22 Ekim 1932 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5

22 Ekim 1932 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

2 Teşrinievvel 1932. a abdi MAZI Iki TE Istanbulda Kâdri ağayı oğlünün evinde buldular. Fakat ihtiyarın yegâne derdi kızıdır Polis memuru derin bir teessür içinde başını sallıyor; * vah, vah, diyerek düşünüyordu. Ahsen Bey: — Nasılsa cesaret edemedik, söylememeyi tercih ettik. Sizden gizledik, günün birinde ortaya çı- kacak diyesw Fakat demin söyle- diğiniz bir iki söz ve son tecrübe: lerinizin de muvaffakiyetsizlikle neticelenmesi beni ikazetti. — Siz suikastten Beye sahip olduğunuz burada mı bahsettiniz?. — Evet butada, dediğim . gibi bahçenin bir köşesinde... Sonra Adil Bey ilâve etti: — Bizim tahınin ettiğimize gö- re cani ile farksız bir adamdır , yabut müşterektir.. O bizim —zaa- frmızdan istifade etmeyi de düşün müştür.. Yani katil olarak ilk ak- la gelecek adamın ben olmam ih- evvel . Adil işlerden timalini de... -Bu ihtimale güve- | nerek polise hırsızlığı söylemiye- | ceğinizden belki de emindirler .. | al Dü- | Bütün şüphelerimizi takkik ettik . | Rıza Efendi bir an durdu. şündü.. Sonra onlatdan bü para meselesinin aralarında nasıl mev- zuu bahsolduğunu yerile ve bütün teferrüatile sordu.. o Ahsen Bey vurulduktan sonra gece nasıl he- zeyan içinde kaldığmı ve gece ya- rısı Adile benzettiği birisinin na- sıl gelip paraları aldığını anlat- tı.. Rıza Efendi: — O halde, dedi, bu işi yapan adamin paranızı, hatlâ bileğiniz deki anahtarı bile öğrenerek çok derin hazırlıklarla evvelâ cinaye: ti, sonra sirkati tertip ettiği mey- dandadır.. Ava gideceğiniz yeri biliyor, oraya giderek saklanıyor, sonra arkadaşı veya kendisi mediğinizi anlayınca köşke gire- cek, odanıza cıkacak vesaite ma- lik bulunuyordu.. İşte, ertesi gün Ayşe kızın ü o kırmızı saçlı adamın köşkün etrafındaki şüpheli hare- keti de köşkte bir müvasale temi- nine çalışmış olduğunu gösterir değil mi?, —Evet amma, ertesi gün, ya» ni her şey olup bittikten sonra bu | na ne ihtiyacı var? — Bizim anlıyamadığımız nok talar bunlardı.. Meselâ herif Adi- lin kıyafetini, sesini nasıl taklit edebildi? Eve nasıl girdi, nasıl ol- du da adamlarımdan hiç birisi ta- rafından ne girerken, ne çıkarken görülmedi?, — Sabrediniz, pek “yakında bu esrarın hepsini size gösterece- ğim.. Bana verdiğiniz son malâ- Mat gözümün önündeki perde - lerden bir kaçını yırttı.. o Meselâ dri ağanm altınları ile sizin Paranız arasındaki omünasebet nce taayyün etmiş O altınlar hissesine düşen hırsız- lık mahsulüdür.. Anasmn ölü münden istifade ederek bu para- Rin anasından kendisine düştü - ünü söyleyip çıktı.. Fakat Kadri Ağanın bu işte yalnız olması da muhtemel değildir.. Tabii bir ta- m ortakları vardır.. Onları bul- Mak için Kadri ağayı bulmak lâ- pie. Kadrj ağanın İstanbulda ! şüpheli vaziyete soktuğunu o ka- öl | nu aramik.. Bir ınkisardan sona... On gün sonra iki polis memüru İstanbuldan Erenköyüne geldikle- ri zaman Ahsen ve Adil Beyler mefak içinde, onları ' dört gözle bekliyorlardı... Fakat'polis “me- murları onları tatmin edemiyor- lardı.. — Doğrusu, dediler, gene hiç İ bir şey öğrenmeden ve. inkisarla geri dönüyoruz.. Evvelâ İstanbul | da Kadri ağa ve tevabiinin hepsi- ni bulduk.. Hattâ kızının aşıkını da... Kızın aşıkı artık maşukasın- dan ümidi keserek başka bir kızla evlenmiş bile.. Kadri ağanın. oğs | luna gelince; o da hafif meşrep | ! karısından ayrılmış, : Kedikpaşa- da iki odalı bir ev tutmuş, Kadri ağa ile karısı şimdi arada oğulla- rının yanında oturuyorlar.. -—— Siz Kadri ağa ile görüştü » nüz mü?. — Tabii, uzun boylu görüştük.. Herif bulduğu paranın anasnm odasından çıktığını yeminlerle teyit etti.. Maamafih buna: inan- miyabilirdik, ancak kızının hal ve | tavrına ait endişesinin kendisini dar izah etti ki ona ait şüpheleri- miz hemen hemen zail oldu. Bu vahşi görünen adamın bütün ku suru kendisi çok inatçı, dik kafa- İ ve sert göstermesindedir . . He- rifin kızının aşıkına kaçmasından Wels mleyisiside intihal davası Kanada muharrtirlerinden Mis Florens Deeks İngilterenin meş- bur muharriri Mister Wels ile (Wels)in eserlerini oneşreden Makmilan müessesesi aleyhinde bir dava açmış ve 100,000 ister- lin tazminat istemiştir. Davanın mevzuu şudur: Mis gibidir. | Florens 1918 senesinde Makmi- lan müessesesine bir esetini göndermiş ve münasip görüldü- gü takdirde tab'ıni istemişti. Makmilan müessesesi eseri an- cak iki sene sonra iade etmiş, fakat ayni müessese daha sonra Mister (Wels) in meşhur tarihini "neşrettiği zaman, onun Mis Fio- rense ait eseride bu kitaba ge- çirdiği görülmüştü. Mis Florets daha evvelde bu dava ile uğraşmış ve nihayet imparatorluk eczası arasında ta- baddüs eden davaları rüyete memur olan mabkemei mahsu- saya müracaat etmiştir. Kanada hülümeti, müddeiye namina müracgatta bulunduğu için Londra adliyesi, Mister (Wels) in yazdığı tarih müsved- deleri alınarak bir kasaya kon- muştur. Kasa, yangına ve herşeye mu | olduğu dâ mühükkaktır.. İlk iş 6- | başka endişesi yok. Bütün aklı fik | ri orada.. Şimdi de eline beş on lira geçtiği için işini ve gücünü bırakmış, kızı Erenköydeki kulü- bede bir kolaymı bulur, gene mek- tup yazmıya ve göndermiye kal- kar korkusile Kedikpaşada iki o- dalı eve tıkmış.. Maamafih niyeti orada yerleşmek” değil, bir kaç gün sonra geri dönmektir. — Peki, o gizli gizli kaçmanın sebebi ne imiş?. -—— Kızm evde saklı olduğunu konu komşu bilmiyor, bildirme - miye de sebep kızile aşıkı ara - sında her hangi bir müvasalaya | mani olmaktır. İşte onu İstanbula götürürken kimseye göstermemek kaygusu.. Bu izahat üzerine hepsi durdu» lar.. o Ahsenle Adil de artık mes murların taharrilerinden ümidi kesmişlerdi.. Mehmet Ali Efendi; didi ki: — Maamafih işin arkasını bı » rakmıyacağız.. £ Yalnız takibata nerede devam edeceğimizi bilmi- yoruz, sizde bir haber yok mu?. —“ Hiç bir haber yok. Yalnız Erenköylülerin Kadri şüphelendiğini, herkesin Kadri a- ğanın cinayeti yapınca savuştu » ğunu söylediğini işitiyoruz.. — Kimden?. — Bizim 'uşaklardan, bilhassa Feritten... — Öyle mi, Feritten ha?. — Evet, daima o bize (Eren köylülerin şüphesini söylüyor.. (Devamı var) Günde ağadan | Maurice de se ei Kadin, ebedi Sfenks.. Akşam güneş, Efganistan değ lari arkasinda kaybolmadan Pes- nı yaldızlıyor.. Pathanlar belde - sinin'sokaklari gün batarken can- lanıyor.. Akşam namazımı sinekli de elle- ıran çö- Kasap dükkünlarındaki koyun etleri ve ocal rile şüpheli köfteler melmiş aşçılar nialı telle çevrilmi gahı ile şehir arasında tırıs dinç, böyaz atlâr koş ga dehilen arabâlar'dolaşıYor. gider g klüp da uyanıyor. Keten ceketli iki binbaşı bilârdo masalarından biri üzerinde uyuklıyan yerli gâr- söna sesleniyorlar: -— Boy1.. İki viski. Büfeci viskileri hazırlıyor. U- yuyan garson büyük bilârdonun örtüsünü kaldırıp renkli bilyaları yeşil çoha üzerine diziyor.. Bü - tün'gün boş kalan okuma odas birdenbire aydımlandı.. Masaların üstünde İngiliz mecmuaları. Du- varlarda spor lâvhaları.. Polva o yunu şampiyon larının karikatör- leri.. Efgan harbinde kaçan İngi- liz ordusunun şanlı yad ettiren bir tablo.. Barm önünde üç yüksek iskem- lede P; F. A. kıtasından yüzbaşı Rodney Houson, 34 üncü Pençap aliyından binbaşı W. B, O" Co- nuell ve istihkâm mülâzimi Ak gernon Mac Gregör.. Daha “tenis kıyafeündeler.. Hindistanda de- ğişmez itiyada göre, gurup ilk vis- ki ile tes'it edilmelidir.. İşte soda kadehlerde kabarıyor. Virjina cıgaraları askeri kıt'a armaları hakedilmiş gümüş taba- kalardan çıkıyor.. Şimdiden spor bahisleri açılıyor. — Son parti güç oldu, Conson., hatiralarinı Bir Fıkra cis — Efendi, siz niçin bep böyle haksız davalar alıyor- sunuz ? Avukat — Vallahi, efendim, birçok haklı davaları kaybettim; bir de baksızlarını tecrübe edi- yörüm. 4 B» kuraklık zamanında bir takım mektep çocuklarının yağmur duasına gittiklerini gö- ren bir adam “mektep çocukla» rımn duası makbul olmaz; bey- | bude götürüyorlar |,, demiş. Ni- çin diye sormuşlar; — Eğer makbul o'saydı dünyada mektep hocası kalmazdı ! demiş. *x Kik yıldır canım bir helva yapıp yemek ister; yapip yiyemedimi diyen bir zata sormuş” lar; , — Efendim, sebep ne? — Sebep ? Yağ bulundu ise un bulunmadı, un bulundu. ise yağ bulunmadı, yağ bulundu ise bal bulunmadı! — Aman efendim. Bu kadar müddette hiç üçü bir araya gel medi mi? — Geldi! — O vakit niçin yapıp yeme” diniz? — O vakitte de ben buluna- madım | — — Binbaşım.. Siz raket kullan- dıkça toplar nasıl oluyor da ağda bomba gibi patlamıyor, o şaşıyo- rum!,. — Evet amma sizin umulma- dık ters darbeleriniz var.. — İnsan elinden geldiği kadar kendini müdafaa etmeli. “Bibistandr,, mecmuasmın yap raklarını çevirerek viskisini . içen Mak Gregor tenisçilerin sözünü | kesiyor: — Gördünüz mü Norma Sulli- van yeniden evleniyor. — Hangi Norma Sullivan?. — Holivut yıldızı.. Kime varı- yor, biliyor musunuz?. Nideliko- ne.. 28 inci Bingal mızraklı.alayı kumandanı Levis Midelikonu ha- tırlarsınız ya?.. Kasandra mihra- cesine Polva öğretiyordu. — Yok canım!.. Midelikon bir Amerika artisti alsın!, -—— Hem de dört kere boşanmış bir artist, azizim!.. Norma Sulli- “van ilk önce Holivuttaki berberi: ne... Ondan ayrılıp sahne vazıına vardı... Ondan da boşanıp film arkadaşı yakışıklı Con ODarevle evlendi.. Nihayet onu (da atlatıp Amerikan film şirekti meclisi i- dare reisine vardı.. —Etti dört koca... Köşe kap- maca oynasmlar!.. — Midelkon icin dördüncüden de boşandı. — Bu gidişle ondanda boşa - nır, bizim mareşallardan O birine varır!, — Delilik bu! Aldığı kadın de- 4 EN Cobra 'rımn Son Romanı: | dil tecrübe tahtası! İ fabrikalarmda müşteriler için mo“ hover şehrinin Beyaz duvarları - | zırlıyor!.. İngiliz Zabitletinin * toplandığı | Sayıfa 5 Sfenks Konuştu ' * 1 Otomobil törleri tecrübe eden memurlar gi bi kocaları başka kadmlara ha Midelkonda cesaret var miş. — O kadar budala değil. Bir kılan | kadın koca değiştirdikçe şaraba mütlümanlar damiden çıkıyorlar. | su katmış olur.. Üç z arkadaşları Midelko « nun vaziyetini münakaşa ettiler. Yıldızmın peşinden Amerikaya istifa m: edecek?... imi olacak, yoksa boynuzlu mu?. Ayda 1800 Robye masşile bir film yıldızma inti gere lanlıklar hediye edebilir mi?. içinde ve göğsünü kabartan gürbüz bir at- Palimbak elbisesi İletin gelişi ansızın dedikoduyu ki kesti.. Bı yanık yüzlü, hemen hes men renksiz ve dik saçlı, elleri | kıllı, gözleri açık mavi bir adam. 74 üncü taburdan binbaşı R. C. Dunne. — Bir küçük viski içer misin, i Dun?. — Bir büyük desene... Ey ars kadaşlar haberiniz var mı?, E — Neden?, — Kâbilde seferberlik var. — | — Faltoksla bir kaplan mı vur dunuz?. Binbaşı Dunne muhataplarına baktr.. Biraz sustuktan sonra, ya- pacağı tesirden emin, büyük ha» vadisi açtı: — Roberts bizim alayı bırakıp şimali garbi hududu milisine ge çiyor.. — Şu unutulmaz ava beraber İ çıktığımız Edvârd Röberts'ten mi bahsediyorsunuz?. Hani dört yaban domuzu ve kazara iki bey» gir vurmuş, iki kol kırmıştık , — Tâ kendisi.. — Roberts gene milise mi ge çiyor?. — Fazla sorüyorsunuz.. Size şa | kadar diyebilirim ki, Roberts is | zinden dönünce, kendi isteğile, üç sene için umumi valiliğin em rine verildi.. Gazetede okudum, | resmi bir haber.. Üç zabit şaşmış görünüyorlar « dı.. Bu o kadar... Ani, umulmaz. bir şey ki.. Şimali garbi hdudu kıt'alarma gönüllü geçmenin ne demek oldu ğunu herkesten iyi onlar bilirler; Hint — Efgan bhududunun en| İ yabani, en vahşi, barmılmaz yere İ lerinde tehlikeli bir hayat, “ileri mevzilerde, yağma, çapul ve pu sudan başka bir sey düşünmüyen | asi kabileler arasında serpilmiş | istihkâmlarda bir nevi muvakkat kalebentlik... ti a ir . a Bir rakı âlemi! Giresun, “0 (Hususi) — Islâm zade Ali, Taç Ali zade Nihat, Topal Hsan oğlu Halil, Hacı zade Ahmet Beyler, Mehmet Efendi lokantasının bir masasm- da toplanm'şlar, rakı içmiye baş lamışlardır. Şişeler gelip gittikçe kafalar dumanlanmış, Nihat ile A'i Ağa arasında soy sop me selesi açılarak, necabet asalet si o'muştur. İş biraz sonra kızışmış, tokatlar, su bars dakları birbirini takip etmiş bir aralık Ali belindeki bıçağını karmış ve Hacı zade Al Geli karmna saplamış, Nihadı da ko- 'undan bıçaklamış, şapkasım a larak yola revan olmuştur. Abmedin yarası ağırdır. Ha yalından ümit kesilmiştir. Katil Akkale sırtında yakalanmıştır. vidi dk akar

Bu sayıdan diğer sayfalar: