Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
OULUS 6 (Başı 5 incide) Bir temdid meselesi vardır, uzatma- yacağım, bana aiddir, Fakat zabıtta biz- den evvelki idareye taalluk eden nok- talar var. Temdid işi 1909 da iradei se- niyeye arzedilmiş, teyid edilmiş — ilâ. Bunun haricinde kısaca arzedeceğim *ir nokta mevcuddur. Zabtın 72 inci sayfa- sında, anlatıyorlar: “Baron Hirş böy- le olmuş, şirket şöyle olmuş ve sair fe- nalıklar... Son vaziyete kadar geliyor- lar, Çetinkayanın ifadesiyle - ta 1872 de başlıyan işletme imtiyazı gittikçe şirketin lehine, hükümetin aleyhine dö- nüyor - bunu nasıl söylerler?.. Nasıl arzedeyim: Temizlik evet memlekette her bakımdan temizlik ya- pılmaktadır. Bu, cumhuriyet devrinin başlangıcındanberi arasız devam — edi- yor. Bu temizlik yalnız imtiyazlar da değil, kömüre devlet elinin konmasında değil, siyasi, ekonomik, sosyal her iş- te velhasıl eskiden mevrus olduğumuz bozuk ve zararlı bütün işleri temizle- mekte devam ediyoruz. Ve devam edece- ğiz. Bu rejimin işidir, Bu rejimde çalı- şan herkesin nisabınca hissesi de ola- bilir. Fakat eski fena devirlere bulun- duğumuz devri de katarak bunun te- mizlenmesi şerefini kendi şahsımıza i- zafe etmemiz doğru değildir. Bu te- mizlik devam eder eder de nihayet 40 sene sonra insafı eksik 'bir adam çıkar o her şeyi eksik görürse bunda hakikat yoktur. Eskidenberi devam ede gel- mekte olan pislikleri yikmak için arı- zasız, fasrlasız, mütemadi çalışma var. Buna rağmen henüz bazı şeyler görülür- se bu henüz yıkmak imkânının göürlme. mesinden ve yıkmak için şeraitin dol- mamasındandır. O zamanlardaki fena- lık halâ devam ediyor demek doğru olmaz. Şimdi benim mukaveleye aid sözle- rim bitti. Bir şey daha ilâve edeyim. Geçen yıl burada şark demiryollarının büdeesi konuşurluken arkadaşımız Fat- ma Memik bakandan bir sual sordular. Bakan biraz izahat lütfettiler. Ben de burada dinledim. Fakat bu izahat bit- meden, o zaman Celâl Bayar arkadaşı- muzla beraber çalıştığ mız ve yıl sonu- na yetiştirmeye uğraştığımız iş kanunu üzerinde çalışmak üzere şuradaki bir odaya girdik. Ali Çetinkaya müzakere- den sonra yanıma geldi. Bana özür di- ler halde, o zamanki nezaketlerini ha- lâ hatırlarım, kelimelerini aynen hatır- lamıyorum, Bazı şeyler söylediler. Demek istiyorlardı ki, söylediğim si- zin zamanınıza aiddir. Belki size do- kunacak bir nokta geçti, aldırma, hoş gör. Ben de ne olur canım, sen iş üze. rinde uğraş, başar, temin et al, O zaman hepimizin bayramı olur, Bu arada bir kaç kelime söylemişsin ne olur? sen işi- ne bak. dedim. Dokunma orada kalsaydı mesele yok. tu. Fakat devam ediyor, devam edince hatırıma eski noktaları ekliyorum.. O zaman söyledikleri basitti. Yine intizar hesablarından bahsediyorlardı. 