5 Mart 1937 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 5

5 Mart 1937 tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

O 5731937 Atina Mektupları: 6 konferansında Basın birliği intihablar ve ilk teklifler Atina Şubat 1937 — Yalnız gazete. ci arkadaşlarını, diplomatları, kısmen de idarecileri alâkadar eder hissini ve- ren ve bir rapor halinde salâhiyettar makama verilmesi belki daha faydalı olan, bu ve bundan sonraki bir iki yazı- mın “Atina mektupları,, başlığı alt nda “Ulus” ta çikmasını münakaşa etmek isteyenler bulunabilir. Fakat biz; (B. B. B.)ikinci konferansında o kadar şu. mullü çalıştık, müttefik Balkan millet- leri dostluğu büyük halk tabakaları a- rasına, ayni zamanda milli ve insani bir ideal olarak birleştirmek için birbirimi- ze o kadar ciddi teahhüdlerde bulun- duk ki; birbirimizi alakâdar eden ya- zılarımızın, intişar edeceği sayfaların - gazete, mecmua, kitap - hacim ve şe- killeri ne olursa olsun, hattâ teknik zaruretlere rağmen mahiyetleri bun. danbaşka türlü olmıyacaktır. Balkan milletleri dostluğu, Balkan antantı devletleri arasında imzalanan siyasi bir mukaveleye mi yoksa Aayrı ayrı ve hepsi bir arada Balkarı millet- lerinin siyasi, iktısadi, harsi ilh.. ilh.. en hayati ihtiyaçlarına ve me>faatleri- ne mi istinad eder?. Karilerim bu sual- lerin cevablarını yazılarımın devamın. da bulacaklardır. Konferansta teklifler yapar veya mevcud tekliflerden biri üzerinde ko- nuşurken müttefik ve dost Balkan devletleri tarihinin antanttan ve antan- ta tekaddüm eden hâdiselerden önceki tâbi ve antanttan sonraki müstakil va- ziyetlerini daima gözümüzün önünde bulundurduk. Müşterek teklif ve karar- larımızın balkanları, balkanlar dışı te- sirlerden koruyarak yüksek müdafaa ka- biliyetinde olmalarına büyük bir hassa- siyetle dikkat ettik. Balkan antan. , Gescine şeref ve- ren bütün diğer güzel eserleri gibi e- bedi Atatürkün eserdir. Ne Atatürksüz bir Türkiye Balkan antantı idealini re- alize edebilir, ne de Türkiyenin dahil olmadığı bir antantta Balkanlar sulh ve teşriki mesaisinin müeyyideleri bu- : lunabilirdi. Meslek ve ihtısasr ne olursa olsun her türkün, bu büyük Atatürk eserine karşı vazifeleri vardır. Ve teferrüat; vatandaşlarıma bu vazifenin ölçülerini verecektir. İlk umumi toplantı Bugün öğleden sonra be-'> ticaret ve sanayi odasında konferansın — ilk umumi (BBB) merkez komitesi lâhiyetleri rumen Atina toplanan celsesinde vazife ve sa- delegasyonu — şefi Popesco Necsesti'nin parlak bir nut- komitesine devredildi ve intihablar yapıldı. kundan sonra yunan milli İntihab neticeleri şudur: Birinci siyasi komisyon: Reis. Ru. men delegasyonu şefi Necsesti. Azalar: bizden; Ercümend Ekrem Talu, rumenlerden; hariciye matbuat müdürü B. Anastasiu, Romanya siyasi gazeteler birliği reisi B. Nasta, yunan- lrlardan; matbuat ve turizm umum mü- dürü B. P. Papadakis, yugoslavlardan ; merkez matbuat bürosu şef muavini B. Te'rika No: 2 | Vinaver, Slovenetz gazetesi başmuhar. riri B. A. Kuchar. İkinci teknik komisyon: Reis: yu- goslav delegasyonu şefi B. Sokiç. Azalar: bizden; Ahmed Emin Yal- man, Muvaffak Menemencioğlu, ru. menlerden; eski matbuat müdürü, An- kara ve Atina matbuat ataşesi B. Dra- gu, Rador ajansı müdürü B. Hurtig, (BBB) rumen milli komitesi eski re- isi B. Gongopol, yugoslavlardan; Ava. la ajansı müdürü Dr. Sv. Petroviç, Vre- me ve Navosti gazetelerinin siyasi mu- harrirleri B. Popoviç, B. Mazanovıç, yunanlılardan;* Atina muharrirler bir. liği reisi B. Zarifis, Atina ajansı mü- dürü B. Vekiarellis. Üçüncü kültür komisyonu: Reis: türk delegasyonu şefi Vedad Nedim Tör. Azalar: bizden: Neşet Halil Atay, Rumenlerden; rumen delegasyonu şefi Popesco, Dreptatea gazetesi başmuhar- riri B. Botez, yugoslavlardan: Samoo- uğrava gazetesinin direktörü B. Jova- noviç, Revue İnternationale d'Etu des Balkanigues direktörü B. Parezanin, yunanlılardan; Atina ajansı müdürü Vekiarellis, Phos gazetesi muharrirle- rinden B. Vekiaris. Konferansa yunanlılar riyaset ettik- leri için komisyonlarda reis olarak va. zife almadılar, Komisyonun elinde çalışmak — için konferansa yunan murahhasları tara - fından verilen üç teklif var. Gece tek- lifleri tetkik edeceğiz. Kendi teklifle. rimizi hazırlıyacağız ve bu çalışmalar arasında resmi baloda eğlenmek vakit bulacağız. Neşet Halil ATAY için HALKEVLERİ MECMUASI Dokuzuncu cildin ilk sayısı olan 49 uncu numarası çıktı. Bu sayının içindekiler: B. Şükrü Kayanın Halkevleri tö- renindeki nutku B. Nafi Atuf'un Halkevleri töre- nindeki nutku Şiir: F. A. Lürkler ve şamali Asya sanatının buz devrindeki “Yosebh Strzygowski,, — Halkevinin çocu- ğu “şiir, Behçet Kemal Çaglar. — Hükümdarlara çıkışan şairler , menşei Nihal Sami Banarlı — Osmanlı ım- paratorluğunda çiftçi sınıfların hu- kuki statüsü, Ömer Barkan — Or. ta zaman türk - islam dünyasında maliye Prof. A. Mez — Ana yasa- mızda değişiklik — Sağlık bakımın dan spor ve biz (Dr. Hayri Kaleli) Bibliyografya, Halkevi haberleri Ülkünün 88 sayfalık bir sayısı 25 kuruştur. teşhire yaramaktadr. Burada hiç şarlatanlık yoktur. Ticaretin nevine göre örnekler tuz ULUS Büyük Atlas Tanınmış coğrafya âlimimiz - Faik Sabri Duran tarafından hazırlanmış bir “Büyük Atlas, Ssatışa çıkarılmıştır. Şimdiye kadar gerek bir çok coğrafya estrleri, gerekse harta ve atlaslarla mil- übhanemize kıymetli hizmetlerde bulunmuş olan müellifin bu son eseri, şimdiye kadar memleketimizde müş olan atlasların en mükemmelidir. Bütün dünyayı mevzu olarak alan fakat Türkiye coğrafyasının tetkikine bilhassa ehemiyet veren bu atlas Vi- yanada, fevkalâde nefis bir suertte ba- sılmıştır. Bu atlas lise, iktisad ve edebiyet fa- külteleri talebeleri için çok faydalı bir yardımcı olmakla kalmıyacak, kütübha- nesinde, daima müracaat edilecek bir atlas bulundurmak isteyen her aydının işine yarayacaktır . Her bak mdan mükemmel bir eser olan bu kıymetli atlası bize kazandır- mış olan müellifi takdir ederken “Bü- yük Atlas,, 1 bütün okurlarımıza tavsi- ye etmeyi bir vazife biliriz. Eser 3 li- ra fiatla satılmaktadır. Küçük istanbul Haberleri ı * İstanbulda ekmeklerdeki gloten mikdarını tayin için belediyenin hazır- ladığı dört nümune Sıhiye Vekâletine gönderilmiştir. * Emniyet sandığı parasının dörtte taksitte mikdarda biri peşin, geri kalanı sekiz ehemiyetli mülkleri satılığa çıkarmıştır. ödenmek üzere * Paraşüt kulesi in Bayazıd yangın kulesinde yapılması için maarif vekâ- letinden tekrar müsaade rica edilcektir. * Üniversite inkılâb derslerinin e- debiyat fakültesine bağlı bir enstitüde takib için hazırlıklar vardır. Enstitü açılırsa bunun bir de kütüphanesi bulu- nacak ve burada inkilâba aid kitablar bulunacaktır. * İstanbulda hususi müesseselere şe. hirdeki nakil ve nakliye vasıtları sahib- lerini zarara sokmamak için kendileti- ne aid olmayan eşyaları, kendi nakil va- sıtalariyle taşımamaları tebliğ edilmiş- tir. İstanbul belediye afişaj işini müsta kil olarak idareye karar vermiş büdcesi. ne 8 bin lira tahsisat koymuştur. RADYO aa aa d vanan | ÖGLE NEŞRİYATI: 12.30-12.50 Plâk: türk musikisi ve plâk neşriyatı. 13.15.13.30 Dahili ve halk şarkıları. — 12.50-13.15 — Muhtelif harici haberler. 17.30-18.30 — İnkılâb dersleri. AKŞAM NEŞRİYATI: 18.30-18.45 Muhtelif plâk neşriyatı. 18.45.19.00 İngilizce dersi. (Azime İ- pek), 19.00-19.30 Türk musikisi ve halk şarkıları (Makbule ve arkadaşları). 19. 30.-19.45 Saat ayarı ve arabça neşriyat. 19.45-20.15 Türk musikisi ve halk şar- kıları (Servet Adnan ve arkadaşları). 20.15-20.30 Konferans- parazitolog Nev- zat. 20.30.21.00 Plâkla dans musikisi. 21.00-21.15 Ajans haberleri. 21.15.21.55 Stüdyo salon orkestrası. 21.55.22.00 Ya- rımki program ve İstiklâl marşı. raine'de olduğu gil 5 — Arkadaşının yadigâr tabancasını götürmüş ! Süleymanın dayaktan kolu. sakatlanmış sargıya alınmış Belki bir başkasının on iki senelik arkadaşı, tabancasını gizlice alır ve sa- tarsa mahkemeye baş vururdu: Fakat Haymanalr Dursun oğlu Ömer böyle yapmam:ş, eski arkadaşı Süleyman ba- ba yadigârı tabancasını, uyudukları han- da yastığının altından alıp gizlice sat- maya kalkınca Ömer kızmış ve Süley« manr bir temiz dövmüş: “— Bay reis, diyor. Bu Süleyman benim askerlik arkadaşımdır. Kazadan onunla iş aramak için şehre geldik. Han- da yatarken yastığımın altından öaba yadigârı tabancamı almış, saklamış. Ben fan uşağından şüphelendim. Sonra Sü- leyman önümde giderken pantalonunun arka cebinde bir şişkinlik gördüm. Hiç ses çıkarmad:m. Evvelâ tütün tabakası sandım ama içime de bir kurt düştü, Pe- şini bırakmadım. Kolladım. Akşam el a- yak kesilince Süleyman benim yanım- dan ayrıldı. Ben de gizlice arkasından yola düş- tüm. İtfaiye meydanındaki hanlardan birinin kapısında bir tanıdığını buldu. Ben dıvarın arkasına gizlenip onları göeztledim. Süleyman etrafına bakm- dı. Tabancayı çıkardı. Arkadaşına de- di ki: “— Ben darda kaldım. Şu taban- cayı bana el altından satıver. Yalnız kimse görmesin. Baba yadiğârıdır.,, Be- nim eski arkadaşım Süleymanın hele şu son sözünü duyunca kari beynime sıçra- dı.*Gözüm kararm:ş, hemen üstüne atıl- dım. Elinden tabancamı aldım. ...Eh ne bileyim? Belki tabancamı alırken bir iki yerine şöyle bir dokunuvermişim- dir..,, Güçlü kuvvetli Ömer, kendinden çe- limsiz olan Süleymana; şöyle hızlıca dokunmuş ki Süleymanın kolu halâ bağ- lr... Hâkimin gözü Süleymanın — sarılı koluna doğru 'gidince Ömer hemen a- tıldı : “— Onun kolunun sarılı olduğuna bakma Bay hâkim... Mahkemeden çıkıp köşeyi dönünce sargıyı çıkarıp kolunu sallıya sallıya gidiyor...,, ' Süleymanın anlatışı ise büsbütün başkadır! O, arkadaşı Ömerin tabanca- sına pek düşkün olduğunu biliyormuş. Tabancayı saklayıp bir yarenlik yap- mak istemiş. Hâkim sordu : « — Peki, öbür arkadaşına verip sat- mak istemen de şakamı idi ? Süleyman biraz kekeliyor: “— Ömer bazı zaman, hele iş bula- mayınca biraz huylu olur. Bir kaza çıkmasın diye emanet bırakmıştım...,, Ömer birden bire parladı : “— Ben bu tabancayı yıllar yılıdır taşıdım. Geceleri gidip gelirken köy kö- peklerinden sakınmak için. Elimde izin kâğıdı da var. Benim bu Süleyman gi- bi vukaatım yok.... Hapishanenin yeri- ni bile bilmem....,, Şimdi mahkeme, Süleymanın taban- cayı verdiği arkadaşı ikinci Süleyma- nı; kavgayı ayıran bakkal İbrahimi ve bekçiyi dinliyecektir. Bayan Nadire ile B. Muharrem barıştılar Muharrem, genç karısiyle arası a- çılmasını, son günlerde işsiz kalmasın- da buluyor. Bayan Nadirenin anlattığı ise büsbütün başkadır. Mahkemeye ver- diği istidada da dertlerini anlatıyor: Muharrem geçen seneye kadar evine vakti zamaniyle geliyormuş. Hele bir dı çocukları olunca ev muhabbeti artmış. Çalıştığı marangoz fabrikasındarı çıkım- ca hiç bir yere uğramadanı evine gelir- miş. Hattâ evvelce pazar günleri gitti- ği mahalle kahvesine bile çıkmaz olmuş Karısını yanmna, küçük çocuğunu ku- cağına alıp Kamutay bahçesine, Çiftli- ğe, gezmeye götürürmüş: “—Bu iyi hali geçen aya kadar de- vam etti. Nereden bilmem, bir arkadaş peydahlamış.. Onunla rakı içmeğe, eve geç gelmeye, bize bakmamaya başladı. Eskisi gibi çalışamayınca işinden de çıkardılar. ,, Muharremde yorgun ve yaptığından nadim olmuş bir tavır var. Halsiz halsia yerinden kalkıyor: “— Evvelce aramız pek iyi idi. Bu işten çıkınca sinirlerim bozuldu. Eve biraz geç gelince ©o da benimle kavga etti.,, Bayan Nadire mahzun ve gözü yaş« lr, kocasıma bakıyor. Hâkim ikisine de uzun boylu nasihat etti “— Bu kadar- cık sebeblerle aile ocağınızı yıkmayı- nız. İkiniz de gençsiniz. Bakın bir de nur topu gibi oğlunuz var. Muharrem gene işinden çıkınca dos doğru evine git. Eğer böyle yapsaydın — hayatmımı çığırı bozulmaz, işinden de çıkmazdın.,, Karı koca birbirine bütün araların« daki geçimsizliği unutmuş gibi bakıyor- lar. Bayan Nadire dâvâsından vaz geç- miştir. Muharremin de neşesi — yerine gelmiş gibi... Karısının kucağından kü- çük çocuğunu aldı ve beraberce kori- dorlarda kayboldular. Bir yelkenli battı 6 kişi boğuldu Son fırtınada Samsuna giden çift direkli bir yelkenli Sancaklı açıklarında batmış, gemide bulunanlardan Hasan, Fikri, Mehmed, Servet ve daha iki tayfa boğulmuşlardır. Adliye terfi defterleri Biri müddei umumilerin diğeri hâ- kimlerin terfi defterlerini hazırlamak için teşkil olunan ayırma komisyonları çalışmalarına devam etmektedir. Ko- misyonların çalışması ay sonlarına doğ- ru bitebilecektir. . bu memlekette, Tou- havanın bozuklukları kâr önceden malüm olduğundan tüccarlar günün 12 saatinden onunu eğlence, müşahe- Yazan: Honor& de Balzac Türkçeye çeviren: Nasuhi Baydar de mağazadır; ortaçağ muhibleri burada, ba- balarımızın tezgâhını bütün sadeliği ile bu- labilirler. Ne cepheleri, ne mostralıkları, ne camekânları olan bu alçak tavanlı odalar de- rin ve karanlıktırlar ve ne iç, ne dış süsleri vardır. Kabaca demirlenmiş üst parçası içeri kıvrılıp yaylı bir çıngırakla teçhiz edilmiş o- lan alt kısmı da mütemadiyen gidip gelmek- te bulunmuş iki parçadan mürekkeb kapıla- rı acıktır. Bu bir nevi rutubetli ine, hava ve güneş, ya kapımım üstünden ve yahud zemin- le kubbe ve - sabahleyin kaldırrlarak akşam yerine konup civatalı demirlerle tutturulan sağlam kepenklerin girdikleri - omuz yük - sekliğinde kısa dıvar arasındaki açıklıktan nüfuz etmektedir. Bu dıvar tacirin mallarını ve morina balığı dolu birkaç fıçıdan, birkaç paket yelken bezinden, halatlardan, direkle- re asılmış kalaydan, dıvarlar boyunca sıra- lanmış çemberlerden veya tezgâhlar üze- rindeki birkaç metre kazmirden ibarettir. İçeri giriniz. Temiz, gençlikten yüzü gülen, beyaz örtülü, kırmızı kollu bir kız, örgüsünü bırakıp ana veya babasını çağırır. Bunlardan biri gelip, mizacına göre sessizce, nezaketle veya öğünerek, size, istediğiniz gibi, on san- timlik veya yirmi bin franklık mal satar. Ka- pısının önünde oturup komşusiyle konuşa- rak baş parmaklariyle helezonlar çizı bir fıçı kerestesi tüccarı görürsi » gi işe bakılırsa onun yalnız birkaç kötü şişelik tahta ile iki üç tane lata dizisinden başka malı yoktur; fakat limandaki ağzına kadar dolu deposundan bütün Anjou fıçıcılarına kereste verir. O, tek tahtasını hesab ederek kaç fıçı ya- pabileceğini; mahsulün iyi olup olmadığını bilir; bir güneş darbesinin onu zenginleşti- rip yağmurlu hava mahveder; bazarı bir öğ- le vaktine kadar şarab fıçıları on bir frank e- ticaret hayatına hâkimdir. Bağcılar, mal sa- hibleri, kereste tüccarı, fıçıcılar, hancılar, gemiciler, herkesin gözü bir lokma güneşte- dir; Akşam yatarken ertesi sabah, gece ha- vanın dona çevirmiş olduğunu öğrenecekle- rinden tir tir titrerler; Yağmurdan, rüzgâr- dan, kuraktan korkarlar; keyflerince su, sıcak ve bulut isterler. Orada gökyüzü ile yer yüzü menfaatleri arasında devamlı bir mücadele vardır. Barometre çehreleri keder- lendirir, onlardaki kırışıklıkları düzlendirir veya neşe verir. Bu sokağın, Saumur'ün bu eski ana caddesinin bir başından öte başına kadar tekerrür eden: “İşte altın gibi bir ha- va!,, sözleri, kapıdan kapıya, kıymetlendirilir. Bundan dolayıdır ki herkes bir güneş şuaı- nın, uygun bir yağmurun kendisine ne getir- diğini bilerek kornşusuna: “havadan Louis altınları yağıyor!,, cevabını verir. Cumarte- si günleri, öğleye doğru, tam mevsiminde, bu iyi yürekli satıcılardan beş paralık mal satın alamazsınız. Hepsinir kendi bağı, ken- di bahçesi vardır ve iki günü geçirmek üze- re köye gitmiştir. Orada her şey, alrm, satım, de, müzakere ve mütemadi tecessüs ile geçi- rirler. Bir ev kadını bir keklik satın alsa komşular kocasına iyi pişirilmiş olup olma- dığını sorarlar. Bir genç kız, bütün ahlâk gruplarca görünmeksizin başını penceresin- den çıkaramaz. Hülâsa burada, bu içerilerine nüfuz edilmez, karanlık ve sessiz evler nasıl esrarlı iseler vicdanlar da meydandadırlar. Hayat, burada hemeri her zaman açık hava- da geçer: her karı koca kapısının önüne o- turur, orada öğle ve akşam yemeğini yer, o- rada kavga eder. İnceden inceye tetkik edil- meksizin hiç kimse sokaktan geçemez. Bu sebebledir ki, vaktiyle bir şehre bir yabancı geldiğinde, kapıdan kapıya alâya alınırdı. Dilden dile gezen masalların da, bu çeşid ka- saba istihzalariyle meşhur Angers halkına verilen çenebaz lakabınım da menşei işte bu haldir. Eski şehrin harab konakları, vaktiy- le memleket kibarlarının oturdukları bu so- kağın üst tarafındadır. Bu hikâyedeki hâdi- selerin vuku bulduğu gam ve kasavetle dolu ev, eşyada ve insanlarda - fransız âdetlerinin Sonu Var * Billyenülü| Omankemeterde | — t V .. ...<bks..........1.. -K ı6

Bu sayıdan diğer sayfalar: