16 Mayıs 1930 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4

16 Mayıs 1930 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

we 4 —VAKIT 16 Mayıs 1930 WAKSIN | Eski Vardar rl I (Codinus-Kodinüs) &n kırmızı Bizansın herhangi ordusunun saflarında Vardarlı Türkleri bu- İuyoruz. 1903 te (Teubner-Töbner) ta- rafından ilk defa tercüme edilen Bizanslı ( Georges Acropolite- ie Akropolit ) tarihinde diyor “ Prens (Ouroche-Uruk) un is- yanını tahmin edemediğimden dolayı imperator ikinci ( Theo- dore Lascaris-Teodor Laskaris)in hışmına uğramamak için işbu Vardarlıların Selânik civarındaki Ordugâhına iltica ettim,. (6 Agustos 1257). Vardarlılarm namı daima Bi- zans (o imperatorlarınn (Hassa alaylarında yadedilir. Saray adetlerini anlatan (Cor- dinus - Kordints) ( De Officus- Dö Offisüs) ünde, bunları şu su- retle tavsif eder. «Vardarlılar sarayın kapu bek- çileridir. e Bunlar İmperatorun çadır hademeleri (Cortinartii-Kor- tinarii)ler gibi kırmızı esvap giyerler. Fakat esvabın kumaşı âdidir. Başlarına, Acem kalpağı biçiminde (Angouroton-Anguro- ton) yani hiyara benzer bir kü- lah takarlar; bunun kenarı sanı renktedir. Bellerinde (Manglavia- Manglaviya( denilen bir kayiş asılıdır ki bununla icap edenleri kırbaçlarlar. Daima ellerinde de bir sopa vardır. İmperator atla çıktığı vakıt, bu sopa ile ahali arasından yol açarlar. Başlarında da bir Bey vardır. e Asılları İranlıdır. Bunları vaktile İmperator Var- dar sahillerine (yerleştirmiştir. İsimleri de buradan gelir... Büyük ziyafetlerde her Alay, her sınıf bendegân gelip İmperatora uzun ömür temennisinde bulundukları zaman, Vardarlılar bu temenniyatı kendi ana lisanlarından yani İranice ifade ederler. İraniden maksat İrandan gel- me Türklerin lisan olduğunu yukarıda izah ettiğimiz gibi, bu Vardarlıların o zaman ne lisan konuştukları da kendileri için Türkçeye nakledilmiş kitap- lardan anlaşılmaktadır. Beş asır müddetince aralarında icrayı ayın eden bütün hırıstiyan rahip- ler lisan hususunda mütehittirler. (Nicetas o Choniates - Nisetas Koniyates) ki kendiside (Hun - Hön) aslındandı, (Alexius Ma- | melis-Aleksiyün Mnmelis ve De Andronice Comneno-Dö Andre- niko Komneno) © tarihlerinde Yarım asır eecelki : VAKIT 16 MAYIS, 1880 aneminin vanaya Arşidük Meksimiliyanın idemindan beri bazi Avrupa devletlerinin kat'ı münasebat Meksika ile ettikleri malümdur. Bu defa Fransa tecdidi münasebat ederek Meksika oümhuriyetini resmen tanı- dığı gibi Rusya devleti dahi Meksika sefirini Petres- burga kabul edeceğini bil- dirmiştir . | giyinen (Rabdophores - Raptofo- res) lerinden yanı Vardarlıların- dan bahsettiği gibi (Pachymere Paşimer) dahi (De Nichaele Palcologo-Dö Nikael Palkologo) ya hasrettiği eserde, İmperatör “Nihael,, in mabeyninde Var- darlılar bulunduğunu kaydedi- yor. Osmanlı imperatorlarının sa- ray bekçileri Arnavatlar olduğu gibi Bizans impratorlarınn 8a- ray bekçileri de vardarlı Türk- lerdir. Vardarlı Türklerden hiristiyan rahiplerin ilk bahsettikleri 1080 tarihlerinde diger bir milletini teşkil eden (kuman-kaman) lar da Balkanlarda görünüyor. 1205 te, Ehli salip kumandam imperator (Baudowin - Boduyin) i Edirne önünde sıkıştıran ve esir eden Bulgar ordusunda henüz putperest, hıristiyanlaşmış 14,000 Kuman suvarisi bulunduğunu o zamanın meşhur Vakanüvisi (Vil- lehardouin - Vileharduyin ) deh- şetle yazıyor. Ta 928 de, Kuman Türklerin- den bir Beyin, Papanın vekili ( Madalbert - Madalber ) ile Ro- maya gittiğini 1817 de (Vene- dik - Venedik) te münteşir (Miyricam Sacrum-İlliriköm Sak- röm ) nam eserinin üçüncü cil- dinin 104 üncü sahifesinde (Far- ati - Farlati ) vesaikile yazmış- tır. Milâdın on üçüncü asrında, yani Osmanlı Türklerinin Avru- paya geçmelerinden bir asır ev- vel, Cengiz istilasından kaçan Türklerin, (o Avrupada Türkçe lisanlarını tamamen muhafaza etmiş olarak hırıstiyanlaşmış ol- duklarını isbat için Klaproth - Klaprotun 1828 de, (Comte Ge- za Kuum - Geza Kuum) un 1880 de ve profosör Bang Bang ım 1911 de neşir ve tahlil et- tikleri, ta Macaristanın göbe- ğinde Milâdn 1311 senesin- de Türk Kuman lisanında ya- zılmış meşhur «Kodeks Komani- cus-Kodeks Komaniküs» kadar her türlü itirazı iskat ettirecek şah vesika (bulunamaz. Kuman aslından olan şişman oğulları nın bilâhara Bulgar istiklâlini uyandırmak için Makedonyadan kuvvet aldıklarını (hatırlarsak kumandanlarla aynı cins ve dil- den olan Türk Vardarlıların Ru- melinde, Osmanlı fethinden ev- vel müştereken ne kadar mü- him rol oynamış oldukları kolayca istidlâl olunur. Bana kalırsa, Avrupada en eski yerleşmiş olan Makedonya Türkleri oraya diğer Türkleri peyderpey çağırmış, diğer kan kardeşlerine Karadenizin şimalin- den aşarak Balkan yollarmı gös- termiş ve bu suretle birbirlerini kuvvetlendirmiş olacaklardır. Bilâhare de Anadoludan ge- çen osmanlı Türklerine kollarını ! açarak Balkan memleketlerinin fethini kolaylaştıran gene bu Rumeli Türkleridir. Altay ve Türkistan ülkelerin- İ den sonra, Türk vatanlarının en eskilerinden biri Vardar boyudur. Reşit Saffet SN iy A SEYAHAT Geç bile kaldık ! Istanbulda kıymetleri Türk san'- afkârlarından yüksek olmadığı halde on defa fozla ecnebi ie rakdrı var Üzel san'atlar musi- ki şubesinin, e ve güzel bir teşebbüsünü duydum. Dahiliye vekâletine verilen bir istida ile Türk topraklarında, Türk san'at adamlarını işsiz, il- tifatsız bırakan ecnebi icrakâr- ları hakkında bütün dünyatın kabul ve tatbik ettiği bir karar isteniyor. Marifeitn iltifata tâbi olduğu- nu aramızda bilmiyen yoktür, fakat anlaşılmaz bir sebeple bu iltifatı hazırlıyan, zaruri bir hale getiren çarelere baş vurmakta daima gecikiriz. Dereceleri belki büyük değil, belki orta bile değil, fakat ken- dileri var olan san'atkârlarımız bütün cemiyet ve kanun müda- faalârından mahrumdurlar. Sırası gelir san'at hayatımızm kapalı ve karanlık ufuklarından içimiz yanarak bahsederiz. Bir era bir eğlence yerinde Türk Miken için hayıf- param çinde mukaddes ateş yanmış mefkürecilerimiz, hükü- met adamlarımız, halkımız hep ayni histedir. Yalnız hayıflanırlar, sade acr- nırlar ve nihayet gözlerini gök- lere dikerek mahzun mahzun ayni cümleyi tekrar ederler. — Ne vakit bu yerlerde Türk- ten başka kimseyi görmek nasip olacak? Sabır ile ne koruk helva, se yelken bezi Lâhur şalı olur. Sabrın manası bu değildir. Eğer — “ne vakit? , le kalırsak o vaktin kıyamete kadar gelmiye- ceğine imanmalıyız. Başka milletler kendi bünye- lerine üşüşen yabancılıktan keskin bir kıskançlıkla kaçarlar. Bunlar iin şiddetli | tedbirler alırlar. Fransa, İtalya, İngiltere gibi es- ki ve büyük milletler şöyle dur- sun ayni milli kıskançlığı Roman- ya, Bulgaristanda da kanun'mad- delerine bürünüp zırhlanmış gö- rüyoruz. Memleket istidatlarını söndü- ren, onlara kazanç ve şöhret kapılarını kapıyan akınlara değil, en basit çalışmalar için seyahat eden yabancılara bile hudutlarını açmıyorlar. Bütün dünyanın yürüdüğü bu haklı, şerefli yolda yalnız bizim izlerimiz yok. Bu acı yoksulluğa birde şu elim neticeyi ilâve edersek felâketin derecesi elle tutulur bir hale gelir. Bugün Beyoğlunda gti eğ- lence yerleri vardır. Bu yerler- de dolaşan bir zat (91) icrakâ- im saz kısmının kadrosunu teş- kil ettiğini görmüştür. O 6) kişiden kaçı Türktür, biliyor musunuz? Sade (16) sı. Dahiliye ovekâletine verilen istidada bu da zikredilmiş ve diğer (milletlerin o vazettikleri siperler gösterilmiştir, Umarız ki bu hak daha uzün zaman gaflet hasırları altında kalmaz! ——— Madam Eskinazi gelmedi Manisada 1 milyon dolar sarfile bir hastane yaptırmak istiyen Madam Eeki- nazinin dün şehrimize avdeti beklenmiş se de gelmemiştir. : Muherrini : Omer RıZ? Afrikada bir baş teki Gün geçtikçe Şiinin etrafına topl# nanlar çoğalıyordu öm 3 İsmaililer Afrikada Kırmıtilerin kanlı muharebelere girişerek veya kendi aralarında döğüşerek izmihlâle sürüklendik- leri sırada İbni Meymunun gizli cemiyeti başka muhitlerde adım- lar atıyor, ve yeni teşekküller vücuda getiriyordu. İbni Mey- mun bu teşekküllerin ne yapa- cağını ve ne semereler alaca- ğını görmeden öldü. Onun ö- lümünden sonra oğulları iş ba- — e ye Ve her tarafa a- ye cemiyet- ekte devam et- vr Bu propagandacılar içinde Yemene gidenler (OKarmitilerin orada muhiti (hazırladıklarını görmüşler, onlar da Mehdinin yakında zuhur edeceğini söyli- yerek ehaliden mallarının beşte birini toplamağa ve Aptullah İbni Meymunun oğluna gönder- miye, diğer taraftan teşkilâtı tevsie devam etmişlerdi. İbni Meymunun torunu Hüse- yin vaziyeti mükemmel bir su- rette idare ediyor, her tarafta- ki deilerie muhabere diz ve bunları canlı ve faal bir surette vee ederek ğe v2 Hüseyin , Afrika ile magribe dailer gönderilmesini emretmiş, yemende ki teşkilât bu işi der- uhte ederek en muvafık adam- ları seçmişti. Bu adamların en mühimmi Ebu Abdulah Eşşii namında biri idi. Yemende İs- maili (oteşkilâtında alnan ve dailiğe kadar yükselen Şii, aldı- ğı emri derhal icra ederek Yemenden M itmi; orada Afrika e Ma se ederek yola çıkmıştı. Yolda bütün hacılar bu ada- mın zübtütakvasına, dini gayre- tine hayran kalmışlardı. Şii, yolun bütün zahmet ve dei m (ar ıgrıplılar arasın yi bir nam e red varmış ve in Tr rm ban çalışa erin er arasında nufuz sonra, ya- icap daveti kabul ile karşılanmıştı. uğ başlıca — bünerlerinden cahillerin harikulâde saya- cağı bir çok şeyleri yapmağa muktedir olması idi. sayede cahil barbarları Okendine etmiş, o derece ki bazı ka- bileler, onün yanlarından ayrıl- maması için, onu istiyen kabi- lelerle harp etmişlerdi. Şii, mehdiden bahsa başla- yinca o taraflarda W okur yazar gezine 5 munazaraya girmek İ fakat İml ve ni ve ateşin taret” buna razı olmamışlardı. a Bir aralık Afrika emisi bu adamdan haberdi “2 rak hakkında tahkikat # sını emretmiş, fakat bu ö katta şiinin lehinde idar€ mişti, Gün geçtikçe, Şiinin da toplanan kabileler muharebe ederek, bü rak elde edilen mevkii etmek zamanı bülül edi; Şi ilk fırsatta, AğliğI hükümetine ilânı harp hükümetin başına va Çok geçmeden Şit si hir zaptetmiye muvaffak 4 ve yakında zuhur ederek öU i ” fethedecek, güneşi Z7 kartacak, ve ölüleri Mehdi namına ortalığı kas? vurmıya başlamıştı. “ Afrika hâkimi | Ziya içkiye ve zevkı taraba mik olduğundan 4 rından bal bab Sm eri : rayında mili ve Meze vakit göğiriyerkeliği şairlik len M. Cons Masfild, eski bir ri sonmuş. bundan on meri inlerinin hararetini nd için soluğu bahçelerinde (o alan buzlu bira taşıyan bu belki de, bu mevkli renler vardır. Ben o fikird ilim. Bir garson, zaten bazı larda bir şaire benzer. içki, birisi içki nevinden canı bedii,, dağıtır. Sonra pe meyhan: nasebetini düşünün! e «bintülinep» le ; ül şu var ki şiirden saraba geçer. şaraptan şiire geçtir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: