31 Aralık 1932 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4

31 Aralık 1932 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

A Muharriri : Celâl Nuri * Ueibas, nakld, tereime hakları makfızdar, i Meşrutiyette: Hem Osmanlı değil, hem Babıâli hukuk müşaviri, hem orta e'çi Fransızca bir tabirdir: “Fele - menkli Portekiz yahudisi,, . Bunun mânası aslı, fasir çok karşıkıtır. . . Osmanlı devrinde bizde makam sahibi olmuş karışık ismi failler çoktu. Eski zamanlardan hiç bah- sim yok. Size tarih kitaplarmdan çıkardığım malümatı satacak de - ğilim.. Gördüklerimi nakledece - ğim.. Ecnebi tabiiyetinde olmak bir insanm Osmanlı ricalinden, Os - manlı paşalarından olmasma asla | İşte kont cenapları taraf ve tal ribini bulmuş beş asırlık Babıâli nin hukuk müşaviri olmuştu. Mer- hum Hakkı Paşaya halef... *» ss. . Bir gün Paris sokakların | da dolaşıyordum... Gazetelerde okudum: — İlki Os- manı nazırı ve bu kont Parise gel- İ mişler.. Maksadı anlamak güç de- gil; istikraz; bermutat istikraz; müzmin istikraz... Sokakta tek ba- şma konta rast geldim.. Hoş beş mâni değildir. Misal: Bir aralık | ten sonra takriben dedi ki: İstanbulun tanınmış dahiliye dek- toru saadetlâ Zambako Paşa Hz. 1) — Rum milletinden; 2) — Fransız vatandaşlarından; 3) — Osmanlı paşalarmdandı. Padişa- hın mütercimlerinden Sabuncu za- de Lüiggi Bey; 1) — Arap mille- tinden; 2) — Hıristiyan o mezhe- binden; 3) — Italyan tebaası - dan; 4) — Osmanlı ricalinden ve devlet memurlarındandı! . Haydi Sultanhamide Kurunu vüstai bir padişah diyelim; bir ca- hil ve bir çılgın diyelim. Lâkin (ittihat ve Tarakki) devrinde bu kabil garabetlere tesadüf olunmaz değildi. — Son derece meşgulüm. Söyle- meğe hacet var mı?. Nazır beylere fikirleri veren hep benim.. Bunun içindir ki başımı kaşıyacak vak - tim yek.. Bununla beraber bir ge- gece seninle bir âlem yapmak is terim. Seni nerede bulabilirim... Lütfen şu deftere adresini, telefo- nunu kaydet... Kaydetttim. Aradan bir kaç gün geçli; kont beni telefona istiyor: — Yemekten evvel sana gele - ceğim, İyi bir yerde yemek yeriz. Sonra birlikte tiyatroya ve yabut istediğin bir eğlence yerine gide - riz. Kont otelime geldi ve buyur du: — Ooh! Bu gece serbestim. İs- Müsaadenizle misal arzedeyim mi? Lütfen kimse darılmasın. Ka- rışık ismi failleden en mühimmi, bence, kont Ostrorog cenaplarıdır. Bu zata Meşrutiyet hükümeti sal tanatı seniyenin orta eliçisi rütbe - sini ve Babrâli hukuk müşaviri me- muriyetini vermişti. Geçenlerde öl dü. Kendisini lâyikile tanırdım ... Bu zat eslen Leh milletinden bir babanın oğlu imiş. Lâkin Lehçe bil tikraz için İngiltereden bir büyük banker geldi. Ben ecnebi olduğum için ilk müzakereye karısamıyaca ğım. Lâkin nazır beylere bü tün talimatı verdim. Bu fırsattan istifade ile sana geldim. Haydi bu gece dolaşalım.. Büyük bir lokantaya gidip ye mek yedik. Ondan sonra kont: — Bir tiyatroya giderek ba -| VAKIT istanbu Bilene inşa edilecek yol için içtima İstanbulla Edirne arasındaki yolun asfalt olarak yeniden yapı" lacağını yazmıştık. Bu yolun inşa- sı için lâzım gelen parayı Trakya vilâyetleri temin edeceklerinden bu büsusta aralarında görüşmek üzere, Tekirdağ, Kırklareli, Edirne ve İstanbul valileri bir kaç gün sonra şehrimizde toplanacaklar - dır. Bu içtimada yolun inşası mas - rafından her vilâyetin hissesine düşen miktar tesbit edilecek, mü- zakere neticeleri Nafia Vekâleti - ne bildirilecektir. İstanbul — Edirne demiryolu 318 kilometre uzunlğundadır. Ye- ni yol daha kestirme olacağı için 240 kilometre uzunluğunda ola - caktır. Be,az; B: ediye tahsil Şubesi memurunun veraeti Kendisine mevdü parayı vak - tinde hazineye teslim etmediği id- diasiyle omuhakemeye © verilen Beyazıt belediye tahsil şubesi memuru Ethem B. hakkmda bir müâddettenberi ikinci cezada de - vam eden muhakeme evvelki gün neticelenmiştir. Mahkeme heyeti Ethem Beyin hastalığı hasebile, Eminönü mu- hasebesine meblâğı yatmakta vaki olan 48 saatlik teahhürden dolayı kendisinin vaz'ı yet bulun- duğu parayı temlik maksadı takip ettiğini anlatmıya medar olacak delil mevcut olmamasından bera» etine karar vermistir. hamami, Akmet Burüaneddin B. Oparatör Ahmet Burhaneddin Bey, Buri- ye pusajmdaki muayonehanesiri Taksimde stadyom karşısında İstiklâl apartımanmda mezdi. Fransiz vatandaşıydı. Zan- şmdan sonuna kadar bir piyes mi | 1 sumaralı daireye maktetmiştir. nedersem ismi de başkaimiş. Kont hazretleri güzel Türkçe ve Arapça öğrenmişti. Hukuk müntesibi idi.. Her dilde talâkati olan bu zatın her dilde imlâ ve kitabeti talâka- tiyle uymuyacak derecede kötü ol- duğunu kaydedebilirim. Kendisini yüzde beş bin fazlasma satmanın esrarını bilirdi. Tatlı su frenklerinden bir Loran- do ailesi mevcut olduğunu bazı karilerim hatırlarlar. Bu aileye ve Tubinilere ait bir borç için Fransa devleti Midilli adasma bir donan- ma göndermiş, gümrüklerimizi zaptetmiş, hükümetin haysiyetini ayaklar altına almıştı. İşte kont cenapları Lorandoların damadı ve her iki ailenin hukuk müşaviriydi. Böyle yüklü bir mazisi olduğu hal- de, Meşrutiyet devrinde, bu zat Röntgen şuaı gibi hükümete nüfuz etti, makamlar sahibi oldu. Sebe- bi, vallahi ve billâbi bilmiyorum.. Yaşayan Meşrutiyet o ricalinden lütfen sorunuz... Geçenlerde dünyadan göçen kont bir esrar hazinesidir. Ailesi de esrar içindedir. Meselâ oğlu, Kandillide mukim bir zattır. Dü- şününüz, bu genç kimin damadı o- labilir?, Bir tatlı su frenginin, bir Fransızın, bir İngilizin... Bulama- dıniz. Bu küçük kont hükümdar ailelerinden Bourbon — Parme prenseslerinden birinin kocası ol- muştu. Hakikatte bu hanım meş - bur Yunanlı ve İngiliz Zaharof de- nilen milyonerin kızı imiş. Var i ginden çık.. yerine, revuelere, caf& — concert- lere, barlara mı girip çıkalım? Ufak-bir müzakereden sonra İ- ikincisine karar verdik.. Maringny denilen revueye gir- dik. Müteveffa dedi: — Oyundan ziyade yukarıki katta açılan hatun kişilerin sergisi daha mühimdir. Haydi oraya gi - delim. Merdivenleri çıktık. Kont bir dakika geride kaldı. Bir bildi- ğine tesadüf etmiş, ona diyorki: — Ooh.. Çok şükür! Nazır bey- lerin müzakeresi var. Saatlerden beri oteldeki salonlarma kapandı- lar. Ben fırsattan istifade ettim... Bir İstanbullu bildikle eğlenti yerlerini dolaşıyoruz.. Söz uzadı. Ben içeri baktım, , Meğer otel salonunda İngiliz ma- liyecisi ile uzun münakaşaya dalan iki nazır beyefendi — biri çaylak gibi kırmızı fesli, öteki şapka - lr — hafif kadınlar meşherinin bir köşesine oturmuşlar, şampanya İ- çiyorlar. Yanlarında da — iyice saydım — tam beş avrat, yüzde 95 dekolte olmuşlar, vükelâyı a « cele acele eğlendiriyorlar. Bu manzara karşısında kont fe- na halde bozulacak. Bir hileye baş vurdum. Hemen geri dönüp : — Aman, kont, çabuk buradan gidelim; çünkü şahsen asla sevme- diğim, günahım kadar sevmedi. ğim birine tesadüf etmek o müm- kündür. Lütfen beni başka bir o- yun yerine götür, Kont bunun mânasmı anlaya - seyredelim, yoksa üç beş eğlence | ——— Ziraat van..asının tatili Türkiye Ziraat Bankasından: Yılbaşı münasebetile bankamız 1 — Kânunusani 933 pazar günü | kapalı bulunacaktır. madı. Ben de, beni zorladığı hal- de, daha fazla tafsilât vermedim . Gel zaman, git zaman, Beyoğlun- da bu mesele açıldı. Esrarı faşet- tim. Hem bozuldu, hem bana te - şekkür etti.. — Evet! Dedi, nazır beylerle karşı karşıya gelseydik çirkin olacaktı. İncelik addettiği bu muameleme mükâfaten bana Arapçadan tercüme ettiği Maver- di hazretlerinin iki ciltlik (Ahkâ- mı Sultaniye) kitabını verdi. Maksadım, yabancıların Türke- linde ihtiram görmesini anlatmak- tı. Fakat hikâyeye kaçtım. Evet! eskidenberi memleketimiz böyle vatandan cüda kalmışlara yüksek yüksek payeler verir. Dağıstanlı Murat Bey bu enmüzeçlerden biri- dir. Lâkin o merhum belki aslen Türktü, tabiiyete girmişti. o Kont hazretleri ise Osmanlı ricalinden, büyük Osmanlı © memurlarından olmuş, makam ihraz etmiş, fakat her nasılsa — belki yanlışlıkla — Osmanlı bile olmamıştı. Şüphesiz- dir ki kabahat kendisinde değil- dir; nazır beylerdedir. Tarih mah- kemesinden kendilerini mes'ul tu- tarım .. Celâl Nuri ; Yeni Nesriyat i | eğ yn | Oz Yurt (Öz yurt) adile yeni bir destan yazmıştır. 3 perde, 5 tabloluk bir piyes, İlk lâvha akınm devamı - dır. Akıncılar deniz yolundadır- lar. Türküleri: Ömrümüzce denize koşmaktan usanmayız, Dalgular yavrumuza beşik olka yanmayız. beytile bitiyor. İkinci livha hareket. 3 üncüde akıncılar yolda. Gök bulutlarla kararmış. Yağmur, şimşek, yıldı - rım, akıncıların türküsüne iştirak eder. Yağmurun göğdümüzde çağlıya dursun, ye Bize yıldırımlarm aysk Uydursun, yeteri bu tablonun son sesleridir. Ottan, sazdan, kamıştan bars- kaların tutuştuğu bir gece. Bu da | dördüncü lâvba. Nihayet beşinci İ lâvhada denize kavuşuş: İ Dağdan aştı, yel olduk, evi olduk, yardan İ alkieii yerdik sini ab raket. “Ana yurttan ayrılmışlar,, . öz yurdu bulmuşlardır. Birinci perdeyi, bir hakan, De mirhanm çadırmda suna'yı tah - tmda otururken görürüz. Kızı ışık'la oğlu akın'ı yanındadır. Alam öz yurdun bir eksikliğile | tasalıdır. İ “Beni tanrı yaratmış bız eli istemiş te,, | “Yaltız eksik burada yurdu yürt eden “Adam, yuva, kasaba, yol, çârşi, hagi geyss,, “Müyonla, yerler var. Hepsi sinmiş bir yana... | “Karışmıyor Asyayı Asya eden kervana, | “Onlar yaşayışmda bizi andırmadıkça, “Onlara benzemekten korkuyorum, açıkga.,, İşte Akın'ın tasası bu. Demir han, babası sohbete karışıyor: “Bekle. sonunda onlar bize ben- ziyecek.,, Ozan, bilgiç konuşma - ları. İkinci perde bir şehrin kurulu- şunu gösterecektir. Üçünc” verdeyi ozana bir yer- linin, Yalçın'ın suikastı heyecan - landırıyor. O zan geçerken yal - çın dağdan aşağı kendi elile bir kaya itmiş, Ozanın üzerine dü - şürmüştür. Bunu Demir hana da itiraf etmektedir. Bilgiç bunun iç yüzünü aramak ister. Demir han der ki: “Ne olacak yerli de - gil mi bunlar? Bağrına yavrum diye basarsan ok kesilir.,, Ken - dini bilmiyene anlat ta insanlığı, sonunda bir yamaçtan yuvarla - sm bir çığı.,, Halbuki Yalçın Işığa, hanın ide ali temsil eden kızına göz koy - muştur. Lâkin Demir han “sen bizden çok uzaksın,, diyor, bilgi- çe: “Seç, bu eli kanlıya cezalar - dan birini,, emrini veriyor. Bil - giç “hana bağışla,, diyor. Çünkü “görünür Yalçmda da onun verdi ği gönül.,, “Sever da kıskanır da. gönül ferman din- ermez,» “Kiskanç, kan İçmedikçe, ne yapsan gerin lemer.,, “Sevmesl, kıskanması ayrı birer yüzmliş., "Demir han, sevmemek mi, yoksa ok; “Beteri yok edersin kim yaşatır sevriyir,. En son, ozan da kendine gel- miş, Akın'ın atasına haber yolla- mıştır? “Eğer suçlu bizdense kanmsa kan ieterim,. “Yatancıyan, Demir han onu affetsin derim, Bilgiç, davasını kazanmıştır: Geçmişe göz yumalım, göz ağalım gelene: Yücelsin dıştan, içlen öz yurdumuz her sene Atıştılar yuvayaı sevgiye yeriiler de; (Akm) şairi Faruk Nafiz Bey | S0 Güne Kadıköy'de iki koitukçunu! kavgası ve sonu! Kadıköyünde iki koltukçu alış veriş meselesinden adam kı dövüşmüşler ve nihayet lerine tabanca çekmişlerdir. | Hâdise şöyle olmuştur: l Koltukçu İranlı Celâl bir Yö, den mal alırken ayni mala isminde ikinci bir koltukçu da ” Tip olmuştur. Bu ik esnaf arasında daha“ velden dargınlık olduğundan g * | karşısında iki rakip fiatı müle diyen yükseltmeğe başlamışla”” dır. Bir aralık bu vaziyetten kızl! Celâl küfre başlamış tabii bs” Şaban mukabele etmiştir. Bu mukabele Celâli büsbütü çileden çıkarmış bundan sonra G lâlin tabancası da meydana Ç muştur. Celâl Şabanm üzerine iki el # teş etmiş, fakat Şaban oradan ©* buk kaçtığmdan hafif bir yaraYl kurtulmuştur. Etraftan yetişen zabıta memüf ları Celâli yakalamıştır. KARAGÖZ O natan o“Darülbedayiden Hazım Bey iPEK FLM STUDYOSUNDA Çevrilmiştir. sami TAKVIM Cumartesi Pazar 31 K.eve 1 K. san 3 Ramazan Oo 4 Ramazan Gün doğuşu 126 ti Gün iâtış 160 Sabah namazı 60 Öğle anam 7 ikludi gamazı 437 Akşam simen— '450 Ya sı vaması sı imsak s8 Yılın geçes günleri 455 «kalan ' HAVA — Yeşil köy sekeri rasat merkel Znden verilen malimata göre hava bugü'l aşik ve sakin olucaktır. Dün hava 771 milimetre, en asla scaklık 0, €n # 8 derece idi, Radyoda : İSTANBUL — 18 dan 18,48 iradar Bi; ref Hanım, 1845 ten 19,20 kadar Orkes 19,20 den 1940 kadar Franstaça ders ÇAK; tedilere mabsms) 19,45 tea 20 kadar Orke tra, 27 den 21,30 kadar Üstüdyo saz heye 4, 41,50 dan 2230 kadar Orkesten, Ağan ve Borsa haberi, anat ayarı, 2330 dan kadar Alabırka saz (Ramazan günleri miahme) Darüttalim bey'eti, Istanbul Belediyesi: Darülbedayi Şehir Tiyatrosu Temsilleri : Bu aksam (İSTANBUL BELED bazın Pl | 1 | rey Kn TN Yazan: Hüseyin Rah- Halk gecesi mi Bey O düşen kaya belki sap kayadır bu yerde Görtiyaruz, göğnümü açtığmı onların, O bomboş günleri başıboş milyonların; Sunduğumuz duyguya açıyor her yerini; Hepsi bizden otuyor..,. Demir hanm “çözün zincirleri - i ni,, emrile perde kapanıyor. | “Öz yurt, milli temsil eserleri- mizin ilk kryrsetlerinden (birini teşkil edecektir. Ertuğrul Sadettin im imi Kn Bu gece Kadıköşünde Kuşdili üyatosunda , UÇUZLER v Wodvil 3 perda Yazan: Selâmi Izzet Yakında: NERON

Bu sayıdan diğer sayfalar: