21 Ocak 1932 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 9

21 Ocak 1932 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Ne iyi taç an zengin bir ailenin çocuğu - İ rai Leyli olarak İstanbul mekteple- k ağı birine devam ediyor. Sömestr m, dolayısıyla, Edirneye, babası » İ » Annesinin yamna gidecekti. Gü - hi bir gemici elbisesi giymiş, eline ( venlerin geçirmiş, küçük bavu - a“ almış, Sirkeci İstasyonuna gel- Mağrur, bir küçük efendi gibi, ba » Ak ukarda ağır adımlarla yürliyor - ü et almak için gişeye gitti Ber kapalıydı, Turan hayret etti. halde, trenin hareketi pek yakm 'dı; neden gişe henüz açılma - bi bulunsun? | Ürgdr elliği bir memura neza- müracaat etti: İ | — Edirne için bilet alacaktım da ÜYE kapalı, a, Memur mazik olmakla beraber bir yi mağrur olan bu çocuğun yüzü» aka bir tarzda baktı ve sonra e Fakat Edirne treni hareket e- BŞ“ on dakika oluyor. Turan, bekle. bir cevap karşısında şaşaladı. a saati geri mi almıştı? Olsa Şu trenler on dakika daha bek- Vi ii ler miydi? Mutlaka dakikası wi me mı hareket etmeleri lâ « Niş 1? Güya hizmetçisine süz söyle- A Bibi, şimendifer memuruna arka- İ “çevirdi Ve yürüdü. Simdi ne yapacaktı? «Treni ka » Küğma dair babasma bir. telgraf i Kİ, gene mektebe ml gitsin? Me » ; Mağa 77 düşünerek bekleme salo- kira, gezerken, mektep arkadaş - : dan Tuğrula tesadüf etti. j , 4 çocuk, orta halli bir ailenin ğ Aç uydu. İstasyon civarmda ika- a Ki, diyordu. Çok mütevazı, fakat İde, tavarlu bir çocuktu. Şen bir çeh Kim yamna koştu; elini yas | her şeyi idare ediyor, her şeye bir ne : şe veriyordu. Halbuki Turan böyle | bir şeye tesadüf etmemişti. Onların — Sen barada ha! Hayrola? gran somürtkan bir halde cevap N A imeye gidecektim, treni kaçır. “İ sişç Vah, vah! Fakat üzülme karde. Me gidelim, annem ne kadar ; un olacak bilsen! “e Münasebet? Turan gibi zenzin ' Mega etli bir çocuk, orta halli bir Sİ dip, ©vine gidip misafir olabilir Vİ söy lis buna imkân var mı? Bir şey ji Make fakat bu tekliften canı ÜYazg, Pek belliydi. Tuğrul ısrar e Yay Haydi gidelim, emin ol ki mem- li Kaz ynam; hem ne iyi bir tesadüf Mem yaapcağım. 7 > Ne My Söylemem, bize gel de görür - <p» merak etmiyor değildi. 'N Kile, Sekli Mpa, dan bir saatten fazla kala- | mektebe gideceğim. İ va rae ze gel de- | Meatak kalay e Teram çok sami | — etti: Taği sa ne iyi oldu. Bu gece Serriye,ş “İt yaşına girecek, senei Yapacağız. Böyle bir ars büyü, veraber bulunması bizim & ©vi. pek ağır ve süslü edilmiş değildi. Sade; di. Her tarafta bir aile ederim, hatırım içini. oldu ! saadeti bir samimiyet hissediliyor - du. Biraz sonra aile reisi de geldi. Turan bu zatın elini öptü. Tuğrulun küçük hemşiresi de evlerine gelen küçük misafire karşı pek şen, pek 43- mimi görünüyordu. Turan, kendi evlerinde zenginlik içinde büyümüş, saadetin ancak ser. vetle kaim olduğuna hükmetmişti. Burada gördüğü neşe onu şaşırttı. Demek &i orta halli, yahut fakir aj - leler de mes'ut olabilirlermiş. Bura. da hizmetçi yoktu, bir anne şefkali evinde her iş hizmetçilere aittir. Bu da samimiyetten ziyade soğuk ve a » gır bir resmiyet vücuda getiriyordu. Hasılı bu hal onda büyük ve iyi bir tesir yapmaktan hâli kalmadı. Bir tarafa oturmuş «trafını tekik edi » yor, teikik etikçe bu sıcak hayatın içinde bütün mukavemeti gevşiyordu. Gözü önünde bir faaliyet başladı. Turan küçük hemşiresile beraber sof rayı kuruyordu. Temiz, beyaz bir örtü üzerine temiz tabaklar, çatallar, bıçaklar konuyordu. Kendi evlerim- deki gibi pek süslü, pek şaşaalı bir sofra değildi. Fakat bütün ailenin beraber çalıştığı, bu mini mini sofra ona ne kadar cazibel; göründü. Yemeğe davet edilince itiraz ede medi, Tuğrulun annesi yemeği tak - sim ediyordu. Şen ve küçük kahka « hacıklar arasında iştihalı iştihalr ye- mek yeniyordu, Bu neşeye Turan da, ihtiyarsız bir halde iştirak etti, Yemek bitince, Tuğralun he: resi ayağa kalktı, ezberlenmiş birkaç satırla değil, sade, samimi bir iki ke İimeyle ağabeysinin yıl dönümünü tebrik etti. Tuğrul annesinin, baabsı- nm ellerinden öptü. Onlar da yav - rularmı kucakladılar, Tuğrul bu sadelik içinde erimişti.| « Bir şey söyliyecek halde değildi! & Artık mektebe avdet etmek de ağlın. dan geçmiyordu. Her şaşnadan uzaık,| âğgi fakat mile saadetini son katrasına kadar içen bu yuvadan ayrılmak iste- miyordu. Yatmıya gideceği zaman Turanm| ğ annesine dedi ki: — Treni kaçırdığım ne iyi oldu. Pek sade, pek samimi bir aile saade.| & tinin ne demek olduğunu burada an- Tadrm, müsaade ederseniz hakiki bir anne gibi ellerinizden öpeyim. Genç kadın, Turanı bütün şefka - tiyle kucaklamıştı. A, İSMET Şen Fıkralar Ne kolay seyahat! Ahmet arkadaşına diyordu ki: — Ben, bisikletle on sekiz saatte Ankaraya gittim, — Amma alıyorsun! Hiç böyle şey mi olur? — Neden olmasın? Geçen ay ba - bamla Ankaraya gidiyordum. Bisikle timi de beraber alıp bagaja verdim. Demek ki bisikletimle gittim. Amma oburmuş! Raif; annesi tekdir ediyordu: — Sen ne kadar obursun. Çantana koyduğum bisküilerin hepsini yemiş, yalnız iki tane bırakmışsın. Raif hayretle annesinin yüzüne baktı, — İki tane m; kalmış? Anneciğim, görmedim de ondan! Tercihe. sebep Bir cuma günüydü. Gezmeğe gide- ceklerdi. Sevimin annesi dedi ki: — Yavrum, bügün babanla bera ber gitmiyeceğiz Hangimizle gelmek istiyorsun? Benimle mi, babanla mı? Sevim cidât bir tavır aldı: Eğlenceli bilgiler Şeker su üzerinde yüzer mi? Alın size tuhsf bir sual! Şekerin sa Üzerinde yüzmesine imkân ver m? Belki de #ahve pişirirken pek çok defa tecrihesini yaptınız. Şeker, suya atlıve- since hemen dibe gider ve erir. kaybo- İor. değil mi? Doğru, herkesin o vepuğı — tecrübe böyle ama, Vekit gazetesinin çocuk 58- yıfası - her şeyde olduğu gibi — bunda da aksini iddia ediyor. Şekeri, pek JA, #açun üzerinde yüzdürebiliriz. niçin ol- masin? Evvelâ küçük bir hazırlık (yapalım. Eczahanenin birinden bir az Kollodyon aldırınız; fakat şişenin kapağını iyice ka- palı bulandurunuz. Zira içinde Eter var- br ki uçuverir. Şimdi bir iki parça çay şekeri alın, küçük bir maşa yahut pensle bu şeker. leri Kollodyon içine batınrsınız. Bir gün öylece bavada kalacak, Eter © tamsmile uçacık, Sonra bu şekerleri, şeker kutu suna koyabilirsiniz. Bir gün arkadaşla” nmza dersiniz ki: — Su üzerinde bir yüzdürebilir misiniz ? Tabii onlar. buna inanmıyacaklar, kendileriyle alay. ettiğinizi zanmedecek- lerdir. O zaman $iz şeker kutusunu açar, içinden hazırlamış olduğunuz şekerleri alır, saya atarsınız. Iptida şekerler suya dibine gidecek- ler; fakar sakın bundan endişe etmeyin. Çünkü şekerlerin su içinde yapacakları iler var da önden. Bu işler bitti mi, herkesin beyreti önünde, şekerler su- yun üzerine çıkar ve oradş kalır. Yalnız dikkat edin, kimse elini su Üzerinde duran şekere dokundurmssın. İşte © Şaman foya rreydana çıksr! Na- sıl mi ? Suyun üzerinde duran cismin şeker olduğunu ötekiler zannede dersin, siz aldanmayın ha! Şeker dibe gidince yapacak işi dememiş miydim? Şim- di yaptığı işi size anlstverey!in: Kollodyonla iyice sarılmış olan Şşe- parça şekeri ketler, su içinde pek dayâramazlır, he- men eriviverirler ve suya karşılar. O zaman Kolloğdyon dediğimiz zarf, halâ şekeri örtürormuş gibi Yalnız kabr ve pek hafif olduğu için Suyun üzerinde yüzmiye başlar. Eğer, seyircilerden biri elini uzatıp tutacak olursa, yumuşak sünger gibi bir madde bulmuş olur, o vakit: — Hay, kurnaz, hay! Hani bu şe kerdi ? Diye bağırır. Bunun için “uzaktan merhaba,, de- dikleri gibi sizde seyiretleri bardağın ya- nına, yaklaştırmazsınız. Hokkabazlar gi bi, onları marifetlerini yalnz gösteri- 7; asla muayene etirmeyini. Bizim Gemi Bütün gece aallanarak, Atlar, geçer dalyalardan. Denizlere yarlanarak , Uçar sanki her rüzgârdan Bizim gemi, “Deniz Kısı,, onun İsmi. Kanat açar gibi bazan Rüzgârlarla şişer yelken O ilerler, Deniz güler. Bir Kkuşolur, uçar, geçer, Sudan dağlar oğulderken, Dalgaları durmaz, biçer, Denizlerde bora varken. Bizim gemi, “Deniz Kızı, onun ismi OSMAN MÜNEYMEN İm mmm mana hm Şİ a amal 1— Etraftan kor toplayıp şu kapının önüne yığalım. 2 — Böyle büyük toplar yapsak daha iyi olur. 3— Haydi, gayret, sessiz sadasız bu işi yapabileceğiz. 4— Oh, ne iyil İçerdekiler artık kapıyı açamazlar. 5— Şimdi kapıyı çalalım, açamayınca ne kadar kızacaklar, 6—A!,... i | Salon Oyunları İ Hoca Efendi oyunu Oyuncular ne kadar çok olursa o| resim bitince, âmeliyatçı bağırır: nispstte eğlenceli olur. Hepsi bir da- ire şeklinde toplanırlar ve o hocanm üzerindeki şeylerin isimlerini alır - lar. Meselâ: biri, hocafendinin fesi; diğeri sarığı; bir ötekisi cüppesi ve saire saire olur. Eğer oynıyanlar çok- sa ve hocafendinin üstündekiler kâfi gelmiyorsa, tesbihi, enfiye kulusu, şemsiyesi, kitabı ilâve edilir. Bu da yetişmediği takdirde iç çamaşırları da alınır. Herkes ismini iyice belliyecek. O- yunu idare edecek olan bir hikâye uydurur. Meselâ der ki: (Hoca efendi) sibah yataktan kalkiz; yüzünü yıkadıktan sonra fe- sini başına geçirdi, (sarığını) sardı. Bu hikâye hocafendinin eşyasını birkaç defa tekrar edecek surette tertip edilmiş olmal ve oyunculara verilen eşya isimlerinin hepsi söy - Jenmiş bulunmalıdır, Hocafendi ismi geçtikçe bütün © - yunculer ayağa kalkmıya mecbur - durlar. Kalkmıyana oyun bitliklen sonra ceza verilir, Fes, sarık. deyin- ce bu isimleri almış olanlar ayağn kalkacaktır. oKalkmıyanlar cezaya çarptırım. — Çabuk, tentürdiyodu verin! Bunun üzerine bir mendille par » maklar tarafını güzelce sarıp bağ - lâr. O surette ki el başı bağlanmış küçilk bir çocuk halini alır. Sonra bu el öteki kol üzerine yatırıp ceza gö- renin gözleri açılır. O zaman kuca » ğmda bir çocuk görünce kahkahalar. lâ gülmekten kendin; menedemez. Böylece eğlenceli bir zaman geçi - rilmiş olur. 1 — Yer manasına gelen bir kelime, 2— Ecnebi hanımlara ve- rilen sifat, 3 — Maksadı ifade eden bir kelime, 4 — Bir yerde oturan kimse. Cezalar da eğlenceli bir tarzad ©| Geçen haftaki bilmecemizin halledilmiş şekli Jur. Meselâ: Bir kişiye (Eline ameli- yat) cezası verilir. Gözleri bir mendil le bağlarım. Oyunu idare eden, güya işe bir ciddiyet vermek için bağırır: — Çabuk bıçağı getiriniz! Bir hokka, kalem getirirler. Tabit kendisine ameliyat yapılacak olan 0- yuncu bunu görmez. Dyunu idare e- den onun elini alır, kolunu bir baska»! sına sıkıca tutturur; elinin arka ta - rafma, parmaklar hizasından başlı“ yarak kaş, göz resmi yapar; burnu ve ağzı bileğine doğru indirir. Bu iş yapılırken kalem ucu deri üzerinde hareket ettikçe gözü bağlı olan cid - den ameliyat yapıldığmı zanneder, bağırır, elini çekmek ister. Onun bu kanaatini arttırmak için,

Bu sayıdan diğer sayfalar: