21 Kasım 1931 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4

21 Kasım 1931 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

—â—VATIK 21 Teşrinsani 1931 ——— nlp Denizlerden © o o Denizlere Nakıli : Ensari Bülent swwwyustuurisumia, riya sr Kırıstal surahi bin parça —8 Ayrımının içinde kırk beş elli! yaşlarında bir adam belirmişti. Vay canma!. Gözlerime inana-! mıyacağım geliyordu.. Bu adam Ben miydim? Kallâvi bir burun; kül renkli, Kirli ve uzun saçlar; yırtık bir pantalon bu dama, büyük liman- larm Karanlık sokaklarında dola- şan işsiz kalmış serseri bir gemi- €İ Kissi veriyordu. Sırtmdaki kısa paltonun ya- açıktı. Üstten iki düğmesi Kopuk olduğu için, epey fazla.! Taşan, mavi beyaz çizgili bir ten fanilâsının ufki çizgileri göze çar- Uzun menzilli bir 35 lik tara- Kaşile, kulaklarıma müthiş bir Kahkaha çarpmamış olsaydı. bu tatkikim kim bilir daha ne kadar sürecek; ve hiç şüphesiz ben göz- lerimi kolay kolay aynadan ayıra, mıyacaktım. Fakat, ense kökümden beni Kerteriz eden miralay, öyle gürül- tülü bir ikinci kahkaha daha fır- Jatmıştı ki, çaresiz aynanın karşı- sından çekildim. Maroken bir ka- mepeye ia Lü e ir sigara veriniz! — diye Bağırdım — Su vermut süra- hilsini de yanıma getiriniz! Ve ni- bayet bana anlatınız, rica ederim. Bu kepaze kıyafetle ben ne yap- mıya memurum? Komodor, gayet sakin bir ta- virla tabakasmı bana uzattı, hat- ta siğarama kibrit de çaktı. Son- ra sürahiyi elime tutuşturarak ka- pağmı açtı: — Muhterem amiralım! — de- di — Bakmız, ben, emirlerinizi Yyör muyum? Yüzüne baktım. — O halde.. — diye devam et- H— Zatı asilâneleri de baş ami- rallığın emirlerini ifa ederken a- sabileşmek ve sinirlenmek bakkı- na malik değillerdir.. | — Baş amirallık! Baş amiral- hık? Baş amirallık! iâlek artık Bu baş amirallıktan! Müthiş bir hiddetle ayağa Kalkmış ve vermut sürahisini dardığım gibi fırlatıvermiştim. Kı-| ristal sürahi kırılmış, i suratma, kusar gibi haykırd m: — Beni amirallığa mı terfi et- tiler,yoksa Berlin sikrlerinden bi- rine palyaço mu oldum? Ya şu kepazeliğe nihayet verirsiniz, ya- Kat. Kim bilir ağzımdan nasıl bir İbhdiş fırlıyacaktı! Fakat tam bu sırada, beni gülerek ve hâlâ bo- zalmıyan (sabırlı bir sükünetle dinliyen miralay, yatağında yılan bulmuş gibi zıplıyarak, telâş ve korku ile bağırmıştı: 1 —Bu ne? Bune? Asılacak herif!. Bu ne? Ha miralayın gırtlağına sartla- Bereket versin, hazret biraz a- cele davranıvermişti.. Yoksa, e- limden bir kaza çıkacağı muhak Meğer telâşı nedenmiş biliyor musunuz? Temin, beni bu mas- kn a İNİ an, ye el üni il b a iğde o | j kırılmış, ayna olmuştu! kara kıyafete sokan adam, yakla! rımdan kunduralarımı ve çorapla» rım çıkarmayı O unutmusmuş. Lâstirin iskarpinli, ipek çoraplı serseri olur muymuş? Ya eğer baş amiral, beni bu kıyafette görsey- miş... . Gördünüz mü komodorun ye - diği naneyi? Hiddetimden ne hale geldiğimi beynime sıçrar gibi olmuştur. Fakat miralay öyle ani bir isti- cal ile üzerime saldırmıştıki, kımıldamıya bile vakit bulama dım. Bir saniye sonra beni kun- dura ve çoraplarımdanda mah rum etmiş bulunuyordu. Hırsımdan ağlamağa başlamış- tım. işin tuhafı teesssrü mona da sirayet etmişti, onun gözleri de yaşarmıştı, Masanın bir gözünü çekti; bir kelime söylemeden bana mühürlü büyücek bir başka #arf uzattı. Aldım : — Ne yapacağım bunu?Buda mı iskandinavya'da açılacak? — Hayır (o dostum. (Bunu burada £ açabilirsiniz. Bu şah-| sınıza ait harcirahın zarfdır. Mühürleri yırttım, Odanın ze- mini muşammâ kaplı olduğu için tabanlarım (o Öşümiye başlamıştı. Yanhane önünde serili küçücek bir halıya (Obâsmak birdenbire hatırıma gelmedi.. o Sersemlemiş-! tim,. Maroken kanapenin üstüne frlamışım.. “Deliriyor mu?,, gibi lerden yüzüme baktı ama, me- telik vermedim. - Zarfa resmi bir ketümiyet veren kırmızı balmun- la mühürleri acele acele söktüm. (Bitmedi) ORYA'd Büyük bir muganni Üç büyük yıldız: Simon Cerdan Jim Gerald ve Simone Simon ; büyük vazii sahne TOURJANSKY (0SSO) nun muazzam eseri MEÇHUL ŞARKICI filminde deha ve san'atlarını sarf ve isbat etmişlerdir. Bu akşamı GALA müsameresini ohepiniz gidip göreceksiniz. MEÇHUL ŞARKICI Yeni bir mevzu üzerine yapıl miş çox müessir bır filimdir. Bunda sırasıle Rusya, Kiga ve nihayetinde Paris gösterilecektir. ilâveten: “MiCKEY MOUSE, filminde bir çeyrek saatlik kah- kaha. Yerlerinizi tedarik ediniz. Telefon: Beyoğlu 1656 İ kör demektir. Macar Gecesi. . Çok ama çok mu- vattak oldular.. MM 777 “zik va Prof. M. Uugivari Macar cemiyetine ait güzel ve temiz binanın hususi salonla- rında, profesör M. Unglvari, va- dettiği müsamereyi evvelki gece cidden büyük Bir muvaffakıyetle vermiştir. Güzide ve musikiden anlıyan insanların hararetli alkış ve tak- dirlerini kazananlar arasında Ce- İle Kenan hanımla Avni beyde bulunmamış olsaydı, istanbulda kazanılan böyle bir san'at mu- vaffakıyetini doğrusu ya... biraz çok kıskanmış olacaktık. Kenan beyin M. Edvard Diht- mer'le birlikte Jeksekütel ettik- leri ilk (sonat ) tan sonra, Ma- dam Maylerin ( Puççini ) den okuduğu iki parça, Matmazel Çakeryanla Avni beyin düetto- ları, Dibtnerin (solo) ları ve Ce- | lile Kenan hanımın (Babar) ı şu anda dahi evvelki geceki kadar kendilerini tebrike ve bol bol alkışlamağa bizi icbar eden ciddi kabiliyetler ve muvaffakıyetlerdir. Profesör M. Unglvar'ı bu ese- rinden dolayı Şopen'den Ekze- küte ettiği ikinci etütten aldığı- miz hararetle tebrik ederiz. Kardeş Macar kolonisini, ku- lüp idare heyetine de misafirle rini izaz'nezaketinde çok semih davrandığı için ayrıca tebrik eder ve bu nevi müsamerelerin tekerrürünü faydalı bulduğurmu- zu kayde lüzum görürüz. Dünyada kaç kör var? Hiç merak etmediniz mi? Dün- yada acabâ kaç kör var? Tutülan bir istatistiğe göre bugün dünyada 2 milyon 290 bin kör vardır. Yani insanlardan ber binde Maamafi bu nis- bet muhtelif memleketlere göre değişir, bin nüfusun 13 Si, 73 ü, Eransada 7li, Amerikada 62 si, Almanyada 6li, Holanda da 46 sı, Kanadada 40 ı, Belçi- kada 44 dü, Çinde 500 ö, Hintte 142 si Rusyada 209 ü, Polonya- da 100ü, Türkiyede ise 38 i gör- dür. Bu istatistiğe göre her 100 bin nüfusa isabet kör miktarı memleketimizde 38 olduğuna gö- mevcut re rekor bizde demektir. “Atinada neler gördüm? Yalnız bu işi bizde k yapacak... işte mesel€ 4 Ki pe üm mam | ) : Yunanlıların bir senedenberi yap .. . . Ni ları tecrübelerden istifade etmeli — Yunanlılardan bağcılık. saha-! bir zat olduğu için sözlerini : sında öğreneceğimiz çok şeyler) yanlışlık, ne de mübalâğ var. Bu ihtiyacı takdir stmek için! na ihtimal verilemez. 2“ Yunanistana yalnız bağcılıktan se-| olduğu gibi doğru ol nede elli milyon lira girdiğini, bu-) etmek lâzımgelir. Şu halde na mukabil bizim Aydın ramtaka-| İlam taze üzüm ilıracı ş sının çekirdeksiz (üzüm ihracatı.) süte ettikleri ve muvaf! kendi ; nm on milyonla yirmi miiyon İi-İ ları bir usulü öğrenip de ra arasında olduğumu düşünmek tiyacımıza göre tatbik kâfidir. Yunanistana bu serveti| jazımdır. 163 ü | Meselâ Mısırın her 100 ! ingilterede | temin eden en ziyade Korent ü- zümleridir. Yunanlılar bu üzüm- lerden şarap ve sair meşrubat çı karmak, yahut kurutarak satmak suretile istifade ettikleri gibi sun bir seneden beri doğrudan doğru- ya (taze üzüm) ihracatına da baş- lamıslardır. Bizim memleketimizin taze ü- zümleri, Yunan üzümlerine nispet kabul etmiyecek derecede müte- nevvi ve nefistir. Meselâ İstanbır İun çavuş üzümüne dünyanın hiç bir tarafında rakip bulmak kabil değildir. Bununla beraber bizim ü zümlerimiz yalnız kendi memle- ketimizde, o da ancak olduğu yer-! lerde istihlâk ediliyor. Üzürücü- lükten ve umumiyetle meyvacılık- tan ihracat yapamıyoruz. Memle- ketimizin bu müstesna tabii kabi- liyetlerinden en küçük bir istifade elde edemiyoruz. Onun için Atinada Yunanlıla- rın bu sene doğrudan doğruya Av- rupaya taze üzüm ihraç etmeye başladıklarını işitince merak et tim. Bu ihracatı ere ve yaptıklarını öğrenmek istedim. Yunanistandan doğrudan doğ- İ ruya Avrupaya taze üzüm ihraç etmiye başladıklarını işitince me- rak ettim. Bu ihracatı nerelere ve nasıl yaptıklarım öğrenmek İste- dim Yunanistandan doğrudan doğ- ruya Londraya kadar gidecek su- rette bir tren işletiliyonmuş. Treni de frigorifik tertibatı varmıs. Ta- ze üzümler bu trene konuyor, fri»i gorifik tertibatı sayesinde rel ya kadar bozulmadan şidiyor, suretle taze Yunan üzümleri Lon- dra lokantalarında © yoniyormuş. Fakat Yunanistandan Londraya kadar hususi trenlerle üzüm nak- İetwek başlıbaşına mühim bir iş| olduğu icin bu işin tertibatını Yur nan Ziraat bankası deruhte etmiş. i Doğrudan doğruya o meşgul olu- yormus. Banka bağcılarn kendi- ne teslim edecekleri taze üzümle- ri alıp onların namına Londraya sevkediyor, sonra kendilerine he- sap veriyormuş. Bana bu malümatı bir müsaha- be esnasında Selânik belediye Yei-! si Vamvnkas efendi verdi. Kendi- sine sordum: -—- Yunanistandan Londraya ka dar frigorifik tertibatını havi hu- susi bir tren işletmek fazla mas- rafh olmaz mı? Satılacak üzümün kârı bu kadar fazla masrafı koru- yabilir mi?,, Vamvakas Efendi bu sualime şu cevabı verdi: — Taze üzümün okkası Yuna- nistanda on drahmi (yirmi beş ku- ruş Türk parasile) dir. Londrada da otuz drahmiye (yetmiş beş kur! yuş) satılıyor. Arada yirmi drahmi (elli kuru) fark var. Bu fark bü-! yüktür. Masrafı çıktıktan başka ehemmiyetli miktarda kâr bırakı-! yor. Hem taze üzümler Londraya verır varmaz derhal satılıyor. Bu | itibarla Yunanistanm bü yaş özüm ibricatmdan ileride çok istifade e drceği anlaşılıyor... Vamvakas Efendi akir başın da, Yunanistanm iklısadi, siyasi | ve idari ahvaline yakından vâkıf —Hükümetimiz tarafınd3” — limanlarından © muhtelif Avrupa mem ticaret malı götüren buy' uk lar birçok limanlara 1 radıkları yerlerde baza, * güz kalırlar. Tabii bu gibi larla İzmirden, yahut dan Londra gibi büyük merkezlerine taze üzüm 8 satınak imkânı yoktur. ©. ne bir tecrübe olarak İzmir i larından tayyare ile Pari9* gönderilmiş. Bu kavunlar yare ile gönderilmiş rağmen masrafmı Bununla beraber bugünkü © vaziyetine ticaret vasıtası olamaZ. tayyare süratıne de hacet Londra, büyük istihlâk merkezli rudan doğruya raptedece frigorifik tertibatını havi trenler KIraTamaktır. ) Bu tarzda İsianlmldağii nibayeiy/ en uzak bir Avrupa ist dan bu gibi trenler yolda #' filin görmiyeceği için kols” in zilmeye ve bozulmıya mü lan meyvalar tertemiz bi Londraya yetiştirilebilir. Yalnız bizde bu işi kim cak? Mesele buradadır. 1". fi tanda olduğu gibi bizde dei ların, üzümcülerin, kavu” bu işi kendi başlarına ys” mümkün değildir. Murlakt bankası gibi büyük bir milli müessesemizin buna 1“ etmesi lâzımgelir. Maamafih her şeyden © 4 kere Yunanlıların bir senedi ri bu yolda yaptıkları & den istifade oimmelidir. Ya vekâleti, yahut ziraat rafından Yunan Ziraat 9 müracaat edilerek bu tl ! ihracı işine ması! başlandı . sıl safhalar geçirdiği, rübelerden ne gibi netice hakkında tafsilâtlı malâr?i lıdır. Ondan sonra ihtiyacımıza göre bizde de tatbik olabilecek bir şekil melidir. Bugün matine saat 21,30 da Hukadıes Fs Facia 3 perde Yazan: S. Mavgham Tercüme eden: A. Gazenfer li Oyundan sonra hususi tr Bugün akşam sayı 71 de € k riça, operet 4 perde müzik İN g

Bu sayıdan diğer sayfalar: