Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
18 İLKTEŞRİN 1538 CUMA SADAY CA AÇ TÇ İkinci ankete cevap (Başı I. ci sayıfada) 47 göz önünde tutularak (ışanmak) iman etmek anlamı da görüldükten sonra ısı, 1ss1, 1sin, isim, isımak anlamıyla bu bi- çimlerin yakınlığını görürüz. Bizim (is) dediğimiz sözün eski kullanışımı divanda ış diye de buluruz. Is sözünün ir olması, ır sözünün ıl olabilmesi, söz. Jerden daha artık, seslerle, seslerin da- ha ileri sezilerin biribirine ilintisini gö- I hayal, tr uzak, ış şua, 1s hararet anrlamı veriyor. Iİr hem ıraklık hem ses veriyor. Iradı, uzakladı. Ir ses teren- nümdür. Irmak, trak. Yıldız öz kulla. nışta ıldızdır. İldız hayalet midir, par- ak mıdır. İlarmak hayal etmek, ılgar hayaldir. Ildız 1ldır, yıldız yıldırım ol. duğu gibi ılgar, ılgaz olüyor. — Aateş. - Gün; güneş nasılsa ot oteş de öyledir. Türkçede koca hoca sözü farsçada nasıl hace olmuşsa oteş de ateş olmuştur. Biz ateşe od diyoruz, ateşi acemceden geri almış gibiyiz. — Yıldız. . Bu sözü ışık sözüyle ka- rışık söylemiştik. Bu biçim üzerinde bilgilerimizi genişletmek için şu dü- şünceleri de katıyorum. Yıldız gündüz gibidir. Yolduz denir. Yıldız gibi. ıldız . biçimi de var. Anadoluda bile, Çangırı. dan ileri istasyon Ildırımdır. Bu söz yıldırım mıdır, yıldız mıdir. Başka köksel Aadlarımız da vardır. Ekendiz, sekendiz gibi. Ekendiz cüza, sekendiz zuhaldir. Ekendiz asıl ikiz değildir. Sekendiz tek oluyor. (S) sesi- nin rolünü görüyoruz. Oymak soymak, almak salmak gibi, karşıt anlamı veri - yor. Sekendiz; sekendir, sekendür de o- lur, (İskender) sözünün özü budur. Türkçede erentüz müşteri'dir. Görülü. yor bu ek atmasyona gelemez. Derin inceleme istiyor. — Gök. - Gök yüzüne maviliği için mi gök dendi, yoksa köymek - tarasstıd etmek olduğuna göre göyük, gök Ta- sad edilmiş mi demektir. Gök bence meri demektir. Gök yüz denilmeyip gök yüzü denmesi de bu adlamanın renkten önce olduğunu gösterir. Hoş köymek 5 n CAT A L GÜRRGER G YURD Türk köylüsüne partinin armağanı olarak on beş günde bir çıkarılan ve 60.000 taneye yakın bastırılan parasız olarak köylere dağıtılan bu çok değer- li ve faydalı gazetenin 15 ilkteşrin ta- rihli 47 inci sayısı çıkmıştır. Bu sayı- da “tarihiğ anıtların korunması,,, ”Cu- muriyetin 12 inci yildönümü,,, “kuru tarım,,, ”Habeş - İtalya savaşı,,, “sağ- lik bilgisi,,, ve daha birçok resimli ha- berler vardır. Duvar gazetesi kısmı da 20 ilkteşrinde yapılacak nüfus sayımı ile, toprak ürünlerinin değerleneceğini köylüye müjdeliyen — yazılar vardır. Yurd, gündengüne gelişen olgun yazı- larla, her bakımdan öğülmeye değer bir varlık olmaktadır. ARKİTEKT Memleketimizde modern yapıcılığın yayılması yolunda beş yıldanberi siste- matik çalışmasiyle büyük hizmetlerde bulunmuş olan bu çok değerli meslek mecmuasının beşinci yıl 7 ve 8 numa- ralı sayıları bir arada olarak çıkmıştır. Bu sayıda: İstanbul sebze ve mey- va hali. Ankarada ev. Yerli mallar ser- italyada sanat tahsilini en yüksek üstadların yanında tamamladıktan ve uzun zaman klâsik müzelerde e>nra memlekete dönmüş olan Sabri Fettah i başarılı bir resim sergisi açmıştır. Hakiki indeki n genç değerli g bilir. Resmimiz bu sergiden birkaç tabloyu göstermektedir. bir kabiliyete ve usta bir tekniğe sahib olarak sanat gı başarılar ilk sergisinin uyandırmış olduğu takdir hislerinden kolayca anlaşıla- çalıştıktan bul güzel sanatlar akademisi salonunda çok hayatımıza karışan bu gisi. Köylü evleri. Güzel lar aka- demisi yıllık talebe sergisi. Eski me- deniğ eserlerimiz. Yapılarda hava ko- runması, Sinema salonlarında ses tecri- di ve akustik. Belediye mezarlıkları nizamnamesi, Güzel sanatlar birliği re- sim şübesi sergisi. D grupu sergisi. Ar- stulusal mimarlar kongresi programı. Şehirlerimizin plânları gibi çok fayda- l1 ve lüzumlu yazılar vardır. Güzel re- simler ve plânlarla süslenmiş olan Ar. kitekt'i bütün mimarlara, sanat ve ya- pı meraklılarına tavsiye ederiz. VARLIK 1 ilkteşrin tarihli 54 üncü sayısı Yaşar Nabi, Ahmed Muhib, Abdülhak Şinasi, Nahid Sırrı, Nurullah Ata, Cev- det Kudret, Cemil Sena, Reşad Cemal, Yakub Sabri, Bekir Sıdkı, Orhan Al- san'ın yazılariyle çıkmıştır. Gene bu üshada Maksim Gorki'den — dilimize :i'mden bir ayırdı yoktur. Sonra köymek bakmak anlamına da geldiğine göre top- tan birçok sözlerin bir arada irkildiğini görürüz. Kobaş, güneş, gün, göz köz ve koz, kuzu, kuyruk, koy, koyun, kül ve kü- rek, güve, köyde ve güdük ve günkül, göğüs, kömür, kor ve güzel, koy hep aşık, hararet anlatan, veren, bayan (k) lı sözler. — Toprak. . Küre demek olan top Bözüne süs olarak gelen (rak) eki ile bir kullanışı: Divanda (top) -küre de- Mmektir. Yaprak, bayrak sözlerinde ol - duğu gibi. Benzerleri çoktur. Adlarla, işleri gelişlerinde anlamlar değişir. (Bayrak) sözünün kökü bezemek Ssö- çevrilmiş nefis bir hikâye bulunmakta- dır. zünün kökü olan (bez) e dayanır. Bay- rak bezeyen, bayram bezenendir. Kanrak gibi sözleri buna karıştınma- malıdır. Kanrak, sandalın zokasına der- ler. Bu tıpkı bıçak gibi bıçmaktan, ka- ğarmaktan koymadır. Toprak sözünün balçık, çamur de- mek olmadığını işitenler aşnui bir çağda insan bunu nasıl sezerdi diyorlar. Maymuna vahşi insan manasına olarak (geyik kişi) deyen ilk adam bunu da sezmiş olabilir. Toprak küreden başka şey değildir. Turgud. Dost Sevyetler Birliği sporeuları Ankarada (Başı I. ci sayıfada) ya saylavı B. Naşid Uluğ, Spor teşkilâtı birinci ve ikinci başkanları Erzurum saylavı B. Aziz Akyürek, Beyazıt say- lavı B. Halid Bayrak, bölge ikinci baş - kanı B. Ziya Ateş, Muhafız Gücü ve Ankara Gücü kulüblerinin başkanları, Yarbay İsmail Hakkı ve Fikret, konuk - larımızı trenden indikleri yerde karşı lıyacaklardır. Muhafız Gücü bandosu en başta ol - mak üzere Muhafız Gücü ve Ankara Gücü sporcuları, spor kıyafetleriyle, di- ğer kulübler üyeleri sivil olarak istas. yon içinde gösterilen yerkre' sıralana - caklardır. Konuklarımız kulüblerin ö nünden geçerlerken kulüb başkanları ve * idare kurulu üyeleri kendilerine tanıtı - lacaktır. İstasyonun içi ve dışı sovyet ve türk bayraklariyle ve dövizlerle donatılmış- tır. Bu dövizlerde (safa geldiniz, türk sporcuları aziz konuklarını sevgi ile se- lâmlar) diye yazılıdır. İstasyondan Za- fer anıtına kadar da ctaddeye iki taraflı bayraklar asılmıştır . ' Sovyetli sporcular, istasyondan doğ- ruca Ankara Palas'a gidecekler ve din - leneceklerdir. Öğleden sonra saat 16.30 da Halkevi konuklar şerefine bir çay ve- recektir. Bu çayda konuklardan başka sporcular ve idareciler, spor — teşkilâtı başkan ve üyeleri ve diğer ilgili zatlar bulunacaklardır . Rus sporcuları ilk spor — karşılaş - masını yarın ÂAnkara Gücü alanında fut- bol takımımızla yapacaklardır. Maç, sa. at 14,30 da başlıyacaktır. Biletler şim - diden Akba ve Tarık Edib kitabevlerin- de, Florya mağazasında ve Piyango bi- letleri satış şubesinde satılmaktadır. Tri- bün biletleri bir maç için 100, iki maç için 150 kuruştur. Yalnız girmek için de bir maç bileti 25, iki maçlık bilet 40 ku- ruşa verilecektir. Alanda yeniden 1700 kişilik tribün yapılmıştır . 'Tenis maçları için Muhafız Gücü kortları hazırlanmıştır. Maçlar 19 bi - rinci teşrin cumartesi saat ondadır. Es - krim maçları 19 ve 20 birinci teşrin ge celeri saat 21 de Halkevi salonundadır. Güreşler 20 pazar akşamı saat 21 de gene Halkevinde olacaktır. C. H. P. Genel sekreteri ve Kütah- ya saylavı B. Receb Peker 19 . 20 ge - cesi konuklarımıza Şehir lokantasında bir yemek verecektir. Bu yemekte Par - ti ve spor teşkilâtı üyeleri, her kulübten bir mümessil bulunacaktır. LA Yarm yapılacak futbol maçı için Nec- det, Niyazi, Necdet, İbrahim, Lütfi, Re- şad ve Eskişehir Demirspordan İsmail Ankara'ya gelmişlerdir. RADYOLAR ANKARA 19.30 . Çocuk saati 19.45 - Musiki: Dvorak: 3 romantik parça Keman: Necdet Remzi Piyano: Ulvi Cemal 20.05 - Ev kadınına öğütler: Nüfus sayımı 20.15 « Musiki: Coperin: Les Grâces Natu- relles N Gluck: Gavotte Lülly: Gavotte Francoeur: Sicilienne et Ri- gaudon Keman: Necdet Remzi Piyano: Ulvi Cemal 20.35 . Hafif plâk musikisi 20.50 - Haberler. İSTANBUL 18— Dans müsikisi 18.30 Hafif musiki i9.— Eğe caz 19.30 Bayan Pakize İzzet, 'keman solo - piyano refakatile Haberler Stüdyo orkestrası Radyo caz ve tango orkestraları Son haberler . borsalar. Macar halk havaları. Bayan May- 20.20 20.30 2l,— 21.36 21.50 ler ve arkadaşları Tefrika: 12 ULUS'un romanı: Kırmızı Zanbak Yazan: Anatol FRANS Türkçeye çeviren: Nasuhi BAYDAR Resimci Udri'nin kapılar üzerinde, göl- geler arasında, şurada burada, benekli kö- peklerinin çizilmiş bulunmaları lâzımgelen yemek salonunda; yıldızlar ve arılar serpili sofra takımının karşısında, mumlar taşıyan iki Zafer'in ortasında kont Marten Bellem - biraz hüzün verici nazikliği, kederlendi- rici terbiyesi ile - misafirlerine ikramda bu- lunuyordu. Sağındaki, eski adliye bakanının karısı Madam Garen'e; solunda, takıp takış- tırmış olduğu elmasları içinde bağıracak kadar sıkılan prenses Seniavin'e, zaman Za- man, bir takım boş sözler söyliyordu. Onun tam karşısında, çiçek sepetinin öte tarafın- da, bir yanında general Larivyer'in, öbür yanında da tarih akademisi üyesi Mösyö Şmol'un bulunduğu kontes Marten, ince ve düzgün omuzlarını yelpazesinin rüzgârla- riyle okşıyordu. Masanım iki yuvarlak başı- na doğru sağlam yapılı, mavi gözlü ve par- lak renkli Montessüi ile uzun ve zayıf kol- larını ne yapacağını bilemiyen Madam Bel- len dö Sennon adında genc bir yeğen, resim- ci Düvike, Mösyö Danyel Salomon, Pol Vans, saylav Garen, tanınmamış bir senatör olan Mösyö Bellem dö Sennon ve evde ilk defa akşam yemeğinde bulunan Döşartr S- ralanmışlardı. Önceleri yavaş ve zayıf baş- layan konuşmalar genişleyip vuzuhsuz bir mırıltı halinde uzayıp giderken Garen'in sesi yükseldi: — Her yanlış fikir tehlikelidir. Hayal pe- şinde koşanların kimseye bir fenalığı dokun- madığını sanırız, buna inanmamalı; onların kötülüğü çoktur. Görünüşe göre en zararsız olan ham hayallerin hakikatte, ziyanlı te- sirleri vardır. Bunlar insanı realiteden 18- rendirirler. Pol Vans: a — Belki bunun sebebi realitenin güzel olmamasıdır, dedi. ğ Eski adliye bakanı, imkânlı her ıslâhtan yana olduğunu söyledi. Ve, impal'!to"mk zamanında, daimi orduların kaldırılmasını ve kilise ile devletin biribirinden ayrılması- nı istemiş olduğunu hatırlatmaksızın, pro- grama sadık kalan bir demokrasi taraftarı olduğunu bildirdi. Dediğine göre onun umdesi: nizam Vet terakki idi. Bunu kendisinin bulmuş olduğu- na inanıyordu. Montessüi sert sadedilliği ile söze karıştı: — Mösyö Garen, biraz samimi olunuz. İtiraf ediniz ki yaprlacak 1'ah yoktur ve olsa olsa, posta pullarının rengi değiştirile- bilir. İyi ve kötü, her şey, olmaları Tâzım- geldiği gibidir. Evet, her şey, olmaları lâ- zımgeldiği gibidir. Ancak durmaksızın de- gişirler. 1870 denberi memleket dört beş, finansal ve endüstriyel buhran geçirmiştir ki ekonomiciler bunların olacaklarını - tah- min edememiş oldukları gibi ne olduklarını da henüz anlayamamışlardır. Değişme- ler sosyetede, tıpkı tabiatteki gibi, içerden vuku bulurlar. Montessüi, hükümet işlerinde kısa ve va- zıh görüşlere inanıyordu. İçinde bulunduğu zamana sıkısıkıya bağlı ve geleceğe karşı kayıtsız olduğu için sosyalistler kendisini hiç düşündürmiyordu. Günün birinde kapi- talin de güneşin de sönüp gideceğini aklı- na bile getirmeksizin bunlardan faydalanı- yordu. Ona bakılırsa yapılacak şey kendini akıntıya bırakmaktı; yalnız beyinsizler bu- na karşı durur ve deliler de ilerisine varır- lardı. ' Fakat karakteri dolayısiyle kar? *sar bir adam olan kont Marten'in kötü önduyuları vardı. Kapalı sözlerle bir takım felaketler haber veriyordu. Onun korkak sözleri, sepetteki çiçekleri aşarak, Mösyö Şmol'un kulaklarına çarpıp yüreğini kabarttığı için onu sızlanıp kâhin- lik etmeğe sevketti. Hiıristiyan ulusların, yalnız başlarına ve kendi gayretleriyle bar- barlıktan tamamiyle kurtulmalarının im- kânsız olduğunu ve yahudilerle arablar ol- masaydı, Avrupanm bugün bile, “ehli salib,, zamanımda olduğu gibi, bilgisizlik, sefillik :e zalimlik içinde kaynaşıp duracağını an- attı. Sözklla l — Ortacağ, dedi, ancak talebeye zihinle- rini bozmak için verilen tarih kitablarında kapanmıştır. Hakikatte barbarlar eski bar- barlardır. İsraililere düşen vazife ulusları aydınlatmaktır. Ortaçağ'da Avrupaya, As- yanın akıl ve hikmetini getirmiş olanlar İs- raililerc!ir. Sosyalizm sizi korkutuyor. Bu da monarşizm gibi bir hıristiyanlık illetidir. Ya anarşi? Bunda Albijuva'larla Voduva'ların eski hastalığını görmiyor musunuz? Avru- panın gözünü açıp onu nizama sokmuş olan y_ahudiler. ancak onlar, Avrupayı yiyip bi- tirmekte olan incili hastalıktan onu kurtara- b_ılırl_er. Fakat onlar da ödevlerini yerine ge- tirmiyorlar, Hıristiyanlar içinde onlar da hı- ristiyanlaşmışlardır. Tanrı onları bunun için cezalandırıyor; süzlüp soyulmalarına izin veriyor. Antisemitizm her tarafta korkunç surette ilerliyor. Dindaşlarım Rusya'dan vahşi hayvanlar gibi koğuluyorlar. Fransada sivil ve süel işler yahudilere karşı kapanıyor. Arı_stokrat muhitlere artık giremiyorlar, Yeğenim İzak Koblenç, parlak bir sınaçtan sonra diplomasi mesleğinden vaz geçmek zorunda kaldı. Meslekdaşlarımdan birçokla- rınım karıları, Madam Şmol kendilerini zi- yaret ettiği zaman, bir takım yahudi düşma- nı gazeteleri, mahsustan gözlerinin önüne sı_:nyor!ar. Sonra, istemiş olduğum koman- dör haçını kültür bakanlığının benden esir- îemış olduğunu söylersem inanır mısımnız? şte nankörlük! işte yanlış yol! yahudi düş- manlığı - işitiyor musunuz? - Avrupa mede- niyetinin ölümü demektir. (Sonu var)