20 Ekim 1930 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4

20 Ekim 1930 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

e 7 23 TA 1 A m Aİ 4 ecep B.in Beyanatı Şat Nafia Vekili Recep Beyin dünkü nüskamızda Dp . Refah meselesi Gazeteler yazıyor h istiyoruz, & ze mantik yut- | Niçin biz öyle değiliz ? İ«. Eray semen evvel Alkınnyadan) acı bir mektup almıştım. Her hatır-| layışımda utançtan alev gömleğini|ma ileri sür tıma geçiren bu mektuptaki ze- bir şuda z Türk kahramanlığına hayran o izun bir beyanatı çıktı. Recep İlan garplı bir san'atkâr, Türk za . bu beyanat ile bir gazete İferini n eserler yazmış ve b tarafından o son günlerde şahsı İtanıtmış. Bizim cömert maksadımız nedir. 8leyhine tevcih edilen haksız İda san'atkâra Türk san'atının bir|bana acık elle tutulur gibi söyleyiniz atlara, ve çirkin imalara cevap Jeserini, bir halıyı hediye etmiş, Ha) dedim. Veriyor. ve haysiyetini İl: güzel, pahası ağırmış. San'atkârı| | | kirletmek için tertip (edilen Jeserinin uyandırd “— Ekmeğin ucuzlam eli şatolar, ve altın fışkıran dar, bu şark halısı gü inin hakiki mahı. |E ak2t bir zaman yalar afsanesinin akiki mahi- İsan'atkkrla halk Yeti ibaret Âh umumiye içedilmiş... rin ediyor. Bana yazan, bazı isimlerden de , Recep B. senelerce bu devle- | behsedebileceğini söylüyordu. E- BİA mes'ul makamlarında İPeY Zamandır tek başıma taşıdığım) halk vefa nmuş ve bu sıfat ile iş göre | VU utancı, artık herkese göstermek) (oOÇünkü halk ihtiyaçlarını temin ede- “Ü bir zattır. Kendisinin yaptır |V* paylaştırmak sitiyorum. Bu su-)miyor.... işler hakkında tenkitler yapıla | akar meal ke Tk ENA ayan bili, Bu. işler içinde hatalı çıkar ve milletçe lekeden kurtulu- biğ). bulabil. Bu itibar |” Halı ıstırabı her fırsatta gön a . : jlümde acısını duyurur. Meselâ dün|re ii var, Monşer lüks bugünün kendisine maddeten veya |bir hikâye, hayır | birlbir ihtiyaendir. wen mes'uliyet isnat Ooluna- |müşahede dinledim içimde halı u- ir. Fakat Recep Beyi yakın. İtancı en keskin acısı ile vicdanımı tanımış, kendisi ile az çok Jinletti: adaşlık etmiş olanlar pekiyi | (Avrupadan yeni gelen bir zata,'m iler ki onun hüsnü niyetinden |bir dostu: “ibret alımacak nelerilir mi vazifesinde ociddiyetinden gördüm?,, diye sormuş ada şu ma| dörüstlüğünden şüphe edilemez. |<<7a51P! anlatmış: ke ii NN azeteci ve Halk fak ; Çarşıdan geçerken üzüm almak — Hükümet elini borsadan Sekerse pe wkasına Üistedim. Pazarlıkta uyuştuk fakat|memleket refaha erer. o Komiseri kal mensup bir meb'us sfatile tabii | herif tartarken, alttaki fena sal- dırmak kâfidir. olarak Recep B. ile temaslarım |kımları sürmeğe çalıştı. Mâni ol) o Çünkü tabii olan şeylere oldu, Bu temaslardan bende mak istedim, razı olmadı ben de|müdahale etmemelidir. kalan intiba bu muhterem arka- |mmalını almaktan vazgeçtim uzak-| Köylü: daşımız. hakkında yukardaki |Ja3t7m. il mağ bilya emen İM verirken kalbimde eb | , Tam bu sırada iyi giyinmiş, ter-İtan kurtarmalıdır. o ? biyeli bir zat büyük bir nezaketle | Küçük bir tereddüde mahal bi- |beni alıkoydu ve: ©. rakmıyacak mahiyettedir. — Lütfediniz efendim, i Bununla beraber bugün bu şuracıktaki polise kadar gidelim. is ile meşgul oluşumun se- — Niçin? £ bebi Recep Beyi müdafaa ct | RR sizi aladtmak yek gayreti değildir. Recep Bey İistedi, cürüm işledi. kendisini dünkü beyanatı | id ile | dil ana cevabını verdi. pek iyi müdafaa etmiştir. İşim vardı. Sonra yabancı eller-|lü unsurudur. Tek bir kelime ile Köylü. z icap ettikçe bu mü- de yabancı kanunların hükürn sürdür. Ekmeği”ucuz aimük kistiyey Ti şabsan yapacak kuvvet 'düğü mahallerde sürünmek te hiç|san; i neden az İstismar © olunu- VW İbiliyettedir. Benim burada /istemiyordum. Muhatabıma aldan- n bizim refahımıZa hizmet ef bahsetmek istediğim nok- |madığımı, zarar görme da-İmiyor diyen insandır. di ı taraf gazetelerinin şah- | V2€ olmadığımı anlatmak istedim. , ekmek burada, Yerli malın, i g : e Razı olmadı sevimli, ince nezaheti-| yerli ii lin semboli ald Ywiyet ve şeref bahislerinde | : ii klar, t : İle mutlaka polise gitmemizde israr| (Ekme elim vaziyettir. Bu ga- Zetel, N . etti. Nihayet dayanamadım. Bir az|lasın'da Su, o arasıra işi şabsiyata dök- |ilerdeki noktaya gidip (o derdimizili diye güya herkese iti- anlattık, Polis, geldi, istediğim hlâk dersi vermek iste- | salkımları tarttırdı sonra satıcıdan halde diğer taraftan Re- ceza aldı. DE ler ee eni Tanımadığım zata teşekkür e 1 Mİ İderken merakımı yenemiyerek, ni haysiyet ve nezahetile | cin bu basit mesele ile bu kadar a:|t kimselere bile en iğ-'İlâkadar olduğ vakit kaybet ar ile tecavüzde bulun- çekinmiyorlar. tiğini sordum. —Bu adam, dedi İsviçreli değil rini tutan bu unsurun refalıdır. Sizetelerin bildikleri şey- Afa bunları sarahaten dir. Bir muhacirin, bir O yabancıyı Diyecekskiniz ki, aldatması, ona bu toprak, bu mem-| “A, efendi sen tenakuza düşü- Madde tayin ederele yazabilirler, |leket hakkında fena fikirler verir. yorsun, hem biz kütlenin refahı ist gn Mümlekette herkim tara. Vatanımızdan fena bir intiba ile yoruz diyorsun, hem de her gün buğ- ze Olursa olsun yapılan bir ayrılmamanız için böyle yapmak day fiati iniyor.. ii çapilakibatını yapacak sa- lâzmmgeldi. Bir İsviçreli üç kuruşluk bir ü- Yaz makamlar vardır. il " leri “arı şeyleri bu makam- küle işini bız Kaduiliisacen di. ihbar etmek süre- yarken biz bakın elerini yapabilirler, | Hâdise Sirkecide bir ia hiçbirşey yokken | yahla bir manav aras di acaba kaçımız, elinin his-'day pi ından dı ler biliyorlarmış gi- ek gizli sini duyar hangimiz onun yüksek Dünyanm abmarları tıklım, tıklım de- hareketine uyardık? Millet ve va-llar,. tan aşkının bin bir teazhürü vardır.| o Münevver denen Mesini namus ve hay- | Halkımıza, haşa (halkımıza değil müphem k DİĞ kimselerin üzerine |asıl biz münevver geçinenlere bu-|latmak, ve SİM insaf ve ahlâk düs-'nu anlatmalıyız. rak ıstırabı istismar etmek değil ile telif edilebilecek bir | mid 2 #'M halkın zihni gürül #t ile bir müddet bel- ilebilir, Fakat hiç asa istinat etmeyen mdan bahsetmeyiniz.,, mına söylenen, halk namı- en “refah,, £ herkes müp. rışık, ve kendi arzuların semboli » ileri sürüyor. Refah, re ha ah diye çene yöran bir adama MUS mütekait: ğı heyecan ka ası dedi. da sevindirmiş. sonra bu halı,! arasındaki Bir otomobil röpre “— Memlekete para girmesi. şer Amerikada amelenin bile bir oto- tanı: neden olduğunu karşısında teş- binemiyoruz. Bir tuhafiyeci; icra erecek... bi y I “— Gümrükleri sıkı sıkı kum. yerli fabrikatör: kapasak, brikalarmın satışını üç, dört ık bu memlekete refah ge- İşçi memnun, biz ri memnun olur. i memnun, müş. hükümet İ işi hulâsa edin göreceksiniz memle dedi! ette refah istiyen iki cins adâm göre- ceksiniz: Ekmeği ucuzlatmak istiyen adam. E pahalılatmak istiyen adam.. Ekme; llatmak istiyen, buğ. dayı yükskek fintle satmak İstiyen a- dam bu memleketin asıl İnsandır. Kök me; € Buğ ih e AZ daha ucuz- aha erelim diyen insan, ya ncı sermayeye dayanan onun hesabı memleketi istismar eden adamdır. ler, parazitler bunların ileri hat- n, çifte karakol nöbetçileridir. Biz refahı, ana unsurun, memleke- in kemiyet ve keyfiyet (o ekseriyetini I eden kütlenin refahı manasında İ Işe I & dal ye i an yoruz. Bizim hedefimiz, meleketin temelle- ler ş Bu ne acaip Köylü dostuma cevap vereyim: yediğimiz ekmek, şey! “— Bizim burada Amerikalı sey kervan göçmiyen köşelerinde la geçsey- biçilen buğdayın fiati dünyandki buğ- imalar ile adamın o vazlefsi turl, hareli Bir Sevyak | | Fransız nazır Yerin şehrimize geliyor Fransa ticaret ve sanayi na- zırı M. Flandin yarın saat üçte şehrimize gelmiş olacaktır. Mu- maileyhi Fransa sefiri ile sefaret erkânı rıhtımda karşılıyacaklar- dır. Nazır Köstenceden gelmek- tedir. Refakatinde refikası ve müsteşar M. Şarmeyi vardır. M. Fiandin (öbürgün Fransa sefiri ile beraber Ankaraya gi- decektir. dir mak, işi olduğu gibi açıkça söy tiraj denen küplin dibini kendi elile delmek demektir. S.E. Deştiyağ Vi deği vi ildir ve efkârı umu- &fkârı umumiyenin iğfal edilebilmesi 6. 38 gidiyor Makinesine (o sakatlık oOârız olduğu için Atinaya hareketini tehir etmiş olan G. 38 Yunkers tayyaresinin yedek parçası Al- etmek istiyenlerin le gelmesi Zün fikirlerde husu- ile ka ii tabir olan aksülâmel meleri 5 Aicaklarını hesap et- “Am gelir. İ pılmakradır. | G. 38 in salı günü hareketi MH Asım | sakatlık olmazsa, mon- “— Gümrükler pek yüksek indirilse Yani ne olacak medeni bir insan gi- mak için bugün bir hayli şeyle-i | : a i İ dam ve yahut adamlar tarafından! mobili var. Halbuki biz taksilere bile jiltifatlarla karşılanmış bulun İruz. Bahusus hane sahipleri endişe KIZIL Mehmedin bütü Alinin konağı — Utanmaz sensin, İki genç ellerini kalçalarına uza*mışlar ve kılıçlarını sıyırmış» lardı . Leylâ vaziyetin vahametini an- ladı. İki gencin arasma girdi. — Ne yapıyorsunuz? dedi. E- mir Mervan, Biz bu genci iyi tanı rız. Kubadan bizi o getirdi. Vali- demin defin merasiminde bulun- du. Bizim için bir çok zahmetlere girdi. Şimdi de bizim hatırımızı sormağa geldi. Onu böyle karşıla- manız doğru değildir. Misafir misafirine hürmet icap etmez mi? | o Leylânın sözlerile Mervanın kı- ıcı yere indi. İki siyasi rakip mih- man nüvazlık kaidesine riayet etti- ler ve kılıçlarını o kınlarına soktu- İlar. Hatta Mervan, yeni bir hadise. ye sebebiyet vermemek için çekil- miş ve gitmişti. O gittikten sonra, Mehmet içini açtı, Ziyaretinin asıl maksadını an- lattr: kafasına| — Leylâ, dedi, siz niçin buraya indiniz? Burası tehlike içindedir. | Geliniz, bize ininiz. Bütün konak sizindir, Hiç bir hizmetinizden ge- ri kalmayız. — Çok lütufkârsmız. Fakat bir kere buraya inmiş, burada büyük uyo- içindedirler. Onları bu halde bıra- kıp gitmek muvafık değildir. — Fakat burası muhasara altın- dadır. Bu konağın başında tehlike- ler dolaşıyor. Bunlardan size zarar gelmesinden korkuyor ve sizi emin bir yere götürmek istiyorum. Son- ra bu Mervanın hali de beni endi seye düşürüyor. Belki bu adam" sa na tama ediyor, Mehmet pek ileri gitmişti. Fa- kat onun duyguları bunlardı, O- nun bütün hedefi Leylâyı buradan alıp Alinin konağına yerleştirmek- ti. Çünkü bu cesur kızm hadisata karışarak bir felâkete uğraması çok muhtemeldi. Halbuki kendisi bu kızın etrafında bir takım hul- yalar kuruyor, kalbi onun üzerin- de tatlı ve ateşli hislerle çarpıyor- du. Mehmet bu kısacık fırsattan is- tifade ederek bunları hemen ar'-- trvermişti, Leylâ onun sözlerini lerken kızarmış, fakat itidal. | babasınm yakından duyu! kaybetmiyerek ona cevap vermiş- ti. — Sizin bu samimi alâkadarir! ğnızdan dolayı size çok teşekür &- deriz. Size ço kminnettarız. Kendi- mizi tehlikede görürsek, şüphesiz size iltica ederiz. Leylâyı bu çetin muhavereden lan öksü- Mehmedi ğü kurtardı. Yezit, er yapıyoruz.! Anadolunun en uzak yerinde, kuş uçup hürmetle karşılamış, ona Hazreti ekilen | Alinin hatırını sormuş, #onra* — Hazret bu sene hacce gitmi- a olamaz.) yecekler mi?.. diye sormuştu. Mehmet bu suale menfi cevap verdi: — Hayır dedi, onun bu sene hac- ce çıkabileceğini zannetmiyorum. — Niçin efendim, bir mazeretle| ri mi var?... — Onun bu sırada Medineden Fakat ne yapmalı ki müphem ko-İ cıkması bir takım teşevvüşlere ba- di olabilir de ondan. — Siz de kalacak mısınz?.. — Benim de bazı mühim işlerim var.Onları bırakıp hacce çıkamıyar! cağım. Mehmet bu sözleri söyledikten sonra deminki (tekliflerini Leylâ-i nın babasına tekrar etti. — Ziyaretimin sebebini demin manyadan gelmiştir. Tamirat ya- |kerimenize arzetmiştim. Şimdi de size arzetmek istiyorum. Beni Hz. Ali gönderdi. Burası görüyorsunuz kararlaştırılmıştır. Eğer yeni bir |ki muhasara altımda ve tehlike ei Onun için Hz. Ali sizi YAZAN: Ömer Rıza GÖMLEK n hedefi Leylâyı na götürmekti | kendi konağına davet ediyor. Or. İda emniyet içinde yaşar ve tehi keye maruz olmazsınız. Yezit cevap verdi: — Hz. Alinin bize gösterdiğ mihmannüvazlığa çok teşekkür e deriz. Fakat ihtilâf halledilmek ü İzeredir. Onun için bizim burada i: İkametimize bir mâni yoktur. Teh- İlike bile olsa bizim bu sırada bu İyeri bırakmamız münasip olmaz. Ve şerefli bir hareket sayılmaz. | — Çok doğru, fakat ihtilâf hal- ledileceğine bütün bütün açılmış, çünkü e Mervan halkı tehdit etmiş, onları biddetlendirmiş, onların asa biyetlerini ve kinini tabrik etmiş tir. Sizin bu işlerle bir alâkanız ol- Jmadığından buradan çıkmanız ken di nammıza daha iyi olmaz mı? — Demek Emir Mervan Hz. ih- tilâfın tevessüüne badi oldu... O halde dışardakiler ne yapmak fik- rindedir?... — Dışardakilerin niyeti çok fe- İnadır. Onlar istediklerini temin et- mezlerse kimbilir nelere İderler?.. Yezit, Mehmedi söyletmek, Mer- vanın işine yarıyacak bir takım ma lümat edinmek ve onları Mervana İyetiştirmek istiyordu. O Yezit söze devam etti: — Fakat bu kapıda toplanan a- damlar haksızlık ediyorlar. Bunlar lanlaşılan yağma peşinde koşuyor, ve yalandan din gayreti gösteriyor- lar. Mehmet münakaşaya girmek is- temedi, münakaşa çok uzardr. Bel- ki Mervan tekrar döner ve demi ki sahne tekerrür ederdi. Onun Mehmet sözü kisa kesti: — Bunlarm neye (geldiklerini kendileri bilirler. Siz bana cevap veriniz. Hz. Alinin davetini kabul ediyor musunuz? Her halde oraya gelmeniz hakkınızda hayırlı olur. Orada tam bir emniyet içinde ya- şar ve rahat edersiniz. Yezidin cevabı kat'i idi: — Biz bu lütfe teşekkür ederiz. Fakat bizi kabul eden ve bize ilti- fat eden ev sahiplerini bırakıp bir yere gidemeyiz. Mehmet fazla bir şey yapamıya- ağını anlamış, Yezit ile kızını 8e- lâmlıyarak ayrılmıştı. Mehmedi buraya getiren saik Leylâya karşı olan hisleri idi. Mel met bu kızı seviyordu. Faka: Hz Osmanm evi etrafında pek mühim hadiseler vukubulacağını herkesten iyi bilenlerin biri o idi. Kendisi. yukarda gösterdiğimiz veçhile bü- yük bir cinayetin irtikâbını kabul etmişti. Bu cinayeti elbet te bir kar gaşalık takip edecek, sürü sürü a damlar konağın içine girecek, yağ makârlık, edecek, belkidebus damların bazıları kadınlara tasal- lüt edeceklerdi. Bu sırada Leylâya da bir dokunan bulunabilirdi. Meh met bunu düşünerek oLeylâyı Os- manın evinden nakletmek ve onu Hz. Alinin evine getirmek istedi. Bunun için Hz. Aliden izin almağa hacet yoktu. Çünkü onun validesi orada idi. Mehmet bu kızı validesis ne teslim eder, babasını da misa- firhaneye (yerleştirebilirdi. Fakat Mehmet Leylâ ile babasmı ikna e- dememiş, ayni zamanda başka bir tehlike keşfetmişti. Mervanın o hid deti, o şiddeti ney Mervan da Leylâyı seviyor mıydı Mehmet bu suale müspet cevap vermekten İçekinmedi. Çünkü bu kızı sevmese İve kıskanmasa bu kadar sert dav- İranamaz, hemen kılıcına sarılmaz- dı. Bu keşif, Mehmedin Mervana da, Osmana da karşı husumetleri- ni azdırdı. cür'e: e (Bitmedi) İ

Bu sayıdan diğer sayfalar: