27 Eylül 1932 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5

27 Eylül 1932 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

EŞ AŞ 27 Eylül 1937 İki polis N BEY memuru köşkte yerleşerek Ahsen Beyin dos- tları ve düşmanları hakkında tahkikata koyuldular —16 — — İşte doktor Tahir Bey, can İğer arkadaşım Adilin Bana istirahatı tam tavsiye edi- Yor, Onun sözünde dışarı çıkmam Rümkün değil. Esasen size izahat Verecek takatim de yok.. o Yalnız | dize kısaca hâidseyi anlatayım; “Ben av meraklısı değilim am» Da kış, yaz burada oturduğum i- tin bir iki meraklı arkadaşımın Mrarile ara sıra av eğlenceleri İsrtip etmekten zevk alırım. Ev- Yelki gün de karar verdik. Alem- dağına doğru yollandık., Av 8 Dasında arkamdan bir kurşunla Yuruldum, bağırdım, o bağırdım. nra bayılmışım.. Kurşunu çıka- İrlarken, çok ıstırap çektiğimi İl datırlıyorum.. Beni buraya getir- Mişler ve burada tedavi altma al- Ruslar. “Ondan sonra müthiş bir hara- let içinde.. Hezeyana başlamışım. Sonra katalepsi buhranı.. Bu buh- Yandan ancak bugün öğleden son- *a doktor Tahir Beyle oğlunun | vakkuz ve itinaşı sayesinde ya- kayı kurtardım. Yoksa canlı çan- | gömülecektim., İşte bütün bil- İl “klerim bunlardan ibaret. — Bu kadar malâmata istina» n bugün etrafınızda tahkikata İl aslıyalım.. Ane varın eğer mü- | Sadin ederseniz size yeni suniler loracağız.. Yalnız şimdi size bir Mal sorayım: — Hiç kimseden şüpheniz var Ru? — Hayır, hiç İkimseden.. Doğru- u hiç bir düşman tanımıyorum . . Wu hususta size kardeşim demek lan Ahmet Adil benim kadar sa- “hiyet ve malümat ile cevap ve- bilecektir. Bana ait hiç bir şey kun meçhulü değildir., Her bildi- ini size söylemesini Adilden rica i“erim.. Zabıtaya karşı o da, pe- "eri doktor Tahir Bey den beni ham ve ikmale muktedirdirler,. *r meşelede, her türlü yardımda ara müracaat edebilirsiniz, , Ru sözlerden sonra, iki memur bılacak işin hemen hastanın ya» "dân çıkmak olduğunu anlamış” dır. e Fakat doktor Tahir Bey ındaki yapıyı göstererek: bei Bir dakika, dedi.. Lütfen i- k ri bekleyiniz. Biz şim» telik sizinle görüşürüz, .. . yi Polis memuru sureti hüşu- de poliş müdürü tarafından Mrilmiş oldukları için bu işin İm miyetini tamamen idrak edi- ha İşe son derece sarılmış bu- İ, Yorlardı.. Tahir Beyle Adil köşke istedikleri gibi girip a hattâ İstanbula gidip gel- Süçlüğünden dolayı lâzım ol- ag köşkte yatıp kalkmak mü- *sini talep ettiler, . © Belki bir çok geceler ve gün- İkimiz birden, yahut ayrı ayrı | İda kalmıya mecbur oluruz... * bizim polis memuru oldu- 2u sizden başka hiç kimse gelir. diler, Adile Kolay, diye cevap verdi.. Biz Nk yabancılara, hem de ev- * hizmet xe uşaklara karşı babası.. | Ahsen Beyin halazadeleri gibi ta- nıtırız.. Güya siz Aydın, yahut | İzmirde imişsiniz de tesadüfen gelmişsiniz gibi yaparız. — Âli... Bu akşamdan itibaren köşkte bize bir oda verebilir mi- siniz? Hemen tahkikata başlıya- bilelim.. — Tabit.,, Bu köşkte on beş oda | vardır.. Üst katı tamamen boştur. Her oda döşelidir., Karyolası olan | odalar da vardır, Size şimdi iki o- da hazırlatayım.. — Çok iyi, bir de acaba bey» | efendi, bize Ahsen Beyin tanıdık- İ ları ahpapları hakkında malümat verebilir misiniz?. Bütün tanıdık- larını siz de tanır musınız?. — Evet.. Hepsini... — Hattâ kadın tanıdıklarım, e- ğer varsa aşıkane münasebetleri- ni?. Adil güldü ve dedi ki: — Evet, Ahsenin tanımış oldu- ğu bütün kadınları da tanırdım amma bunların hepsi çoktan kay» boldu, unutuldu, gitti. Son za- Amanullah şimdi Amsterdamda çıkan “De Te- legrâff,, gazetesi Efganistanın eski kralı Emanullah Han hak- kında şu satırları yazıyor: Emanullah Man Efganis'andan aynııp Avrupaya geldiği zaman yanında pek az bir serveti var- dı. Emanullah Han bu küçük serveti kaybetmemek için bu pata ile bir bina aramıya baş- ladı. Bu esnada birkaç ev ve köşk gördü ve pazarlık yapar- ken bu işe ısındı. Aldığı binayı bir başkasına sattı, ettiği tica- retle iki yeni bina aldı ve bu suretle bir emlâk idarehanesi tesis etmiş oldu. Emanullahın yazıhanesi gayet sade döşelidir. Süs olarak yalnız duvarda bir seccade yardır, Kendisine yeni mesleği ve Ef- ğanistandan (getirdiği söylenen büyük servet hakkında sual so- ruyorum : — Bu servet meselesi diyor, bir barafeden ibaretlir. Evvela ben Kandehardan oraya döne- ceğim ümidile çıkmıştım. Karde- şim yanıma mühim miktarda altın ye mücevher almamı tavsi- ye elmişti Fakat kabul etmedim zira İsyanın bastırılacağını kuv- vetle ümit ediyordum. Halbuki vaziyet büsbütün başka bir şe- kil aldı, Talihime küserek razı oldum. Her halde tekrar edeyim ki, devlete ve tahta ait hiç bir mücevher alıp getirmiş değilim. Söz buraya gelince, eski Kral dan, niçin yapmak iştediği ısla- hatta muvaffak olamadığını ve bu islahatın neler olduğunu sor- dum: eee manlarda yalnız bir kadın vardı. Ahsenin bu kadınla evlenmesi de mevzuubahs idi Bu kadının ismi Ayse Nigârdır. Doktor Refik Pa- şanım kızıdır. Nişantaşında oturur, Amma bu hanımın Ahesnin vurul- masile alâkası olmasına hiç ibti- mal vermem.. bet olmaz, belki hiç bir münasebe | adresini kaydedelim, Öteki memur arkadaşı Nigâr hanımın adresini Hanımın adresini kaydederken ö- teki memur sordu; — Ya Ahsen Beyin yanında çalışanlar?. — Bu cihetten hiç bir şüpheye mahal yoktur, Hepsi Ahsen Beyin eski emektar adamlarıdır ve hepsi Ahsen Beyi deli gibi seyreler. — Acaba bu taraflarda Ahsen Bey hiç bir düşman sahibi olma- mış mıdır? Eski Efgan — Hiç bir düşmanı yoktur. (Devamı var) kıralı emlâk idarehanesi “işleterek-hayatım-kazanıyör” — Ben, dedi, kadınları esa- retten kurtarmak istiyordum, En büyük kabahat olarak aleyhimde bunu söyliyorlar, 1924 senesinde Kâbil şehrinde genç kızlar için bir mektep açtırdım. Bu affedil mez bir suç telâkki edildi. Ve isyan ettiler. Fakat bu isyanı bastırdım ve mektebi alıkoydum, Sonra peçeyi kaldırdım, taadütü zevcatı kaldırdım, aramıza garp medeniyetinin girmesine yardım ettim... İşte bütün bunlar, milleti aley- hime çevirmeğe kâfi geldi. Hal buki ben, yaptıklarımı sâde milletimin menfaatine uyğun ol- duğu için yapıyordum, Milletim işe, bunu bir türlü anlayamiyor- dum. Size bir misal getireyim. Efkanistan fakir bir memlekeltir, fakat iptidai maddeleri oldukça zengindir. Sörülerle koyunları mız vardır. Bunların yünlerini, ben, barice satmaktansa, sakla» yup kedi kendimize kumaş yap- mak istiyordum. Halbuki herkes bunları ibraç edip, hariçten fe- ba cinsten kumaşlar getirtüp giyinmeyi tercih ediyor, milli bir sanatin doğmasını istemiyordu. Bu delilik değilde ne dir. Fakat ne yaparsınki milletler böyledir. Siz istediğiniz kadar onların sa- adetine çalışınız & pankörlükle karşılanırsınız... Bu felesof kral, sözlerini bir tirdikten sonra umuzlarını kak dırdı, ve bu sefer o beni sorğu ya çekmeğe başladı: — Elimde iyi bir bina var, hem uçur... Tanıdığınız birisi okmu satalım?. — Evet, belki hiç bir münase- | ti de yoktur,. Fakat biz ihtiyaten İ Hiristiyanlı Kocamla birlikte , babamın bana düğün hediyesi olarak ver- diği konakta yaşıyorduk. Burası sakin, yarı loş, koridorları çok bir yerdi, Burası vaktile Ingilte- renin en meşhur güzellerinden Nell Guynne aitti, Hatta rivaye- te göre onun hayaleti buradan eksik olmazmış! Burada fazla bizmetçi tutmıya lüzum yoktu Hizmetçilerin adedini azaltacak- tık, Fakat onlar bu işi bize b rakmadılar. Çünkü hayalet lâfın- dan korkan hemen kaçıyordu. Konağın hayaletli olduğu meş- burdu. Onun için bir kimsede korkuların bana da sirayet etme: diğini söylersem yalan söylemiş olurum. Çünkü her gece odamın dışın- da hafif ayak pıtırdılan duyu- yordum. Bunlar kapumun önün- den gelip geçiyorlardı. Ara sıra ayak patırdıları sıklaşıyor,arasıra seyrekleşiyordu. Hatta ara sıra İ birinin kapu önünde düştüğünü hissetmekte idim. Kendimi iyice korkuya ver- miştim, Bu da kâfi değilmiş gibi evi bir türlü ısitamiyorduk. Her odada büyük sobalar yakdığı- h iril “tiril #itremekte Ri ade, tiril tiril kitremekt Vaziyeti anlayarak ' kendime teselli vermek için kapının dı şında ayak sesleri düyduğum zaman derhal kapıyı O açıyor, dışan bakıyor, Fakat bir kim- seyi göremiyordum. Belki bir dolaşan vardır diye bülün keri- doru aradığım halde bir şey gö- ona yanaşmak istemiyordu. Bu | manlığa .. meameasammananmsenaayesteasan Bir İngiliz kadını niçin Müslüman olmuş ! İmparatoriçenin huzurunda: nazik ve sevimli, haileengiz bir kadın | remiyor, yalsız ayak seslerinin yanımdan geçtiğini duyar gibi oluyor ve odama çekilerek yatı yor veya hayaletinin dolaştığı söylenen Velli düşünüyordum. Bu sıralarda kızım Jan doğdu. . Lohusa yattım. Lohusalıktan kalktığım zaman valdem beni imparatoriça Öjeniye götürdü. Kendisi Farnboru da ikamet edi- yordu. Evi, yüksek bir tepede idi ve muhteşem çınarlar ara: sında idi. Imparatoriça bizi şahane eşya ile dolu bir odada karşıladı. Na- polyon ile bütün hanedanının re simleri odanın duvarlarını süsli-! yordu. İmparaloriçanın mai göz“ leri ne kadar güzeldi. Burnu sol- muş, ve kırışmıştı. Fakât bu gü- zel gözler onun bütün yüzünü gençleştiriyor ve bütün mevcu- diyetini canlandırıyordu. Onun siyah elbiseleri içinden görünen ensesi ve göğsü bir bakirenin ensesi ve göğsü kadar dinç ve güzeldi, Onun beyaz ipek gibi saçları küçücük bâşının üzerinde ipek gibi parliyordu. Imparatoriça son derece nazik ve sevimli idi. Hayatımda gör- düğüm en haile engiz kadın o idi. İasan onun bir dakika bile maziyi unutmadığını his ediyordu. Onun sesinde bile kederin ıstı- rabı vardı, Bilhassa kendisi Fransadan bahsettikçe bu keder adeta insanın içine işliyordu. Bu mubteşem kadın neler görmüş, neler geçirmişti. Onun gördüğünü gören kaç kişi vardı. (Devam var) Ingiliz lirası, yeniden altın para olacak Paris, 26 (A.A) — Marof ik- tışatçılardan M. Frederich Yenny, Temps gazetesinde yazmış oldu- ğu bir makaleyi şu suretle bi- tirmektedir ; “İngiliz lirası yeniden altın pa- ra mı olacak ? Eğer böyle ise, İngiliz lirası, ne zaman yeniden sarı madene bağlanacak ? işte şimdi sorulan sualler. Birincisine tasdik cevabı veri- le bilir, Geçen mayıstanberi mevcudu. nu İZİ milyondan 140 milyona çıkarmış olan ipgiltere bankası- nın alın esasına avdele o hazır bulunmakla olduğu (açıkça gö-' rünmektedir, Artık ne kâğıt para mikyam ve döriz bloku, ne idare ve sev» kedilen sikke ve halta ne de imperalorluk sikkesi mevzubahis değildir, Hakikatta beynelmilel pakit piyasasındaki bubran ingiliz lira» sının mufuzunu eksillmemiş ve İ bilâkis gerek ingilterede ve gerek dünyanın diğer aksamında bu pufuzu artmıştır. ingilterenin hapği tarihte altın mıkyasına rucu edeceği mesele- sine gelince bu tarihi şimdiden tasr.h etmek mümkün değildir, — Müddeiumumi hasta Müddeiumumi Kenan Bey iki gündenberi rahatsız bulunduğun. dan makamına gelememektedir. Ekmek fialları Istanbul Belediye riyasetinden; Eylâlün yirmi sekizinci çarşamba gününden itibaren ekmek sekiz buşuk kuruşta ibka ve francala- nım kilosuna on üç kuruş azami fiat konmuştur. li — muhakkak nazaril e bakılm Almanyanın ithalâtı Alman hükümeti son zaman- larda aldığı yeni bir kararla bazı ilbalât maddelerinin güm rük resmini artırmıştır. Bu me. yanda bizi alâkadar eden işlen- miş keçi ve uğlak derileriyle halılar de bulunmaktadır, Verilen malumate göre yemiş, kon #çire, balık © ve kereste (o Üzerine de kontenjan konulması tetkik e dil- mektedir. e Bu maddelerin de z kontenjsna (Odehil edileceğire e kedi

Bu sayıdan diğer sayfalar: