26 Aralık 1932 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4

26 Aralık 1932 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sayıfa 4 Muharriri : Celâl Osmanlı âleminde : ihtiyarlık mdibul Türk âleminde : Gençlik makbul Şu yeni devirde mütekaitlerir adedi pek çoktur. Bir takım genc kimseler görüyorsunuz ki hem mü- tekaittirler, hazineden bu sıfatla aylık alıyorlar, hem başka işlerde çalışıyorlar. Esasen kim tekaüt e - dilebilir? Bir insan geçkin, yor - gun, bu itibarla zaafa uğramış ol- malı ki mütekait olsun, Mütekait, merhum (Arap dilinde (oturan) demektir; oturan, yani iş görmeğe mecali olmıyan. Darülfünuna ta - lebe sıfatile devam eden müteka- itler bile varmış, emek ki bu gayret eshabı bundan sonra ken- dileri için bir istikbal görüyorlar, Halbuki eski devirde mütekait- e» miktarı son derece azdı. Ey- m ve eramilden bahsimiz yok. ramiz filen tekaüt Şi ır, İkinci Abdülhamit iki nevi ira- | dei seniye tstar etmekten korkar de İdam iradesi, tekaütlük irade- | si, r Zaten tekaütlük hakkında bir | rivayet varmış: o Mütekait çabuk ölürmüş; ve, bir sene tekaüt maa- şt alan ihtiyar azdır. Tabii, Yaşı kemale gelmeden tekaütlük mua- melesi yapılmazdı. Çok ameli - manda olması iktıza ederdi ki bi- İOsMANLI DEV ÖLÜRKEN... Nuri * İktibas, sakil, tercüme bakları mahfuzdur, rini tekaüde sevketsinler, Müte - kaide bir bezginlik çökerdi. O bez- ginlik hali de insanı öldürür. Dikkat ediyor musunuz: Fran - sız dâniş encümeni * (acadömie) ! azalarile papalar çok ölür. Nite -| kim baş piskoposlar da mütema -| diyen ölürler. Bunun sebebi su » dur: Bir insan bu makamlara nail ol için behemehal ihtiyar, köhne olmalı, İhtiyarlar, Hikme; ile Allahm rahmetine daha N dırlar. Ki) Abdülhamidin asabına doku - nan nokta şu idi: Kendi de ihti - yari 1. Ya tekaüde sevkedi- len zat, zatı şahaneden genç ise... d Bunun içindir ki Babrâli bir insa. nm tekaütlüğünü arzedeceği vakit bu ciheti gizliden gizliye ve ince. den inceye nazara alırdr, Maazallah! Sonra ne derler? Vesvesenin hududu yoktur, Ve him deniz gibi engindir. Şöyle di. yebilirler: — Padişah ta ihtiyar; onu da bir tekaüt etsek! Acaba dikkat edildi mi? vakti- le, gazetelerde, yüz yaşında ve yü- zü geçen kimseler hakkında malâ- mat verilirdi Kızım sana söylüyo- rum, gelinim sen dinle: — Padi. şahım, senin de yüz, yüz yirmi yaş yaşamak ihtimalin © mevcuttur. Korkma, ürkme. Henüz tazesin. s. 5 ş Filen bu zihniyetin zararı gö - rülüyordu. Meselâ pişkin adam, tecrübeli adam, tam adam diye o devirde gerçekten turşu olmuş, hattâ turşuluk müddetini bile on beş sene evvel geçirmiş kimseler iş basında kalıyorlardı. Nakledeceğim (fıkra O gayetle doğrudur: Vekili mutlak hazretleri son de- rece ihtiyardı. Vaktile, ötede beri- de çok hizmetler gören, eserler bı- rakan buzat, omertebeye pek uzun müdette çıkmıştı. Artık el, ayak tutmuyor. Tabii değil mi? El, a- yak gibi dimağ da iyi işlemiyor. El, ayak, dimağ. Hayatı de - ğuran ve idame eden yalnız bu üç uzuv değildir. Böbrekler de, mesa- | ne de bu âmillerden biridir. Paşa- nin mesanesi de tutmuyor. Bağır - sakları da öyle. Hele midesini sor- | maymız. Bir gün, paşa, mutadı ü- zere, öğle yemeğini yedikten son- ra, arabasma binmiş, yaverler, at- lar arkada, paşakapısına gidiyor. Zavallı pir! Tam Karaköy köp- rüsünün başma gelince bağırsak - larını ve mesanesini (iradei aliye) sine tâbi tutamamış. Arabacıya i- i donatılmıştı. VAKIT Halkevinde yapılan merasim Gaziantebin kurtuluşunun 11- linci yıl dönümü dün saat l5te ! Halkevinde büyük merasimle tes'it , edilmiştir. Halkevinin kapısı bayraklarla Üst katta şehir bandosu milli marşlar çalıyordu. Saat tam 15 te istiklâl marşı ile me rasime başlandıktan sonra Antep Gençler birliği reisi Mehmet Bey söz aldı. Gaziantebin mücahedesi- ni safha safha anlattı. Müteakiben Hüseyin Remzi Bey Antep harbine ait bazı hatıralar nakletti. Enver Bey Çınarlı müda- faasımı anlattı, Fikret Esat Bey şaretle geri dönmesini emretmiş. Hafiyelere iş çıktı. Paşa, kona- ğma daha avdet etmeden, dolu dizgin saraya giden hafiye ve ale- niyeler meseleyi, kimbilir ne gibi esbabı mucibe ilâvesile, ballandı- ra ballandıra padişaha arzettirir. ler. Padişah ta, zaten o günlerde vezirini azletmek üzere imiş. Bir de bu sebep inzimam edince artık diyecek kalmaz. Acele bir irade: — Hemen filân yaver gitsin, paşadan bu hâdisenin (o esbabını sorsun. Yaver, temizlehip Babrâliye avdet eden piri makamında bulur. ve, iradeyi tebliğ ile şu mühim hâ- disenin esbabını ehemmiyetle so - rar, Paşa, yavere: — Sen git, ben şimdi saraya geliyorum. Sebebini bizzat arzederim. Paşa sarayda. Huzura çıkmı - yor. Mabeyinci vasıtasile köprü den konağa dönüşünün #ebebini dosdoğru izah ediyor. Sonunda da: — Şevketli efendimiz bu kusu- rumu ihtiyarlığıma bağışlasın! ri- casını da ilâve ediyor. | , Paşa hazretlerine iltifat veya, » hatırımda kalmadı - ihsan. Zatı şahane gayet memnun. Azil ihti -| mali külliyen bertaraf olmuş. Bun- lan âlâ vezir mi olur? Hazret, ve (Antep için ne dediler?) Diye ta- hassüslerini söyledi. Bu gençler- den sonra Antep müdafaasında bulunan Aslan Bey kürsüye çıktı ve Antep müdafaasında bulunma- sından büyük bir iftihar duyduğu- nu söyliyerek söze başladı, hatı - ralarından şöyle bahsetti: “.— Ben kahraman Türk kadın- larmdan bahsedeceğim. Gaziante- bin müdafaası 11 ay yedi gün de- vam etti. Ben Kozanlar cephesin- de bulunuyordum. Antep kadmla- rmdan bir mektup aldrm. Bunda, kardeşim düşmanlar şehre giriyor. Sen hâlâ siper kazmakla meşgul- sun. İstersen bizde gelip yardım e- delim, deniliyordu. Kendilerine fazla silâh olmadığını cevap ver- dim.Biraz sonra (OAntep kadın: ları ellerinde sopalar, Opence- relerden söktükleri demir par- maklıklar o ellerinde olduğu halde geldiler. Biz o cep- helerden birini kuvvetsizlik yüzün- den ihmal etmiştik. Bu cephenin kadınlar tarafından tutulduğunu gördüm. Ben hariçte bulunan Kı - lıç Ali Beyle muhabere etmek is- kaydi hayat şartile tayin olunan âyan meclisleri, bir müddet son- ra yatalak, bunak, sarsak ve inme- liler meclisi haline geliyor. İş az. Mes'uliyet yok. Maaş bol. Şu üç â- fatı dakikasma değin mevkiini muhafaza etmişti. Öldüğü vakit Sultan Hamit çok sıkılmış: — Ve, hiç bir irademe itiraz etmemişti; ben onun gibisini bir daha nerede bulurum! diye tahassür etmiştir. Meşhur Fransız kralı (Güneş kral) denen on dördüncü Louis, tahta cülüs ettiği vakit: — Kimi sadrazam intihap buyuracaksınız? diye kendisinden sormuşlar. Ce - vaben: — Ben, kendi kendimin sadra- zamı, başvekiliyim! demiş, ve, gerçekten devlet reisliği ile hükü - met reisliğini birleştirmiştir. e Sultan Hamit te ekseriya « lâ- kin güneş kralm fıkrasmı bilme - den - onun yolundan gitmiştir. İhtiyarlık çok mültezim şeydi. Az lakırdı edenler makbuldü. Bir genç, ağzile kuş tutsa: henüz ca - hil! diye ancak üçüncü, dördüncü derecede makamlara lâyık görü - lürdü. Sultan Hamidin, vaktile, genç vezirleri yok değilmiş. Lâkin ken- disi yaşlandıktan sonra © vezirler daima köhnelerden intihap oluna- gelmiştir. Köhnelik bir meziyetti, Evet, itiraf edelim, tecrübe, görgü mü - bim hasletlerdir. Lâkin bir derece- ye kadar. Bunun içindir ki azası e dai anslzay gul la mil hayatı uzatır. AÂyanlar ihti - yarladıkça ihtiyarlarlar. Gözler, kulaklar zayıflar, İşte bunlar mil- let meclisi demek olan meb'uslar meclisinin istinaf merciidir. *Hakiki fıkradır: Hariciye na - zırı Babıâli divanhanelerinde yü- rüyor. Paşa havaya selâm veri - yor, ve: — İnşallah afiyettesiniz! diye durup soruyor. Arkasmdaki- ler merak ve telâş etmişler. Paşa hazretleri kime selâm veriyor, kis min gönlünü alıyor? Sakın paşa bir hayalet mi görmüş. Hayır, e * fendim, paşanın gördüğü cin ve peri değildir. Paşa, divanhanedeki kok sobasmı şurayı devlet azasın- dan filân bey sanmış ta ona aşina- lık ediyor. Pişkinlik iyidir; lâkin tirit ol - mamak şartile, Fizik ilminde bir kaide var: Hayat ancak O derece- den 60 dereceye kadar hararet o- lan yerde kabildir. Bundan aşağı ve bundan yukarı hararet hayata müânidir, ölümü muciptir. İnsanın yaş» da böyle. Hizmet edebilmek için tabiat yaşlara bir hudut tayin etmiştir. Çocuk ve bu- mak vezir ve bâlâ olamaz. Lâkin ne gariptir ki eski devirde vezir ve bâlâların ekserisi bunaktı; lâkin 25 yaşında vezir ve müşirler “de yok değildi: Damat paşalar! FAS Nevef tiyordum. Bir kaç fedaiye ihtiyaç vardı. Ben fedat ararken düyunu- umumiye tahisldarı Memhet Ali Efendinin oğlu 11 yaşında İsmail Efendi ile Mehmet Gazi Efendi yanıma (gelerek bu vazifeyi kabul (o etüler. Bu iki küçük kahraman düşe kalka vazifelerini yaptılar. Kadınlar erkeklerle o beraber harp ediyorlardı. Kucaklarındaki çocuklar ağlıyordu. & Ağrzlarmı bezlerle bağladılar. Fakat çocuk- lar daha fazla bağrıyorlardı. Bir kadm bu sırada çocuğuna hitaben haykırdı: — Yavrum niçin ağlıyorsun. ... Sus da babanın intikamını alayım! Çocuk susmayınca kadın çocu - ğunu kucağından fırlatıp yere attı, Bu sırada bir kadın geldi: — Çocuğu neden atıyorsun, Fatma kadın, dedi; biz ölceğiz, o- nu götür mağaraya bırak.. Büyü: sün intikamımızı alsın!. Bunun üzerine bütün kadınlar çocuklarımı mağaralara bıraktılar, gene bir gün kadınların bulunduk- ları siperleri dolaşıyordum. Bir kadın ferayat ediyordu. Ya- rası olup olmadığını sordum. Israr ettim. Neden bağırdığını söyleme- di: Kadınlara kumanda eden 60 ya- şımdaki Ayşe Hanımı çağırdım... Buna sancısı olduğunu, çocuk do-| ğuracağını söylemiş, yanına git-| tim. Evine gitmesini rica ettim... Bana sert, sert baktı: — Benim her ne kadar sancım varsa da bir kaç düşman öldürme- den bir yere gitmem. Şehit olan kardeşimin intikamını alacağım .. Yanımda erkek bulunmasın, çekil! Dedi. Aslan Bey daha bazı hatıraları- nı naklettikten onra Cevdet Ke - rim Bey kürsüye geldi. Gaziantep müdafaasınm Türk vatanmın kur- tuluşu üzerindeki tesirinden, kah- ramanlarmın tarihin en kıymetli sayfalarma yazılacağından bahset ti. Ve “memleketi kurtaran büyük Mustafa Kemal ile Antep gibi iki- gazinin huzurunda hürmetle iğili- yorum.,, diyerek alkışlar arasında kürsüden indi. Nutuklardan sonra bando milli marşlar çaldı, merasimde o bulu- nanlara Antep fıstığı dağıtıldı ve merasim bu suretle bitti. Merasimi müteakip Halk Fırka- sı reisi Cevdet Kerim Bey Antepli gençleri hararetle tebrik etmiş ve Istanbul Halk Fırkası namına An- tep Halk fırkasma ve İstanbul be- lediyesi namma da Gaziantep be- lediyesine tebrik telgrafları çekil- miştir. Gaziantep gençleri büyük kur- tarıcıları, Gazi Hazretlerile İsmet Kâzım ve Fevzi Paşalar Hazaratı- na tazim, Kılıç Ali Beyefendiye Antep fırka ve belediyesine ve vi- lâyete tebrik telgrafları çekmiş - lerdir. ia — , , 2 Epe WE Antep Kadınları On bir yıl evel memleketlerini düşman- dan nasıl kurtarmışlardı ? Me KİKİ “rallerde : İANNY Onda ve “Mösyö, Madam ve Bibin filmindeki (Mister Braun) rolvr” yapan JEAN DAX — Geliyorlar : ORT A Mekteptel Emil ve arkadaşlar! Berlin'den hareket ettiler. Istâ” bul'a geliyorlar!Hazır olunuz! 4 Istanbul Belediyesi Darülbedayi Şehir Tiyatro” Temsilleri * Yarınki salı İSTARBUL BELEYİY nn, MAMİ İl “emi mey İLİM KADIN Erkekleşince Muollim ve talebe gecesi Yazan: KadıköySüreyys sinemasırd Puzar gününden itibaren senenin en © vaffak olmuş filmi: “Mösyö Biadam ve Bİ Marle Glori - Foreli,, Hâveten: Foku Gün) havadikleri, TAKVIM Pazartesi Sah 26 K. eve (o 27 K. eve 27 Şaban 78 Şaban Gün doğuşu rm 7es Güs iatış 1040 164 Sabah namazı 0 49 Öğle saman ws ıs Iktudi namazı 4 435 Ağşım asmazı 1646 16,7 Ya sı namazı 125 1808 imsak 547 Sar anl s Yalın geçen günleri 4 kalan 6 HAVA — Yaşliköy askert rasat merke den verilen mslümata göre bugün baya © Iatlu olacak rüzgâr yimalden esecektir. Din sıcaklık en çak 10, «en az 5 derece kava tazyik! de 772 milimetre idi, Radyoda armrreneaserernen re İSTANBUL — 18 den 18,46 kadar Vet Riza H., 1445 ten 19,20 kadar Örkes 16,20 den 10,45 kadar Fransızça ders (öt lemiş olanlar), 19445 ten 20,30 kadar Orki tra, 20,99 dan 21 kadar Yazar! Asım | 21 den 22 kadar Aleko Ef, ve arkadaşi! 22 den 2230 kadur Orkestra, Ajans ve Bi sa baberleri, sat ayari, akk misin çk ZERİN iki EĞİ Sipahi ocağından : 23 Birinci Kürün 937 Cuma günkü tepi tıda ekseriyet olmadığından kongrenin 89 6 İkinci Kanun 903 cumn günü seat 14 8 talik edilmiştir. Mezkâr kürde mubtert âzanım teşrifleri rica olunur. Teşekkür Anamm ölümü uesnda beni tesliyfi koşan mziz gazeteniza ve gazeteniz vasi” le muhterem &zrir ve memur arkadaşları" dostlarıma candan teşekkür ve hürmeti mi sunarım efepiim. Ectediye yazı işleri müdü Halük Bir milyon Sterli Yüklü bir vapur İngiltere den Amerikaya doğru yola çıktı Londra, 25 (A.A.) — Lank3 tria vapuru, 1,000,000 İngiliz lir sından fazla kıymette altını hârm olduğu halde New-York'a hare ket etmiştir. Bu para, Amerika devlet bs kasma gönderilmekte olup İngi tere tarafından harp borcu nar” Akşam İstanbul O radyosunda Hüseyin Remzi B. tarafmdan An- tep barbinin tarihçesi hakkında bir konferans verilmiştir. MERA MSN le Amerikaya medyun bulunul” ve vadesi 15 kânunuevvelde lâl etmiş olan taksitin bir kısm! dır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: