7 Kasım 1930 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4

7 Kasım 1930 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

—— 4 — VAKIT; Teşrinsani 1930 z Günün Siyaseti | Fransız parlamentosunda Üç nydanberi tatil halinde bulunan Fransız parlâmentosunda iki gündür müzakerata başlandı, İlk müzakeratın neticeleri henüz telgrafla gelmemiştir. Maamafih oldukça şedit mücadelelere sahne olacağı daha açılmasından evvel! hissolunuyordu. Parlimente temmuzun on birinde Kaynan a yüzünden Es-) GÖMLEK Tezvir fesat tertibatı ancak KIZIL başvekil tarafından tatil için kapatıldı Zi sırada birçok mesail mevzuu bahis İ- di. Mösyö (Tardiyö) kabinesine karşı meclisi ayanda beliren ademi memnuni yeti ve meclisi meb'usanın gösterdiği büyük asabiyeti nazarı dikkate alarak en heyecanlı bir müzakere esnasında kapatılma kararımı okumuş ve vaziyeti ni kurtarmağa muvaffak olmuştu. Üç aylık istirahatin meb'uslar üzerinde tes kin edeceği bir tesir göstermiş olüp ol- madığmı yakında göreceğiz. Meclisin bu içtima: fevkalâde bir iç- lima addolunur ve yedi hafta surecek- tir. Bu müddet zarfında evvelden kal ma bir takım mesaile ilâveten hüküme- tin yeni kanun lâyihalarını meclise sev- ketmesine intizar edilir. Ancak kanun lâyihalarının meclise sevki sırası henüz takarrür etmemiş olduğundan hangile- rinin yedi haftalık içtima zarfında hal. ledilebileceği kestirilememektedir. Diğer taraftan on yedi temmuz tari- hindenberi meclis azası tarafından hü- kümetten İstizah için verilen takrirleri elliyi bulmaktadır. Geçen celseden ka- Jan altmış kadar istizah takriri ile be- ne dinlenir. ne de tamir ister. Kayna-| Ne kaynananın başına bir kaza mı gel- N Bey büyük rütbeli bir memurdur.isana da bir pasaport çıkatalım, trene Bu kadar yüksek bir mevki sahibi olma! daha vakit var. Kolayca pasaport çıktı. sına rağmen çok kötü bir talihi vardır.| Trene beraber bindiler. Edirneye ka- Onu bulan her saadet mutlaka peşinde; dar beraber geldiler. N bir zehir sürükler, Fakat Bulgaristan toprağında kadın Bakınız bu işler nasıl oluyor? yanlarında yoktu. (N) B. harpte epey para biriktirdi. (N) Beye talih kahkahayla gülmüş- Artık yarıdan fazla saadeti temin edil-|tü.. Öyle ya.. Baksanıza Bulgar toprak- mişti ama tam bir saadet için her haldellarında (L) Hanımla yalnızdılar ve kay bir kadın gölgesi şarttı. Gerçi onu da'nanâa yok.. Zehir yok.. ve saadet var. na- bulmakta gecikmedi. Harp dolayısile'sii mı oldu?. İvaziyeti maliyesi bozulmuş eski bir ai. o Tuhaf bir tesadüf veyahut (N) Be- lenin biricik kızı olan (L) hanım sanki yin beceriksizliğine münzam rüzgürm bu suretle | alınabilirdi !.. — Nereye gittiğinizi bana söyliyecek misiniz? — Tabii söyliyeceğim, ben sizin ko- casini öldürdüğünüz zavallı kadının yal nma gittim. — Nailenin yanına mı? — Evet. Hem de senin aleyhinde çok şeyler dinledim. Fakat seni müdafaa ©-' demedim. — Naile neler söyledi? (N) Beyin saadetini tamamlamak için hırçınlığı olacak trenin penceresinden halkolunmuştu. Kumral saçları, uzün| kaynananın pasaportunu uçurdu.. Kay- üstünde dehşetli bir tesir yaptı. disini beklemelerine râzı oldu. Yalnız (1) hanimla evlendiler. ve saadeti ta'|(N) Beyin fikri Belgratta hemen bir mamıştı. Hem bunun getirdiği zehir ikici, kirpiklerle girdaplı gözleri (N) Beyin|nana bu kaza karşısında Belgratta ken: iyetle zerre kadar alâkam yoktur! mamlandı. Yalnız şu var ki kaide bozul| gön kalmak. ertesi gün Parise gitmek-! elli iki ayaklı bir şeydi, Ama.. çok müh-; likti!, Kaynana. | Kaynana. ama ne kaynanaydı.. çene-| yüz motör kudreti vardı sanki. Öyle bir motör tasavvur ediniz ki ne durur.. O gece Belgratta kaldılar, Güldüler, — Naile; senin katillerin Hazret Os- mana müsallât ettiğini söyledi. — Vallaha aldanıyor. Benim bu cina- Mehmet, Leylâ İle münasebetlerinde bu hâdisenin kara bir leke teşkil edece- ğini hissediyordu. Onun için kendisini sinde dört yüz beygir kuvvetinde dörtbir gazeteyi uzattı. (İ.) hanım iki satı. İbütün kuvvetile müdafaa ihtiyacini du. iyayordu. Fakat Leylâ, onun beraatine İkail değildi. İkisi de harem dairesinin İkapısına varmışlardı. Onlar, kapıyı aç.) İmak üzere iken kapı İçerden açılmış.! hem yakışıklı, hem vukur bir genç İçer. den çıkmıştı. Mehmet ile bu genç se- Eğlendiler.. fakat ertesi sabah (N) B. bayıla ayıla elleri arasında buruşmuş rmi okuyunca hıçkırmaya başladı: — Anne, anneceğim.. Dedem, onu son derece severdi. Onun boynunda görddüğün gerdanlığı, o he diye etmişti. Dedem, bütün akrabası çinde en çok onu taziz ederdi. I8itmedi) İşareic: İnkılâp ve ideal Dün gazeteler şunu yazdılar; “Fırkaya aza kaydederken uzun tet- kikat yapılacaktır.,, Bu kararı veren halk fırkasıdır. Du karar, inkrlâp fırkasının şimdiye kadar verdiği kararların en mühimlerin den biridir. Hikilâp forkaları, tarihin yolunu de- ğiştiren, insanlara yeni itiyatlar, yeni görüşler getiren fırkalardır. İnkılâp fır kası cemiyetlerin sıçrama devirlerin. de işlere hükmeden devleti elinde tutan siyasi kudrettir. Bu kudret, son- suz, müphem düşünceli ve yeni ye henüz alışmamış geniş kütle- rin teşkilâtsız heyecanlarına, hatta gün raber miktarları yüz onu bulmaktadır.| nanın çenesi böyleydi işte, Daha kızının Şimdiye kadar bu kadar çok istizah tak ririnin verildiği uzun müddettenberi! görülmemiştir. Verilen takrirlerin kısmı azamı ha gelinliğinin haftası olmamıştı ki: di yoksa.. (L) Hanım ne diye ağlıyor. Gazeteyi beraber okuyalım bari bu bir — Gül gibi kızımı aldı da diye baş fransızca gâzetedir; lamıştı kaynana. Bu, öyle fitne ara aç- makta öyle harikulâde bir cadalozdu rlet siyasete, Almanyanm vaziyetine.İki östüne yer yüzünde bir tane daha! Rayşteki intihabata, Yung plânına, Sov yoktur. yetlerle olan münasebata dairdir. Bu Geçen her gün (N) Beyi (L.) Hanıma takrirleri verenler arasında ekseriyet! pir. parça daha ateşliyordu. Kaynana fırkasına mensup meb'uslarla sosiya-| da mütenasiben çenesini biliyordu. Şüp list vee komünist meb'uslar da vardır.| hesiz (5) hanım her halde saf ve temiz Sağ cenahın Briyan. siyasetine hü-| yürekli bir kadındı. (N) Beye pek te lâ- cum etmesine de intizar ediliyor, Mali- kayit değildi ama.. annesi olacak kadın. ye komisyonunun müzakeratı dolayısi-| © — Ah kızım diye diye başladı mı şey- le nazırı Mösyö (Loran Etba-| tanı bile demize utterırdı.. Aradan iki h) a hücum edilmesi kararlaştırılmış- ay den kayın. kızı üzerinde le tır. Mösyö (Tardyö) nün (M. Etbah) £ sirini göstermişti. Ve (N) Bey bu Zehir- müdafaada ısrar ettiği takdirde kabine le; sandet içinde betbahtı... in sukutu muhtemel görülüyor. Ah bu kaynana. Mösyö Tardiyö (ağdan sola vukua| © Uzun uzun düşünen (N) Bey kayna. selecek bu kadar hücum karşısında mu! nadan.. tezviratından halâsa karar ver» Wremet edebilecek mi?Burası meşkük-| di. Mühim bir sırdan bahseder gibi (L) tür. Maamafih vasatı teşkil eden sol ce| yanıma Avrupaya seyahate çıkalım de nah cümhuriyetçileri ile müstakil cüm|gi, Ve bunu sakın annene söyleme diye huriyetçiler hükümet lehine rey verdik-| yâve etti. ir etmesine e la intizar olunmalıdır. Böy Seyahat günü cadı haber aldı. N Bey le olmasa ve (Tardiyö) kabinesi ekalliİ bir tedbir düşündü. Haydi Anne dedi yette kalsa bile sol cenah İttihadına he rarenesa sa sara sanans mma. müz İmkân görülemediğinden yeni te-İEser vücutla beraber hafıza da ha- “Dün Edirne postası Uzunköprü civa rında bir müsademe neticesi yoldan çık mıştır. Bir çok yaralı ve telefat vardır... ölenler arasında İstanbul ... Müdiri (N) Beyin kayın validesi hanim da bu lunmaktadır., (L) Hanım hâlâ hıçkırıyordu. Ve. hem de düşünüyordu: — (N) ne iyi adamdır diye,. hiç sev- mediği halde annemin ölümü bayılttı za vallıyı.. (N) Beyin gözlerinde ise hâlâ sevince benzettiğimiz rik Bu vaziyet karşısında İstanbula he- men dönmekten başka çare yoktu. O günkü ekspresle hareket ettiler.. yolda, tren kazasmın olduğu yerde, (L) ha- nim uzun uzun. İçli içi hıçkırdı. (N) Bey de evvelâ ellerini göğe kaldırmış her halde kaynanasının istirahati ruhu için olacak dua etmişti!. Sonra da gül- meğe benzer bir hıçkırıkla ağlamıştı. Akşam üzeri büyük bir otomobil (N) Beyin Şişlideki evinin önünde durdu. (N) Bey kolunda ağlıyan (L) Hanımla yavaş yavaş kapıya ilerledi... fakat; Kapı. çalınmadan açılmıştı. ve... lâmlaştılar, İçerden çıkan bü genç, Haz| reti Peygamberin torünu Hazreti Ha. san idi. Hasan, Mehmedin yanında duran Leylâya bakmış, Mehmet onu he delik düşüncelerine göre hareket ede- mez. Hareket ederse İnlulâpçı sıfatını kaybeder. Çünkü inkilâp yapan fır. ka yeni itiyat halkeden, cemiyeti yeni is men takdim etmişti: tikamete sevkeden bir feverandir. Bu — Arkadaşım emevilerden. Bize ilti- feveranı, eğer bütün halk tabakalarının en. ediyor. ayni günde, ayni saatte duymalarını e eee eb all. | bekleyen. pek plâtonik inkılâpçılık yap- Hasan 1 mış oluruz. Leylâ içeri girmişlerdi. Hasan, Meh: | Böyle bir inkılâp olmaz. Dünyanın hn Pale hiçbir yerinde geriden gelen bir inkılâp “hamlesi yoktur. Mi, yüzünü açtığı zaman Hasan onu har O halde ileri hamleleri duyanbir'in- tırlatmışl Günlü Osrunnın KAFİ GSM kılap zümresi iş başında bulunacaktır. EM; lOnun işleri #linde bulundurması gayet Hasan, misafirin kız olduğunu anlari yi Tnkalâbı yürütecek, öna dan Ve dıktan sonra ona: i İteşekkül olan inkılâp fırkasıdır. — Buyurun hemşire! Safa geldin, fakılâp fırkası, bu İşi inkrlâbın huzmı hoş geldin! demiş durdurmayacak, inklâbın (hamlesini Leylâ onun bu iltifatmdan memnuk yprandırmıyacak > !.'Tâp saflarını olmuştu. daima sıklaşlıracak teşekkül (fenafi- Hasan, hakikaten yakışıklı bir ZENG yakılan) insanlarla yapabilir. tı, beyaz renkli ve bembe yanaklı İdi; pakıyâplar, fanilerin zevklerile değil, Güzel bir şakal yüzünü çerçeveliyordu. (oragatlerile, ifeal ateşile yürür: kendisi henüz 34 yaşlarında var yoktu.! — Jakobenlik ideal ve feragat ateşile Bütün müasırların ifadesine BÖZE| Fransa ve insanlığı altı senede altı #- Hazret Peygambere en çok benziyen 0-| sx ilerletti, Rusyada ancak bir milyon nu en çok hatırlatan torunu idi. İinkılâpçı var. Fakat bunlar ideale ina- Leylâ onun iltifatma nezaketle mü) nan, inandığı İçin feragati kendine din essüs edecek kabinenin şimdikinden farklı olmıyacağına şimdiden kanaat rap olsaydı, onların güzel endamla- ri karşısında duydukları sancı bu Bir kadın hayali (L) Me kolları| abele etmiş, Mehmet onu Hazreti Ha- arasına aldı.. bağrına bastı: sana daha iyi tanıtmak için bir kaç söz kadar keskinleşmezdi. Ne yazık ki bitkin bünyenin gençlik hatıraları hafıza denilen belâlı perde üstün- den bir bir geçer ve ihtiyar neleri yin büsbütün zehri ile ta- Belçikalı profesör, darülfünun- “ ları dans salonlarına benzetiyor ve: Belçikalı bir profesör, kadmlar|“Kızlar buraya okumak için değil, hakkında ağır hükümler verdi. İn-| koca bulmak için geliyorlar. Bu il- giliz gazetelerinde gürültülü birime hakarettir!,, diyor. Darülfünun- münakaşaya sebep olan bu mes'elelu kadına şimdiye kadar bu derece- yakında bütün dünyaya yayılacak-İde korkunç bir küfür edilmemişti tır. Sonra profesör vaksızlık ta ediyor.| Profesörün ,resmini gördükten! bitirer tadın, en güç evle- sonra dilinin niçin bu kadar acı ol" pen kadındır. Zevk, muhakeme de- duğunu anlar gibi oldum. Kaşları gişiyor. Kendi hürriyetleri kıymetle bile ağarmıştı. Saç , beyazlanması, iniyor. Teslimiyet hisleri nasırlanı her yaşta raslanan bir şey olduğu i-yor ve bütün bunlarla dişiliklerini çin, bunu ihtiyarlığın alâmeti saya- yarı yarıya kaybediyorlar. » mayız. Bazı başlarda sabah erken Kadıniilim için ilim yapmaz. — Olur. Hele bazılarının karanlıkları! Hatta daha ileri giderek yapamaz! şimal geceleri gibi pek kısa sürer.|da diyebiliriz. Eğer doktor, mühen- Ak saçlı ne delikanlılar, bembe- dis, kimyager oluyorsa, bu hayatın yaz başlı ne genç kızlar görülmüş- zorundandır. vür!.. Fakat kaşlar öyle değil. Ya-| O Biz artık kadını sülün, papağan çadılış fırçası onların rengini has! gibi bir ev süsü, bir kafes mahlâku voyalarla boyamıştır. Ancak ihti- şeklinde görmüyoruz. Kadın da er- sarlık bütün vücude hâkim olduk-|kek boynunda ne ağır bir yük oldu- w sonra ağarırlar. ğunu anlamış, erkeğin sırtında de- Yukarda profesörünkiler için) gil, ancak kolunda gitmek mecbu- #mbeyaz demiştim. O yaştaki er-|riyetini kabul etmiştir. oMektepte, »kler için kadın, tabiatin intikim|hayatta onları görünce, züppelikle- etidir. Güzelliği nispetinde acısı,'rine hüküm vermemeliyiz. getirebilir. M. Gavur SUTUNLARDA SEYAHAT Kadın ve ilim — Ağlama kızım dedi. bana bir şey olmadı. sağım işte, o gün tam tren ha- reket ederken eski arkadaşlarımdan hi- rini gördüm.. Ve Edirnede kaldım. Ta- bii böyle ani olarak kalışımı kimse gör- medi İrenin müsademesile bulunmayı- şım enkaz altında kaldığım hükmünü verdi, Kaynana anlatırken, (N) Bey yıldı. rımla varulmuştu. Çünkü arkasmı ka- pıya dayadı. Koridorun . boşluğunda: sabahtan beri gözlerinde yanan ışık sön 4 dü.. olduğu yere yığıldı... Kaynana bu sefer (N) Beye dönmüş Kaynana bu sefer (N) Beye doğru dönmüştü: — Allah korudu işte. ertesi gün oto- 4 mobille geldim. Size de telgraf çektim. (N) Beyin cevap vermediğini görün ce yıkıldığı yerde onu sarsmağa başla. dı: — Haydi kalk.. çabuk ol haydi. Diye bağırdı yağma yok artık kalayım. Hay di canım kalk ta yarınki ekspres için bilet almağa git. Fakat (N) Bey yine cevap vermedi. Çünkü... veremezdi. Çünkü kaynanası. nın dirilmesi (N) Beyin postunu çıkar. mıştı. (N) Beyin ölümü için doktorlar ani bir kalp durması diye rapor verdiler... iki gün sonra da (L) Hanım annesine anlatıyordu: — Bilmezsin anne diye.. (N) seni ne söylemişti : — Bu hanım, pederinizin bir kaç haf- ta evvel Kubada ziyaretine gitti kadı- nm kerimesidir. Hasan: — Evet, dedi. Babam halâ bu hâdise yi yadediyor ve o kadınla görüşemedi- ğinden müteessir bulunuyor. Hele onun edemem. Babam daima onun şehnme- tinden, cesaretinden, kemalinden bahs- ediyor. Hasan önden gidiyor, Mehmet ile Leylâ onu takip ediyorlardı. Hazret (Hasan) Mehmedin validesi tarafından işgal olunan daireye gitmiyordu. Meh- met biraz sıkılmıştı. Acaba (Hasan) da Leylâyi beyenmiş mi idi? Mehmet Ha- sanm onları nereye götürdüğünü anla- mak istiyerek sordu: —Kardaşım, nereye gidiyoruz? — Sizi yengem Ümameye götürece- #im. Leylâyi ona tanılacağım. Yenge. me Leylânın evimizde bir kaç kere yad olunduğunu duymuş ve onu fanıt- mak için iştiyak göstermişti. Mehmet, itiraz etmedi: — Gidelim! dedi. Fakat Leylâyi va- lidesinin yanıma götüremediğinden ve onu orada yerleştirmediğinden mütees- sir olmuştu. Ümamâ odasında idi. Ha- san, Leylâyi teyzesine tanıtmış, Leylâ onun elini öpmek istemiş, fakat Üma- ma buna razi olmıyarak onu kuçakla. bu hanımi'ne kadar takdir ettiğini tarif İbilen insanlardır. Yüz yirmi milyondan fazla bir kütleyi ruhların “ateşlerile sürükleyorlar. Ve idealleri üzerinde çok kıskanç davranıyorlar, Mütemadiyen safları sıklaştırmak için ideal yarısın da geri kalanları kollarından tutup dr- şar fırlatıyorlar. Dünya inkılâp tarihlerine bakın, ye nisi, eskisi hep bir ağızdan bir hakikati itiraf eder: İdeal için kıskanç olan inkilâplar im İsanlığı kasırga süratile ilerletmişlerdir. Türk inkulâp fırkası dünkü kararile bu »a emin bir adım atmıştır, Tarif edilen bir hesap meselesi Aylar var ki, muhalefetin dilinden "düşmüyor: Hükümet şimendifer Jiçin niçin bir Alman grupile anlaştı?» Gerçi onlar hükümet ecnebi guru larla anlaşmadığı zamanda da küpler* binerler memleketi batırıyor diye yay” garayı basarlar, Hükümetin bu alman grupile yaptığ" mukavele nihayet bir faiz meselesi dayanıyor. Sekiz senede ödenecek f3İ miktarı azami yüzde onu buluyor, Sö” hesiz ki yüzde on bir şeydir. Fakat #9” jmaye denen şeyin dünyanın hiçbir w rafında dini imanı yoktur. 4 Almanlar da Amerikalılardan is€f raz yaptıkları zaman bü miktar üze den fniz verdiler. Almanlar fazlâ * rak ta, bütün sanayi, ticaret işle! rehin gösterdiler, det Bu, Türkiyenin denebilir ki-ilk avrupa şartlarile yaptığı muka' kadar severdi, Belgratta senin ölümünü işitince bayılmıştı.. Sağ olduğunu gö rünce de sevinçle yüreğine indi. Zaval- ının... Vallahi seni çok severdi ânne, ehiri artan bir intikam aleti. Da-| (o Tabii beyaz başlı profesörü is- narları katılaşmıştır. Her kımılda-İtisna ediyorum. Onu kudurtan, hü- nışta mafsalları yırtılan, çürük as-|cum dört nalma kaldıran sebebiyu- tarlar gibi çıtırdar. Böyle sıfırı tü-|karda söylemiştim. Belçikalı, ilim İketmiş bir varlığın güzel kadın kar|aşkından değil aşk ademi iktidarın | şısmda azap duymasımı, kadına düş|dan köpürüyor. man olmasını tabii görmek lâzım. Seyyah mıştı. Hasan, iki kadını tanıştırdıktan son- git ra Leylâya ei i. Bu; yüzde kırk, yüzde elli, yi — Hemşire, Hazreti mM mış faiz almağa alı ve nihayet Kaynana anlaşılmaz bir tebessümle|benim hem teyzezadem, hem de yen: çi Enizi le aşağı ürün kızını dinliyordu başını salladı: gemdir. Kendisi, Resulü Ekremin kız'İyen müstemlekeciler karşısında *© — Allah rahmet eylesin dedi... Ben|Zeynebin kızı ve babamin zevcesidir. inkılâbının şuurunu ifade eder. onu çok severdim... Ekrem i 5.6 İde

Bu sayıdan diğer sayfalar: