş, fiat - lar yükselmeğe başlamıştır. $ Bombayda italyan kıtalarına verilecek öteberi yüzünden işler - açıldığından, oradaki başlıca fir- . malar biribirlerine zararlı lıu' şe - kilde rekabet yapmamak için ken- di aralarında bir sendika lmmuş lardır. En çok alışveriş pamuk, hu- bubat ,dokuma ve.. ayakkabı lâs- tiği üzerine olmuştur. İtalyanlar (çamurdan olsa gerek) harıl harıl lâstik satım aldıklarmdan, Bom- baydaki fabrikalar mal yetistir- mek için geceleri de çalışmakta- dırlar. $ İsviçre ile Avrupa'nın dağlık memleketlerinde, “Alpinizm,, de- nilen dağcılık sporu çok yayılmış- tır. Her yıl bu sporun mevsimi ge- Hnce, Avrupa'nın dörtköşesinden - birçok meraklılar dağlık yerlere akm ederler. Bir dağ sporcusu için * en büyük zevk de, çıkılması güç sarp bir tepeye çıkmaktır. Ancak, * bu yüzden kazalar da eksik olmaz. Onun için, Fransa'da Gayyan'da - ki dağa tirmanma okulu, dağlar - da “kazaya uğrıyan sporcuları kurtarma,, şampiyonası açmıştır. Müsabakada yapılacak şeyler şun- lardır: 1 — Yaralının aranması; 2 — Yaralının bulunduğu yerde ilk tedavi; 3 — İnişin emniyetli alması için tedbirler; 4 — Dağın eteğinde yaralının alınması. $ Bir vakitler gazetelerin sayı- falarını uzun uzun işgal eden ve Lindberg'in çocuğunu — kaçırdığı için ölüm cezası giyen Havptma- nım davasına yeniden başlanacak. tır. Fakat ortada yemi bir durum vardır: Havptman'ın avukatı olan Fişer, Lindberg'in çocuğunun ha - yatta olduğunu — söylemektedir. Avukatın anlatısına göre, Havnt - man'ın kız kardeşi, banliyö - so - kaklarımdan birinde, Lindberg'in cocuğuna çok benziyen bir çocuk bulmuştur. Avukat Fişer Nevyor - ka dönünce, bu çocuğun Lindber- gin oğlu olduğunu isbat etmek için onun parmak izlerini de bera- ber getirecektir. Ancak, parmak izlerini biribirleriyle kıvaslamak gerektiğine göre, acaba daha önce .ındbnrg in oğlunun nnrmık izla- ri alınmış mı idi? el