929 mu- kavelesinin bir maddesi için - her na- sılsa konulüvermiş - dediler. Yani ben nasılsa böyle zararlı bir şey koyuver- mişim, Bugün içinde bulunduğumuz konuşma mevzuunu teşkil eden arkada- şımın beyanatiyle bu eski beyanatım- dan sonra bana yaptığı itizarı birbirine ekleyince daha fazla müteessir oluyo- rüm, Arkadaşlar sözlerim bitiyor. bir iki kelime ile fikirlerimi bağlamak istiyo. rum. Bugün hiraz sizlerle mahzun ola. rak konuştum. Ben eskidenberi bu kür. süye bütün politika hayatımda şevk ve neşe ile çıkmış bir adamım Burada re. jim fikir ve telâkkilerimiz üzerinde fi. kirleri uygun olmıyanlarla acı tatlı mü- nakaşalar mücadeleler yaptım. Bazı da arkadaşlar arasında muayyen bir fikir bir kanun betile 1 lar yap- tık. Bugün Ali Çetinkaya ile karşı bir vaziyette konuşmaya mecbur oluş be- nim için bir iç sızısı yapmıştır. Bu dev- letin en büyük varlığı milli birlik bera. berlik ve bütünlüktür.Bu devletin bu bü- yük temel üzerine dayandıkça ebediyen yetişilmez istikbal ufuklarına şan ve şe. refle, şevket ve kudret ile ulaşacağına hiç şüphemiz yoktur. Fakat bu milli birlik ve beraberliğin ve bütünlüğün e- sası da, bu milletin siyasal özü olan biz- ler arasındaki birliğe dayanır, Bu man. zaranın bozuluşu değil bozuluşa benzer emarelerinin görülüşü bile bütün düşün. celeri bu devletin varlığı için her gün sıcak dileklerle dolu olan derin duy. gulu yurddaşları futura sevkeder ve i- çinden yaralar (bravo sesleri) kara ruhlar bundan sevinir, Şunu tebarüz ettirmek istiyorum ki, arkadaş Çetinkaya kendince haklı, fa- kat bence baştan başa yanlış olan müta- leaları burada bana da tariz yaparak ifa. de etmişlerdir. Bugünkü- maruzatımla haksız ve yalnış ifadelere müstenid zap. tı okuyanların kafalarındaki bulutları dağıtmak ve hakikatı aydınlatmak iste. dim. Yoksa bütün arkadaşlara karşı ol. duğu gibi Ali Çetinkaya hakkındaki sevgi ve ve saygım kendilerine de bir vesile ile söylediğim gibi içimde sıcak yerini bu dakikada dahi muhafaza et.- mektedir. (Bravo sesleri, alkışlar) Ali Çetinkayanın sözleri Recep Peker (Kütahya) nın beyana- tını müteakip kürsüye gelen Bayındır- lık Bakanı Ali Çetinkaya şunları söy- lemiştir: — Meclisin dahili — nizamname. sine istinaden bir hak olarak Re- cep Peker arkadaşımız kendilerinin isimlerinin bahsedilmesini esas ittihaz ederek söz aldılar. Dikkatle mütalea - larını dinledim. Anladım ki benim hu- zurunuzda bütün samimiyetimle ve mü- tevazı bir tavır ve lisanla Şark şimen . diferleri işletme imtiyazını satın al - maklığımızı izah etmem, maalesef bir suitefehhüme sebebiyet vermiştir, Nok- tai nazarımda hiçbir suretle Recep Pe - ker'in şahs nı ve zamanı memuriyetini kasdederek düşünülmüş, hatıra gelmiş hiçbir cihet yoktur, kendilerini tekrar temin edebilirim. ( Bravo sesleri ) Recep Peker (Kütahya) — Teşekkür ederim, Ali Çetinkaya ( devamla ) — Mem - leketin esaslı bir meselesi ve bir derdi vaziyetinde olan, 1872 senesindenberi bir belâ vaziyetinde işletilmekte bulu- nan bu Şark demiryolları imtiyazı me- selesini kaldırmak benim için ve şüp - hesiz heyeti muhtereme için bir zevki vicdanidir. Bunu takdir ederek bütün vuzuhile anlattım, Ve herhalde zanne - diyorum ki arkadaşlar üzerinde böyle suitefehhüme meydan verecek derece - de benim sebebiyet verdiğim bir vazi - yet yoktur. Bütün samimiyetimle raşa meselesini tetkik ederken esas muka - velelerde raşa kaydına tesadüf edeme- dim. Ve ondan sonraki vaziyetlerde de rasgelmedim. Raşa kelimesi yalnız ke- lime olarak hiçbir şartı ihtiva etmemek üzere 929 mukavelesinin 13 üucü mad- desinde zikredilmiştir. Onu da saraha- ten okudum, mütalea dahi beyan etme- dim, Ondan sonra yine dosyasında Re- cep Peker'in el yazısile raşa hakkında bir mütaleasını dahi okudum, Bundan bir yanlış mâna çıkmasını anlamıyorum. Yine kendilerile bu noktada beraber değilim. Orada raşa hakkı zikretmekle beraber yine raşa hakkı iktisap edil - miş değildir. Raşa'nın nazarı dikkate alınması için şart olması Jlâzımdır. Böyle birşey yoktur. Böyle bir ibare zikredilmiş ve kendi el yazılarile kay - dedilen işaretle teyit ediyor ki Traşa meselesi halledilmiş ve bir şekil almış vaziyette değildir. Bunu bu suretle izah ettikten sonra bütün mütaleaları - nın herhangi bir müfredatı üzerinde fazla izahat vererek heyeti htere « , koymuştur. oluyor. Bunu herhangi bir hukukçu tet- kik ettiği zaman nasıl kabul eder, ak - lım ermez, Şimdi bir iki yere affınıza güvenerek dokunmak mecburiyetindeyim : Bürhanettin Beyin şahsından bahset- tim, Ben bügün mesulüm, Nafıa Vekâ- Teti makamında bulunuyorum. Bürha - nettin Bey asgari beş şirkette meclisi idare âzası idi ve Şark Demiryolları meclisi idare reisi idi. Vefat etmiştir. Fazla söylemeyeyim. İstanbul hükü « metinde Abuk —Paşanın — müs<eşarı olduğu sırada — şirketlerle — akdet. tiği mukaveleler elimizdedir. Muka - velelerde Nazır namına imzasını da Bu adam buraya gelerek müsteşar olmuştur. Ve 928 de mi, 929 da mı istifa etmiştir, şirketlerin başına geçmiştir. Bihassa Şark Demiryolları - nın başna gelmiş onu idare etmiştir. Karşımıza daima o çıkmıştır. Ve son müzakere ve münakaşalara yetişemedi, Allah rahmet eylesin diyelim, vefat et- mişlir. Bürhanettin Beyin üzerinde dürma - mizın manevi sebebi budur. sinde hazırladığı komisyonun başında bulunan Bürhanettin Bey 5 milyon al - tın frank hesab ediyor. Recep Peker, zaman nda tetkik ediyor encümende israrla istiyor, yeniden tetkik ediliyor, 6.5 milyon altın franga çıkıyor. İşte Bürhanettin Beyin şahsını böylece u - zaktan tanırım. Başkaca eskiden geç - miş bir şeyim yoktur. Bir cihete daha işaret edeyim. Ben 34 senesi şubatının 20 sinde vekil ol - dum, Yerime arkadaşım Bay Fuat ve - kâlet ediyordu, Ondan teslim aldım. O zaman İzmir - Kasaba hattının aynı va- ziyette olan mukavelesinde bir endişe vardı. Arkadaşlarım hatırlarlar. İzmir- Kasaba hattının hesabata müstenid ye- künu 2 milyon küsur liradan çıktıktan sonra baki kalan paranın /o 60 1 hükü- mete, 95 40 1 da şirkete aid olacak de- nilmekte idi. Hakikaten bir para temin edileceği “ve daha fazlasının hükümete, bakiye « sinin, daha azının şirkete aid olacağı gibi birşey var.. Fakat maalesef birinci senede değil, ikinci senede açık ver - meğe başlamıştır. Ben vekâlete geldi - ğim zaman açık 500 bin küsur lira idi. Biz bunu ödemek mecburiyetinde idik. Bu, kilometre tazminatının başka bir şeklidir. Hükümetle müzakere — ettik. Bu hattın satın alınması kararına var - dık. İzmir - Kasaba hattı bu suretle sa- tın alınmıştır. Bundan sonra daha 4-5 şirket satın alınmıştır. Afyon - Antalya hattını yapmak te « şebbüsünde bulunduğumuz vakit Ay » dın hattı şirketi derhal tazminat iste « meğe bbüs etti. Hük iniz buna hakkı olmadığını bildirdi. Hakeme git- mek istedi. Buna da hakkı olmadığını gördük. Görüştük, neticede kendilerinde satmağa doğru bir istidat gördük. Mü - zakere açtık. Müzakere neticesinde Ay« dın hattını da bildiğiniz şekilde satın aldık. Fakat orada da gördüm ki, harbı i da olan bir hesahtan meyi rahatsız etmek istemiyorum, Ge- çen müzakerede lâzım olduğu kadar izahat verdiğimi zannederek fazla söz söylemek istemiyorum, Yalnız işaret ettiğim bazı noktaları izah etmekte lüzum hissediyorum. Daha ziyade intizar hesabı mesele - sinde durdular. Bu intizar hesabı me« selesini ben yalnız şahsi olarak gör « müş, düşünmüş ve hükmetmiş, onun üzerinde yürümüş değilim. İntizar he- sabı meselesinin şirketle olan muha « berimizde sakat bir telâkkiye sebebiyet verdiğini Başvekâlet makamına bir tak- rirle arzetmişim, Bu başvekâletten bir heyeti hukukiye teşkil edilerek tetkik edilmesini teklif . Heyeti hu « kukiye tetkik etmiştir, verdiği rapor buradadır. Arzüu ederseniz okurum. Var- dığımız netice intizar hesabı sakattır. Bilhassa intizar hesabından teraküm edecek, tevellüt edecek parayı hat öde- miyor, devletin ödemesini de oraya ilâve ediyor. Hükümetin borcu olarak ödenecektir demektedir. Bu çok mü - himdir, bakmak mecburiyetindeydim. «Hükümetin zimmetinde — görülecek mebaliğe kumpanya lehine 94 5S den faiz yürütülecek. » Hükümetin niçin borcu olsun. Bu bir akittir. Bir tarafın beşte dört diğer tarafın beşte bir nisbetinde bir serma- yesine müstenit bir akit vaziyetindedir, Hattın kazanması esastır, Böyle ol - 27 mukavelesinde bahsediliyordu. 1894 de 10 sene zarfında kilometre tazminatı olarak muallak bir hesap var- dı. Bu hesap da dahil olduğu halde sermayeye zamimeten bir milyon küsur ingiliz lirasr kadar bir tazminat kabul ve imza edilmiş ve her sene mukavele- nin nihayetine kadar faizinin zamme - dilmesi esası da ilâve edilmişti. Bunun da memleket hesabına zarar olduğunu gördük, çalıştık, uğraştık ve nihayet muvaffak olup lâyihayı huzurunuza ge- tirdik ve tasdik buyurdunuz. Sonra telefon şirketi. Telefon şirke- tinin halini hepiniz biliyorsunuz. Te « lefon şirketi nihayet sadamıza istediği gibi tasarruf eden bir müessese idi. Bunun da hesabatını rüyet etmek ü- zere uğraştık ve hakikaten birçok mü - levves vaziyetlerini bulduktan sonra muvaffak olduk ve huzurunuza getir « dik. Sonra rıhtım şirketi. Biliyorsunuz ki bu şirketten de memleketimiz ne ka- dar muztaribdi. Bunun üzerinde de benden evvel verilen bir kararla arka - daşım Saraçoğlu uğraşmakta idi. Mem- leketin yüksek menfaatini düşünerek tekrar harekete geldik. Ve binnetice 27 sene - Kömür sergisi (“Başı 1. inci sayfada ) yük terakki hamlelerinin bir sembolü sayıyorum. Kömür sergisinin Türkiye- nin istikbal ekonomisinde ve umumi ha- yatında mühim bir müessir olacağına sergideki eşyanın cidden büyük bir bil- gi ve anlatış metodiyle teşhir edilmesi şahittir. Ben esasen bu memlekette gör- düğüm büyük terakki hamlelerinin bu yeni örneği karşısında pek mütehassi- sim. Tekrar ediyorum, bu sergi beni her türlü tahminim fevkinde mütehassis ve müteheyyiç etmiştir. Başta Ekonomi Bakanlığı olmak üzere başarıları teb. rik ederim ve bunun Türkiyenin parlak istikbali için yeni bir sahid olarak kay- dedilmesini büyük bir zevkle müşahede ediyorum.” Romanya Elçisi Bay Teleniak'ın be- yanatı: “— Gördüklerimle her noktadan ha- kikaten teshir edilmiş bir haldeyim. Di- yeceğim ki her memleketten bu kadar kısa bir zamanda nasıl bu kadar fevka- lâde bir işin başarıldığı gelinip, görülüp tetkik edilmelidir. Bu serginin gerek artistik ve gerek sergicilik bakımından — muvaffakıyeti başlı başına bir iftihar mevzuudur, Bü- tün memleketi tebrik ederim.” Bir gazetecinin ihtısasları Dresner Zeitung muhahiri enternas- yonal kömür sergisi hakkında ihtisasla- rını şöyle ifade etmektedir: “— Bu sergi belli başlı Avrupa sergi- lerine laakal müsavidir. Dekorasyon ve sergicilik bakımından da birçoklarının çok üstünde ve muhakkak orijinaldir. Türkiyenin yarınki ekonomisini ya- ratacak olan İktıisad Vekili bu iş için de yalnız memleketi değil hattâ Avrupa ölçüsünde kuvvetli elemanları türk mil- letinin içinden çıkarmaya muvaffak ol- muştur. İlk enternasyonal sergide kömür mev- zuunun seçilmesi de çok manalıdır. En- düstrileşen genç Türkiyenin meseleyi ne kadar iyi kavradığı bilhassa bu jestte okunur.” (A.A.) Türk - İran dostluğu ( Başı 1. inci sayfada ) yüksek şeflerinin idareleri milli ve beynelmilel bütün ilerlemektedirler. y İran gazetesi yazıyor: * Daha türk delege heyetinin Tahrana geldiğin'ı; haber verdiğimiz gün, heyetin iki memleket menfaatlerinin iştiraki, iki memleketin işbirliği ve yüksek şefleri- nin idaresinde bu kadar mesud bir su- rette mevcud olan hüsnüniyet sayesin- de, vazifesinde muvaifak olacağına ka- ni bulunuyorduk. Muvaffakıyet hasıl ol- muştur. Gelecek sene hayırkâr tesir. leri görülecektir. Müzakereler, Lütün dünyaya, biribirlerine sarsılmaz dostluk- la bağlı bulunan ve terakki yolunda bir- likte yürümek arzu eden iki memieket arasında hiç bir lik mevcud o- madığını göstermiştir. altında, sahalarda bir şirketi cumuriyet sinesinde barın - dıramaz, çekilip gidin dedim. Benim bu sözüm bir heyet huzurunda söylen- miş bir sözdür. Üzerinde israr ettim, Şark Demiryolları, intizar hesaplarına, raşasına şuna ve buna rağmen, memle - ketin cumhuriyetin bir hakkı olarak ve cumhuriyet evlâdlarının bunu daha iyi kullanacakları esasını ileri sürerek bu neticeye geldi. Teferruat üzerinde söy- lemiyeyim. Şunu da yine ilâve edeyim ki elimizde daha üç dört şirket vardır. Arkadaşlarımın teveccühü itimadı, li « derlerimin itimadı benim üzerimde ol - dukça ve bu şirketler de mukavelelerine riayet etmezlerse onları da almaya ça « lışacağım. Bunu bir vazife biliyorum. ( Bravo sesleri alkışlar ), Çünkü bun « lar milletin bünyesini tahrip etmekte « dir. Ezcümle Kadıköy su şirketi elde- dir. Elektrik şirketi gene öyle. Tram- vay şirketi için biliyorsunuz birçok mü- cadelelerden sonra anlaştık. Bunları affınıza mağruren söyliyorum, bunlar! gördüğüm anladığım birer yaradır. Bun- Bugünkü Hükümet ( Başı I. inci sayfada ) hükümet reisi için komşularını id- dialarından vazgeçirmekten, ve daimi sürtüşme ve sinir havasını gidererek, atbit hal durluğu tesis etmekten daha ciddi dış politika muvaffakiyeti olur mu? Mösyö Stoyadinoviç, ekonomi ferahlığını elde ettikten, yeni bir- çok bayındırlık teşebbüslerini ba- şardıktan, iki komşusu ile anlaş- dıktan sonradır ki hırvat İlideri ile temas etti. Bu meselenin Yu - goslavya için hiçbir kargaşalığa meydan vermesine artık imkân kalmamıştı. Harici karakteri kay- bolmuş, halkın iç ihtilâflara âlet olmakta —menfaatı kalmamıştı. Biktatorya sistemini, alıştıra sin- dire, demokrasi hürriyetlerine doğ ru inkişaf ettirmeyi gaye edinen Mösyö Stoyadinoviz'in bu mak- sadında muvaffak olması, hırvat - ların göstereceği sağduyu ve uy - sallığa - bağlıdır. Avusturyalılar dermiş ki: «— Hırvatlar ne iste- diklerini bilmezler; fakat bunla - rın derhal yapılmasını isterler ! » Sırp - hırvat meselesi ırkı ve dili ve milli müdafaa menfaatları tamamen bir olan kardeşlerin me- selesidir. Onun tamamen ortadan kalkmasını herkesten fazla yeni hükümet ve onun başvekili istiyor. Fakat Yugoslavya milletinin büyül ekseriyetinin itimadına ve mem - leketinin hakiki menfaatlarına hi- yanet etmeksizin, Mösyö Stoyadi- noviç, bugünkü şartların elverdi- ği neticelerden ileri gidemez. Tu- na'nın öbür tarafındaki halk yığı- nı vaziyeti anlamıştır ve İiderle- rinin ayağının altından kaymakta- dır. Bu meseleleri hazırlamakta ol - duğum kitabın Ulus'daki tefrika - sında daha etraflı izah edeceğim için üstünde daha fazla durmak istemiyorum. Fakat iyi bir liderin müsbet hüküm ve tedbirlerden kuvvet alan idaresi altında bir memleketin en güç işlerinin bile masıl tasfiye edilebileceğine Yu - goslavya tarihinin en müşkül za « manlarından birinde iktidara ge- len Stoyandinoviç hükümetinin pek güzel bir misal teşkil ettiğini hatırlatmamak ta elden gelmiyor. Falih Rıfkı ATAY Çocuk haftasının . . .. .. beşinci günü Dün çocuk haftasının beşinci günü idi. Şehrimiz ilk mekteplilerine para- sız si gösteril d edil- di. Esirgeme Kurumu 'Genel Merkezi bahçesi sabahlara kadar çocukların eğ“ lencesine ayrıldı. Saat 14-de Halkevin” de küçükler ve ailelerine temsiller vE- rildi. Küçüklerin verdiği bu temsiller çok alkışlandı. Bugün Esirgeme kuru” munda gürbüz türk çocuğu müsabakasi yapılacak ve saat 16 da Halkevinde iz kinci çocuk balosu verilecektir. Çiçek Balosu 8 Mayıs 1937 cumartesi akşam! Mu’ınnın' in en güzel ve eğlenceli h; gecesini yaşamak için 8 mayıs l rtesi günü ak$ş Hal Türk Maarif Cemiyeti tarafından Y” H | . çiçek hat h.'uılııll“" iyetin ları behemehal tedavi edip rıhtım şirketini kurtardık. Nihayet Şark Demiryolları. Trakya'nın ihti « yacı şu ve bu ne olursa olsun 1872 den beri bu memleket üzerinde en çok taz- yik yapan bir müessesedir, Bunu izah etmeğe işin ihtiyacı yoktur. Ben bütçe ü inde bir yere kadar daha vazıh, duğu halde hükümetin öd an- lryamıyorum. Her nasılsa konmuş de - dim. Ben bunun nasıl konduğunu halâ bilmiyorum, Hükümetin niçin borcu daha açık söylemiştim. Orada da az söylemiştim, Şimdi söylemeğe mecbu - rum, Şirkete, böyle mülevves ve kirli bünyesini tertemiz bulundurmak be « nim için bir vazifedir. Ve buna çalışı « yorum, Arkadaşım Peker'le aramızda geçmiş hiçbir mesele yoktur. Her iki » mizde ötedenberi inkırlâbın en ağır va- zifelerini üzerine almış ve beraber ça« lışmış arkadaşlarız. Tekrar - ediyorum. Kendilerine mahsus hiçbir kasıtla hiç« bir söz söylemiş değilim. ( Bravo ses « leri ve alkışlar ) ae — Acele Satılık Yemek Odası Yeni ve zarif bir yemek bir büfe, bir dresuar, ve mü_ku":: bir divan acele satılıktır. Talip “m d ların Havuzbaşında Kızılay M" Ragıp apartımanı kapıcısına müraci ları, 1—1821 28 -4-1937 —— ea idlah T z n F maetla A,