10 Mart 1930 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4

10 Mart 1930 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

—aı— VAKIT 10 Mart 1930 | Ruhi Beyin defte:inden :19 © Masaya ruhu gelen Süleyman bir hurufi idi Hurufiler de nedir, Fazlullahı Allah tanımak ne demek ? WAN İngilterede yeni intihabat mı? İrgittereden gelen haberlere göre geçen sene intihap edi- len yeni İngiliz parlamentosunu yakın bir zaman içinde tecdit etmek zarureti hasıl olacaktır. Bunun sebebi İngilterenin idare- si usullerinde büyük tahavvüller yapacak mahiyette bir takım mühim cereyanlar baş göster- mesidir. Filhakika geçenlerde İngilte- rede bir lortlar meselesi mey- dana çıkmıştı. İşsiz ameleyi si- gortaya koymak hakkındaki ka- nunun İortlar tarafından bir sene müddetle takyidi şeklinde bir tadile uğratılmış olması amele fırlasını lortlar meclisi aleyhine tahrik etmişti. İngiliz amele fır- kası: “İngilterede lortların mev- kii nedir?,, Sualini ortaya atarak bunun manasızlığını ileriye sür- dü; lortlar meclisinin tamamen kaldırılmasını istemiye başladı. Buna mukabil lortları müdafaa etmek istiyenler serdedilen iti- razları kısmen doğru bulmakla beraber lortlar meclisinin külliyen ilgası doğru değilse de bugünün ihtiyaçlarına nazaran ıslahı lâzım geldiğini tasdik etmiye mecbur oldu. Bu mesele etrafında meydan alan mücadelenin şiddeti birçok kimselere bu işin bir gün yeni bir intihabat meselesi halini ik- tisap edeceğini düşündürmüştü. Aradan henüz pek az bir za- man geçtiği halde gene yeni bir hadise ortaya çıkmıştır. Bu ha- dise de İngiliz muhafazakâr fır- kası içinde yeni bir imperator- luk fırkasının zuhur etmesidir. İngiliz imperatorluğu içinde hür ticareti iltizam edenlerle bunlara aleyhtar olanlar arasındaki umu- mi münakaşayı öyle görülüyor ki ancak yeni bir intihabat hal- ledebilecektir. Netekim evvelki gözcü ajans haberlerine göre ngiliz muhafazakârlar cemiyetle- ri birliği M. Baldvinin iktisadi siyaset hakkındaki izahatını mü- teakip gümrük himaye usulü hakkında reyiama müracaat edil- mesini ve imperâtorluk eczası arasında iktısadi bir birlik tesi- si için bötün Dominyonlara şa- mil bir konferansın < inikadını itifakla kabul etmiştir. İşte bu vaziyet şimdiki İngiliz | parlamentosunun daha uzun bir zaman yaşıyamıyacağını göster- mektedir. İhtimalki önümüzdeki yaz mevsimi içinde yapılacak Yarımasır evvelki VAKIT 10 MART 1680 Bonapart | tarafgiranın- dan Mösyö Fortu ve Mösyö Buserdun Dordon eyaletin- den meclisi ayan azalığına intihap olunmuşlardır. De- mir yolunda Çar Hazretle- rine edilen sui kastta zi- methal olduğu (beyanile Rusya devleti ( tarafından talep olunan Hartman nam şahıs Fransa hükümeti tara- fından teslim © olunmadığı münasebetile Rusyanın Pa- ris sefiri Prens oOrlofun istifasını vermiş olduğuna dair olan şayia (tekzip olunuyor. — Hurufi mi? Bu da ne de- mek? — Bilmiyor musun? Şark vilâyetlerinde bir kısım kalk var ki, Fazıl denilen bir adama Allah diye taparlar ? İşte ben de onlardanım. — Yanaa! Bütün bundan ibaret mi? — Bu esastır; Fazılın Allah olduğunu ispat için “Kuran, dan istifade edilir, itikatları — Kurandan mı? Ne müna- | i sebet? — Evet hurufifere göre Ku- ranı Fanıl kendi için göndermiş ve orada kendisinin Allah oldu- ğunu bildirmiştir. — Nasıl bildirmiş? Sen ne söylüyorsun hiç öyle şey olur mu? — Hurufilere göre olur. Fazı- | hn Allahlığını gösteren ayet şudur: o“ Vallahü zu fazlön azim. ,, — Peki ama, ispat dediğin şey bunun neresinde? “ Allah fazlü azim sahibidir, demekten © mana mı çıkar? — Sizin anladığmıza göre çıkmaz; fakat biz böyle düşü- nürdük: Ayette Allah kelimesi var, yanı başında da Fazıl var, © halde Fazıl Allahtır. - Aşkolsun, gördün mü man- tığı ? Ey Süleyman efendinin ruhu, gücenme ama, sizin kiler oldukça beyinsiz imiş. — Cehalet! Ben de bedenim- den ayrıldıktan sonra, bunun cezasını çekiyorum. — Ne gibi — Yükselmedim, derecede kaldım, oldum. — Tuhaf şey, bunu da yeni işittim. — Evet, öyle... Ne ise bunlar size lâzım değil. — Peki, Süleyman senden bir şey rica etsem. — Ne? — Bir sualim var, belki sen cevap veremezsin; bizi tatmin edecek bir başka ruh getiremez misin ? süfli bir yani şeytan kuvvetli bir hükümet teşkiline hizmet edebilecek midir? İ Bu cihet çok şüpbelidir. Asır- lardanberi iki fırka ile idare | edilen ne bu sayede idari istik- İ rarımı temin eden İngilterede artık çok fırkalı memleketler arasına karışıyor. Harbi umumi- yi müteakip ortaya çıkan ve he- nüz birkaç senelik bir hayata malik olduğu halde bugün diğer fırkalara dayanarak iktidar mev- kiine kadar yükselen amele fır- kasından sonra şimdi muhafaza- kârlar da ikiye ayrılmıştır. Bu swretle İngiliz fırkalarının adedi dörde çıkmıştır. İngilterede fırka hayatının büyük bir buhran ge- çirmekte olduğunu gösteren bu hali her halde bu memleket için yeni bir kuvvet ve istikrar alâ- meti olarak telakki etmek müm- kün değildir. Mehmet Asım yeni bir intihap ile yeni bir meclis meydana gelecektir. Fakat acaba yeni bir intihap İngilterede bugünkünden daha — Getiririm; lâkin buna İ€- zum yoktur. — Neden? — Sualini bi iyorum cevabını | da vereyim. — Pek âlâ söyle bakalım. — Siz çok meyussunuz. — Neden? — Yunan Sakaryayı geçiyor diye. — Meyus olmakla haksız mr yz? — Tabii, haklısınız; neticeyi bilmiyorsunuz. — Ne neticesi? — Zafer. — Nasıl zafer ? — Yunan müthiş bir inhizam ile Sakaryadan atılacaktır. — Matlak mı? — Emin olunuz! Ve bu, ni- hai zaferin iptidasıdır. — Sonra? — Sonra tam ve kat'i bir manevra, Yunanı dünyada misli görülmemiş feci bir akıbete sii- rükliyecektir. Arkadaşlar biyük bir merak ve heyecan ile masanın etrafına toplanmışlardı; içlerinden biri itiraz etti. — Bardağı harflere sen gö- türüyorsun. — Öyle olsun; lâkin ben hu- rufileri, Fazil denilen adamı, Kurandaki o ayeti nerden bile- ceğim ? — Kim bilir, belki bilirsin. Bu ummadığım muvaffakıy- yetin verdiği neş'e ile cesaretim arttı. — Bunu da kabul ediyorum, gözlerimi bağlayınız, sonra kâ- ğıdı da çeviriniz, harfleri göre- miyeceğim ve kâğıdı e rmiş olmakla, belki bellem ş o auğum yerleri de kaybedeceğim, artık benim bardağı, istediğim gibi idare 'etmem mevzuu bahsolmaz, değil mi? Ya o zaman da böy- le muntazam ve makul cevap- lar alırsak, şurada bizden başka bir şahsiyetin mevcut olduğunu kabul etmek lâzım gelir. Buna muvafakat ettiler, Göz- lerim bağlandı, artık harfleri görmiyordum. — Fakat, arkadaşlar, ben sabırsızım; çıkacak kelimeleri sizinle beraber anlamak isterim; rica ederim, hızlı söyleyiniz. Dedim ve sormağa başladım: — Bu dediğin akıbet ne za- man olacaktır ? Şimdi mi? — Hayır, ağustosda. — İzmir bizim olacak mı? — İzmirde, İstanbul da, Edir- ne de. — Peki ama, ya müttefikler, bahusus İngilizler ? — Kendiliklerinden çekile- cekler. — Buna hiç aklım ermez. İngilizler, o Yunanlılara yardım ederler, onların inhizamına mey- dan vermezler. — Ne olursa olsun, dediğim gibi olacaktır. Arkadaşlardan biri dedi ki ; — Sor, Allah aşkına, şu Va- hidtddin ne olacak ? Bardak, benim sualime lüzum kalmadan cevap verdi : — Firar edecek. çünkü netice ( Bitmedi) i mek İ zalim bir gurur içindedir. O İ bakar ve bütün öteki insanlar | kurtulmıyacak. TE DAT AN SEYAHAT İtaatsiziik! İngiliz gazetelerinin istihfaf dolu bir dikkatle takip ettikleri son bir mesele var. Hint İstik- lal komitelerinin itaatsizlik ka- rarı. « Gandi » nin mühletli ultimatomu, Hintlilerin tehditleri hep ayni serin kanla, muhake- melerine bile tenezzül edilmeden sadece haber veriliyor. İnsan o souk, durgun ve beyecansız satırları okurken, — bahsedilen vak'anın İngiliz imperatorluğu İ hududuna kutuplar kadar uzak bir yabancı ülkede geçtiğine hükmedeceği geliyor. Halbuki Hind Britanyanm şah damar- larından biri olduğu bir tarih mütcarifesidir, Herkes bilir ki İngiltere, dal- vaziyetinde bir hükümettir. vet hava borularından biri | Hint öteki Mısır rüzgârlarile dolup boşalan bir dalgıç. Bun- lardan biri koptuğu gün Anglo- Sakson ırkı, asırlardanberi yer- leştiği hakimiyet seririnden te- petaklak yuvarlanır. O Angle- Sakson ırkı ki kendinden başka milletlerin hep kendine baş iğ- için yaratıldığına inanan Anglo-Saksonlar . ki (cihanda İngiliz . olmıyanlara yüksekten “ tahtelbeşer ,, : mablüklardan sayar. İşte bu hükümet ve bu mille- tin gazeteleri, kendi taç ve si- lâhlarmın esiri Hindistan hare- ketlerinden anlattığım şekilde bahsediyorlar. - Zalim (mağrur olmasaydı zulmün sonu gelmezdi. En korkunç ejderhaların, en ze- hirli mahlükların birer zayif ta- rafı olması yaradılışm hayırlı sırlarındandır. Firavin me zarlariyle dolu Mısır, bugünkü fatibleri için zengin bir ibret taşıdır. Üstünde «Ramses» lerin kuru kafaları seyredilen bir ib- ret taşı. Hint istiklâl o komitesinin cesur, ert o kararları kar şında İngiliz gururu o irkil- mek istemiyor. Mazlumlar için bu ne büyük bir müttefiktir! Bu mağrur emniyet, bu tenez- zülsüz eda karşısında insanlar iki türlü düşünürler. Bir k'«m peşinden, (kuvvetini kullanma- dan teslim olmuş korkak mis- kinlerdir. £ Altında ( ezildikleri ağırlığın evveli ve:sonu olmadı- ğına inanırlar. Onların nazarında başvurulacak çare yoktur. Zinciri insanlğın eli ayağı gi- bi tabii bir şey sayarlar. Onlar için bu sukün fırtınalardan ev- velki durgunluk kadar korkunç- tur. İlk kımıldanışta ortalığı ezip | çiğniyeceğini bildiği için: böyle yüksekten bakar. Fakat cihanın mihverlerini değişi “en, inkilâp- ları yaratan mefküreciler böyle düşünmezler. Ellerinde ümidin sönmez kandilleri — karanlık uçurumlara girerler, mezara in- mekten çekinmezler, Çünkü on- lar şeref ve istiklâl kapılarını açan anahtarlarına ölüm yo'la- | rından geçtikten sonra erişildi- | ğini bilirler. Şimdi ister bu gururun mü- samahasına, ister o müsamahayı haklı gösteren kuvvete, ister bu | kuvvet ve aramet karşısında sinmiyen kahramanlara imrene- lim. Haş ğımız tarihin alın yazısım ik Şimdiye ' kadar biç bir istilâ hisarı, biç bir zulüm kalesi tepelerine istik- Ml bayraklarının dikilmesinden kurtulmadı; şimden sonra da Seyyah Eşeğe dair izim Sadri Etemin yeni ciddi tetkikatma naza eşek, eski Frikya an'anesi! iyilik ve bilgi timsali imiş. lah böyle âlim dostlarımızı sik etmesin. Onlarm sayesi! nice nice hakikatlere eriyor Hakikaten kadife örtülü b her hakikati duyabilmek i uzanan kulakları ve bilha gözel, sakin, mütevekkil göl rile “eşek iyiliğin ve bilgi ne güzel bir timsali olmıya yıktır. Galiba bizde de eşeğin il hizmeti âz olmamıştır. Eskic bir ailenin kitaplarını bir me leketten diğer memlekete k taşırdı? Sonra komşusu, Nasrettin E canın değil, eşeğinin sözü inanmış değil midi? Geliniz, bu sebeple, ma bir doktorumuzun elile kanl dökülmüş olan eşeklere de il ve fen şehitleri diyelim! » Bir levha rap harfleri kalkalı bul dar zaman oldu. Bug şehirde Misir konsoloshanesi den başka hiç bir yerde o ha lerle yazılı levha kalmadı. Dün bir münasebetle öğre dim ki şehirde eski harfle yanlı bir küçük levha dal kalmıştır. Galatasarayın yanından sa tım. Solda tuvalet yerleri ve Bu müessesenin üzerinde €! harflerle gu levha Glee tolon o düğmelerinizi iliklem' unutmayınız | ,, Malöm ya, hayırhah bir üslü la yazılmış olan bu orijinal | haları (operatör Emin OB vücuda getirmişti. Orijinal eser paydar ol vesselâm! * Sarfettiğimiz sabu Bi istatistiğe nazaran sene 10 milyon kilo sabun ediyormuşuz. Rakam diki şayandır. Fakat bu müt sarfiyata rağmen hâlâ içimizi yüzünün karasile dolaşanlar Y) wu geceki “| Pazartesi nü Mart 1930 MM 4 Güneşin doğuşu: 6,22 — batışı : 5 Ayın doğuşu :11,56 — başı * Şemsi ia Namaz vakitleri Sabah Öğie İkindi Akşam Ye” S00 1224 1541 18A0 2 li Bugünkü hava Rözyâr hafif Poyraz , hes olacılılır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: