1 Eylül 1932 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5

1 Eylül 1932 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

L Evini 1932 di Arap ittihadı için nacağı henüz takarrür etmedi iy akarrür eden kongrenin nerede i lag ydettenberi bir Arap öngresinin Bağdat'da aa bahsolunur. A» Maldmata göre kongrede " Onuşan bütün milletler 4 maca, kongrenin be- ” Arap misakı milli, si olacak, bununla bütün inin “Emperyalizm,, İzinde tutacakları yol &cekleri ram tes gülecek | POZ İlin menban, Filistindir. sene de bir Islâm kon fikri Filistinde dağ- için bir çok mem- gelen murahhaslar taplanarak bir takım işlerdir. Fakat bu Filistin için temin etmiyeceği bir Arap kon- lüzumu bissedil- kongresi fikrini ileri 8 Arap memleketlerinin m bir araya topir milt bir misak vöcude istihdaf eden Filistin- atiktalciler,, unvanile ta- dırlar. Bunlar muhtelif etlerinin rüesa ve müzakere halindedirler. Or epin Merkezi | NE için bötün Arap mat- .€n belli başlı mevzula- t ke bu Arap kongresi- Sİ fe Z, ğ Tİ ; EE Zi < l ZE Mi renin nerede ve ne v4 toplanacağı Üzerinde he- ita, hasıl olmamıştır. a taraftarlarının bir kıs» t) ta toplanmak fikrin- * Buulara göre Araplığın “lmıya İâyık en man , Esasitibarile kön- Bedefi, Irak, Suriye ve ittihadı o olduğundan İm fikre göre kongre si Mükerreme,, de top- dır. Çünkü (Mekke) tamamile ba» “lan bir yerdir. Kongre orada son derece serbest içtima eder ve kararlarını verebilir. Bu- na mukabil (Mekke) de toplana- cak bir kongrenin daha fazla dini bir mahiyeti ihraz edeceği bundan başka kongrenin orada toplanmakla sesini bütün dünya- ya duyuramıyacağı ve istenildiği derecede kendini tanıtamıyacağı ileri sürülmektedir. Üçüncü bir ceryana göre kon- greyı Avrupanın bitaraf şehirle- rinden birinde toplamak daha muvafıktır. Fakat o takdirde kongrenin masraflarına tabam- mül edilemeyeceği söylenerek bundan vaz geçilmesi terviç © lunmaktadır, Bu itibar ile en kuvvetli cer- yan, Arap kongresinin Bağdatta toplanması lehindedir. Irak matbuatının ifadesine bakı- hırsa, Iraklılar bu kongrenin kendi payitahtlarında toplanmasına ta- raftardırlar. Arapların “milli bir misak,, vücude getirmek istiklâl ve itti- hat yoluna girmeleri, bunlar ara- sında milliyet şuurunun uyandır ğını gösterir. Şimdilik vaziyet bu merkezde- dir. Hicaz ve Necit devleti ile Şe- rlia emareli arasında harp vu- ku bulacak mı? Bir kaç gündür. matbuat Hi- caz ve Necitile:-Mavrai “Şeria hükümetleri arasında yeni bir harbın vukuu ihtimalinden bah- setmektedir. Son posta ile gelen Mısır ga- zeteleri bu haberlere dair malü- mat vermektedir. El - Mukattam güzetesinin verdiği malümata Da zaran Hicez hükümetinin Mısır mümessili Fevzan Sobrik Efendi Hicaz ve Necit hükümetinin Mav- rai Şeria hükümetine her hangi suretle tecavüzkârane (fikirler beslemediğini söylemiştir. Buna rağmen bütün Necidin, tenkil olunan Ibnirrefade bare- ketinin Mavrai Şeria hükümeti tarafından ibzar edildiğine kani olduğu için galeyan içinde oldu- — Küçük Roman — Mektup Ve.. Cevabı Huhaesizi » MH. $. © SN m aa ŞO tarımda! Vay Bey biraz gezindikten N ar en © evi nereden biliyor- Bar, *ordu. San &vi bilmiyorum; bildiğini sen na- nin «itim. Hizmetçiler e mi sy ağ de DA ai» Âli Beyin kızları Na kızları mr? Ne » mışp Onlar nereden bili- * Han, ii i bozmadı: | sin bildiği bir — Bilmem, sormadım, dedi, onlar da birinden işitmişlerdir! — Birinden, kimden? Saide Hanım dudaklarmı bük- tü: s — Bilir miyim? dedi. — Sormalıydın. Elbet bu lâkm- dıyı bir çıkaran var! Saide hanım gülümsedi: — Hangi lâkırdıyı? diye sordu. — İşte benim oraya gittiğimi... — Sizin oraya gittiğiniz yalan mı? — Yalan olmasa da gene bir çıkaran var elbette.... — Çıkaran demeyin, kimden duyuldu demek doğrudur! — Olsun, benimle kim uğraşır yor? — Kimsenin uğraştığı yok ca- nım, bu bakkalm çakkalm herke- sey, gizli değil kit ağ: MÜSLÜMANLAR ARASINDA | Türkiye eveLehistan Karaköyde bir cinayet i *# a 3 VAKIT Leh hariciye müs- teşarının Ankarayı ziyareti Paris, 28 (Hususi mubabiri- mizden) — Belgrâttan gelen tel-- grafnamelere göre Sovyet Rusya | ile Lehistan arasında bir ademi tecavüz misakı akdi münasebe- tile Lebistan hariciye müsteşarı miralay Bek'in Ankaraya vaki olan seyahatından bahsedilmek- tedir. Ozbor gazetesi miralay Bek'in Türkiyeden avdetinde, Lehistan hariciye müsteşarı tarafından vaki olan talminkârane beyanata rağmen bu ziyaretin Bükreş ma- hafili siyasiyesinde hayret uyan dırdığından bahsediyor ve diyor ki; “Romanya, Sovyet Rusyanın komşuları ile münasebatını dik- katle takip ediyor. Fakat Lehis- tanın son hattı hareketi, siyaseti bariciyesinin o istikametlerinde esaslı bir tebeddül vuku buldu- ğunu gösteriyor. ,, Edirnekapı » Rami şosesi Daha bundan iki ay evvel ya- pılmış olan Edirnekapı Rami şosesi birçok yerlerinden taşlar dışarıya fırlamak suretile sırıtmı- ya başlamıştır. Daha şimdiden bu hale gelen bu şose yarın yağmurlar (başladıktan sonra kimbilir ne bale gelecektir? Doğrusu iki ay evvel yapılan masraflara yazık! ğu ilâve olunuyor. Mülk Ibnissuut Hazretleri ef- kârı âmmeyi teskin için çalış maktadır. Haber verildiğine gö- re, Mülk Hazretleri, bütün mcar- leketini temsil eden eşraf ve ekâbirden bir kongre toplıyarak Tbnirrefade hadisesi gibi badise- lerin tevalisini men için tedbir- ler alacak, ve alınan tedbirler hakkında malümat verecektir. Şimdilik vaziyet bundan iba- rettir, Binaenaleyh iki taraf ara- sında bir muharebeden bahset- mek henüz nabehengâmdır. Biraz durduktan sonra Saide Hanım ilâve etti: — Bakkal öteki evin de hesa bımı sizin adınıza yazıyor. Onlar da bizim bakkaldan alış veriş e- diyorlarmış. Geçende bir yanlış- lık bile oldu. Sarayı yolladım dü- zeltti. İnsan Güzide gibi cihanın tanıdığı bir kadınla yaşar da biç gizli kalır mı? Herkes arkanızdan size “Enişte Bey,, diyor. İsim bile takmışlar! nasi Bey fena halde bozuldu, kı- zardı ve dudaklarının arasından: — Rezalet, dedi. Utanıyordu. O kendini çok ve- karlı görür, herkesin ona bir hör- met borçlu olduğunu sanırken hiz- metçilerin, bakkalların eğlencesi olmuş! “Enişte bey,, diye ona gü- | lüyorlarmış! Saide mektubu yaz» masa Şinasi Bey de bugün ona sormasa demek bu rezalet böyle sürüp gidecekti. İster misin bu “Enişte bey,, bir damga gibi onun sırtma asılıp kalsm? Ne iğrenç! Handan onu, Enişte bey, diye ça- Eırdığı gün bu isim arkasmda ri di, Dün bir hamal, Savf 5 sırtında yüklerle giderken caddede öldürüldü Katile nazaran maktülün, katilin Dün sabah saat 11 de Kara- köyde feci bir cinayet olmuş, Bekir isminde bir hamal beynine sıkılan bir tabancanın kurşunla” rile öldürülmüştür. Katil Kuledibinde Süreyya aparlmanında oturan Yakup is- minde Şibinkarahisarlı biridir. Su iskelesinde hamallık yapmak. tadır. Maktul Bekir ile katilin arası bir ailâ meselesinden do- layı açıktır. Hatta Yakubun bir kaç defa bu yüzden Bekiri öldürmek is- tediğini söylediği de rivayet edil» er e ii ” Yakup bu maksatla Bekirin yolunu bir kaç defa beklemiş, fakat tesadüf edememiştir. Yakup dün saat on bire doğ- ru Karaköye inmiş, bu sırada Bekirin Topane cihetinden doğ- ru sırtında bir tavuk kafesi ol- duğu halde kendisine doğru gel- diğini görmüştür. Yakup bunun Üzerine Bekirin yolunu bekle- Yunan Yoguslavya Takası Şehrimize ticaret odasına ge- len malümata göre; Yunanistan'a Yugoslavya arasında bir eşya mübadelesi mukavelesi aktedil- mesi için Sırbistan hükümeti ta- râfinden teklif “vaki olmuş “we” bu hususta her iki hükümet ara- sında müzakereye başlanmıştır. -——e—— Değişen polis me- murları Son günlerde yeniden tayin edilen veya vazifeleri değiştiri- len polis memurları bugünden itibaren yeni vazifelerine başlı- yacaklardır. Istanbul polis şube müdürleri Nuri, Atâ, Mehmet Ali, Daniş, Kenan ve Faik Beyler eski va- zifelerinde ipka olunmuşlar ve bir derece terfi edilmişlerdir. kolayca (o saklanacağını — san- mış, sevinmiş olduğunu hatırladı. Kimin aklıma gelir ki bu ismi her- | kes işitsin, öğrensin ve bu isim o- nun başına bir belâ olup kalsın? Bu işlerden nasıl kurtulmalı? | Dertleşecek kimse yok. Karısı ona yabancı, çocukları ona yabancı, | kimsesi yok ki gidip başma gelen | bu felâketi anlatsm. Saide istese | onu rezalete düşmekten kurtara- | bilirdi. Saide onun başka bir ka” | dımla yaşadığını öğreniyor da, | baksana, sanki yabancı imiş gibi kayıtsız. Kocasını seven kadın böyle mi olur? 1 Karısının önünde durdu: —E, Saide, dedi, sen bunları öğrendin de ne yaptın? — Ben ne yapabilirdim? Sizden odamı ayırdım. Daha başka türlü | yapabil..... Şinasi Bey karısının lâkırdısını | kesti; — Odanı nasıl ayırdın? dedi, ben farkında değilim! — Siz neyin farkında oldumuz? a, e ii cinayetin sebebi karısını iğfalidir miş, tam Galata bonmarşesinin önüne geldiği zaman sırtında yük bulunduğu için iki büklüm ve başı eğili olarak ilerliyen Beki- rin beynine tabancasile beş el ateş etmiştir. Beş kurşun da bey- nine isabet eden zavallı Bekir hiç ses çıkarmadan cansız olarak . yere düşmüştür. Günün kalaba like bir saatinde Karaköyde işidis len. silâh sesleri etrafta büyük bir telâş uyandırmış, halk öteye beriye kaçışmıya başlamıştır. Fas kat katil vak'ayı müteakıp ta bancasın yere atmış ve gelen polislere teslim olmuştur. Yakup karakolda cinayeti na musunu temizlemek için yaptığı- nı söylemiştir. Söylediğine göre maktul Bekir yirmi gün evvel zevcesini memleketine göndermiş ve kendi zevcesi Hatice hanımı kandırarak onunla yaşamıya baş- lamıştır. Katil cinayeti bunun için yaptığım söylemektedir. “Hiç bir şeyden haberim yok !,, Maksut, Mehmet, Abdürrah- man isminde üç gemicinin elbise, saat, çizme, tabanca gibi eşya- larını çalmaktan ve bekçi Ah- medi silâhla tehditten suçlu 18 yaşında mavnacı kadirinin mü- hakemesine dün Ağır cezada başlanılmıştır. Maznun, davocıla- rın iddiaları karşısında : — Vallahi bigünabım!,. Hiç İ bir şeyden haberim yok. Bu eş- yaları çalan ben değilim! Demiştir. Maheeme şahit din- lemiye karar vermiştir. all Halkevi konferansları Bugün saat 18 de Halkevinde İ Ahmet Cevdet Bey tarafından “Lisanın içtimai ve milli mabi- yeti, bakkında bir konferans verilecektir. Konferansçı milli dil şuurunun ehemmiyetini izah ederek mev- zuunu tenvir edecektir. | dığı günlerde bir gün Saide ona demişti ki: “Ben çocukların oda sında yatacağım; siz geceleri geç geliyorsunuz, geç yatıyorsunuz, Biz eskisi gibi erken yatıp erken kalkıyoruz. Böyle daha rahat o lur.,, Bu sözleri o zaman Şinasi Halil Bey çok tabii, çok doğru bulmuş ve karısından ayrı düşeces ğini hiç düşünmemişti. Zaten em« zikli olduğu zamanlar da Saide ayrı yatardı. İnsan işine gelen şey» leri ne çabuk kabul eder, Şinasi bey dalğınlığına şaştı. Demek ken» dini tanımıyormuş! — Ayrılmağı düşünmeden ev- vel senin için başka yapacak bir şey yok muydu? Saide Hanım düşündü ve: — Bilmem ne söylemek istiyor: sunuz? dedi. — Demek sen beni hiç sevmi- yormuşsun?... Saide gülümsedi: — Ha, sevmek... aramızda şim diye kadar böyle bir söz geçme mişti!” i

Bu sayıdan diğer sayfalar: