x * içinde 31-8.1938 ULUS B e e DIŞ POLİTİKA İki mihver arasında Şarki Avrupa Kollektif barış sistemi zayıfladık- i:? sonra büyük Avrupa devletleri | zümreye ayrılmışlardır: Alman - Ya ve İtalya'nın teşkil ettiği Berlin - K a mihveri, Ve Fransız - İngiliz *sanüdünü ifade için kullanılan 'a - Paris mihveri. Son aylar bu iki mihver arasındaki mü- Sadele şarki Avrupa etrafında te- Merküz etmiştir. Yakın zamanlara kadar şarki ve &a Avrupa'da vaziyet şöyle idi: ÖWuryı Macaristan imparatorlu- Sunu aralarında paylaşan Çekoslo - Y.le. Romanya ve Yugoslavya, bu İmparatorluğun ihyasına müâni ol- Mak için küçük antant kombinezo - hünu teşkil etmişlerdi. Bu kombine- Zon reviziyon aleyhtarı olduğu için Milletler cemiyetinin kollektif barış Sistemine bağlı idi. Ve dolayısiyle Fansa'nın nüfuzu altında bulunu- Yordu. Diğer taraftan büyük harp - ten zararlı çıkan Macaristan ve Bul- Saristan da reviziyonist oldukların- d_"' İtalya'ya ve Almanya'ya meyle- diyorlardı. Bu muvazene içinde A- '““uryı'nm vaziyeti garipti: A- Urya, muahedelerin revizyonu taraftarı değildi. Yalnız istiklâlini yı düşünüyordu. Bunu da İ- talya'nın yardımiyle temin edebile - teğine inandığından bu devletin hi- Mayesine sığınmıştı. Almanya orta Avrupa'da büyük bir kuvet olarak belirdikten, İtalya mıntakadan elini kolunu çektik - len ve hele kollektif barış sistemi yı- dıktan s#Süra vaziyet değişmiştir. Avrupa politikasının bu yeni istiha- eni içinde orta ve şarki Avrupa dev- Ti Japonlar zayiat veriyorlar Japon Harbiye Nazırı diyor ki: DÜNYA HABERLERİ çok ağır Japonlar, Hankeu'yu almakla sulh değil Çan - Kay - Şek'in teslim olmasını istiyor tak da muharebel, mü- müracaat etmeden evel Çinliler, etmişlerdir. Hankov, 30 a.a. — Jüşiyan mınt him bir safhaya girmiştir. Japon tayyareleri, bütün gün Jüşiyan'ı ve civarını bombardıman etmişlerdir. Japonlar, zehirli gazlara vaffakiyetle neticelenen mukabil bir taarruz ile Şuşung'u istirdat geçen pazar gecesi tam bir mu- Japonların sonradan yapmış oldukları mukabil taarruzlara rağmen Çinliler, Jüşiyang'ın 5 kilometre şarkında kâin bir hat- tı ellerinde tutmaktadırlar. Bu muharebeler esnasında japon- ların uğramış oldukları zayiat, 100 kadar maktul tahmin edilmektedir. Çinliler, 30 kadar tüfek ve 4 mitral- yöz zaptetmişlerdir. Poyang görünün şark sahilinde Hsinçe muntakasında çinli müdafiler, Yuşinshan'ın garbinde kâin Niutu- şan'da mühtelit bir japon livasını a- ğır bir hezimete uğratmışlardır. Tak- viye kıtaatının gelmesi üzerine vazi- yet, tedrici surette çinli müdafilerin lehine dönmeğe başlamıştır. Dört japon harp gemisi, dün Hsin- çe'nin bunda kâin Liuhsinçe ve l:“ueı'i, her iki mihverin de he kapılmamak siyasetini tâkip et- Miye başlamışlardır. Küçük devlet- in, dış politikalarında istiklâlleri- |Bi ilân etmeleri mahiyetinde olan bu Sereyanın başlangıcı Balkan paktı - hin (i dır. Bund. sonra Ball PPaktıma ve küçük antanta dahil olan Y'lloılıvı'ya, İtalya ile münasebetle- ü düzen verdi, Bulgaris - va nr Tine yeni bir Küçük antant da Fransa'nın düfuzu altından kurtularak müsta - bir siyaset tâkip etmiye başladı. i mihver arasındaki siyasi rekabet | klrı.rııtloqtikq];ı, şarki ve orta Avru- Ba devletlerinde de bu mihverlerin ibelerinden uzaklaşmak cereya - kuvetleşti. Böyle bir cereyanın ük devletler namına mesut deni- İsbilecek bir neticesi de bir taraftan aristan ve Balkan antantı, di- fer taraftan da Macaristan ve kü- antant devletleri arasında bir Mukarenet tesisine yardım etmiş ol- . Bunun bariz iki delili de Selânik itilâfiyle Bled içtimamda hz ü- Ptrilen karardır. il- || Bulgaristan ve Macaristan da da- u- (V olduğu halde şarki ve orta Avru- 1ş” Pa devletleri böyle ideoloji blokla - ik i- - E t K Yi a B K E tr B B E te'j e E İ .."'lln verenler de alanlar da he - B ü uzak ve müstakil bir siyaset ip ederken, iki mihver de bu a nüfuz mücadelesine gi- iştir. Fransız ve bir kısım ingiliz azeteleri, bu mıntakada alman ti - Sâaretinin genişlemesinden doğan en- lişelerini açık olarak ifade eyle- Mektedirler. Şarki Avrupa'yı AL ya'nın iktisadi hegemonyasın- kurtarmak meselesi bu gazete - k*i pek ziyade meşgul ediyor. Diğer taraftan alman gazeteleri ai büyük b B Östermektedir. İngiltere sermaye- Yarları bu memleketlerden birine İbir istikraz yapsa, bu muamelenin M'lluıyı’yı iktisadi çember içine al- gibi bir maksatla yapıldığını 'Ş!mıkıa tereddüt göstermemekte- ler. Halbuki hakikat ne bu, ne de di- *& taraftadır. Almanya ile orta ve Tarki Avrupa devletleri arasındaki . “aret mü betlerinin son l .'::ĞB inkişaf ettiğine şüphe yok- * Fakat bu, siyasi âmillere dayan- '©r. Bu memleketler Almanya" hi ihtiyacı olan eşya istihsal ediyor- bi Almanya da bu memleketlerin tiyacı olan mal imâl ediyor. Tica - de bu eşyanın ve malın mübade- Tet y l.'i"deı'ı ibarettir. Her iki tarafa da | ti _flıt temin eden bu muamelenin itli kapaklı bir tarafı olmadığı gi- İhç fransız gazetelerinin bu yüzd Yi Yecana kapılmalarına mahal de Oktur. Fransa bu memleketlerin "hangisine daha kârlı bir ticaret | î%f etmiş de bu teklif reddedilmiş #ildir | e. /| teslim olmasını istiyor, Çin hüküme- Şaşan'a gitmiş ve her halde kıtaatı karaya ihraç etmek maksadiyle kesif bir topçu ateşi açmışlardır. Aynı za- manda japon tayyareleri, nehir bo- yundaki çin mevzilerini de bombardı- man etmişlerdir. Ancak, çinli müda- filer ajpon tayyare ve toplarının hü- cumlarını muvaffakiyetle tardetmiş- lerdir. Anhvay'ın garp cenubunda bir ja- pon müfrezesi, Tiyenşan'ın 10 kilo- metre garbinde kâin Vangşiyapailu'- dan itibaren bütün çin mevzilerine taaarruz etmiştir. Bu taarruz püskür- tülmüştür. Hupe'nin şark cenubunda Huang- may ve Süsüng'de bulunmakta olan japon kıtaatının bir kısmı, geçen pa- zartesi günü, Süsüng'ün 30 kilometre şimali şarkisinde kâin Taihü'ye çe- kilmiştir. “Hüangmay'da ancak ufak bir japon garnizonu kalmıştır.” Bir adada yağma ve katliâm Fuşov - Fukiyen, 30 aa. — Amoi'- den gelen japon kıtaatının bir kısmı, cumartesi gecesi, Amoi'nin 10 kilo- metre cenubunda kâin Vülen adası- na çıkmışlardır. Bu kıtalar, adada va- si mikyasta yağmalarda bulunmuşlar ve kadınlara karşı tavsifi caiz olmı- yan tecavüzlerde bulnmuşlardır. Müstevliler, adayı terketmeden e- vel, ahalinin kâffesini öldürmüşler ve evleri ateşe vermişlerdir. Japonya'nın değişmiyen hedefleri — 'Tokyo, 30 a.a, — Japonya'nın şima- linde doğduğu kasabayı ziyaret eden Harbiye Nazırı' general İtagaki, mat- buata aşağıdaki beyanatta bulunmuş- tur: Hankeu'yu h a l japonya, sulhu değil, Çan-Kay-Şek'in ÂAmiral Horli'ye suykasi mi! Amiral'ın çıktığı yerde bir infilâk oldu Budapeşte, 30 a.a. — Naip Horti, akşam Almanya'dan buraya gelmiştir. Mumaileyhi hâmil olan vapur, saat 17 de Tuna rıhtımına yanaşmıştır. Yağ- murun şiddetle yağmasına Tağmen halk naibi alkışlamıya gelmiştir. Naip bütün nazırlar ve siyasi rical tarafın- dan karşılanmıştır. Amiral Horti'ye suikast mı? Budapeşte, 30 a.a, — Akşam naip Horti'nin Budapeşte'ye muvasalatın- dan üç çeyrek saat sonra Tuna nehri- nin kenarında mumaileyhin çıktığı rıhtımın karşısında bulunan bir kah- venin yanında bir infilak olmuştur. 3 katlı binaların bütün tamları kırılmış Hitler İstihkâmları teftiş ediyor Bern, 30 a.a. — Ciddi bir menbadan Bern'e gelen malümata göre Hitler dün Loerrah mmtakasında görünerek İsteiner Klo istihkâmlarını teftiş et- miştir. Bu havalide alman kıtaları bu- lunduğu ve bu kuvetlerin iki fırka, belki daha fazla olduğu haber veril- mektedir. Askerler terhis edilmiyor Berlin, 30 a.a. — İki senelik askeri hizmetleri 30 eylülde biten gençlere gelecek ilkteşrinin 27 sinden evel ter- his edilemiyecekleri resmen bildiril- miştir. Girid âsileri mahküm oldular Atina, 30 a.a.—Hanya isyanı maz- nunlarından ikinci serinin de mahke- mesi bitmiştir. Kociangelakis ve Yero- yanis, gıyaben yirmişer sene kürege, başka bir Yeroyanis ve Simutopulos onbeşer seneye, Vasil Metaksos yedi seneye, Kristo Mantakas dört seneye, diğer 38 kişi de iki seneye mahküm e- dilmiştir. 30 kişi beraet etmiştir . Marsilya dok amelesi ihtilâfı neticelendi Paris, 30 a.a, — Dok amelesi ihtilâ- fi bilfiil bitmiştir. De Monzie, dün a- mele murahhaslariyle yaptığı mülâ- kattan sonra yeni hükümlerin tatbiki dolâyısiyle çıkabilecek geçici müşki- lâtın kolaylıkla izale edileceğini be- tır. İnfilâkım şiddetinden üç kişi so- kağa düşmüştür. Nüfusça zayiat yok- tur. yan etmiştir . Amele murahhasları da memnuni- yetlerini bildirmişlerdir. ateşli bir dille Paris, 30 a. a. — Çekoslovak me e selesi hakkında mütalealar yürüten bu sabahki gazeteler, bir taarruz vukuu halinde Çekoslovakya'nın Fransa'yı yanıbaşında bulacağını beyan etmek hususunda müttefiktirler. Komünistlerin beyannamesi Ümanite g i, komünist fırka- sının bir bey i l i neşri n Bir silâhlı anlaşmazlık. halinde Fransa, Çekoslovakya ile beraberdir Sovyetler de Fransa'yı tekzip ediyor İngiliz basını, südet taleplerini müdafaa ediyor Almanya'yı tehdit... Şayet Almanya bütün dünyaca büyük bir huzur ve inşirah ile karşı- lanacak bir itidal hareketi gösterecek olursa südetleri geniş mikyasta tat- min etmek neticesini elde eylemek su- retiyle vaziyeti kurtarabilir. Eğer a- kıl ve mantıkın sesini dinlemekten ka- ti surette imtina edecek olursa, karşı- dir. Bu beyannamede ezcümle şöyle denilmektedir : “ Memleketin emniyeti kaygusun- da bulunan, Fransa'nın şeref ve hür - riyet içinde yaşamasını istiyen fran - sızlar, demokratlar, radikal - sosyalist- ler, & istler, kalp ve vicdan sahi- ti, mareşaldan vaz geçer, komü aleyhtarı ve japon taraftarı çin un- surlariyle birleşirse, kendisiyle, o za- man anlaşabiliriz. Çan-Kay-Şek, eğer bu şartı kabul etmiyecek olursa, ken- disi Çin'in iç tarafına doğru ricat etmek ve orada hiçbir nüfuzu olmı- yacak olan mahalli bir rejim kurmak mecburiyetinde kalır. Japonya'nın değişmiyecek olan hedefleri bunlar- dır.” Meksika'da feci seylap Meksiko, 30 a, a. — Monterrey ve civarına şiddetli yağmurlar yağmıya devam etmektedir. Tuğyan, her daki- ka büyümekte ve amele evlerini grup halinde sürüklemektedir. 800 evi su- lar götürmüştür. 900 aile açıkta kal - mıştır. Şimdiden bir kaç kişinin öldü- ğü tesbit edilmiştir . düt etmiyecektir. O halde bu telâşa lüzum yoktur. Gerek alman ve gerek fransız ga- zeteleri tarafından gösterilen bu hassasiyetin bir izahı yakın tarihte “ub'ğel' taraftan alman g | e uzun veya kısa vâdeli istik- hassasi- . Bu ',“ Muameleleri üzerinde Da Böst lerine sebep yol Bi bilir adamlardır, Biz hiç »;W etmiyoruz ki Almanya da bu bilir: Filhakika geçmiş za- manlarda küçük devletler, ekseriya büyük devletlerin peyki olmuşlar- dır. Fakat böyle âlet vaziyetine düş- menin reaksiyonudur ki, bugün, hem küçük devletlerin kendileri, hem de bi kadın, erkek bütün vatandaşlar, medeniyeti ve sulhu kurtarmak için birleşiniz. Eğer Hitler, Çekoslovak - ya'ya taarruz edecek olursa karşısın - de girişilmiş teahhüdlere sadık olan Fransa'yı bulacaktır.” Aksiyon Fransez gazetesinde Del- bek, çekler yüzünden çıkacak ihtilâf muvacehesinde fransız gençliğinde ne gibi aksülâmeller hasıl olacağı sualini sormakta ve Almanya'nın hesabatını, Fransa'nın dahili tefrikalarına ve genç liğin memnuniyetsizliğine istinat et - irilmesinden endişe etmektedir. Bu gazete, şöyle devam ediyor: “Fransız gençleri harptan çekinmiyeceklerdir” “Almanya, şuna kani olsun ki he- nüz olgun bir hale gelmemiş olan his- siyat, “ vatan tehlikeye düştüğü” za- man bir an içinde olgunlaşacaktır. Haklı gösterilen bir takım tereddütler ve kinler, güneş karşısında eriyen kar gibi eriyecektir. Fransız delikanlıları, selefleri kadar samimi olarak sulhü is- tiyor ve harptan nefret ediyorlar. Fa- kat harba icbar edilecek olurlarsa, se- lefleri gibi harp etmekten çekinmiye - ceklerdir.” Epok gazetesi, halkı soğukkanlılı- ğa davet etmekte ve Almanya'nın ri- sında kendisinin istikbalini çok ka- rarsız bir hale sokacak olan kuvetler bulacaktır.., Muhtemel alman - çekoslovak 30 Ağustos zaferi Türk tarihinin, hattâ cihan tari- hinin bu en büyük hâdisesinin mâ - daki ö kelmlirin (Be bali TÜRKİYE BASINI Büyük zaferlerin milli mânâsı CÜMHURİYET'te B, Yunus Nadi yukarıdaki başlıkla yazdığı başya - ” | Ka ı | y | A rünedir ki : lıpları içine sıkış iye, ile çerçevelemiye imkân olmasa ge- rektir. 30 Ağustos zaferi türk ırkının iki asır luğ: içini kaddı bir alev gibi yakmış ve imkânsız gi- bi gözükmüş emellerini gerçekleş- tirmiş bir hâdisedir. Türk kudretine ve türkün eşsiz Başbuğuna iman et- tiren ve türk istikbaline emniyetle baktıran bir vakıadır. 19 Mayis türk tarihinin bir kutbu idi. 30 Ağustos o biricik kutba bağlı diğer bir kutuptur. Bu iki kutuptan biri iki asırlık bir elemli tarihi, cü- retli bir karar ve harekette toplıyan ve yeni bir başlangıç yaratan bir hamledir. Diğeri o hamleye; o bü- yük türk şahlanışına karşı Avrüupa taarruzunun ne büyük bir hatâ ol- duğunu cihana isbat eden bir zafer - dir. Vasfi Raşid Sevig İngiltere'nin dış politikası İngiliz kabinesinde fikir beraberliği var Londra, 30 a.a. — Nazırlar saat 11 de başvekâlet dairesinde toplanmışlardır. Kabinenin 15 azasından ancak ikisi içtimada hazır bulunmamıştır. Lort Halifaks, refakatinde sefir Henderson olduğu halde toplantıya iştirâk etmiş- tir. Toplantıda Henderson'un raporun- da bildirilen ve bir kaç gün evel Ash- ton Gvatkin tarafından izah — edilen orta Avrupa vaziyeti tetkik — edilmiş- tir. Orta ve şarki Avrupa'nın muhtelif hükümet merkezlerinden alınan — me- sajlar, nazırların emrine hazır bulun- durulmuştur. Toplantıdan sonra aşağıdaki resmi tebliğ neşredilmiştir : Hariciye nazırı, enternasyonal — va- | - “Büyük harbin mahiyeti itibariy- le zaten ağır olmak lâzım gelen ve çünkü mağlübiyetimiz. esasına da- yanan mütarekesi, düşmanlarımız tarafından pek zalimane bir surette tatbik edilmiş, bugünden yarına türk milleti istinatsız, şaşkın, öksüz ve perişan bir cemiyet haline geçi- vermişti. Vatanın can alacak bütün noktaları düşman işgali altına alın - mış, türk bütün silâhlarından tecrit olunmuştu. Bu yetmiyormuş gibi müdafaa kudretinden mahrum edi- len memlekete bir de yabancı bir or- du saldırılmıştı. Pek az milletin ba- şına gelmiş olan o dehşetli felâket günlerinin kara ve kanlı hatıraları hâlâ her türkün tüylerini ürpertir. Mütareke 1918 senesi teşrinlerin- de aktolunmuştu. İzmir'in işgali 15 mayıs 1919 dadır. Mustafa Kemal 19 mayıs 1919 da Samsun'da Ana- dolu karasına ayak bastı. Atatürk büyük nutkunda anlatır ki bu tarihlerde türk vatanı en a- mansız bir suykastın korkunç tehli - keleri içinde çalkanıyordu. Atatürk Erzurum'da ve Sıvas'ta millete milli vahdete doğru adımlar attırdı. Elde maddi silâh yoktu. O milletin birliğinden doğacak yeni kuveti hedef tutmuştu. Sıvas'ın taz- yikiyle İstanbul'da millet meclisi toplandı. Fakat 16 mart 1920 de İs- tanbul da fili işgal altına almarak meclis basıldı ve çil yavrusu gibi da- ğıtıldı. Osmanlı saltanatı da açıktan açığa türk milleti aleyhine harici düşmanlarla birleşmiş bulunuyordu. Dahili, harici bütün bu husumet ci- hanına karşı Ankara'da tek başına bir Mustafa Kemal vardı. Sakarya meydan muharebesini müteakip Ankara'ya dönen Gazi Mustafa Kemal'e intibalarını sor- muştuk. Onun o zaman ayağının to- zu ile bize vermiş olduğu cevap Dumlupımar'ı da izaha kâfidir, Ata- türk bize tereddütsüz demişti ki : — Bu millet, çok büyük millet. Ona lâyık kumandan olabilmek lâ - zım, Atatürk'ün bu cevabı ciltler ve iltlerle ancak izah olunabilecek bü- ziyet ver- miş ve içtima sonunda, nazırlar, baş- lanmış hareket ve takibedilmesi lâzım gelen politika üzerinde tam surette mutabık kalmışlardır. Başka bir nazır- lar içtimar takarrur — ettirilmemiştir. Fakat hükümet azası, Londra civarla- rında kalacaklardır. Resmen bildirildiğine göre, B. Hen- derson, yarın tayyare ile Berlin'e dö- necektir. Arnavulluk'la kırallığın onuncu yıldönümü sı bildiriyor: Dün, saat 17 de, hükü- met âzasının, sivil ve askeri yüksek silâhlı anlaşmazlığında Rusya kimi tutacak? Moskova, 30 a.a. — Havas muhabiri- nin iyi menbalardan öğrendiğine göre, B. Litvinof ile yaptığı bir görüşme es- nasında, Almanya büyük elçisi, Çe- koslovakya ile Almanya arasında si- lâhlı bir anlaşmazlık ihtimali — takdi- rinde Sovyetler Birliği'nin ne gibi bir hattı hareket takibedeceğini, — hususi surette sormuştur, B. Litvinof, ceva- ben, muhtemel olarak Fransa'nın Çe- koslovakya'nın imdadına yürüyeceği- ni ve taahhütlerine sadık olan Sovyet- ler Birliğinin de Fransa'yı takibede- ceğini bildirmiştir. Büyük elçi, bu- nun üzerine, bazı çek askeri mahfille- rinin tehlikeli hattı hareketinin Al- manya'yı, tahriksiz bir tecavüzle it- ham olunmaz bir surette müdahaleye mecbur edebileceğini ilâve — etmiştir. Büyük elçi, nihayet, bunun alman hü- kümetinin bir teşebbüsü değil fakat hususi mahiyette bir görüşme olduğu- nu bilhassa kaydetmiştir. Roma son günlerin hâdiseleri- ni nasıl görüyor Roma, 30 a.a. — Siyasi Roma mah- filleri ingiliz halkının halihazırda en- ternasyonal hâdiselere karşı gösterdi- ği hassasiyetten oldukça müteessir ol- maktadırlar. Çekoslovakya — meselesi hakkında Roma'da hasıl olan kanaate göre İngiltere Almanya'nın gösterdiği 1 ktan müt indir. Ve va- ların, vilâyet delegelerinin ve kalabalık bir halk kütlesinin huzu- riyle, başvekil B. Kotta, radyoda neş- redilen bir nutuk söylemiş ve bu nu- tukla, Arnavutluk'ta kırallığın tesisi- nin onuncu yıldönümü şenliklerini açmıştır. Başvekil, nutkunda, her sahada ba- şarılan eserleri tebarüz ettirmiş ve Arnavutluk'un büyük devletlerle, kom şulariyle ve bilhassa büyük müttefiki İtalya ile dostluk ve işbirliği münase- betleri idame eylediğini kaydetmiştir. Başvekil, sözlerini, kıral Zog'u hür- metle anarak bitirmiştir. Gece, Durres sarayında büyük bir süvare verilmiştir. he etmemektedir. Fakat İngiltere ken- di diplomasisi ile fransız diplomasi- sinin müşterek gayretlerinin Avru- pa'yı tehdit eden tehlikeyi bertaraf et- mediklerini görürse, vaziyetten azami neticeler çıkarmıya katiyetle azmet- miş bulunmaktadır. İngiliz kabinesinin son görüş- meleri ve Almanya Berlin, 30 a.a, — İngiliz kabinesinin Ç y İ Y Önelai K Ş h ç:ç.;' alman efkârında derin intiba uyandır- mıştır. Bu müzakereler hakkında sa- rih malümata intizaren, politik mah- filler ihtiyatlı davranmaktadır. Gaze- teler, bütün südet taleplerini müdafaa ziyeti vahim telâkki etmektedir. Çe- cat etmek iyle içinden ç milli gururun mani olacağı bir çık - Avrupa sulhu için mesut olan bu ce- ' uygun şartlarla para bulsa, mazda bulunmadığı leasını ser- e. Şti d iyeti lehinde İngilte- re'de bir cereyan hasıl olmaktadır. kte ve Almanya'nın sulhsever ni- yetlerini ileri sürmekte devamdadır. Hükümetin, ingiliz büyük elçisinin Berlin'e dönüşüne kadar, intizar hat- tı hareketini muhafaza etmesi Tirana, 30 a.a. — Arnavutluk ajan- yük hakikatleri muhtevidir. Türk milletinin büyüklüğünü bilen, onun asil cevherindeki bitip tül ci- vanmertliği kavrıyan kumandan o milletle işte böyle büyük neticeler alabilir. Nitekim Dumlupınar'dan- beri aynı başbuğ aynı milletle dün- yanın bu kısmında cihanın hayret gözü önüne her biri yekdiğerinden büyük nice nice inkılâplar göstermi- ye muvaffak olmuştur. Türk milleti, halk idaresi olan cümhuriyetini kendisi fetih ve hâk yüklüğünü sonsuz yeni ve parlak is- tikbal ufuklarına uzattı.,, 30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMI AKŞAM'da Akşam imzasiyle ya - zılan ve yukarıki başlığı taşıyan baş yazıda deniliyor ki : “Bugün zafer bayramımızdır. On altı sene evel bugün, türk mil- leti, Büyük Önderi Atatürk'ün dâhi- yane sevk ve idaresi altında zaferle - rin en muazzamına ulaşmıştır. Misline asırların rastlamadığı Büyük Başkumandan, türk ordusu - nun idaresini rehâkâr eline almıştı, Yurdu istilâya, türkün mevcudi- yet ve istiklâlini mahvetmiye yelte - nen düşman, Mustafa Kemal'in plân- larını tatbik eden türk ümera ve za- bitanının ve türk askerinin kahra- manlığı sayesinde vatanın harimi is- metinde boğulmuştu. Bu büyük zaferden sonradır ki, türk milleti hakiki istiklâline ka- vuşmuştur. Tarihimizin en felâketli devrinden en mesut safhasına Ata- türk'ün bu zaferi sayesinde çıkmış bulunuyoruz.,, Ancak bu 30 ağustos zaferine da- yanarak diğer milletlere kendimizi evelâ saydırdık, sonra sevdirdik ve nihayet onlar tarafından gıpta olu- nacak hale geldik; beşeriyetin sulh- perver ve daimi sulh için durmaksı- zın, yorulmaksızın çalışır, nümüne - ye imtisal bir uzuv haline geldik. Dahilde ise, bunca içtimai inkı- lâpları, iktisadi kalkınmaları bu sa- yed başardık, 30 Ağustos zafer bayramı, asil türkün tarihinde silsile halindeki zaferlerin en yükseğidir. Bir şeha- met ve fedakârlık destanıdır. Büyük Öndere, mesai arkadaşları- na, kahraman türk askerlerine min- net ve şükranımızı sunarken, istiklâl dâvası uğrunda seve seve canlarını feda ü) ha la- etmiştir, 30 ağustos 1922 zaferiyle türk milleti isinin ve kendisinin bü- - Pa KSNT , P. S söündRR aft *i l İ