20 Ekim 1930 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 3

20 Ekim 1930 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

- 72 milyon lira ! İsmet Pş. hükümetinin memlekete 7 ayda kazandırdığı ... Iktısadi programın iki maddesi İsmet Paşa yani Halk Fırkası hükümetinin, takip ettiği iktisadi siyaşetin bir cüzü olan yerli malları (koruma (o cereyanının ve hükümetin hariçten aldığı mallarda tasarrufa riayet hak- kındaki kararının çok iyi seme- reler verdiği 930 yılının ilk yedi ayı zarfında Türkiye harici tica- ret faaliyetinin tetkiki sarahaten göstermektedir. Bu siyasetin en mühim seme- resi , ithalât ve ihracatımızın herbirine karşı vaziyetinin 930 senesi ilk yedi ayı zarfında, şimdiye kadar görülmemiş bir nisbette, müyazeneye yaklaşması olmuşutur. Bunu rakamla tesbit edelim; Türkiyenin ihracatı 929 yılı- nın ilk yedi ayı zorfında ancak 86,2 milyon lira olduğu halde ithalâtı 153,8 lira kadar tutmuş tur. Yani ithalât ve ihracat ara- sında ithalât lehine 67,6 milyon liralık müthiş bir fark vardır. Halbuki, 930 senesinin yine ayni devresinde, yani ilk yedi ayında ihracatımız 77,2 milyona ve ithalâtımız İse bir sene ev- velkine nazaran “5 48 azalarak 81,17 milyon liraya baliğ olmuş- tur. Bu suretle, ithalâtımız ile ihracatımız arasındaki fark ilk defa olmak özere yalnız 3,9 milyon liraya inhisar ederek mü- vazeneye doğru büyük bir ad atmıştır. Ün mm rine fezla ithalâtta bulunmamıya atfetmek suretile 930 senesinde bunun azalması lâzım geleceğini düşünmek büyük bir hatadır. Bu doğrudan doğruya, Halk fırkası hükümetinin milli malları koruma ve hükümet tarafından hariçten alınacak mallarda ta- sarruf hakkında, iktisadi prog- ramına ilâve ve tatbik ettiği iki mühim maddenin kıymettar bir neticesidir, Bu ciheti yine rakamla ispat etmek, yeni gümrük (tarifesi münasebetile, bunun tatbikinden ğunu göstereceği cihetle muza” af bir ehemmiyeti haizdir. 929 yıllık harici ticaret İsta- tistikimizin neşredilmemesine rağ- men aylik risleler üzarlade Ya: pılacak ufak bir tetkik 929 se- mesinde 256 milyon lirahk itha- lâtımiz olduğunu bize göster mektedir. Memleketimizde normal dev- renin başlaması itibarile | esas ittihaz edilebilecek olan 924 te 195.6; 925te 241.6; < 926 da 2347; 927de 214 ve 928 de 223,5 milyon liralık it halâtımız mevcut olup © bunun yıllık vasatisi 221 milyon lira- dır. Şu halde 929 senesinde an- cak 35 milyon liralık fazla itha- iâtta bulunduğumuz — anlaşılır. Bu nisbetteki itbalâlın 930 se- © pesine pek fazla tesir yaplığını çi zannetmek kabil değildir. Çün- kü a söylediğimiz gibi İ- çinde (bulunduğumuz senenin ilk yedi ayı içinde bir sene ev- veline nazaran 72,7 milyon lira- lık bir tenakus vardır. Bu tena- kusun 929 dâ yaptığımız 35 milyon liralık fazla itbalâttan neşet ettiğini iddia etmek tabii mümkün değildir. Çünkü 929 senesinde, vasa- tiye nazaran tabassul eden it- halât fazlalığı, 930 da tahak- kuk eden tasarrufun yansın dan daha azdır. İhracatımıza gelince, 929 se- nesinin ilk yedi ayı zarfındı 86,2 ve 930 ei 7 al anyesi esnasında 77,2 milyon lira tut- | muştur. Bu, esas itibarile zeytin yağı ihracatımızın 930 da takip etmesi icap eden ve mütehassıs- larımızca malüm olan tabii sey- rinden ileri gelmiştir. Bunu izah Me inyağı ihracatımız, zeytii ahenkle bir sene gi ! diğer yıl eksik olmasından tek senelerde ziyade ve çift sene- lerde az olmaktadır. Bunu ista- tistiklerimiz sarahaten göster- mektedir. Netekim. tek seneler olan 925 te 11,5; 927 de 108 ve 929 da 15,3 milyon kilo zeytin- yağı ihraç etmemize rağmen çift seneler olan 924 te bunun 747 bin ve 926da 1,1 ve 928de 2,2 milyon kilo kadar olması itiba- rile 930 senesinde fazla zeytin- , gah * grace intizar edilmiyor- ti. ille bahsettiğimiz farkın bek mühim bir kısmı sırf zeytinyağı ihraca- imei intizar edilen vaziyetin en ileri gelmiştir. Çünkü 929 senesinin ilk yedi — içinde 8 milyon liralık zeytinyağı ihraç ettiğimiz halde 930 senesinin ayni devresinde ancak 618 bin liralık bu cins ihracat yapılmıştır. Maamafih, en esaslı ihracat emtiamız olan tütün 930 sene- sinin ilk yedi ayı zarfında, bir sene evvelki ayni zamana nis- beten 22,7den 23,2 milyon liraya yükselmiş ve pamuk ihracatımız ise tam iki misli fazlalaşarak 5,2 milyondan 10,4 milyon liraya kmıştır. Bu vaziyetin, Halk kası hükümetinin ziraat ban- kaları vasıtasile, çifçileri hima- yesinden ileri geldiği aşikârdır. Her sene mütemadiyen fazla” laşmakta olması itibarile ilerisi için çok büyük ümitler veren İs met paşa hükümetinin demir yolu siyasetile memleket şimendifer ağlarile örüldükten sonra Türk köylüsüne (o milyonlarca liralar getirecek olan yumurta ihracatı mız da 930 senesinin ilk yedi ayı içinde bir sene evvelkine mukayeseten 1,7 milyon fazla” laşarak 5,2 milyon liraya yük- miştir, Bütün diğer hayati faydalarını bir tarafa bıraksak bile, iç Ans- doluda çürüyen yumurtalarımızın ilerde şimendifer yüzünden mem- lekete getireceği milyonlar hususta yapılan ve yapılacak olan rı kat kat çıkara" caktır. Tütün, pamuk, yumurta, fındık, gibi esaslı ihracatımızın bu sene evvelkine nazaran daha ziyade olacağı anlaşıldığından 930 umum ihracatımızın sene nihayetinde | il ML ii | Şahsiyata “döküldü ! SA Darülfünun müderrisleri bir- birleri için neler diyorlar ? İntihap mazbatası ve protesto maarif vekâletine gönderildi e - Cuma günü Darülfünun Emini intihabında edebiyat ve ilâhiyat fakülteleri müderrislerinin Yusuf Ziya ve Muammer Raşit B. lerin namzetliklerine vsulen itirazla içtima terketmeleri üzerine ta- haddüs eden vaziyette dün de bir değişiklik olmamış, iki taraf ta kendi görüşlerinde israr ey- lemişlerdir. ş Eminlik mazbetası gönderildi Darülfünun emin vekili Mus- tafa B, de intihabat hakkında bir mazbata hazırlayarak evelki ak- şam maarif vekâletine gönder- tmiştir. Marti B. dün bu münase- betle şunları söylemiştir: — “Yusuf Ziya ve Muammer Raşit B. lerin intibabına ait mazbatayı vekâlete selen İçtima Darülfünun ocalarının içtimadır. Obstrüksiyon yoktur. Çünkü intihapta fakültelerin va- ziyeti mevzubahs olamaz. Sa- londan çıkmak doğru bir hare- ket değildi zannederim. Intihap kanuni şekilde yapılmıştır. Da- rülfünun diyam azasına gelince da fakülteler meclisi ta- ml intihap edilecektir. Diğer laraftan edebiyat ve ilâhiyat fakülteleri namına Köp- rülü zade Fuat B. de vekâlete bir telgraf çekerek iki fakültenin ademi iştirakile yapılan intihabın fasit olduğunu bildirmiş ve key- fiyeti protesto. etmiştir. Aynca, bu hususta iki fakül- tenin müşterek kararı, halinde Maarif“ vekâletine bir tahrirat gönderilmiştir N vd Yenlış bir haber Dünkü akşam gazetelerinden biri bu iki evrak maarif vekâ- letine sıl olarak vekâletçe — minliğe Muammer > B. in ta- inini, ip edildi; yazmış” sa da yaptığımız tahkikatta bu li yanar sz ersen aye ra k göstereceği muhak- kak dana Me yak i ii aş neticesini na” yeke Sayi İilak bile, diğer memleketlere mukayese edildiği takdirde ihracat variyetimiz daha iyi bulunmaktadır. : Çünkü bir sene evvelkine na- zaran ilk yedi ayda Türkiye ihracatında ancak "o İl bir fark mevcut olduğu halde İngiltere ticaret nazaretinin resmi gazetesi ayni devre esnasında, Amerika ihracatının * 22,6 ve İtalya ihracatının © 29 ve İngiltere ihracatının “e 16,4 ve Belçika ihracatının *6 14 daha az oldu- ğunu hesap ve neşretmiştir. Harpten sonra, cihanın geçir- mekte olduğu iktısadi buhranın el'an bütün şiddetile devam et-, mesine ve tabii memleketimizin de bu tesirden âzade kalamıya- cağı muhakkak olmasına rağmen, İsmet Paşa hükümetinin ittihaz ettiği iktısadi tedbirler sayesim- de elde edilen neticeler her hak de hürmet ve takdirle karşıla: İ nacak muvaffakiyetlerdir. Iktısadi programının milli mal- ları korumak, hariçten yapılan hükümet mübayaatında tasarruf gibi iki maddesi, yukarda ra- kamla ispat edildiği gibi, yalnız yedi aylık kısa bir müddet için- de, memlekete 72 küsur milyon lira kazandırmak suretile iktisadi muvaffakiyet ihraz etmiş bir hü- kümete, ayni cepheden muhale- fet her halde mağlübiyetle neti- celenecek bir tabiye tarzıdır. EN i haber teeyyüt etmemişti. Edebiyat fekültesi reisinin beyanatı Köprülü zade Fuat B. dün bir muharririmize şunları söyle- miştir: — İntihabat evrakı daha dün akşam yola çıkarılınış belki şim- di Ankaraya varmamıştır. Maarif vekâletinin iki fakülte- nin noktai nazarlarını dinlemeden kanuna taallük eden bir mese- İede böyle âni bir karar verece- ğini ümit değil tasavvur bile etmeyiz. Biz doğrudan doğruya Darülfünunun başka işleri olma- yan müdderrisler icn ida- resini istiyoruz. Hatta Fakülte reisleri bile bu cins müderrisler- den mürekkep olmalıdır. Hukukçular dört ay hazırlan- maşler | Biz noktai nazarımızı müdafa- a ederken biç bir şahsi düşün- ce takip etmiyoruz. Fakat buna mukabil Hukuk fakültesi mual- limleri itirazlarımızı benim emin olmam için ileri sürdüğümüzü iddia ediyor. Ben emanete namzetliğimi ar- kadaşlarımın o uzun osrarl reddettikten sonra nihayet mu- ayyen prensipler üzerinde birle- şen iki fakültenin ısrarı üzerine ve perşembe günü kabul ettim, Halbuki diğer taraf namzetleri- ni dört ay evel hazırlamıştır. Eğer: benim de böyle bir e- melim , olsaydı herhalde böyle hareket etmezdim. Bunun için “biz karşmtarafa hiç bir şahsi hücumda bulunmadı- halde onların, işi şahsi- yata dökmelerine teessüf o©- derim. OHer şeye rağmen biz prensiplerimizi bugün de, yarın da sonuna kadar müdafaa edeceğiz ve ancak bizim galibiyetimizin tahakkuku takdirindedir ki Darül- fünun Darülfünun olacaktır. Şerif bey ne diyor Muharrirmiz bundan sonra garp edebiyatı müdderrisi Şerif beyle görüşmüş, mumaileyh şun- ları söylemiştir: — “Evvelki günkü darülfünun emini intihabı arızi darülfünun- cuların daimi darülfünunculara karşı muvakkat galebesile neti- celenmiştir. “Muvakkat diyorum çünkü eminim ki vekâlet hukuk- çuların hukuk © moktai nazarın- dan bile sakat olan görüşlerini kabul etmiyecektir.,, Maamafih bu şerefli galibiyet beni ikisi ortası bir galebeden (daha çok memnun etmiştir. Çünkü iki zıt cereyanın tebarüzüne çok yardı- mr olmuştur. Eğer hukukçular 45 kişilik bir ekalliyetin sesini | işittirmesine müsaade etselerdi ihtimal biz de susacaktık ve işler eskisi gibi yü- rüyecekti. Şayanı teşekkürdür ki hukukçular “her şey bizim,, diye ortaya çıkmakla bize, her şeyi a- çıktan açığa söylemek fırsatını vermişlerdir: A — Hukukçuların üç aydan- beri ve imza toplıya toplıya te- min ettikleri ekseriyet bizim ek- seriyete yıkın olan ekalliyetimiz gibi bir prensipe istinat eden bir gurup değildir. Onların gru- pu şu üç zümre müderrislerden müteşekkildir: 1 — Dışardaki kazancı düşü- nen ve bu kazancın muhtel olma- sının önüne geçebilecek bir “e- min,, arıyan hukukçular. 2 — Bir ıslahat yapıldığı tak- 3. — VAKİT 29 Teşrinievwel 19308 lemiştir: d —unağdur ola.allarımı sal gekingenler. 3 — Hüsnü Hâmit Beyin b iltihak etmesinden münfail ke miş olan bazı seriülinfial “fer ler,,, Yani menfaat, endişe, ir al birleşmiş ve mefküreye, da fünunun hakiki bir darülfü olması mefküresine meydan o mak istemiş ve muvakkat bir lebe çalabilmiştir. B — Serbest bir müderrisi min yapmak istiyen müderri; re sormak isterdim: Bu serbest müderris bir şi tin mümessili olarak hükün nezdinde teşebbüsatta bulund tan sonra ertesi gün bhükün nezdinde darülfünun müderr olarak nasıl çıkabilecektir? timal böyle bir şirket müme; resmi sıfatından bilistifade ketinin menfaatlerini daha E yük bir kuvvetle müdafaa ed lecektir, fakat o korkarım ki | vaziyette bulunan bir darüli nun emini darülfünunun mena ini daha sönük bir sesle müd a etmek ıstırarında kal Yoksa darülfünun emini Molyerin Obir piyesinde & duğu gibi şirket mümessil tile başka ve darülfünun müm sili sıfatile başka bir elbise giyecektir? Bir az mantık ve E az insaf lâzım!!!... İ Maamafih zannetmeyin ki zim itirazımız şahıslar içind Bizim itirazımız sırf noktai nazarmdandır. Biz di ruz ki darülfünunun serbest caları darülfünunun ihtiyaçl nı daimiler gibi anlasalar bile imi kadar duyamazlar. a edemezler, çünkü ü nun dertler! serbest müderrisi rin derdi değildir. Darülf dertleri ası daimi müd kendi dertleridir. Evet a ve ikna mantıktan fi zamer'Ja ve b:”.i daha fi ve heyzandan kuvct aldı. *. sörbets müderrislerde | Ladar m...'ık vardır; fakat rülfünun işleri hususunda seleler gibi alelâde bir Mese alelâde bir davadır; bizim iç ise bu bir mefküre ve bir Meve diyei meselesi, da: er | Yusuf Ziya Beyi Darülfünun eminliğir zet gösterilen Yusuf Ziya B, de muharririmize: o | — İntihabat, nizamnaMenin rih ve senelerdenberi tatbik len şekline muvafık sörett,. ce yan etmiştir.,, demiştir. Başka bir mesele R İntihap hakkında dedi evam ederken diğer tara, kak ve Tep fakülteleri ye aİ lerinden bir kısmı da pun emin vekili Mustaç, yaret ederek cuma e hapta Hüsnü Hâmit Beyi zin gibi insanlarla bir 2 da bulunmak şin olur, at salonu terketmesien İsi ler ve Hüsnü Hâmit darülfünunda yeri olp, İ' zımgeldiğini söylemişi, Edebiyat fakültesi B. dün bu bususta da ş — Ortada istifaya yil yoktur. O gün ayrıca mit Beyin arkasından « kildiği yazılmış ve bi dilmiştir. Halbuki gürü), yet salonu terkettiktey, seriyet tarafından Yi Bunlar adi iftiralardı, P! dan bunu bize atanları, > ni meydana ko: 1sin ruz. Ve eğer i / Hüsnü Hâmit B, in dez de edep ve terbiye ineği h olmıyarak yu'n çeke ibi

Bu sayıdan diğer sayfalar: