18 Eylül 1932 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5

18 Eylül 1932 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

18 Eylül 1982... VAKIT'in TEFRIKASI: 7 AE DA Bu kadar eski « 3 'z Adilin kimse tarafından gö- en elizin, bu odaya kadar gel- Pı, Mümkündür, bu muhakkak! me neden gizlenmiye lüzum 2. we henüz ölmedim: Benden iy, istemek için yarma ka- o, bekliyebilirdi.. Doğrusu pa- dü, kapmak, kaçmak hususun- hareketi gariptir, çirkindir, dır.. grip olan diğer bir nokta da iç Adin bu: parayı müşkülâtla &diyordu. Ona daha bir gün De, bahçede teklif ettiğim za- şiddetle redetmişti. Zorla ka ettirdim, Öyle olduğu halde oldu da birdenbire değişti ve habersizçe — köşke kimse len girerek — altınları kap ti... kadar eski dostum, arkada- İğ kardeşim Adil bir hırsız gibi ilgi t etmeyi nasıl gözüne ala- ”. Bu son mütalea Ahseni birden- ki Acı bir inkisar ile sarstı. Fi- ler, hatıralar, garip tesadüf- birbirine bağalanıyor, onu iği bir istikamete sü - ham yi sruhun karısık zihninde, ha- < Ntâzyiki ile hâdiselerin akis» k a kelime kasırgaları nihayet kafasında iptida vehim ha- #onra hakikate yakın bir gibi bir kelimeyi canlandır- Cinayet! pe ha... Delilik... Peki ypsbebi malâm: Paraya biran Na orme, bir hırsız gibi el İ hırsı... ka, olamaz.. Bunlar hastalık v anları, hararetin rezaletle- ve amma niçin olmasın?. O - in, Sdadan biran evvel kaçmak KN inin sebebi kurbanmm ya "ağ bulunmak korkusu, gözle- | mek endişesi değil mi? kı » hayır.. Alçakça şüphe- iş, Allah belâsmı versin harare- , Kahrolası hezeyan.. My Sen müthiş raşeler içinde, el- & Yatak çarşafının içinde takal- İki Min, dişleri kilitlenmiş, azap Müge emeye tutulmuştu. Pike? bir kâbus!, Na ' #yan ve irade nihayet İ bül, oldu. Cehennemi sui dag inden silindi. Onun ye N Ve temiz fikirler kaim ol- yüksek sesini du- Bibi oldu; Na dostum günahma giri- Zavallı Adil, Ben onu ça- Ye ben ona git parayı al Ne mik ne tatlı bir di » i çağırmışsın, işte NEN diyen o değil mi idi?, Sa- li Ma, ee koştu, yanıma ira, ne kadar çabuk geldi. , Sabuk geldi, bu kadar Ae All #elebildi2. Ben Feri- Ray dil Beyi çağır,, dediğim dıköyüne gitti, ne vakit vapura bindi, ne zaman Fatihe boylandı ve ona haber verdi de Adil hemen geliverdi.. “Acaba Adil artık benim ölmüş olduğuma kani olarak mı buraya gelmiş bulunuyordu.,, Böyle düşünürken Ahsenin göz“ lerinin önüne parasına biran ev- vel malik olmak hırsı ile Adil ta- rafından vurulmuş olmak ihtimali geliyordu.. Sensin !.. Karşıki masanın üstünde hafif darbeleri duyulan saat bir iki de- fa çalınca Ahsen sanki beynine çekiçle vuruyorlarmış gibi uyan- dı. Harareti son derecyi bulmuştu. Onun için kafasının içinde beyni- nin uğuldadığını duyuyor, bu uğul tuyu hissetmediği zamanlar hafı- zası birer hakikat olup canlanr- yordu., İşte bu hafıza ile ve bu karan- lık fikirlerle gündüz başından ge- çen faciayı, faili de mevcut olmak kaçmak, paraya konmak, | du.. b olmuştu. Ne vakit Ka- şartile bir kere daha yaşıyordu. Ahmet Adil ismindeki o yalan- cr dost, o alçak, o katil, köşke ge- liyor. Yandaki odada Feridin ol- | mamüasından istifade ederek” he- nüz hayatta gördüğü Ahseni bu defa ellerile buğmaya kalkıyor- Ahsen masanın üstündeki zile bir türlü yetişemediği için Adilin gırtlağına sarılmış olan iki elini yırtmak üzere çırpınırken uyanr- yordu. Acaba hakikaten uyanıyor mu? Gözlerini kırpıştırdı. Artık lâm- banın üstündeki abajor ziyanın o- daya dağılmasına mani olamıyor, yahut Ahsen gözleri karanlığa a- lişmış bulunuyordu. Çünkü. şimdi her tarafı iyice görüyordu. Gözlerini dört tarafa çevirirken yanında Ahmet Adilin ayakta kendisine baktığını gördü. . Adil, EEE VERANDA Terkosun idaresi Terkosun belediyece idaresini tesbit ve buna ait diğer bazı hususiyetleri (o tetkik (etmekte olan komisyon bugün belediye- de tekrar bir içtima yapacak, tali komisyonlar tarafından ha- zırlanan raporlar üzerinde gö- rüşecektir. 4 Mezarlıklarda inşaat Belediye hududu dahilindeki bütün mezarlıklar (belediyeye devredilmiştir. Bazı yerlerdeki metrük mezarlıklar üzerine inşa- at yapmıya teşebbüs edildiği görülüyor. Her kime ve hangi daireye ait olursa olsun mezar- lıklara bina yapılmak için inşaat müsaadesi verilmemesi şube mü- dürlerine bildirilmiştir. Evkaf ta- rafından eşbasa satılan mezarlık- lar içinde müsaade verilmiye- cektir. * e YAR AZI cet; arkadaşım, kardeşim bir hırsız gibi hareket etmeyi nasıl gözüne alabildi. mobilin ön kısmı parçalanmıştır. Adil evet Adil.. Gözlerini dikmiş, teh- ditkâr bir nazarla bakıyordu. — Alçak, katil! Dedi.. Haydi bana öyle öldürecek gibi bakma.. Hafiye cinayetini ikmal et. Hiv istiyanlıktan WMüs'ümanlığa.. Sayıfa 5 Bir İngiliz kadını niçin Müslüman olmuş ! Bir ölüm raksı : Sanki İzadora yüzüne kendine benzemiyen bir maske tak- mıştı. Gözleri kup kuru idi e e O günden itibaren İsadora, bü- | genç, nice nice aşk kasırgaların- tün Londra sosyetesinin mabudesi | dan geçön İsadoranın kalbinde oldu. Onu sevmeyen, ona kalbini açmıyan bir kimse yoktu. Misafir- ler o gece saat onda gitmek için Adil kirpiklerini kırptı ve hiç | arabalarmı çağırttıkları © halde cevap vermedi. — Haydi, ne duruyorsun, elle- rinde beni buğacak kuvvet yok mu?, Bu ikinci sual üzerine Adil ken- di kendine mırıldandı: — Acaba rüya mı görüyor, böy- le rüya olur mu?. Sonra yüksek sesle Ahsene sor- du: — Zavallı kardeşim, Ahsenci- ğim.. Sayıklayor musun, beni işi- tiyor musun, beni anlayor musun? — Ah, alçak, ah... Sana söz söylediğim halde bir de sayıkla- yıp sayıklamadığı mı soruyorsun ba, — Ahsenciğim. Kardeşim.. Mademki bana cevap veriyorsun, Demek ki beni işitiyorsun. Fakat henüz hezeyan halindesin. Fakat şimdi buradan çıkan doktor dedi- ki hararetin mühim bir surette düşmüş. Hattâ doktoru hayrete düşürecek derecede düşmüş. — Evet, hoşuna gitmedi değil mi?, İyi olduğumu ahhyorsun ve mütesssirsin değil mi?. oÇünkü eğer ben iyi olursam senin cina- yetini ortaya çıkaracağım. — Fakat Ahsenciğim, ben bun- lardan bir şey anlamıyorum. Ne- den bana öyle kindarane, hainane bakıyorsun. Bu söylediklerin ne- dir?. Hangi cinayetten bahsedi- yorsun?. — Haydi sus. Cinayete bir de yalan katma.. Arkamdan beni vur mak alçaklığı kâfi değil mi?. Be- ni böyle yavaş yâvaş ölmek için olsun bırak. Kurşunun tesiri iste- diğin gibi benim ölümümü intaç edecektir.. Merak etme., (Devamı var) Yaramaz çocuk Pendikte Mustafa Efendinin oğlu 10 yaşında Sadi babasının tabancasile oynarken tabanca ateş almış, çıkan kurşun çocu- ğu bacağından yaralamıştır. Ya- ralı çocuk tıp fakültesine yatı- rılmıştır. —— Vinçten düşen saçlar Balat vapur iskelesi hamalla- rından Hasan ve Mehmet mav- nadan saç levha taşırlarken başlarına vinçten kurtulan saç- lar düşmüş, Mehmet ağır, Ha- San hafif surette yaralanmışlar- dır. karmen Otomobille tramvay | başladı. Hayret ettim ve sebebini arasında Tophaneden geçmekte olan şoför Hüseyinin idaresindeki 1888 numaralı otomobille 3927 numa- ralı araba çarpışmışlardır. Oto- ancak gece yarısı gittiler. En arka saflarda bekliyen hey- keltıraş, himaye ettiği ve açlıktan kurtardığı kadını alıp götürmek i çin bekliyordu. Fakat İsadora bir kaç saat içinde bir yıldız olmuş, ve heykeltıraşın avucuna sığacak bir kadın olmaktan çıkmıştı. İsadora o gece ne kadar menun- du. Yüzü, heyecandan kızarmış, gözleri kazandığı muvaffakıyetle parlamıştı. Artık onun şöhreti günden güne yayılıyor, bütün dün ya onu tanıyor, seviyordu. İsadorayı ancak bir kaç sene sonra tekrar gördüm. Bütün Av- rupa Onun ayaklarına seriliyor- du, Şöbreti bütün dünyayı tutmuş- tu, Kendisini ikinci defa gördü- ğüm zaman, biri erkek, biri kız iki çocuğu da vardı. Kendisi bu iki yavrusundan baş ka bir şey düşürmiyormuş gibi i- di. Zaten çocukları da melek gibi kalan son kıvılcımları söndürmi ğe çalışıyordu. İsadora onun ku- surlarmdan, hiyanetlerinden bah- i setmekte fakat ona karşı bir şey i yapamamakta idi. Halbuki ayni kadın nelere ka- dir değildi. Onun ayakları dibin- de yüzlerce adam kıvranırdı. Hal buki artık bu kadın, kıskançlık la eriyordu.. , Bir gün ikiside bize yemeğe geldiler.. Ve yarım düzüne şişe şa rabı içtiler ve sarhoş oldukları i# çin kavgaya tutuştular. Kavga has raret kespettiği zaman İsadora! bana da atıp tutmağa başladı. etmeğe “. Güya ben onun Kocasını iğfala' çalışıyordum, Onun kocasını elin; den almak istiyordum. Halbuki ben bu adamın yüzüne bile bak mamıştım, Aynı gece barıştık. İsadora bi» zi studyosuna götürdü ve biza dansetti. Onun aşıkı Şöpenin par- çalarını çalıyordu. İsadora musi« kinin sesini duyar duymaz başka- laştı.. Onun ibtiyarlığı, şişmanlı- şeylerdi. Onun “ aşıkı. . Amerikalı /-$r, kederleri, ıstırapları birdenbire bir milyoner idi. oİsadora onu: Lohengrin diye çağırıyordu. İlâh lar, rakkaseden hiç bir şeyi esir - gememişti. Konuştuk, kendisi ku- lağıma fısıldadı: — O kadar bahtiyarım ki bahti- yarlığın bu derecesinden korku- yorum... Bir kaç ay sonra'İsadoraya tek- rar tesadüf ettim. Yüzü solmuş, sislenmiş ve gözleri görmez gibi hareket etmeğe başlamıştı. Sanki İsadora yüzüne, kendine benzemi- yen bir maske takmıştı. San'atkâr gene raksediyordu.. Fakat bu raks, ölüm raksı idi ve onun ölüm yüzünden. tattığı bütün ıstırapların ifadesi idi. Onu seyredenlerin hepsi göz yaşları döktükleri halde İsadora, gözleri kup kuru idi, Onun bu kadar değişmesinin sebebi, iki yavrusunun bir olomo- bil kazasında ölmeleri idi ve onun bu raksı, iki yavrusunun tabutuna MİN ad Sn dia rai ln) vedar idi. Daha sonra İsadorayı senelerce görmedim.. Bir gün Nis- te idim. Kendisi ziyaretime gel- di., Kıp kızıl bir elbise giymişti. Saçları dağnık ve dudakları faz- la boyalı idi.. Bir zamanlar dün- yanın en güzel kadını: olan İsado- ranın bütün hatları, yok olmuştu. Yaş ve sefahet bu kadını.mâhvet- mişti, İsadora bu sırada Negresko o- telinde oturuyor, fakat onün da ücretini (O veremiyor, o v& borca girmiş bulunuyordu... Bir kaç gün sonra önü yemeğe davet ettim. Yemekte ağlamağa sordum: — Bu gümüşten tabaklar içinde kuşkonmaz yemenin benim için ne demek olduğunu takdir ede » mezsiniz! Dedi.. Bu sırada İsadorarim oğlu sayr- lacak yaşta bir aşıkı vardı. o Bu | Idu.. ng za , Ve sanki İsadora ansızm gençleş- ti ve kendisini ilk gördüğüm za“ mandaki gibi dansetti, Bir hafta sonra İsadora gözle“ rini ebediyen yumdu. Onun ölü- mü de, hayatı gibi facinlı idi. Zaten kendisi bana her ne şe- kilde olursa olsun ölümü tercih ettiğini söylemişti. Çünkü ihtiyar- lığın türlü türlü ıstıraplarma gö ğüs geremiyecekti. i Ölümünden bir saat evvel o 1 nunla beraberdim, Kendisi o kas, dar neşeli, o kadar keyifli idi ki ömrümde onu böyle görmemiştim. Kendisi hatıratını henüz tamam« lamış ve onun mükabilinde Ames rikadan mühim meblâğlar almış tı... O gün İsadora; bir sinema reji sörü olan İvan Nrkolenko ile" bir“ likte dolaşıyordu. Rakkase, elin- deki bütün parayı lüks bir otomo bile vermek ve otomobil almak istiyor, İvan onu bundan vaz ge çirmeğe çalışıyor, ona: — Kuzum, İsadora $u parayı ısraf etme.. Belki lâzım olur! O“ Diyordu... Fakat İsadora o kadar neşe'eli idi ki aldırmadı ve dinlemedi.. (Devamı var) ei Adalarda elektrik Elektrik şirketi tarafından Bü- yükadada yapılmakta olan elek» tril tesisatı sahil kısmında tama“ men bitmişt r.. Şirket adayı iki kısma ayırtmışlır. Sahil ve orta kısımlardaki tesisat kışa kadar tamamen bitirilecektir. * Yukarı semtler ve tepelerde tesisat ge- lecek yaz yapılacaktır, Şirket bu kış adada kalacak olanlar isterlerse direk masraflarmı ver» meleri şartile tepelere de ceryan verebileceğini kildirmiştir. e sn İİ AE BE. 2 e se İİ ATA İN. İd me mr aa a a PR ŞAM rikeki özek

Bu sayıdan diğer sayfalar: