21 Ocak 1932 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 8

21 Ocak 1932 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— Nös:, terzihanenz iyi işliyor tu? .— Hayır harımefendiciğim.. Pa''alım, miş teri celbetmek için şimdi bir de erkekler da- iresi açtık. i Lâdes ) Ne anası vardı, ne babası.. Bu #lü hul.. Onu, bir şorbahar akşamı, - kura yapraklar uçuşan cami avlusunda bir bez parçasına kundaklanmış. feryat- ları rüzgürlar içinde boğulurken-gör © derilmiş, orada, kendisi gibi kimse - sizler içinde büyümüş, beş İmişti, Küçük Keramet'i Rasim paşsnm konağına geçen yıl almışlardı, Vazi- fesi, gelin hanının biricik kızı Suna- yı eğlendirmekti.. yaşına eğlendiriyordu.. Yalnız. bir kabaha - ti vardı: İnatçıydı.. Bazan, Suna onu at gibi koşturmak, eşek gibi âmirtmak,! çengi gibi oynatmak isterdi, O xa »| man, Keramet'in damarı tutar, bir türlü küçük hanımın emirlerini din: lemezdi.. — Ben at gib; koşamam., — Ben eşek gibi anıramam.. “a — Ben çengi gibi oynıyamam. Bu dik kafallığı yüzünden pek çok hirpalaniyor, pek çok dayaklar, yiyordu. Fakat, bir türlü bu kötü hu. yundan vazgeçmiyordu!. | ... y Bir hafi dnmber, kicğt hanesir. la Tâdesliydiler.. Suna, ned> mesin; aldatmık neler yapmıyor du ki?. Fakat, şeytan kız, bir türlü , Ç lâdesi unutawyor, bir türlü aldan« mak bilmiyordu. İ Gece, gündüz; saboh, akşam, tam bir hafta, Keramel'e ne vetdiyse şn cevabı aldı: İ — Aklımdalı, Hizmetçller, kalfalar, aldanması için gizli gizli nasihatlar ettiter, ol , © — Geçmiş o'sun azizim, bu me hal?. Şey. Karımla Lanıştıml, Y e Pay yaşındaki saz benizli kızcağız. düny xw) ya kimin vasıtasıyla gelmişti, meç -| müşler, karakola telim etmişlerdi. | Ondan sonra, darülâcezeye gön l Keramet, birçok bilmeceler, ma Vİ sallar biliyor, küçük hanımını cidden İ venda kırmızı parmak izleri bırakan İ ta büyük ve küşük'anm yı Kadın — Dokloreutum, bani bana böyle bir otomobil — AKBABA KIŞ ŞARKISI Bir güzele gönül verdim: Yazdan sıcak, Kıştan beyaz! İki tanekar lopu var göğsünde bu yaramazın.. Dinlemiyor gece, gündüz. Din lr soğuk, ayaz, Mehtap giöi çırd çıplak doğuveriyor ansızın! © Odur asian oder, odamı nydızlatan o? Buz tutan damarlarıma bir parça ateş kalano? Nisan gibi gülen odur, şubol g'bi kaş çalan o? Rir güzele gönül verdin: Yazdan sicak, kıştan beyaz? begi... Helâ, Bü ğEP madi. Hanimefendi para verdi, bils| yük hânımefendi kordelâ aldı olmas! dı. Bir türlü aldanmıya razt olmu «| yordu. Onun bu inadmdan küşük Suna o kadar üzülmiye, e kadar sinirlenmi - ye: başlamentı ki; arasıra ağlıyordu bile. Nihayet, bu 'âdes oyunu, kosa ko- nağm içide büyük bir mesele halini aldı. Son nasihatler; tekdirler, tahkir « ler tatibetli. O da olmayınca dayak başindı.. Fakat, şaşılacak şeydir, yanaklar! tokattamı rağmen, Keramet inat edi- yor, aldanm'yordü. i Nihayet, küçük hanımı üzüntüden kurtarmak için son bir çare buldu -| lar: Kernmet'i kormaaki., Ve bir akşam, gere öyle kunda - İının sokağa atıldığı ghi havada ke 20 yaprakların w w bir sonba « har akşamı, Kera sokak kâp'sinm önüne bıra'idı. | Bu aralık, son bir Ümitle. kücük Suna, Keramet'in bohçasım almış, kendi eliyle vermeye; inmişti. Eğer Kersmet, bu bohçayı bir şey sörle-- meden. alır, küçük hanıma lâdes de- dirirse tekrar sıcak yuvasında kala İ cenk, bu yalmur yüklü bulutlarla do- Yu hüzan havası içinde, kanatlar: kı- rılmış bir kuş gibi avare dolaşımıya « caktı.. Bütün hizmetçiler, halayıklar, haf r merdi si ven başmda bü sehney; gözetliyor - lardı.. Kö yı azat: — AK, Keramet!. Ge:ame!, o küçük vücudundan na Suna kuğarak geldi, bolıça sl çıklığına şaşılacak dik bir sesle cevap verdi: — Aklımda! Ve bohçası aldı, gittikçe koyula- şan akşam karanlığı içinde kaybol - du. . Akbaba Soğuk'uk Mütehassısı Karı koca arasında: — Karıcığım, hani tuhaf bir hikâ- ye vardır. Bilmem, sana söyledim mi? — Cidden tuhaf mı? — Tuhaf. Cidden tuhaf! — Öyleyse söylememeişsindir. An lat! m. üç kardeş Ahmet Celâl, Mehmet Rahmi, İb- rahim üç kardeştirler. Bunlardan bi-| rimclsj şairdir, şiir yazar. İkincisi muharrirdir, makale yazar. Üçüncü- sü. o da yazar. Ama, şiir, makale değil, Kardeşlerinden para istemek i için mektup! Müşteri — Yabu, bu nası! fır çs?.. üzerinde üç kıl var... Sıtıcı — İyi ya iş'e... Bir ta- nesi diş, bir tanesi saç, bir la- neji de elbise .çial,, Çimidik Erkek — İşte mi 2. Kadın — Aan Erkek — Hiç lacaktın 2, balleyi çiyice — öarmmk. “© © Son Çare Faik, dayısı Halit Beye bir daha yalvardı: — Dayıcığım, vallahi on liraya ih- tiyacım var, — Veremem. Veremem. Vere - mem, Bu son ve kat'i cevap üzerine, Fa. ik elini arka cebine atlı ve tabancası- nı çekti; — O halde, Başka çare kalmadı! Halit Bey, hiç ummadığı bu ha - reket karşısında telâşla yerinden fır.) ladı: — Dur. Dur. Duuuur!. Faik, omuzlarını kaldırarak cevap verdi: — Duramam dayı. On liraya ihti yacım var. Zaten bana tabanca lâ - zım değil. Satar, parasile işimi gö- rürüm! ğin Kör Göz hekimiyle hasta arasmda: — Nasıl, bu gözlükle şu yazıyı © kuyabiliyor musunuz? — Hayır. — O halde şu gözlüğü takınız. Şim di nasıl7.. Okuyabiliyor musunuz? — Hayır. Gene okuyamıyorum... — Allah, Allah. Durun bakalım, bir de şunu takımız... Nasıl? — Vallahi gene okuyamıyorum. — O halde azizim, siz maalesef körsünüz! l Bu son söz tzerine hasta itiraz et t: — Hayır doktor bey, hayır. Valla hi kör değilim.. — Peki niçin okuyamiyorsunuz? — Şey. Ben okumak bilmem kil, rd Neyle?.. Şair — Sevgilim, Seninle başbaşı salıp aşkımızı din'iyelim. Semaya. Pu'ut lar arasına yü selelim!. Sevgilisi— Ney ef. Tüyyareyle mit. ni icime. a, e 2 İİ bizim köşk... Sizi gezdireyim j .. Korkarım.. kork mayınız.. İçerde kimse yo'f Hepsi bir arada Mişonaçi Efendi, mağazasını el“ Tnej seneidevriyesi münasebetile mi iyetinde çalışanları memnun etmek istyordu. Tüccar arkadaşlarından S4 lamon efendiye sordu: — Mösyü Salamon, oyle bir yapmaya İstiyorum ki, hem pahali mesin, hem bezin memurlar sivi hem da gazetalar yazsin. Acaba yapsam?.. Salamon efendi derhal çaresim buldu: — İntihar et bel, Hem ücüz olu hem memurların sivinir, bem da g# zetalar yazar! —Ze Bu türlüsünü sörmediniz — Kirnemiz kimdir simdi? — Bir mucit. — Ne icat ediyor? — Kirayı vermesin diye bin tür yalan an. Haklı bir ihtar Ev sahibi — Dilensen bile olman lâzım, Dilenci — Hanım, bana san'atı mı öğreteceksin? Doktor — Sen fazla yorulmuşsu” Biraz faakiyeti değiştirmeli, ekze yapmalısın. zn, Gaflet Hasta — Yani daha çok mu şayım demek İstiyorsunuz? Doktor — Hayır, yanlış anl Jimnastik yapacaksın. Hasta — Peki ama, ben, bir * cambazıyım. ğa Gedikli Gardiyan — (Çok geçmeden rar dönen sabıkalıya) Ne o, gene © geldin? Sabıkalı — Evet babalık. Mek falan var mı? . Li — Gel karşı kaldırımdan deim.. Doktorum geliyor. dir hasta o'duğum vok, cağıza karşı maucubuml BN 4

Bu sayıdan diğer sayfalar: