4 Kasım 1931 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5

4 Kasım 1931 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Bir miidet evvel mühendis Hasan Halet bey gazetemizde neşrettiği bir mMüknle silsilesile | memleketimizin mühim iktisadi meselelerinden birine temas etmiş, (nakil vasıtalarının ve diğer makinelerin tahriki için kömür mü, mazot mu kollanılması daha fay. dalı olcağı meselesini münakaşa et. İsveçte Bofors şehrinde bulunan karilerimizden makine inşaat mühen. disi Cemal eMsrir Bey bu hususta gazetemize gönderdiği bir mektupta dizel motörlerinin gayet iktisadi ol. duğunu yazdıktan ve fenni izahat! verdikten #onra meseleyi memleketi. mizin hususi vaziyetine ve ihtiyacım) xa göre tetkik ederek diyor ki: İhtirak maddesi nokta i nozarın- dan: Zengin kömür madenlerimiz var. rr. Bunlar faaliyet ö halde z yet halindedir. © Bu cüm- iz şekli aşuğıda izah Sanayide kullanılan diğer ihtirak olan yağlara gelince, made- ve diğer taraftan nebati ve hayvani yağların istihsali kemiyet! ve keyfiyet itibarile etüt edilmelidir. Bu meselelerin memleket için huyati bir ehemmiyeti haiz olduğu axağıda İzah edilecektir. İlâve edelim ki mümkün olan her Yerde su kuvvetinden istifade ( €sas teşkil eder. Memleketimiz vasi, fakat nüfus Kesafeti azdır. Şehirler kücük ve da- tır. Sanayi mahdut ve inkişaf iştir. Bu halde şehirlerin ten- Yirat ve sanayimizin işletici kuvvet olan kudret (enerji) ihtiyacları, Münferit olarak mahdut © ve küçük. * “Meselâ bir şehir belediyesi sırf İ için pek tabit olarak, en ik- sadi bir makine arıyacaktır. Bili Yoruz ki (yukarda yaptığımız fenni Mükayeseye nazaran) bu makine Di Zel motörüdür. Gümrükler mazotu! ür yerine siddetle himaye (etse bu gibi küçük kudretler hudu- du dahilinde Dizel gene en iktisadi. makine kalacaktır. Aynı zamanda kömür, memleke- ©n umumi iktısadiyatı içinde bir Parçadır, O halde gümrüklerin kö- Mürü himayesi difer iktisadi men- zararı sokacak bir dereceye Pakat yüksek kudrete ihtiyac: olan şehir ve fabrikalarda, Dizel doğru (o göstermek İ müsaade edilirken, İ binlerile çalışan bir santralda istih- Marika bara girdi, ismi ona esv Jarmdan fazla yakışıyordu. oo Uzun boyluydu ve biraz sert bir duruşu vardı, bakire olduğu tahmin edilirdi, sebebini ben de bilmem, halinde öte: ki kadınlara nazaran bir başkalık vardı, gözler ona döndü, barın yük- sek iskemlesine otursa, herkes ba- caklarını görebilecekti, fakat isteme di, ayakta, bekledi, bir koktel ısmar- Jadı. — Pembe mi olsan? — Hayır koyu, Barman san'atkârdı, yeşili, kırmı-! zıya karıştırdı, silkti, döktü, verdi, Marika hardağı bırakınca penbe bir suratla karşılaştı, rengi sılıhati, yeni dünyadan geldiğini ilân ediyordu. Fransızca kıza nereye gideceğini sordu, kız cerap verdi, sizin gidemi- yeceğiniz bir yere. Amerikalı o öiraz durdu, onu ekşitmek, içki içmek ka- dar büyük bir zevkti, Ismi Harri idi, sordu: — Benimle evlenir misiniz? — Hayır. Kız çıktı, güneş her seneki kadar) aynı idi. Yürüdü bir keçi gibi haşin yürüyüşü vardı, cazibesi de zaten 0©- rağdan geliyordu. Karşısına genç bir adam çıktı, o idi, — Beraber yürürmüyüz? Genç cevap verdi: larda İnşa edilen büyük bir fabrika- mızın işletici kuvvet (Elektrik) san- tralınm altı tane dizel ile tesis edik| diği işitildi. o Bu şeklin © wsülüne her halde, biz- ce meçhul esbabı mucibe nazarı dik- kate alınmıştır. Dâkin memleketimiz için doğru bir şekil değildir. Netice: A — memleketimizin büyük şehir.) lerinde, şehir ve civarınm, tenvirat, sanayi,. ilâh. o cihetlerinden ayrı ayrı mevcut olan ihtiyeçleri tevhit edilerek ve diğer taraftan bu ihti yaçların müstakhel inkişaf ve teza- yüdünde gözetilerek, elde edilecek o-| lan büyük elektrik kuvveti, kömür yakan buhar türbinlerile calısan bir santrale istihsal edilmelidir. B — Memleketimizde böyle büyük şehirler az olduğundan, memleket! şehir ve kasabaları münferit olarak kilçük, lâkin yekdiğerine yakin bulunan mımtakalara © ayrılmalıdır. Bu mrtakalardeda, aynı esas dahilinde, elektrik kudreti, orta bir noktada, kömür yakan buhar © tür. sal ve istimal ve sevkolunur. C — Bu kesif mıntakalar haricin. de kalması zaruri kalan şehir ve ka- sabılarınsa elektrik kudretine olan! ve nispeten küçük bulunan ihtiyaç. Tarımı dizel ile istihsal zararidir. Memleketimizde o medeni has yat yeni inkişaf etmektedir. Sınayi ve makine memleketimize yeni gir- mahallerine o taksim mümkün olamıyacaktır. Son zaman- sını yaya, yaya: “Yarın erkenden de sıra senin kar- deşçöim!,, demez mi?l.. O Bağırarak sordum: “Ciddi mi söylüyorsun?.., “Tabii ciddi! Yarın seni kumanda. wn odasına götüreceğiz. Elbette o- alelusal Gizli Kuvvetler içinde mekte ve teessüs etmekledir. #u te- Tercüi eden: Doğan Yıldız de ben fikrimde sabitim.., Bu kaygu- suz adam sözüne devam (ediyordu; Hem biliyor musun kardeşçiğim, sen öldükten sonra saat kullanacak de Zilsin ya şu santi bana hediye etsen ne iyi olur. Askerin iç üzen bahisletinden ha- lâs olmak için saatimi kendisine va. dettim. İkinci defa tüfekler karşısında Askerin sözü doğru çıktı. Ertesi sabah beni kalem odasma götürdü. ler. Kale kumandanı yanında bir ih- tiyar miralay (içeri girdi. Kuman. dan bana doğru geldi; “Yarın erkenden kurşuna dizilece. Ziniz; tebliğ ediyorum. Son sözlerini. zi şimdi (O kaydettirebilirsinz. Tebliğ kat'idir!.,, Güçlükle sandalyeye tutunabilmiş., tim. Bir kelime olsun söylemiye ik. tidarım kalmamıştı. Kumandan: “Tercümanı içeri getiriniz., Avusturyalı Rayner içeri girdi, Söylediği sözleri işidemiyordum. De- min rusçasını dinlediğim kelimelerin almancası başka mana ifade edecek değildi ya?.. Hiç bir şey yazmak is temiyordum. Son olarak Maynerin) ceyi Rayner ile birlikte sutranç yur) kederli Okederli © bana — Ne yapayım ki, provam var Ma- rika, — Öyleyse akşama, Bara gene girince arka arkaya Üç kokteyl içti, biliyordu ki o, bundan hoşlanmazdı, başı döndü, memnun ol muştu çünkü ötekinin gözleri sanki azalıyordu kimseye bakmadan, her şeyin kaymasma rağmen çıktı. . e. Karşı karşıya kalmışlardı, o, gide cekti, vedalaşmıya gelmişti — Demek gidiyorsun? — Evet, Gencin yüzü beyazdı. Gözleri peki uzaktan bakıyordu. Kalbi çarpıyor- du. Marika kendini tuttu, sizi akşama arkadaşlarla gelip görürüm diyordu. 8 O, kapıyı açınca, Marikayı yalnız gördü. Süküta tahammül edemiyece Zi için kız mütemadiyen konuşuyor-| du. — Kokteyl isterim, Gençte içki yoktu, söyledi. Kızın sesi kısıldı, ben size lâzım olan her şeyi getirdim, başlıyorum, ilk evvelâ aşk, bir bhardek kadar, gözleri bulanmıştı, Onu da ben ge tirdim istersen buna biraz muhabbet kat, biraz da izdivaç? Birden dudak. ları birleşti her şey söylenmişti, ka- bul edilmişti. €ssüsün memleketimizin hususi şart- larına uygun olarak husulli ve bu- nun ıçin de tetkik ve tanzimi Jâzrm- dır. o Büyük paralar (o sarfedilerek yapıain bu tesisatın, fenni (ve ilmi ihtisas cihetlerinden çiddt bir etüde tabi olması, Oo memleketin sandet ve emniyeti İçin zararidir. Çünkü bu esaslara muğâyir olarak yapılacak hataları düzeltmek çok pahalr hatta imkânsız olür. By iş ancak saadeti, memleketin sandetinç bağlı Türk mü- tahassıslar tarafından (o yapılabilir. Yabancıların sırf ticari, daha doğ rusu yibane; Sanayiin Sirf mamnlâlına mahreç bulmak gayesile! arzettiği her şekli ve makineyi kabul etmek, iwddeten ye manen çok fe- ci bir haldir, Yahaneları bunda kabahatli görmek beyhüdedir. Herkes, menfaatini arar, Biz de kendi men faatimizi korumasını bilmeliyiz. Bu liftarı «kzliik okaygusile Yâzmıyoruz. Mühendis Hasan Halet beyin hu sütunlarda izah © ettikleri ibi, Şehir belediyeler'z 3 münferit olarak menfaatler'ne uygun geldiği- mİ düşündüğümür dizel motörleri, memleketimizin iktıvıdiyatı ve enin! yeti cihetlerinden müzir bir hal arzeti mektedir. Bir harp halinde, hariç- ten yeğ gelmiyecek ve dizel fle esl şan her şehir karanlık ve her fabri- ka kudretsiz kalacaktır. Bu vaziyeti €sans yakan infilâklı motörler için de aynen mevcuttur. Rilbassa ordu- ların motörlerle techiz edilmekte o) duğu bir zamanda, bu ayrıca bir ehemmiyet almaktadır. Bu vaziyet son gece benim höcremde kalmasını rica ettim. Kumandan müsaade etti. Yerlere yuvarlanmak Üzere idim, sıh- hiye neferlerinin azabımı teskin için verdiklerj damlaları İçtim, Aynı günün akşamı, Rayner ile, dam öldürmekte meharet sahib: olan asker höcreme girdiler. © disini methe başladı: DİY. “Buğün de birisini karsımı tik. Altı kişiden üçü hair kem üçümüz de göğsüne aİES ettik. Zayak kendi 1 mahküm; ağzını 1 aşmıya vakit bu- Bu adam artık çok olu; , Zırarak: SEA “Hayvan herif! o Çık dışarda bek le. Birak beni kendi ni geni, dinliyecek halim yek!,, diye koğdum. Asker dışarı çıktı. Rayner hu ada mın en İyi nöbetçi olduğunu, kendi. sinden İstifade imkânı olduğunu an- lattı. Onu tekrar iceri aldık, bu de fa birlikte çay getirmişti. Kendisine dedim ki; “Fakat bu defa da silâhtan, kur- şundan bahsetme, aksi vokan ben senin silâhmı alır, seni öldürürüm... “İşte bünu yapamazsın kardeşçi- Zim.,, Duvara asılı silâhmı, tekrar diz- lerinin arasına sıkıştırdı. Uykudan eser yoktu. Bütün ge # Slaliiri gzl bii olmal Türkiyede Halk terbiyesi nasıl ıdır ? di |Muharririmizin bundan evvelki yası 2 Bizde halk terbiyesinin esas vasıf- ları iktasadi ve sıhhi olmalıdır. Bü- hassa Iktisadi sahada, (bütün halk kitlesini, Ota (birinci merhaleden itibaren sonuna kadar büzünkü te lâkkiye göre hazmrlamak (zarureti vardır. En basit bir istihsal terbiye- si, bütün bu esas üzerinde yapılacak, en mühim iştir. Iktısadi terbiyenin; esası İstihsaldir. Müstahsil, terbiye gördüğü (yün, mutavaserit da kendiliğinden yola £€| lecektir. Bizim için, bü iş, okuyup yazmak işinden daha evvel geliyor. Bugün için Anadolu köylüsünün karşısmda bulunmadığı kat'i ve za ruri bir ihtiyaç varsa, o da, okumak, yazmak işidir. £ Köylü için okuyup yazmak bilmek keyfiyeti, ancak istih- sal terbiyesi aldıktan sonri gelecek- tir. Diğer Avrupa milletlerinin, bil- hüssa nüfusunun ekseriyetini de köy- lü teşkil o eden memleketlerde de köylünün Okuyup yazma bilmesi; pazar piyasalarını anlamak, istihsal ettiği malzemenin aldanmadan pazar da, günün rayicine göre satabilmesini temin içindir. Bugün bizim köylümüze okuyup yazmayı mükemmel surette öğretmek ten evvel pazar yerlerine sevkedilei cek ve oradan dünya piyasalarında ehemmiyetli ve kıymetli mevkiler iş gal edecek malzeme ve emtia — ki memleketimiz istihsalâtının tenevvüü itibarile hiçbir memleketle kıyas ka bul etmiyecek derecede miikemmeldir — hazıriryabilmesini emniyet altıni almamız lâzımdır. o Yani müstahsil lerimizin, istihsal yolunda yüksek bir terbiye almaları icap eder, Açıkça söylemek lâzımgelirse, köylerimizde mevcut mekteplerimiz bu noktadan muhitleri ilezrinde mühim bir rol oy: namaktadırlar, Köy mektebi köylüyü müstahsil değil, müstehlik (o yetiştirmektedir.| Köy çocuğu, mektebe gittiği zaman | ilk sınıflarda elifbayı kıraati söker.| üçüncü sınıfta yazı yazmayı, rukâm atmayı ve bazı hayati bilgileri öğre nir, Mektepten çıkar, doğru ya #aps- nm ucuna veya öküzün kuyruğuna bağlanır; bütün bir senelik, iki se nelik, beş senelis, on senelik hayatını sapanla, öküzle, inekle mezeeder. Ne diğer memleketler | için de, hususi| farklarla, mevcuttur. İhtirak mad. deleri noktaj nazarımdan (o muhtelif hususi vaziyetierde bulanan Fransa, İtalya, Almanya gibi memleketler, iktısat ve emniyet cihetlerinden, bu meselelerle sistematik bir ciddiyetle meşguldürler. Bu mesainin cereya- nile nlâkadar olmak, bizim için fay. dalı olur. j ! Cemal Mesrur | Makine inşaat mühendisi! an yarak cigara içerek geçirdik. Ertesi sabah bütün kale muhafız askerleri benim höcreme ( doldular. Benimle müsahabeye gelmişlerdi. her birisi başlarına gelen harp vak'alarnı anlattılar. Hatta bende bira ralık onlar gibi gülmiye, söylemiye başladım. Anlattıkları vak'alardan bazıları şayanı dikkatti. Riris; diyor. du ki: , “Bir gün içinde tam dört defa ya- ralandım., Diğeri de: “Ben cephedeyken bir usul bulmuş- tum, Ordu hücum edeceği zaman diş- Terimi karıştırarak çıkan kanla elimi yüzümü boyar, cephe gerisini boylar. dım. Malüm ya öyle mithiş bir karı- şıklık esnasında kimse farkma var- mazdı. Hücum bittikten sonra tek rar kıt'ama avdet ederdim.,, İste bu kahramanlar çekirdek «iğ- niyerek bu şekil bahislerden sonra, kumandanın yazıcısı gelineiye kadar odamda kaldılar. Ben yaznet ile muhafızlar da vedala- şarak elimi sıktılar, gittiler. OHer türlü heyecan kollarımın, dizlerimin titremesine sebep oluyordu. Askerle rin yardımile merdivenleri (o çıkabil- dim. Kalenin bahçesine toplanan Avns- turya esirleri bir kelime konuşmadan! bakıyo; | lardı. Cenaze merasiminde teşrinlevvel tarihli sayımızdadır) okumak ve ne de yazmak için fırsat bulabilir, Çok zaman mektep hocasi nın yanma da uğramaz olur. Şüphe siz ki üç sene içinde bin müşkülâtla öğrendiği okuyup yazmayı, rakam atmayı bir sene içinde, iki sene İçin de kolaylıkla unutur. Bu müddetten sonra eline verdiğiniz basit bir gaze tevi veya kitabı okuyamaz; heceleri ni söktürerek okusa bile, basit olan manasmı okavrıyamaz; okuyamadı mı, işine yarıyacak, zirai faaliyetle rini takviye edecek olan seviyesine münasip fen kitapları, köy hayatını yükseltecek içtimai kitapları da, eser- leri de okuyamaz. Eline de kalemi & lp tahta üzerine (ve beyaz gördüğü duvarlara bir ikj satır yazımazsa adını yazmayı dahi unutur.. Köylünün okumuşları, askere gi- derek veya Jandarmalık edip biraz dışarı hayatı görüp de köy hayatının sıkıcı ve çok emekle az kazanılır bir sey olduğunu anlıyanlardır. Onlar da okuyup yazmayı biraz ilerlettiler mi, derhal şehre gelirler, ya jandarma: lkta tezkere terkederler ve mükem- mel bir müstehlik olurlar, ya kaza ve nahiyede bir mübaşirlik, bir tahsil darlık açıldı mı hemen oraya koşars lar.. Gene mükemmel bir müstehlik o Turlar.. İstihsali arttırmak ve iktrsadi bir varlık gösterebilmek için yapacağı mız ilk iş, köylüyü omüstehlikleştir. mekten uzakta bulundurmıya çalış maktır. Bunu da ancak iktisadi vasfa malik olacak halk terbiyesi yapacak: tır. Gelişigüzel istihsali arttırmak da bir menfaat temin edemez, şüphesiz. Biteok yaylâlarda sütten yapılan pey nirin batmanını 30 — 40 kuruşa sa tarlar. Fakat bu peynir ne yenir, ne de eve sokulabilir. Fakat İsviçrenin yeya diğer yerlerin miktarı, elli dir- hemi bile bulmıyan Gravyer ve diğer peynirlerine 40 kuruş 50 kuruş vere rek seve seve alırlar büyük bir ez- zetle yeriz. ve” iyi Anadolu yaylâsında oturup da bir az sıhhatini düşünenler, bir okka sik de beş kuruş, sekiz kuruş verip de almazlar, fakat beş on gramlık süt hulâsalarını birkaç misli para vere rek alırlar. Almıyanlar haklıdırlar! Çünkü çok defa aldıkları bu sütlerde yoğurtlarda (o peynirlerde birçok pis- lik, hatta bit çıkmıştır. Çünkü köy- lü, gece sirtma aldığı yorganı, gündüz de yoğurt yapmak için hazır. Tadığı süt kabının açık bulunan ağz» na kapar, Anadolumuzun hemen her tarafı hayvan yetişmesine fevkalâde müsait yaylâlarla kaplıdır. Bu yaylâların istihsal ettikleri bu gibi maddelerine, neden İsviçrede imal edilenleri ters (Lütfen sayfam çeviriniz) gibi şapkalarr ellerinde saffıharp ni- zamında dizilmişlerdi. Altı asker ellerinde tüfekler düva- rın kenarında güneşe karşı oturmuş- lardı. Bir şeyler konuşuyorlardı. Bu gibi dakikalarda — #lelâde ba- hielerin bile hafızamda kaldığına te- accüp ediyorum. İlatta bu askerle rin konuştukları en gülünç cümlele- Ti kelimesine varmcıya kadir bugün bile tekrar edebilirim. Askerlerden birisi sevinçle evindeki ineğin doğur- duğundan bahsediyordu. İki saat sonra kale kumandanı ile yanında bir mülâzim, geldiler. Mü- lâzimin kumandası altında alir asker sıralandılar. Raynerin bana evvelce gösterdiği ilam yerine doğru yürü- dük. Bir duvarın keharma gelmitik, “Duvarın önünde durunuz ve yük zünüzü bize çeviriniz!,, verilen emre gayrı ihtiyari riayetle gösterilen ye re gittim. Burada çukur kazılmamış tr. Dizlerim titriyorda. Düşmemek için ellerimle arkamdaki duvara tw tundum. Önümde, silâkların namie ları bana tevcih olundu. Kumanda. Tı bekliyorum, birisinin hana hir şeye ler söylediğini — işidiyordum. Rusça, Almanca bir takım kelimeler... Hava ya yükselir gibi oluyorum. Her şey, her cesim etrafımda döner gibi oldu. (Bitmedi)

Bu sayıdan diğer sayfalar: