26 Aralık 1932 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 9

26 Aralık 1932 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

2 6 Kânunuevvel 1932 ee Filmlerde Aşk Sahneleri | “Hususi, bir Türk filmi Eğer bir çocuğum veya kızım olsaydı, ve aşk hususunda kendi- erine süratle malümat vermek Wap etseydi, onların gidip birkaç #cnebi film de, beşeriyetin muhtelif ırklarma mensup insan - ların aşk karşısındaki aksülâmel- lerini görerek alışmalarını ister - dim, “Dokümanter,, denilen muhte- Mf kabilelerin ahlâk ve âdetleri- Vilyam Povel ni gösteren filmlerden bahsetmi- yorum. Bir lise talehesinin Bobo adası yerlilez.nin, sevgililerine i - lânr aşk için biribirlerinin kulak- larını çektiklerini veya burun bu- runa sürtüştüklerini (görmeleri lâzım değildir. Avrupada doğ- muş bir gencin gidip Avustural- ya veya Afrika vahşilerile evlen” dikleri pek vaki değildir. Bınac - naleyh, bu gibi kabile âdetlerini gösteren filmler, gençlerimiz için Yüzumlu değildir. Yukarda Bir Fransız filminde Mari Beli ile Jan Müra Aşağıda : Bir Amerikan filminde — Moris dö Kobra — Bir Fransız filminde “David Goldör,, aşk sahnesi Fakat Lâtinlerin, An- glosaksonların, © Cerman yalıların aşk ruhiyatıni gösteren filmler için iş değişir. Bir Fransız kızı, bir Ingiliz veya bir Ame- rikalı ile pek âlâ evlene bilir. Bu itibarla o Fran sız kızı için, bir İngiliz veya Amerikan filmlerin de olduğu kadar, hiç bir kitap veya eserde, o mik letlerin aşk telâkkileri için malümat yoktur. Meselâ, Ame- rika filmlerinden birisinde geçen bir aşk sahnesi ele alalım. Bu sabneler,bir Fran- sız kızına, bir A- merikalı (o gençle flört yaptığı tak- dirde ne gibi va ziyetlerle karşıla- şacağını teferrü- alına kadar öğ- retir, ve onu İn kisarlara karşı muhafaza eder. Faraza, Fransız genç kızı, Ame- rikalı âşıkın çok konuşmadığını, bilâkis pek süküti olduğunu öğre- nir. Öyle zannediyorum ki, A « merikanın Vestern Union telgraf şirketi, Amerikanın her tarafına “Mektup yazmayınız, telgraf çe - kiniz,, diye ilânlar astırmak sure- tile Amerikalı âşıkları süküti bir hale getirmiye büyük mikyasta delâlet etmiştir. Şüphesiz bu usul jon dördüncü Lui zamanında tat- Bir Amerikan fiminde ( Kargalı Kadın) Şari Farrel ile Meri Dunkan bik edilmiş olsaydı, “Madame de Sevigne) nin meşhur aşk mek yapılıyor Bu yaz İstanbulda tamamen i,, olarak bir film çevrile- Bu filmi çevirecek olanlar matbuat âlemine mensup bir kaç arkadaş ile, İstanbulun tanınmış aile Hanımlarıdır. Filmin mev- zuu hissi bir komedi olacak, pek az dahili sahne yapılacaktır. Film sözlü ve şarkılı olacaktır. Yalnız, bu filmin sözlü kısımları film stüdyosunda değil, hususi ve küçük bir stüdyoda apılacaktır . Filmin senaryosunu yazan, rol- leri yapanlar ile filmi çekecek o- lan zat bu filmde fahri olarak ça ışacaklardır. Bu teşebbüsün vereceği netice- yi sabırsızlıkla bekliyoruz. Senar- yo şimdiden hazırlanmaktadır. Senaryo, doğrudan doğruya, rol- leri yapacak olan zevatın karak - terlerine göre yapılacağı için, mesleki noksanları olması pek ta- ipek | bii olan fahri artistlerin bu eksik likleri gözükmiyecektir. i Söylendiğine göre senaryoda mevzuumı Şişlide hakikaten geç- miş olan bir hâdiseden almakta - dır. i Emil Ludvig “Beet- hoven,, hakkında bir film yapıyor Büyük tarihçi Emil (o Ludvig, son eserlerinden olan “Beetho - ven,, i filme aldıracaktır. Emil Ludvig eserin senaryosu- nu tamamlamıştır. Filmde musiki üstadının eserlerinden iki büyük parça çalınacaktır. Bu parçaları Almanyanın en büyük orkestra şeflerinden Bruno Valter idare edecektir. Filmde Beethoven lünü Kortner yapıyor. Bu eserin en güzel tarafı ros şu - tuplerından mürekkep eser, üç |...) dur. Bir Alman filminde aşk sahnesi | daktilo kâğıdını dolduracak ka - | dar azalmış olurdu. Amerikalı âşık gevezeliğe güzel cümlelere, aşk denilen oyunu gü- zelleştiren o bin bir münakaşalara düşmandır. Esasen bir Amerikan filminde, sahne de çok konuşan- lar muhakkak ya bir Fransız veya bir İspanyol tipini canladıran ar- tistlerdir. Bu da, Amerikalılara, Fransız veya İspanyolların, sev - dikleri kadınların kalbini feth - çin, fazla çene sarfettiklerini gös- termek üzere yapılmış olsa gerek- tir. İşte bir Amerika filminde aşk sahnesi şöyledir: Kitti, Harriyi bekler, Harri gelir. Kitti'nin elini öpmez. Hiç bir Amerikalı erkeğin bir kadınm elini öptüğü görülmez. Bu hareket, kaybedecek vakti olanlara mahsus bir âdettir. Harri, Kitti'nin omuzunu okşar ve şöyle der: — Hello!.. Beni memnun musun?. Eğer Kitti iyi terbiye görmüş bir gördüğüne kızsa kısaca cevap verir? — Yeah.. Honey!, Yani “Evet... Balim!,, der. Şayet, halk sınıfından bir kız i- se: — Ne diyorsun?, Yani “bu da söz mü?,, diye ce- vap verir. Bir kaç alelâde sözden sonra Harri “razı derununu,, ifşa eder. Fakat sakın sevgilisinin diz- lerine düşer zannetmeyiniz. oODiz çökmek de, el öpmek kadar eski- miş bir âdettir Amerikalılar için... Harri, Kitti'yi iki omuzundan tutar, sağdan sola ve soldan sağa doğru sallar ve daima kısaca: — İ think Ilove you, Kitty... Yani : — Zannedersem sizi seviyorum, Der. Kitti, Harriye iri gözlerini kaldırarak bakar ve cevap verir: — Oh! Big boy!. Yani “Oh... Koca bebek!.,, Dikkt ediniz, bu “Big boy!,, ke- limesi sokaktan ziyade bir milyo- nerin salonunda söylenir ve şa- yet Amerikalı bir kadm size “Big boy!,, diye iltifat ederse, işiniz yo- Malümdur ki, Beethoven, haya tında, en çok sağırlığından şiki - yetçi idi ve bu, onun felâketi ol - muştu. Sözlü ve sesli olacak olan bu filmde, Beethoven'in yavaş ya veş sağır olduğu gösterilmekte - dir, ve üstat tamamile sağır olun ca, film hemen sessiz oluyor. Çok güzel bir buluş, KISA'HABERLER" Ölene se sen eee: erene 5000500000 s0 MAN #5 * Meşhur Alman vazii sahnesi Joe May “Senin için bir şarkı,, isimli Almanca ve Fransızça niis- haları olan bir film yapıyor. Bu filmde tenor Jan Kipura baş rolü oyniyor, * “Cengiz evlâtları,, filmi kah ramanı İnkijinof “Tayfun,, isim- li bir filmde baş rolü oynıyacak « tır. * Pabst “Don Kişot,, filmini bi- tirmiştir. Şimdi “Sabun köpükle- ri,, isimli bir komedi yapıyor. * Kate de Nagy tamamen iyi» leşmiştir. Hatirlardadır ki, güzel artist elinden rovelverle yaralan mıştır, —— lunda demektir. O zaman, bu mucizevi kelime- den hız alan Harri devam eder: —Oh! Gee! i'm fond of youlı Yani: — Vay canına, sizi çok seviyo- rum... Ve bu şairane itiraftan sonra, Kitti, olmuş bir elma gibi kendini koyuverir, “Big boy,, un koluna, bu “Koca bebek,, sinirli ve gözlük- lü bir bücür bile olsa asılarak: — Will you marry me?, Yani: — Benimle evlenir misin?. Der. Bu kısa ve kat'i sualden sonra, Harrinin aşkının hararetin- den ateşli cümlelerle bahsederek, muhabbetinin şiddetini anlatma - ğa çalışacağını farzederseniz al - danırsınız. “Koca bebek,, Kitti'nin başını koluna yatırır ve sağ yanağını bir diş ağrısını durduracak kadar şid- detli, şakacıktan bir tokatla okşa « yarak: — Tabii!, Der ve Leylâ ile Mec- nun arasındaki aşk sahnesi bitmiş- tir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: