29 Ekim 1930 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4

29 Ekim 1930 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

, —4 — VAKIT 29 Teşrinevel 1930 Orta Anadoluda Seyahat Mektupları : 24 Kayserinin kazaları Kayserililere sorarsanız bu vilâyetin üç buçuk kazası vardır Bu mektubumla, Kayseri vilâ- yetinin umumi vaziyetinden bah- setmek istiyorum. Kayseri vilâ- .yetinin Develi, Bünyan, Aziziye veya (Pınarbaşı, Incesu namile “dört kazası var. Fakat, bir Kay- serili, bana bu isimleri verirken üç buçuk kazamız var demişti, Buçuğun manasi, İncesu kazası- nn küçük bir kaza olmasından ileri geliyor muş.. Vilâyetin hu- susi bütçesi, 660,800 lira, bunun 266,789 lirası yol ve 258,753 lirası maarife, 14,490 lirası ziraat ve baytarlık işlerine, 43,411 li- rası da sıhhat işlerine aittir, Vilâyet (dahilindeki © yolların ümümi uzunluğu 590 kilometro- dur. Bütün kazalara ve nahiye- lere otomobil ve diğer vesaitle gidilebilmektedir. Pınarbaşı ka- zası (Aziziye) bundan beş sene evvel Sivastan Kayseriye ilhak edilmiştir. Pınarbaşı ile Kayseri arasındaki mesafe 90 kilometro- dur. Cümhuriyet devirlerinden evvelki devirlerde ve dört sene zarfında Pınarbaşı kazasından Sivasa doğru ancak beş kilo- metro yol yapılmıştır. Halbuki dört senedenberi bu kazaya ait yoldan 42 kilometrosu kâmilen bitirilmiş ve 48 kilo- metrosunun tesviyei türabiyesi ikmal edilmiştir. Ayrıca bu kis- mın 26 kilometrosunun bütün ihzaratı yapılmış ve teşrinisaniye kadar da şosa halinde bütün ameliyatı o bitirilmiş © olacaktır. 56 senede beş kilo ©ometroya “imikabil'bu dört senelik faaliyet vsbet kabul etmez bir himmet ve gayrete pek güzel bir misal olabilir, Bu faaliyette ve vilâye- tin diğer işlerinde çok çalışkan ” bir vali olan Fuat Beyin de çok büyük gayret ve himmeti inkâr kabul etmez bir açıklıkta göz önünde durmaktadır. Sivas « Aziziye yolu devlet demiryollarının (o Sivas hattına amudi bir tarzda inmesi ve Ma- raşın muvasalasın temin ettiği için büyük bir iktisadi faydayı haiz bulunmaktadır. Vilâyet da- hilinde her şeyi ikmal edilmiş 358 kilometro şosa mevcuttur, Mütebakı kısım peyderpey tamir ve islâh edilmektedir. Yollar için üç senelik bir pruğram yapılmış ve bu pruğ- ram dahilinde yol faaliyeti de- vam (etmekte (bulunmuştur. Maarif; Vilâyet dahilinde 121 ilk mek- tep, 232 muallim mevcuttur. Bu mekteplere 8362 çocuk devam etmektedir. İlk mekteplerden başka bir erkek lisesi, kız orta mektebi, köy muallim mektebi, leyli yatı mektebi vardır. Bu se- ne Develide güzel bir mektep binası ikmal edilecektir. Birçok köylerde asri vesaiti havi mek- tep binaları inşasına da başla- nılmıştır. Millet mektepleri faaliyeti de mükemmeldir. Her köyde bir © halk okuma ödası açılmıştır. Vali Fuat Beyin azami himmet — ve muavenetile bir âsarı atika müzesi meydana getirilmiştir. Asarı atikadan (Honat) medre- sesi müze ittihaz edilmiştir. Mü- zede kiymetli bir genç muallim, Mehmet Emin B. çalışmaktadır. Anadolu tarihini tenvire hadim birçok tarihi eser ve vesikalar bu gencin gayretile burada sak- lanmaktadır. Maarif vekâletinin Kayseri müzesine maddi ve ma- | nevi yardımlarda bulunması çok faydalı bir şey olur. Sıhhat ; Vilâyetin ahvali sıhhiyesi umu- miyet itibarile eyidir. Merkezde | idareri hususiye tarafından idare olunan 60 yataklı bir bastane var. Hastaanede röntgenine va- rncaya kadar her şeyi mükem- meldir. ziraat : Kayseri ve mülhakatı bundan iki sene evel kuraklık sahası dahilinde idi. Kuraklık köylüyü ve mustahsil kısmı ile beraber tüccarı pek sıkışık bir hale getirmişti. Geçen sene ve bil- bassa bu sene mahsul cidden şayani memnuniyet bir mebzu- liyettedir. Şu kadar ki bu meb- zuliyet, fiatları düşürmüştür, Yalnız köylü ve halk mevaddi iaşeyi ve ihtiyacatın temin hususunda kuraklık seneleri gibi müşkülât çekmemektedir. Memleket bir zirnat memleketi olmaktan ziyade bir san'at memleketidir. Tat&t Mümtaz A in eJiYa Ölen düşmanlık 'unanistanda Türk, (o Tür- kiyede Yunan düşmanlığı ! uzun seneler sürmüştü, Nihayet her faniye mukadder olan ölüm onun da yakasına yapıştı. İki gün evvel, bu düşmanlık denilen ihtiyar Cadı Ankarada can verdi. Ankara zaten öyle bir yerdir. Yaşanması lâzım gelen şeylere orada hayat verilir. Yaşaması zararlı olan şeyler de canını ora- da verir. Yeni gazeteler kşam gazetesi yazıyordu. İs- A tanbulda birkaç gazele çı- kacakmış. Eh, tam Kasım için- deyiz. Bu mevsim, malüm ya, fidan dikme mevsimidir. Toplu İğne Balya - Kara Aydın şsrketinde Dün bir içtima yapıldı Simli kurşun piyasasının düş- mesinden dolayı vaziyeti müş- külleşen (Balya - kara Aydın madenleri şirketindedün fevkal- âda bir içtima yapılmıştır. Içtimaa Paristen gelen murahb- baslarla, hükümetten muavenet rıcası için Ankaraya gidip dönen Aza da iştirak etmiştir. Bu âza hükümetin müzaheret vadettiğini heyeti idareye bildir- miş ve muavenet şeklinin tesbiti için cumartesi günü heyetin tekrar Ankaraya gitmesi karar- | laştırılmıştır. R | Şirket bundan maada dün a den madenin bazı kısımlarında ve smele arasında yapmağı kabul etmiştir. “Suriç yoldaş Hariciye vekilimiz Tevfik Rüş- tü Beyle beraber Rusyaya giden Sovyet sefiri Suriç yoldaş Çiçe- rin vapurile bugün şehrimize gelecektir. tensikat Mısırda kanuni esasi | tadil edildi Mısırdan gelen son haberlere göre şimdiki Mısır hükümeti Mr sır kanuni esasisini tadil eden raporunu vermiştir. Sıtkı Paşa hükümetinin yap- mak istedikleri şunlardır. Bir devreli olan intihabatı, iki dev- reli yapmak. 240 meb'ustan teşekkül eden meclisin azasını 150 ye indirmek. Şimdiye kadar bir dereceli intihap daima Veft fırkasının mvvaffakıyetle ve bir otokrası bir de kabiliyetsiz otokrası vü- cuda getirmesile neticelenmiştir. Bunun için intihap usulünü de- ğiştirmek icap etmiş, diğer ta- raftan Mısır ekseriyetle zürradan müteşekkil bir memleket olduğu için onun sayısı fazla mcb'uslar tarafından temsil edilmesine ha- cet kalmamıştır. Diğer taraftan âyan azasından âzaltmak ve bunlardan beşte ü- çünün nasbedilmeleri müdafaa olunmaktadır. Kabine bu esaslar dairesinde meclisin ekseriyeti mutlakasına karşı mes'ul olacaktır. Meclisin eskiden her içtima devresi ö aydı. Yeni tadilât ile meclisin her sene içtima müdde- ! edecek misin?.. ti beş aya indirilmiştir. Yeni tadilâta göre mali mahi- yette olan kanunlar hep hükü- met tarafından teklif edilecektir. KIZIL | söyleme Mehmet düşündü. Onun bu lakırdı ları hazmetmediği besbelli idi. Sebe oğlu bunu anladı ve sordu. — Mehmet, sen dün böyle değildin, sesi kim eaydırdı?.. — Bu sabah hemşirem Ayşe ile gö- rüştüm. B:ni Osman zleyhinde bir ha- rekette bulunmaktan menetti, — Hemşiren sanâ ne dedi?.. — Bana Ocmanın en güzide ashap tan babamın öz dostlarından olduğunu söyledi. — Sen ona Hz. Osmanın gâsıp oldu- ğunu söylemedin mi?.. — Söylemedim, çünkü Osman gasıp olursa benim babamın da gasıp olması icap etmez mi?! Sebe oğlu şaşırdığını belli etmemek İlçin üstün körü cevap verdi: — Hayır, dedi, icap etmez, Senin ba banm meziyetleri çoktur. Fakat baban işi Hz. İmama birakmış olsaydı daha çok isabet etmiş olurdu. Böyle yapma- makla hata etmiş sayılmaz. Onun da Hz. Peygamber nezdinde başka bir ma- kamı vardı. Sen şimdi bana haber ver, bizden ayrılıyor musun? — Hayır ayrılmıyorum. — Dünkü kararlarımızı yarın tatbik — Edeceğim. O halde mesele kal- madı. Haydi kalk ve istirahat et ve &a- bah hazır ol! Mehmet gittikten sonra Sebe oğlu Hükümet parlamentonun içti- ma halinde olmadığı sırada fev- kalâde bir kanun neşrine mec- bur olduğu takdirde meclisi top- lamağa ibtiyaç hissetmiyecektir. Gene yeni tadilâta göre inti- bap aleyhinde vüku bulacak iti- razlar, meclisin bir encümeni ta- rafından tetkik edilecektir” Meclisin fevkalâde bir içtimaa daveti için meb'usan ile âyanın mutlak ekseriyetinin bunu iste- mesi lâzımdır. Bir namzedin bir yerden meb,.- us olarak intihabı için onun ora- da iki sene ikamet etmiş olması şarttır. Mısır kanuni esasisinde vuku bulan bu tadilât şimdiye kadar, kahir ekseriyet fırkası olan Veft tarafından kabul olunmuştur. Mısırın ikinci fırkası olan meş- rutiyetperver Ahrar da bu tadi- lât aleyhinde karar vermişlerdir. Ahrar verdikleri kararda şu sözleri söylemektedir: “Ahrar, hükümeti bazıranın kanu-! nİ esaslarına dokunmamasını temin için sarfı mesai etmiş, hükümet bazı fikirlerinden vaz geçmiş isede unun ısrar ettiği fikirler, hâkkimiyetine munakız olduğu gibi parlementonun faaliyetini felce uğramaktan ve parlemente hayatını en mühim hususatta tadil etmektedir. Bundan dolayı Ahrar fırkası hükümetin bu ha- reketini tasvip ve teyit etme- mektedir,,, Londra gazeteleri ise Mısır bükümetinin hareketini tasvip etmektedirler. Taymis, Mısırda bir istikrar hasıl edeceğini ve Mısırı Veft fırkasının inhisarcı- lığından kurtaracağını söylemek- te, ondan sonra ecnebilere do- kunacak birşey olmadıktan sonra | İngilterenin bu gibi dahili işlere karışmıyacağını ilâve etmektedir. — —————————— — Maaş cumartesine Teşrinisani maaşının cumartesi adamlarını çağırdı, Mehmetle olan mü Vikatını anlattı, sonra ilâve etti: — Mehmedin Ayşe ile bir kere gö: rüşmesi onu bizim içimizden çıkarma ğa kâfi geldi. Osmanın bugünkü nutku az kadı bizi dağıtıyordu. Acele edelim, yoksa hüsrana uğrarız. Dünkü karar larımız yarm tatbik edilmiş olacaktır. Hepsi de muvafakat ettiler. Ve da ğıldilar. v> Mis | YAZAN: Ömer Rıza | GÖMLEK Sen ona, Osmanın gasıp olduğunu : : din mi saban kadar hak sahibi bir kimse yok- tu. — Peki, Hazreti Peygamberin asıl varisi siz değil -siniz?1. — Oğlum Peyr:mberin varisi yok- tur. Peygamberlik kimseden kimsoye intikal etmez, ümmet kimi ilyakat ve ehi'yet sahibi görür, kimin vahdeti mu haazıya muktedir c !uğuna karar rir ve onun etrafında toplanırsa osun j muladderatını o idare eder. Senla ha- ban bu kudrette, bu liyakatte adam ol- duğu için herkes onu başa getirm di. — Demek ki senin Hz. Peygambere varis olduğuna dair söylenen sözle: aslı yok mu?! — Kat'iyyen aslı yoktur. Bu sözleri | içikaranları yakalasam onlara hatlerini bildirirdim. Mehmet kendini zor tuttu. Kendisi ide bunlardan biri idi. Bu sözleri kimle irin çikardığını o biliyordu. Nihave İytehmet, Alinin, Osman hakkında ne düşündüğünü anlamak istedi: — Osman aleyhinde, çalışmak ene !öldürm de teşebbüs etmek sizce rüraht İl jmıdır?.. dedi, Ali hiddetle cevap verdi: — Senin halinde tuhaflık var, aklı an oynatim c'lum?. Dünyada adam öldürmeden şeni bir cürüm var nu? Bir adamı nahak yere öldürmek bütün insanların kanını döl mekten farkı” dır. Bunu bilmiyormuş gibi ne diye s€ ruyorsun? Senin sinirlerin bozulmu$ olacak. Kalk git, raaht et! Mehmet kalkıp gitti. Ali, onu bir a£ zorlasaydı Mehmet her şeyi itiraf ed& cek, onun namına yapılan porpagandi Harı ifşa edecekti. Fakat meseleyi hil miyen Hz. Ali, bunu hatıran bile g' tirmemişti, kalktı, odasına çekildi, ve yatağına gıldı. Mehmet, Sebe oğlundan ayrılarak j Alinin »wine gitti. Alinin misafirhanı si gene dolu idi, Gene Hz. Osman mese- lesi konuşuluyordu. Mehmet te içeri girdi ve dinledi. Ali, başında toplanan: lara nasihat ediyordu. Onlara fitne ve fesadın fenalıklarını anlatıyordu. Meh met Alinin yüzüne baktı, Sebe oğlunun söylediklerinden bir iz keşfetmek iste- di. Fakat Ali çok samimi idi. Oturanlar! dan biri ona sormuştu: — Peygamberden sonra ümmetin başına geçmiye en çok lâyık olan zat siz değil misiniz? Hz. Ali tereddüt etmeden cevap ver- di: — Size bu ümmetin peygamberinden Sonra afzalımın kim olduğunu haber; (17 Ben ancak Osmandan sonra ken- dimde bir hak görürüm. (2) Bu sözler Mehmedin gözlerini dört açtı. Demek ki Sebe oğlunun bütün © sözleri saçma idi. Cemaat gene lâfai dalmıştı, fakat Mehmet mütemadiyen düşünüyordu. Peygamberden sonra bu ümmetin afzalı, onun babası olan Ebu Bekirdi. Kendisi bu adamm öz evlâdı İdi, fakat yarın kendisinin ellerini ba- basının en aziz dostu olan bir adamin kanile bulaştırmak üzere idi. Babasınm ruhu onun bu hareketinden kimbilir ne kadar muazzep olacaktı?... Alinin başındaki adamlar gidiyordu. Mehmet yerinde kaldı. Nihayet kalaba». lik gittikten sonra Ali onu gördü. — Mehmet yanıma gel, dedi. Mehmet kalktı, onun yanına oturdu. Ali sordu: (2) İmam İbni Hanbelin o müsnedi. Cilt 1 aa, 116. 21 Imam İbni Hanbelin müsnedi. Cilt 1, Sa. 42. — Oğlum, derin, derin düşünüyor- sun nen var?.. — Size bir şey soracağım. — Sor akalım. — Benim babam sizin hakkınızı gas- petti mi?. — Bu nasıl lâ dı Mehmet, demin günü tediyesine başlanacaktır. söylediklerimi duymadın mı?! Senin vereyim evvelâ Ebu Bekir, sonra Ömer. Ertesi sabah müfsitler hamleleriri tecdit ettiler. Sebe oğlu ile arkadaşi” iri o gece uyumamışlar, sabaha İher çadıra vfrayarak musanna şayi#” larla müfsitlerin sönen şevkini alevl€ meğe çalışmışlardı. Bunların telkinsi” na göre Osmanın maksadı Muaviye o dusu gelinciye kadar onları oyalamak Muaviye ordusu geldikten sonra hepi kılıçtan geçecekler, içlerinden birisi # kurtulamıyacaktı. Bu telkinat türlü türlü şekillere sokuluyor ve en alda! sürette meğrolunuyordu. o Sabahle müfsitler istenilen her şeyi yap hazırlandılar. Bunlar arasında nın katlinden fazlaca bahsolunmiyord” Bunlara yalnız onun hal'edileceği Teniyordu. Çünkü katil kelimesi b Fi rı ürkütürdü. Müfsitlere sabahleyin rilen ilk emir konak kapısıam önünü toplanmak ve onu zorlamak için ik bir emir beklemekti. Sabahleyin, konağın kapısı önünü büyük bir kalabalık toplandı. K K içindekiler bu toplanmanın mana anlamakta gecikmediler. Baner ri girmek istedikleri aşikfrdı. Bi iHz. Osmana müracaat ederek ne caklarını sormuşlar, Osman onlar” mirler vermişti: yi — Kapıyı sımsıkı kapayınız. Bİ 4 senin içeri girmesine müsade niz! — Kapıyı zorlarlar ve silâh yal narak içeri girmek İsterlerse: gi İ — Onlara mukavemet etmeyiBiZ İlâh kullanmayınız. İçeri girerlet Tarı ben karşılarım. Osmanın evi içinde bulunan vr kişi bu emiri telâkki ettikten son? “gf fiya inmişler, kapıyı sürmelemişle”* kasma birçok şeyler dayam beklemişlerdi. yandi Müfsitlerin kapı önünde toP' P salı ları haberi Medinede sürntle Yağ Ali, Talha, Zübeyr vaziyeti tat” ei icap eden tedbirlere tevesstil içiN” Jarmı buraya göndermişlerdi. fi l

Bu sayıdan diğer sayfalar: