7 Eylül 1935 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 5

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

aFi Üi u 7 EYLÜL 1835 CUMARTESİ ULUS SAYIFA 5 SPOR Futbol birincilikleri İzmir Samsunu 4-2 : yendi (Başı I, inci sayıfada) yordu. Fakat Samsunspor, sonra - dan durumu düzeltmeğe muvaffak oldu ve oyun denk bir şekil aldı. Altınorduluların Samsunspordan da- ha kuvvetli oldukları görülüyordu. Fa- kat Samsun takımı çok enerjik oynıyor, İzmirlilerin teknik üstünlüklerini hiçe indiriyordu. 14. üncü dakikada, Samsunluların sı- kı bir inişlerini Altınordu müdafii elile kesti. Hakem penaltı verdi. Salâhaddin, sıkr bir vuruşla bu cezayı gole çevirdi. Bundan şaşıran izmirliler daha düz.. gün oynayacak yerde, sert bir oyun ta- biyesi güdmeye başladılar. Bunun acı- sını çekmekte gecikmediler; 21. inci dakikada, samsunluların sol içi Murad, bir kafa vuruşu ile ikinci golü de çı- kardı. Altınordulularım, düşünmeden oy- nadıkları cihetle hakettikleri bir mağ- Jübiyete doğru yürüdükleri görülüyor- dü. Samsunlular bir üçüncü gol fırsa- tını 24 üncü dakikada kaçrıdılar. Sol açığın güzel bir şütü kale dire.. ğine çarparak geri döndü. 29 uncu dakikada kazandıkları penaltı cezasını Adilin fena bir âle kaybettiler, Devre 2-0 samsunluların üstünlüğü ile bitti. İkinci devrede İzmirin durumu kur- taracağını umanlar, birinci haftayımda. ki kötü oyunu düşündükçe umudsuzla- nryorlardı. Fakat Altınordu, ikinci dev- reyi çok daha şuurlu oynadı. Luzumsuz sexrtliği bırakmış teknik bakımından üs. tünlüğünü kullanacak bir tabiye güd- meğe başlamıştı. Bunun eyi sonucunu almakta gecikmedi. 13, 26, 31 ve 43 üncü dakikalarda dört gol çıkararak maçı 4-2 kazandı. İzmirliler, bu devrede dört gol at- malarına rağmen, samsunlularr ezmiş değillerdir. Samson. kalecisinin zayıf olması yüzünden sayı kaybetmekle be. Dir şütü Güreş kupası Gençler birliği - Çankaya yarın karşılaşıyorlar Bir ay kadar önce Eskişehir ve Bur- sa güreşçilerini Ankaraya çağıran böl- gemiz güreş kurulu aynı günlerde ya- pılacak bir futbol turnuvası için de or- taya bir kupa koymuştu! Macar Futbol- cularının gelişi ve Gencler Birliğinin Türkiye birinciliklerine gidişi yüzün- den Çankaya - Gencler Birliği maçı ge- ri kalmıştı. “Güreş kupası hazirlama kurulu,, n- dan aldığımız bir bildiriğden öğrendi- ğimize göre futbol meraklılarının dört gözle beklediği bu maç yarın oynana- caktır. “Suyu çekilmiş değirmen,, gibi derin bir izlik içinde bul An- kara sporu bu maçla canlı bir gün ge- çirmiş olacaktır. Gencler Birliği - Çan- kaya maçı çok önemli ve Ankara fut- bolunda sporculara güzel bir gün yaşa- tacak bir hadisedir. Çünkü her iki ta- kım da değerli varlıklardır. Bu yıl lik maçlarının birinci ve ikinci devresinde bu iki kulüb biribirine önürdeş olmuş- tur. Bundan başka aylarca süren şam- piyonluk dedikoduları da bu oyuna bir özellik vermektedir. Yalnız Muhafız Güclü Sedad gibi iyi bir yargıcın yöneteceği bu maçı iki ta- rafın tam kadrosiyle oynamasını gönlü- müz istiyor. Çünkü yenilenlerin: — Ka- zanacaktık amma, ah!.. A olaydı, B bu- lunaydı, diye göğüs geçirmelerinin ö- nüne geçilmiş olacaktır. Güreş kupası hazırlama kurulu: Finale kalan Çankaya - Gençler Bir- liği maçı 8. eylül pazar günü saat 16,5 Ankara Gücü al: d y ktır. Maçın yargıçı Muhafız Gücünden Se - dat'tır. (Başr 1 inci sayfada) Koyun ve keçi kesimi gerek Avrupa gerekse Amerikada nisbeten Aaz oldu- ğundan bü barsaklarımıza dışardan çok istek vardır. En ziyade aranılan cins doğu illerinden gelen Karaman koyunu barsaklarıdır. Keçi ve kuzu barsakları cins ve kıymet bakımından çok daha a- şağıdır. Türkiye — içinde — her yıl kesilen 3.000.000 kadar hayvanın sayılarına gö- re yüzde nisbetleri aşağıdaki tabloda gösterilmiştir: İSTANBULDA Karaman ve dağlıç e 58 Kıvırcık ve keçi Y 17 Kuzu o 25 100 ANADOLUDA Karaman, dağlıç ve muhtelif koyun 9, 50 Keçi ©e 40 Kuzu Y 10 100 Barsak satışı Türkiyenin genel çıka- tımın 1934 yılında 96 1,5 yakındır. Pi- yasa iniş çıkış kıymet Üzerinde büyük nol oynamaktadır. Son beş yıl içinde y 1 gıkarılan barsakların mikdar ve kıy- metleri aşağıdaki tabloda gösterilmiştir: Türkiyenin 1930 - 1934 bar - sak çıkatı. Mikdar kilo Kıymet lira 1930 - 249,989 936.000 1931 - 207.559 318.000 1932 — 175.001 518.000 1933 151.572 $77.000 1934 - 205.260 1.031.000 Barsaklarımız en tazla Almanya, A- merikaya satılmaktadır. Adet bakımından Türkiyede kesilen koyun, keçi, ve kuzu barsakları 3.000.000 Taber, zaman zaman duruma hakim Ool- muş ve müsaviye yakın bir oyun oyna- mıştır. Türkiye futbol birincisini tayin ede- cek sonucu maç pazar günü İstanbul şampiyonu Fenerbahçe ile İzmir şampi.- yonu Altınordu arasında oynanacaktır. Kastamonu kendirleri üzerinde incelemeler Kastamonu, 6 (A.A.) — Mem- feketin kendir ve keten ürününün yetişme ve işletme işlerini yerin- de incelemek ve bu ürünlerin mem- leketteki teknik durumu hakkında ilimizde araştırmalar yapmak ü- zere tarım ve ekonomi bakanlıkla- rFınca Almanyadan getirtilmiş o- lan Dresten tarım üniversitesi profesörlerinden kendir ve keten uzmanı Dr. Tobler, yanında An- kara bölge uzmanı B. Ekrem U- zumeri olduğu halde şehrimize gelmiştir. Uzman profesör kendir ve keten bölgelerini gezmeye baş- lamış, bugün kükürtlü suları ihti- va eden Gölveren bölgesini göz- den geçirmiştir. Zencirleme kefillik kanunu hazırlandı İcra ve iflâs kanjınunün altın- cı maddesine göre devletin sora- vına katılacağı işyarlar hakkında yeritilmek üzere Finans bakanlığı tarafından zencirleme kefillik u- sulü için de bir kanun projesi ha- zırlanmış ve kamutaya sunulmak üzere başbakanlığa verilmiştir. Kanun çıkınca, bu gibi işyarla- (rın aylıklarının yarısı beş eşit bö- lüde alınacak ve ondan sonra her ay, aylıkların yüzde üçü kesilecek- tir. Kanuna göre ödevlerini yap- mayan sağışmanlardan kesilecek tezalar ve paraların üretilmesin- den meydana gelecek kâr sandığın kapitali olacaktır. Sandık, finans ve tüze bakahn- lıklarının birlikte hazırlıyacakları bir tüzükle yönetilecektir, u aş olduğundan ve her hayvan- dan bir barsak alındığına göre bu mik- dar barsak üretileceğini kabul etmek gerektir. Ancak bunların hepsi toplanıp işlenmediği cihetle gerek üretim mik- darı bu rakkamın biraz aşağısındadır. Bazı ufak yerlerde kesilen bayvî;ınlarm barsakları toplanmıyor. Bu suretle kay- bolan barsak mikdarı senede 150.000 den aşağı değildir. Genel üretimin ?e 5 i kayboluyor demektir. Türkiyenin diğer barsak satan mem- leketlere karşı önem derecesini ölçebil- mek için, dünyada fazla koyun: kesen memleketlerin durumlarını kısaca göz- den geçirmeğe lüzum vardır, Türkiye ile komş leketlerde kesilen koyun ve keçi sayısı şudur: İran 3,5 ve keçi Irak LA Suriye 1,5 5 Türkiye Mra — Mısır kuzay, Afrika memleketleri, Hindistan, Yunanistan ve diğer bütün leketlerinde kesilen koyun ve keçilerin cinsleri fena olduğundan bu memleketlerin barsak satışları kıy- Üati met bakımından çok düşüktür. Bu bar- | saklar genel olarak gayet ucuz fiatlarla ya Avrupaya satılır ve yahut yersel yo- ğaltıma harcanır. Barsakçılığımızın gelişimi için Koyun barsakları nerelerde kullanılır? Dünya koyun barsağı üretiminin Yo SO sini kuzay Amerika çekmektedir. 9o S0 sini de diğer Avrupa ve Amerika memleketleri alırlar. İyi cins koyun barsakları tamamiyle sucuk yapımında kullanılır. Bu cins su- cuklar memleketimizde henüz yapılma- mıştır. Bu sucukların Laşka memleketlerde ne kadar çok serfedildiği hakkında bir fikir verebilmek için yalnız Nevyork plâjlarında günde satılan bu cins su- cuklar için 200.000 köyun barsağı lâzım- geldiğini söylemek yeter. Diğer taraf- tan işçi ve işyar sınıflarından olan halk, hazırlığı, lezzeti, kolaylığı ve ucuzluğu dolayısiyle bu sucuklardan pek çok harcarlar. Türkiye barsakçılığının yakın doğuda önürdeş memleketlere göre durumu Keçi barsakları katılmamak — Üüzere Türkiyede karaman, dağlıç koyunların- dan üretilen barsaklar cins bakımından çok aranılan barsaklardır. Dünya üreti- mi bakımından rus Türkistanı ve Kal- muk cinsleri barsaklardan sonra ikinci dereceyi türk barsakları tufmuştur. Barsaklarımız bazı yerlerde birinciliği alır. Türkiyede kara keçi tipi keçilerinden üretilen barsaklar da cinslerinin sağlam- lığr dolayısiyle ikinci derecede barsak- lardan sayılır. Diğer taraftan tiftik ve oğalk barsakları altıncı derecede gel- mektedir. İran, Suriye, Irak, Filistin gibi bize önürdeş sayılabilecek memleketlere gö- re Türkiye barsakçılığı bazı noktalar yeğritildiği takdirde elbette daha yük- sektir, Yakın doğu memleketlerine gö- re Türkiyede kanaralar, işçilik örgütü ve toplama kolaylıkları daha ilerde ol- duğu için diğer Türkiye barsakçılığı, yakın doğuda en ileri gelen bir yeri el- de edebilir. Coğrafiğ durumumuz elve- rişli olduğu için Avrupa ve Amerika a- lıcılarının ilk gözlerine erişebilecekle- ri memleket Türkiye olduğundan ve Anadolunun birçok merkezlerine taşın araçları diğer yakım şark memleketleri- ne göre daha iyi ve fazla bulunduğun- dan; alıcının ihtiyaçlarını önce Türki- yeden iyi fiatlarla sağlamaları ve Tür- kiye barsakları plâse edildikten sonra diğer yakın doğu memleketlerinin bar- saklarını alacakları tabiiğdir. Türkiyede barsak toplama ve satış tarzları 1 — Doğrudan doğruya kanaralarda tont Üü BAAT A ileri bayvan- lar barsaklarını toplamak. Bu suretle yıllık fiat kesip konturat yapmak ve avans vermek usulü vardır. Bu takdir- de yapım, barsakları toptancı kasablar- dan alan tecimen tarafından yapılmak- tdır. n 2 — Her şehrâin yerli tecimeni tara- fından kanaralarda yukarda anlattığı- mız gibi toplanıp işlenmiş olarak İs- tanbul açık piyasasında satışa çıkarıları barsaklar. Dışarıya satış tarzları Merkezleri yalnız İstanbulda olan ve piyasadan hazır mal alan tecimenler sa- tım aldıkları malları Avrupa ve Ameri- ka memleketlerine gönderirler. Genel yoğaltım merkezleri Nevyork, Ham- burg, Prag ve Triyestedir. Avrupa ve Amerika memleketlerine barsak gönde- ven tecimenler arasında Ferm satış Ya- panlar azdır. Malın önemi ve işin son derecede nazik olması dolayısiyle alrıcı sosyeteler malları görmeden ve bakma- dan kabul edip fatura bedelini ödemek- ten daima çekinirler. Merkezleri Avrupada olupta alma için burada oruntak bulunduran yabancı sosyeteleri şimdilik Türkiyede yoktur. Bazı sösyetelerin güvenini ka- zanmış olan barsak çıkatçılarımız alıcı- lar tarafından yersel bankalarda acıl- mış krediler kullanarak ferm satış yâ- pabilmektedirler. Anadoluda iş yapan yerli tecimenin çoğu İstanbul piyasasına bağlıdır. Av- rupa ve Amerika ile doğrudan doğruya işliyebilen tecimen pek azdır, aKd satım- Türkofis barsak manipilasyon ışleri ni ehemmiyetle ele almış bufunmaktai dır. Alıcı memleketlere temiz ve yük« sek vasıflarda barsak gönderikmesini sağlamak için barsakların satıştan ön- ce işlenirken konttol edilmesi düşünül- mektedir. Ofis, fındık ve yumurtada ol- duğu gibi barsaklarımızın temiz ve iyi işlenmiş şekilde çıkatımın sağlanması- nın, yurda milyonlar bırakacak bir gelir kaynağı olduğuna kanığ — olduğundan barsak işinin de dış tecimimize uygun olarak kotarılmasını bir dava olarak ele almıştır. RADYOLAR ANKARA 19.30 - Musiki: Fritz Kreisler akşamı.- Kreisler: Liebesferud v Lisbesleid ” Schön Rosmarin Necdet Remzi: Keman Ulvi Cemal: Piyano 19.50 . Matbuat raporu 20.20 - Musiki: Kreisler: Polichinelle n — Caprice Viennois " La Gitane Necdet Remzi: Keman Ulvi Cemal: Piyano Transmisyon 20.40 - Haberler İSTANBÜL Fransızca ders. Dans musikisi Mozar konserto keman orkes- tra retakatile. 20. — Spor konuşmaları. Sait Çelebi. 20.30 Bayan Bedriye türkçe sözlü eserler radyo caz ve tango or. kestaraları. Soön haberler - borsalar Bayan Babikyan şan. Plâk neşriyatı. 18.30 18.50 19.30 21.35 21.45 22.10 ULUS'un romanı: Levis ve İren Yazan : Pol MORAN Türkçeye çeviren; Nasuhi BAYDAR XI Ertesi akşam Levis, Beysvoter'de, A- postolatoslarla yemekte idi. Dıvarlarında kocaman fil dişleri asılı bir küçük oda.. Ka- loriferin yaptığı sıcaktan sedefleri fırlamış âbanos mobilyalı italyan zevkinde odacık- har.. İyi ısıtılmış bir ev: Levis, sanki, İn- gilterede değildi. Pembe şam kumaşı ile döşenmiş salo- nun kızıl halısı üzerinde Horasan seccade- lerinin kara emayi, Gördes seccadelerinin ince motifleri, Sine seccadelerinin nazik çizgileri göze çarpıyordu. On sekizinci fran- sız asrının küçük üstadlarınca yapılmış tab- - foların maviliğini, dıvar kenarlarındaki u- zun elektrik ampuüllerinden taşan çiy ışık, kül rengine çeviriyordu. Salonun dört yanındaki cilâlı tahtalara Yanya elisleri, İskodra kadifeleri, büyük cami âvizeleri asılmıştı. İki pencere arasın- da, lâcivert deri kaplı bir arap eğeii ve tÜize- TYefrika: 22 rinde de bir emirin bütün silâhları duruyor- du. Vitrinlerde de dıvarlardaki el işlerinden vardı. Ancak bunlar daha eski, daha ince, daha nazik şeylerdi. Levis içeri girdiği zaman içeride bulu- nanlar İren'den başka, ikisi ayağa kalkan, üç kadındı. Bunlar İren'in teyzeleri olan 1h- tiyar matmazel Apostolatoslardı. İkisi de, yüksekçe bir koltuğa oturup manasız Dir yüz, fakat kurnaz iki gözle konuşulanları dinlemekte olan ihtiyar bir büyük annenin iki yanında yer almışlardı, önlerinde açılması yarı kalmış pasiyans kâğıdları dumyordl_’; Levis, Old Jivri'de karşılaşmış olduğu bankacı üç Apostolatosu da orada görece- ğini umuyordu. Onlar yemeğe gelmemiş- lerdi. Biraz sonra, ihtiyar sör Solon Apos- tolatos, kadife smokini ile aşağı inip, R- dos kumaşından yapılma kapı perdesinin ardından, ilk önce, kıvrık ve cana kıyıcı burnunu gösterdi. Kulakları ayrık, sakalı sert kıllı, gözleri fırlaktı. Seyrek beyaz saç- larının üzerine bir takke oturtulmuştu. Nazik muamelesine ve eski yunan ko- nukseverliğini gösteren ha''-rine karşın Le- vis onun hasis, meraklı ve sert bir adam ol- duğunu sezdi, İhtiyarın ilk sözü: — Sizi selâmlarım, oldu Kendine fazla otorite vermek için ağır işitir görünüyordu. İren ona zayıf yanağını uzattı. İhtiyar ona da, kendi kızları gibi, terslikle muamiele ediyordu. Gençliğe karşı hiç bir yumuşaklık gös- termiyor, kolay ve zevkli her şeyi kötülü- yor, yıldönümünü unuttuklarından, biribir- lerini eşit saydıklarından, — ikisi de kırkı- mnı geçmiş ve kapalı yaşamakta bulunmuş oldukları halde — yalnız eğlencelerini dü- şündüklerinden dolayı kızlarına çıkışıyor- du. Evlenmemeleri için elinden her geleni yapmış olduğu halde bu yaşta bekâr kalmış olmalarına kızıyor ve kızları da babalarını korku ile, saygı ile, hayranlıkla seyrediyor- lardı. Vaktile evlenmiş ve karısını kötü ha- reketlerile öldürmüştü. Bankaya gitmek ü- zere kadından ayrıldığı zamanlar, korkunç bir kıskanç olduğu için, onun çözdürdüğü saçlarını bir dolabın iki çekmesi arasına 5:- kıştırıp çekmeleri de kilitlerdi.. Yemekler bol ve ağırdı. Fakat baba So- lon için onlar değil, konuldukları porselen tabaklar önemli idi. Levis'e dönerek: — Şimdi... diyor. Ve Levis tanımmış bir şarap getirilece- ğini sanırken ilâve ediyordu: — Mavi üzerine altın yaldızlı Vensen porselenleri gelecek. Bunlardan bütün dün- yada şimdi on yedi - parça kalmıştır. İkisi 'e Prens V... de, üçü sizin dekoratif arlar mü- zesinde, on ikisi de bendedir. i Hiç bir genel mesele görüşülmedi. Yal- nız ayle bayramları, vaftiz günleri, iyilik iş- leri ve yunan sıyasası hakkında konuşuldu.. Bunlar bitip de herkes susarken yalnız ihtiyarın şeker hastalığından dolayı yidiği glüten ekmeğini koparırken çıkan çatırdı. işitiliyordu. Levis, orada gördüğü incilerin güzelliği- ni övdü. İren, Solon amcanın, drahmiyi yu- varlanıp gider görünce, ömrü uzunluğuna hasis olduğu kadar para harcama çılgınlı- ğına uğradığını ve eskiden “paraları sürüs- türmekten sakımınız, bir altın para, sürtüne' sürtüne, sekiz bin yılda yokolur”, dediği halde artık artırımın, mirasların, kapitaliz- min sonu geldiğini sezerek, harbsonu para- sına değer vermemeğe başladığı ve zaman zaman kızgın veya neşeli “çocuklar paranış zı harcayın, paranızı harcaym,, diye hepsi- ne öğüdler verdiğini anlattı. Geçkin kızları, babalarına yaranmış uls mak için hergün mağazaları, mezad yerleri- ni, antika dükkânlarımı dolasır, ne bulurlar- — sa alıp eve yorgun argın, akşam, gee vit dönerler ve gece odalarına kapöner, bütün lambaları yakar, üzerlerinde üc milyonluk ÇA T A S F illa ti lyer <A e MA N LA SF GO elmaslarile, aynaların Karşısına geçip keu-'-' dilerini seyrederlerdi. | (Sonu var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: