19 Ekim 1930 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4

19 Ekim 1930 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

M4 — VAKTİ 19 Teğrineve! 1930 © WAR Sis Hissi niyet sabibi irsanların yüzlerinde birkaç gündenbe- ri ciddi bir endişe gölgesi sezi- iyor. bunun sebebi açıktır. Şu- rada , burada bazı alâmetler göze çarpıyor ki istikbal için pek hayra delâlet eder şeyler değildir. Bir takım kapalı mak- satlar takip eden sinsi politika- cılar faaliyete geçmiştir. Ortalığı bulandırarak, dumanlı havadan istifade etmek ibtirasları mey- dana çıkmıştır. Memleketin hali bizzat Gazi Hz. lerinin Başvekâ- leti deruhte etmesini ve Reisi Cümhurluğa OErkânı OHarbiyei Umumiye reisi Fevzi Pş. nın ge tirilmesini icap ettiği hakkında yapılan neşriyat bu gibi ihtiras- ların bir nevi tezahürü addedile- bilir. Güya Ismet Pş. hükümeti ta- rafından şimdiye kadar devam ve tatbik edilen siyaset Reisi Cümhur Hz. lerinin arzuları ve tasvipleri hilâfına imiş, güya hü- kümetin her nevi icraatı Gazi Hz. lerinin nza ve muvafakati haricinde imiş, güya bütün bu işlerin neticesi memleketi bir fe- lâket uçurumu içine düşürmüş © imiş te yegâne kurtuluş ümidi artık o büyük vatan halâskârının devlet reisliğinden çekilerek hü- kümet reisliğini kabul etmelerin- de imiş! Böyle bir vaziyette dev- let reisliğine de Fevzi Pş. Hz. leri getirilmeli imişl.. Akşam baş muharriri Necmet- tin Sadık B. bu neşriyata cevap verdikleri sırada çok haklı bir sual sordu « Düne kadar Gazinin bitaraf olmasını isteyenler bu gün onun Başvekil olmasına nasıl taham- mül edecekler? , dedi. Hakika- ten son İsmet Paşa kabinesi ye- ni teşekkül ettiği zaman Gazi Hz. lerinin « Ya ben, ya İsmet paşa » maalindeki beyanatı ga- © zetelerde intişar edince bu gün reisicümhur Hz. lerinin başve- kâlete gelmelerini isteyenler: “Bu ne küstahane neşriyat!, diye haykırmışlar ve bu neşri- yatı meçhul makamlara atfen tekzibe bile kalkmışlardı. Şimdi ayni kimselerin bir iki hafta evel küstahlık addettikleri neşriyatı akıllarınca Halk fırkasının ve hükümetinin aleyhine çevirmek için güya memleketin selâmeti bu fikrin tahakkukuna vabeste © imiş gibi göstermeleri hayret edilecek bir cör'etkârlık o değil midir? Türk milletini baştan başa aç ve © çıplak kalmış ve büyük bir felâket uçurumu içine düşmüş ve bu ha- lin yegâne mes'ulü Halk fırkası hükümeti imiş gibi göstermekle karanlık maksatlarına varacak- larmı zannedenler biraz gözlerini açsınlar. Etraflarina baksınlar. © Türkiye Cümbhuriyeti biç bir va- kit bu günkü kadar barice kar- şı kuvvetli ve sözü dinlenir bir © devlet (manzarasını göstermiş midir ? Bugün, yarın Yunan başvekili © M. Venizelos Ankaraya gelecek- tir, Bu Venizelos mütarekede memleketi mahvetmek tertibatı- mı yapan Venizelostur. Gazi Tür — kiyesine karşı haricin verdiği ehemmiyeti nazarlarda canlan- dıran bu seyahatte bir kıymet varsa bunun şerefinde yedi se- © nedenberi İsmet Paso bükümeti © tarafından takip ve latbik edi- s Basıyor! | Küçük haberler Avrupa ekspresi — Avrupa eks- presi dün bir sest tethhürle gelmiştir. Esnaf Obankası müdürü — Doktor Faik Peş tetkikana bulunmak üzere gittiği Almanyadan dün şehrimize düönmiştir. Yalova için — Süratli bis vapur ölanacağını umum! müdür söylemiştir. Ticaret borsasında — Buğday fisundan dahı ucuz bir hale gelmiş ih- racat Ümideri azalmışur. Harici ticaret dairesi İşe başlama müdürü Cemal B. büronun dünya piyasalarından tüccarımızı günü gününe haberdar edeceğini hariçte müşteri bulacağını söylemiştir. Diyarbekir, Van ve Ankara- da — Kisa çılü mevçli telsiz istasyon. lârnin montajı ikmal edilmiştir. Vakit kürresi — Bir aya kadar işliyecektir. Tuğla harmanları — İçin gele. cek sene asri tesisat vapılacakur. Tüccar bu yüzden tuğla fintlarnm birkaç misli artacağını söylemektedir. Bir istatistiğe göre — Şehrimiz. de 308 İlk mektep ve 2000 muallim vardır. Istanbul erkek lisesi mezun- ları — Bir içtima aktetmek için mü- | sasde İstemişlerdir. Rıbtım şirketi — 3 sene içinde sntrepolarında havaf, osri tesisat yapa- caktır. Müskirat satışları — Son zaman- larda azalmıştır. Yekalanân kaçak takı | mikrmıs da yüzde 70 tenaküs ermişeir. Mutahassıs celbi için — Sanayi | ve mâadin bankasında bu sabah bir iç- üma yapılacaktır. Amerikalı bir maden şirketi — Memleketimizden mühim mikt rda B va- sit almak istediğini ticaret odasına bil dirmiştir. Sanayi birliğinde — Dün çorap fabrikatörleri toplanmış ve Avrupadan çorep İthalanı azaldığı için Ansdoludi Aptülkemicin mirasçıları Türk-Ingiliz mubakemesinde dün Ap- tülhamit yeresesinin davalarına bakılması mukarrerdi. Bu muhakeme 29 teşrinsaniye talik etmiştir. Türk- Italyan mahkemesi 53 teşrini- evvelde açılacaktır. len milli siyasetin bir hissesi yok mudur? Venizelos gibi bir siyaset kurdu baştan başa aç ve çıplaklar ile dolu bir memle- kete, babusus bu memleket dünkü can düşmanı Türkiye o- lursa, büyük değil, küçük, hatta pek küçük bir kıymet verir mi idi? Bu Türkiye ile bütün mazi- ye ait hesapları unutarak sami- mi dost olmak siyasetini takibe karar verebilir mi idi? Fakat küçük akıllırı ile dev- letin büyük siyasetlerini sokak- tan idare edebileceklerini zan- nedenlere bu bakikatleri itiraf ettirmek mümkün değildir. On- lar gözlerini kapıyarak, kulakla- rını tıkajarak bildikleri yolda gidecekler, bugünkü sözlerini ya- rın gene tekrar edeceklerdir. Bu bedbahatlar bize öyle ge- liyor ki Gaziyi riyaseti cümhur- luktan başvekilliğe davet ederek bir taraftan memlekete ve mil- lete karşı vazifesini yapamıyor- muş gibi göstermek, diğer taraf- tan Fevzi Pş. Hz. lerine reisicüm- bur namzetliği tevcih ederek kendisinde makam ve mevki ih- tirası uyandırmak, nihayet milli kahramanlar arasında şahsi re- kabet bisslerine yol açmak ümi- dini besliyorlar ve bu yoldan gi- derek memleket işlerini istedik- leri gibi karıştırabileceklerini ve bulanık suda balık avlıyabilecek- lerine zannediyorlar. Fakat kendi- | lerini temin edelim ki çok ak. | danıyorlar. Mehmet Asım Günün siyaseti : Orta Avrupada İman masyonai (o sosyalist fırkası omatbuatı (o calibi dikkat bir haber vermektedirler. Italya hükümeti cerubi Trolda Almanca okutulmasına ve Alman akalliyeti tarafından hususi mek- tepler açılmasına müsaade ede- cekmiş. Eğer bu haber doğrü ise Roma hükümetinin Alman- larla münasebatını takviye etmek gayretinde olduğu tezahür eder. Esasen Alman nasyonal s0s- yalistleri siyasetlerinin (faşizm ile olan alâkasını saklamamak- tadırlar. Hitler gurubu her ne- kadar Rayıştağda hemüz bir akalliyet halinde görünüyor ise bu gurubun muhalefet yolunda bir taraftan aksa sağdaki milli- yelperverlerle ve diğer taraftan aksa soldaki koministler birleş- mesi ihtimali pek kavidir. Ra- yiştağın ilk toplanışta M. Döve- nin Riyasete getirilmesi s0sya- listlerin meclisteki tefevvükleri- nin kati olduğuna 'bir delil teşkil edemez. Mubalefetin en kalabalık gu- rubu milli sosyalistlerinki olduğu- | va ve bu gurubun faşizm ile büyük bir mükarenet iddia et- mesine bakılacak olursa, Alman- yanın âtide faşyo siyasetini kabul etmesine ve belki de Duçenin Romaya doğru yürüyü- şüne muadil bir Berline doğru hareketinin vukua gelmesine muhtemel nözarile bakabiliriz. Bu takdirde faşizmi oAvrupa kitasının bütün vasatını işgal edecektir. İşte Duçenin Tirol Almanlarına karşı » gösterdiği müsamehanm sebebini bu nok- - | tada aramak icap eder. | Fransa böyle bir*halin “Ken” disi için tevlit, edeceği tehlikeyi müdrik bulunuyor. Şark ve ce- nubunda biri ezelden düşman diğeri sabık dost olan iki raki- binin elele vererek muazzam bir cephe teşkiline çalıştıklarını gö- ren Fransa her iki memleketteki heyetan ve feveranın tesirile asabileşmektedir. £ Bunu (bize Fransız matbustı ispat ediyor, | Parisin en mübim gazeteleri Fransız hudutlarının me suretle müdafaa edildiğini izah eder makaleler yazmakta Fransız ricali başta M. Tordiyü olmak üzere emnü se'âmetin teminini her şeye takdim ettiklerini Söylemekte- dirler Şurası muhakkaktırki büyük harbin koparttığı ahü eninler henüz susmadı ve kelleg misa- kının irozaları henüz kurumadan Avrupada 913 senesindeki vaz yeti andıran bir vaziyet hadis olmuş bulunuyor. Puankaranın mukaddes ittifak ismi altında çıkarttığı hatırati dikkatle takip edenler eski reisi bükümetin 1914 iptidasinda'not etmiş oldu- ğu muzlim muhitin tekrar Av- rupa kıtasını sardığı hissini ha- sıl ederler. Beşeriyet için çok elemli neticeler verecek bir ikin- ci umumi bogazlaşmanın arife- sindemiyiz yoksa hali hazırdaki gerğinliğe rağmen milletlerin asabi Duçenin tahmini veçhile 1935 kadar tahammül edecek bunu tayin etmek mümkün de- ğildir. Yalnız şurası kestirilebi- lirki Italya, Alman mukareneti tamamile busule gelerek iki mil- let yapacakları sovletle muvaf- fak olacaklarına kanaat getir dikleri gün tarih büyük hadise ! kayıt edecek ve Avrupa harita- sında pek mübim inkilâplar görülecektir. M. Gapyur KIZIL E-) (Dozer an) GÖMLEK | Utanmaz adam senin burada işin ne? — Fakat Mervanın bunlara çor sert sözler söylediği anlaşılıyor. — Ne yapsın, bu adamlara geliniz ( duyunuz, gelmiyorlar; gidiniz, diyoruz gitmiyorlar. Bun- lar her şeyle istihfaf ediyorlar. Bu adamlarin mahiyetini anlaya- madık vesselâm. — Fakat bir çare bulup bun- lardan kurtulmamız lâzım. Onun için siz daha sabırlı davranmalı, Mervana çarcabuk kanmamalıdı- nız. —O halde sizbir çare söyleyi- niz. Biz sizin önünüzde bunlara en güzel sözleri söyledik, en hayırlı o vaitlerde O bulunduk. Dabane yapabiliriz?., — Sabrederiz. Fakat Mervan gibi bir gence uymayız. Onların tecrübesi azdır. Sözlerini tart- madan söylerler. Onların balk nezdinde itibarları yoktur. On- lar sizi bir muzayakadan kurtara- maz, bir müşkülden çıkaramaz- lar. Işi daha iyi idare etmek lâzımdır. — Ali, bunların hepsi güzel. Sen bana bir yol gösterinde ben kabul etmedim mi? Teslimi- yet göster! dediniz. Peki, dedim. Bir netice çıktımı? — Çıkmadise tekrar görüşme- miz, vaziyeti tekrar mutalea et- memiz ve ona göre bir bir ka- rar vermemiz icap etmez mi? El birliğile hareket etmiş olsay- dık şüphesiz vaziyet 'Bâm' başkı olurdu. Bu adamların bize karşı bir diyecekleri kalmazdı; Halbu- işi Mervanın aklıma bıra“ ktınız. Öyleyse bize hacet kal- madı Biz gidelim, sizde başını zın çaresine bakınız. Ali bu sözleri söyledikten son- ra kalkmış, ve hiddetli hiddetli dışarı çıkmıştı. O çıktan sonra, Naile içeri girdi. Zevcine: — Gördünüz mü? dedi. Mer- vanin aklile hareket hiçte doğru değilmiş. Hz. Osman cevap verdi: — Kar.cığım! Mervan ne yap- tiki? *Bu adamların reislerini içeri çağırdı, gelmediler. Gelme- yinee onları tehdit etti. Bizim büsbütün zaif olmadığımızı ihsas etmek istedi. Sen hakikali isti- yor musun. Bu işte fikir, Merva- nın fikridir. Yapılacak iş, bu adamlara karşı silâhlı bir kuvvet çıkarmak ve onları hemen da- ğıtmaktır. Bu mesele ancak bu şekilde hallolunabilir, Fakat ben bunu yapamam. Ben bir tek ada- mn kanı dökülmesine müsaade edemem. Kan dökmektense, kendi kanımın dökülmesini tercih ederim, Sen emin olki Alinin bir çaresi olsaydı, onu çoktan söylerdi. O da ne yapılacağının farkında değildir. Naile bu sözleri derin bir en- dişe ve huzun içinde dinledi. Sonra başını kaldırdı ve rica etti: — Siz, gene Alinin gönlünü yapımız. O buradan dargın çıktı. Onu çağırınız, yahut ona gidiniz. Osman bu teklifi kabul etti; — Peki, dedi, şimdi ora a- dam gönderirim. Gelmezse ken- dim giderim. Osman bir adam göndererek Aliyi çağırttı. Fakat Ali gelmedi. Geceleyin Hz Osman kalktı, Komşularının kapısından çıktı ve Alinin evine gitti. Ona: — Amca zadem, dedi, beni bırakkın mı? Beni bu haydutlar- la yalnız başıma mı birakıyorsun? Ali: — Haşa, dedi, seni ben nasıl bırakırım. Fakat sen bizimle meşveret edeceğine, başkalarının fikirleri ve başkalarının mutale- aları ile harekete başladım. — Canım, sen bu lakırdıları birak ta düşündüğünü söyle. Teklif edeceğin bir tedbir varmı? — Bilmiyorum. Bu adamlar yeniden coştular ve tehdit amiz bir vaziyet aldilar. Bunlara söz dinletmek çok müşkülleşti. — Ali! dinle, ben bu işin bir anda nasıl yatıştıralacağını bili rim. Ben bu Medine halkını si- lâh taşımağa davet edersem hep- si bir anda silâha sarılır ve bu fesadı kökünden kaldırır. Ben bizzat tehlikeye girsem bile bu çareye baş vurmayacağım, Benim emrimle hiç bir müslümanın kanı dökülemez. Onun için iyi düşün ve ona göre ne diyeceksen de. Yoksa benim hakkımı ödememiş olursun, Hz Ali düşündü. Nibayet bir söz söyliyebildi : — Variyet çök karanlık: Bunun üzerine Osman kalktı ve evine döndü. yi —18— Dişarda bu vakalar cereyan ediyorken içerde başka mabiy- yelte hadiseler vuku buluyordu. Leylâ odasına çekilmiş, düşü- nüyordu. Mütevali basiseler ona matemini onutturmuştu. Bir ara- lık onun kapısı çalınmıştı, Leylâ, kalkmış, kapıyı açmış, babasile karşılanacağını zannederken kar- şısında Ebubekirin oğlu Mehme- di görmüştü. Bu hiç beklenil- miyen ziyaret onu şaşırttı. Onun şaşkınlığını sezen genç: — Korktunuz mu ? dedi. Leylâ ei Hayır, dedi. Bir emrinizmi var Bu sefer Mehmet şaşırmış, fakat birdenbire kendini topla- mi; ai Beni Ali gönderdi. Bir ihtiyacınız olup olmadığını sor- mamı emretti. — Çok teşekkür ederiz. Bir ihtiyacımız yoktur. — Babanız nerede? — Bilmiyorum, dişarı çıkmış olacak, (o kendisini görmek mi istiyorsunuz?... — Evet, onunda hatırını sor” mak istiyordum. İkisi bu şekilde konuşurken telâşlı adımlarla yaklaşan biri son dererece hiddetle bağırdı. — Senin burada işin de? Mehmet geriye baktı Merv” nın gözleri ateş püskürüyordu. Mehmet © pervasızça (o cevsP verdi. — Na karışıyorsun? — Ne demek, burası bizi evimizdir. Sen bizim evi bizden müsaade almadan kadı” larımızla konuşmağa cür'et edir. yorsun. Ne utanmaz a Uma

Bu sayıdan diğer sayfalar: