23 Eylül 1933 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 3

23 Eylül 1933 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ty ! runa da dayak atmışlar: i münasebetiyle bir beyanname neş- / retti ve bu beyannamede yahudile- IŞARETLER Hem kabadayı hem yahudi Hahamhane yeni musevi yılı! ti türkçe konuşmıya davet etti. Başka yerleri bilmiyorum. Fakat Milâstaki yahudiler hahambaşı - hın beyannamesini sinirlilikle kar. | sılamışlar, hahamhanenin memu - Bu cesaretin, bu kahramanlı » ğm sebebini tabii derhal hatırla - donız! Milâs yahudileri türkçe konu - şacaksınız diyenlere sopayla, kü - fürle karşı koyuyorlar, : 5 Yahudi dayak atıyor. Darüşşefakanın 60 ıcı yıl dö- nümü dün Beyoğlunda Tepebaşı tiyatrosunda büyük bir tezahürat- la kutlulanmıştır. Darüşşefaka mezunları cemiye- ti, her sene irfan ordusuna yüzler- ce talebe yetiştiren bu eski mües- sesenin 60 ıncı yıldönümünü kut- İlulamak için büyük bir program yapmışlar ve mektebin eski ve ye- ni bütün mezunlarını davet elmiş- lerdi. Bu tarihin hakikaten bir şahe. | seridir. Asırlardır dayak yiyen bir! kütle Türkiyede ( kanatlanıyor. Canlanıyor. Sonra da böbürleni - Yor, tokat atıyor, çalım satıyor. Edebiyatları ve ruhları korku ile örülmüş bir unsura mensup o- lanların bu cesareti bana tuhaf tuhaf şeyler hatırlatıyor. ? > »* Hahamhane O yahudilerden ne İstiyor?. Ana dilin türkçe olması: nı! Ana dilin türkce olması yahu: | di tarihinin Türkiyeye düşen his-| sesidir. Yahidi her yerde İbrani dili ile konuşmaz, İbrani dili ancak dua | srda aulaşılmıyan satırlar halin - de geçer. Yahovaya bu dille hitap! *dilir, Bulunduğu yerde bir iş unsuru olan yahudi yaşamak için su gibi olmak mecburiyetindedir. Yani alacaktır. Netekim onların bu uy. Runluğu her yerde yahudileri mu - Vaffak insanlar arasına sokmuş - tar, Yahudilere bu yumuşaklığı, her kalıba uygunluğu veren hadise ya- udi tarihinin zaruretleridir. Ta ilk zamanlardanberi bütün cemi -| Yetler içinde aşağı bir unsur telâk- | ki edilen yahudilik, bilhassa hrris- tiyan Avrupalılar yanında kendi - hi kaybetmiye, kendini inkâr et - Miş gibi görünmeye mecburdu. usun için o, kültür ve dil bakı- amdan yahudilikten O ayrılmıya başladı, fakat buna rağmen Avru- Pa feodalitesi onu aşağı gördü be- line vurdu. Avrupa burjuvazisi o » hu rakip gördü beline vurdu. O, Avrupada bulunduğu yere uymak için dinini bile değiştirdiği halde bir türlü rahat edemedi. Rahat edemedikçe bulunduğu ka - ba uymak istedi. O Yapıştıkça kar- # taraf onu bir yabani otu tarla- dan söküp atar gibi atmıya çalış- i İn Yaşamak istiyen bir cemiyet i- Sin şüphesiz bunlar acıdır, Fakat he yapalım ki hakikattir, Türkiye tarili yahudiler için ne kanlı, ne de siddetli bir fasıl ayırmamıştır, Türk tarihinde yahudiye bol bol yüz verilmiştir. İstediğinden fazla da vicdan ve fikir hürriyeti. Türk tarihi bununla memnundur. Bu yüzden yaşadıkları memleket- teki dili istemiyecek kadar cüretli, ve dayak atacak kadar kabadayı olmuşlardır. Bu cüreti kendi ta - *ihlerinden gelen ruhi bir aksülâ - Melle değil, sadece bizim müsa - Mahamızla kazanmışlardır. Madem ki türkçeyi istemiyor « 'ar, madem ki hâlâ o ispanyolca ile geçinip gitmek istiyorlar, me - sele yok. Topunu birden alıp Al - Tiyatronun büyük salonu, mem- leketin ileri gelen bir çok şahsiyet. leri ile dolu idi. Bu meyanda bir çok mebuslar ve idare adamları göze çarpıyordu. Tam 2,5 ta İstiklâl marşı ile baş- lanan kutlulama merasiminde ev- 1 den bahsetmiş ve mektebin nasıl kurulduğunu anlatmıştır. günlerinde babı seraskeride me - mür Yusuf Ziya Bey isminde bir zat, çarşı esnafı ile çıraklarını o - kutmağı düşünmüş, arkadaşlarına fikrini açmış ve Cemiyeti Tedrisi- ye de bu suretle kurulmuştur, Mektebin ilk devrelerinde riya» ziyeci Tevfik, Ahmet Muhtar Pa- şalar, Manyasi zade, Recai zade Ekrem, Namık Kemal Beyler gibi yüksek şahsiyetler muallimlik et - mişlerdir. Mektep her sene yüzlerce tale- be yetiştirmektedir. Yetişen lise mezunu talebelerden şimdiye ka - dar Avrupaya gönderilecek talebe OZ ai ncı yıl d Her sene yüzlerce talebe yetiştiren bu yüksek irfan müessesesinin yıldönümünde hararetli merasim Ali Kâmi Beyin anlattığına gö-| İre, 68 sene evvel Abdülazizin son! Mi önümü / muş ve bundan başka yüksek mek- teplerde en yüksek dereceleri ka zanmışlardır, Bundan sonra merhum İsmail 3 — VAKIT 23 Eşlül 1939 esdi i SOHBETLER Mili Edebiyat ve İnkılâp Edebiyatı Peyami Safa Bey “ettekrarü ha- sen,, fehvasınca milli edebiyat ve linkilâp edebiyatı bahsini yeniden İ tazeledi. İyi etti. Bu bahis üze- İ rinde daha uzun uzun konuşula - caktır. Bu bahis hakkında söyle necek her söz, yazılacak her fikir | faydalıdır. Bu faydalardan birini, Peyami | Safa ile genç şairlerden Vasfi Ma- | Safa Beyin son yazısında görüyo» hir, Fethi Sezai Beylerin birer şi. | ruz. Bir zamanlar edebiyatı cemi- | irleri okunmuş, bunların üzerinde | yetleştirmemek, inkılâptan ve mil- tahliller yaparak devirleri ve mek | liyetten uzak tutmak istiyen bu tebin geçirdiği mühtelif safhaları | muarızımız, son yazısında çok da» mukayese etmiştir. i ha aklı selim üzere konuşuyor. illi edebi ç Ali Kâmi Beyin alkışlar arasın- Milli edebiyat, Sevr ile Lozan da biten nutkundan sonra talebe tarafından muhtelif zeybek oyun- ları ve Faruk Nafiz Beyin Kahra- man piyesi oynanmıştır. Bu piyes- te rol alan Darüşşefakalılar, bil - hassa genç kız rolünü yapan hanım i çok muvaffak olmuştur, arasındaki devrenin şehnamesi ol- malıdır. Eski ve yeni tarihiyle bü- tün Anadolu, köylüsünden ağasına İ kadar bütün şehirlerin dışmda ka- Ilarak Osmanlı şairlerinin ilham i kaynağına giremiyen bütün halk, milli edebiyatın yerini, dekorunu, ve kahramanlarını vermelidir... Geç vakit müsamereye nihayet | Yer, dekor ve tip ne olursa olsun I velâ mektep müdürü Ali Kâmi Bey | kürsüye gelek mektebin tarihçesin İ fından karşılanmışlarır. İ tir. / gönderelim altın buzağıyı bulsun | müsabakalarında bep muvaffak ol Takas hakkında Gümrük ve inhisar vekâ- letinin yeni tamimi Italyan talebesi Dün 300 Universiteli geldi, yarın gidecekler Dün akşam İtalya bandıralı Pi-! e e eri le Inhisar- | : j aleti, aşağıdaki tamimi yap | ero Foskari vapuriyle İstanbula | 'ar vekale' iversite © talebesi | MfUr: i ay nen rıhtımda | Aramızda birer takas itilâfna - < â i aktetmiş olan Macaristan, | k losluğu erkânı tara -| mesi a ş İtalya konsolosluğu | Fransa ve Almanyaya giden eşya- anem | yanın bedelleri kendilerine tediye İtalyan Üniversitelileri bu Sa | elirken ihracatçıların gümrük bah saat sekiz buçukta Cümhuri - idaresinden, tasdikli birer ihracat z " k beyannamesi ibrazını Cümhuri; lar, italyan mavlahatgüzarı Baron | Merkez Bankası mecburi ta Mi make et Sieetire kiki | Bankanı takas iflâfnameleri sında şereflerine bir çay ziyafeti | y öğ ğmlerinin iyi bir şekilde tat - verecektir. Ayni gece milli Türk bik; için aldığı tedbire gümrük is talebe bi: i tarafından İtalyan darelerinin yardım etmesi lâzım- | Üniversitelileri (o şerefine © şehir geldiğinden bundan sonra bu üç tiyatrosunda bir temsil verilecek- | memlekete gidecek ihracat eşyası | için üç nüsha beyanname alınma» | sı münasip görülmüştür, Birinci nüshada şimdiye kadar / olduğu gibi merkeze gönderile « cek ikinci nüsha gümrük idaresin* | de alıkonulacak, üçüncü nüsha da ihracatçıya verilecektir. Gümrük idareleri, her üç nüs» hanın tamamen birincinin ayni ol masına dikkat edecekleri gibi mu- | ayene neticesini üçüncü nüşhaya da aynen geçirecekler © ye altını tasdik ederek ihracatçılara vere - receklerdir, VAKIT Gündelik, Siya! Gazete Tatanbul Ankara Caddesi, VAKTİ yurdu —— Telefon Numaraları: Yazı işleri telefonu » Idare telefonu İtalyan talebesi da yarın Piyero Foskari gemisinde Türk talebeye bir çay ziyafeti verecekler, yarın gece memleketlerine hareket © - deckirdir. Harp ve deniz akademisi mezunları diploma tevzi Yarınki pazar günü saat on bşte harp ve deniz akademileri mezunlarının diploma tevzii me * rasimi yapılacaktır. Bu merasim » de Fevzi Paşa Hazretleri de bulu- nacaklardır. | Japonyanın yeni Ankara elçisi geldi Japonyanın yeni Ankara büyük | elçisi vikont Musakoji dün sabah semplon ekspresiyle şehrimize gel mi, istasyonda Japonya elçiliği Telgrat sdrew: İstanmu — YAK Posta kutum No, 46 —— Abone denalleri: erkânı tarafından karşılanmıştır. Pürkiye enem gene” Mo Kp, yi Kr a up Gey m ni i Valânsiya ( sahillerine Mi $ ayıx 404 «00 , manyavari Va y. yedi e ri ilân ücretler: Ficari ilânların ilân sabhifelerinde sent taşlar. Hk sahiirde 250 salıverelim, gitsinler orada sol rahat yaşasınlar. Yahut Musanın kırk sene aç biilâç (dolaştığı göle mal $0 kairaştan kuruşa kadar çıkar lar.. 1933 te Almanyada iliklerine I kadar Almanlaşan yahudiler bı - İ çaktan geçirilirken Milâstaki ya *, hudiler türkçeye kafa tutuyorlar. Biz üütms Yu ün detasi 0 iç datası N Bu kadarına nankörlük değil, İğ aör wetas 78 ve ön defam 100 kuruştur. çabala düymmnlk derler. Matlar ar en vr ra Güyük, fazla, devamlı Min verenlere git aye tensilat vardır | Keami HAnların bir <vter 10 kuruştur Küçük ilânlar | si muhtarlık işlerini verilmiştir. Yazıhane odasında Bir baskın vebir gırtlağa sarılış hadisesi Galatada, Rıhtım caddesindeki kalaycı hanımda 6 numaralı yazı- haneyi tutan komisyoncu Hüsnü Bey, perişan bir halde O zabita - ya gelerek şikâyette ve hayatına kastedildiğine dair bir iddiada bu lunmuştur. Hüsnü Bey, fazla yorgun oldu - yazıhanesinin o kapısı nı güzelce kapamış ve hafiften bir şekerleme yapayım derken, derin bir uykuya dalmış. Ayni hanın al- lında acenta olarak çalışmakta © lan Nişan Efendi yukarı kata Hüs nü Beyin yazıhanesine çıkmış ka- palı kapıyı zorlıyarak kırmış ve i- çeri dalmış. Gürültüyü duyan Hüs nü Bey derin uykusundan uyana - rak karşısında Nişanı görünce ne aradığını sormuş. Nişan, cevap verimyerek kanapenin üzerinde, uzanmış bir vaziyette olan Hüsnü Beyin üzerine saldırmış ve gırtla- ğmı sıkmıya başlamış. Bu ani hü- cum karşısında kalan Hüsnü Bey, bu müşkül vaziyetten kurtulmıya | çalışmış ve nihayet güç belâ yaka- sını kurtararak soluğu hemen ka - rakolda almış. Hâdiseyi olduğu gi bi zabıtaya bildirmiştir. Suçlu hakkında tahkikata başlanmıştır. Romanya ticari müşavirliği) Istanbul Romanya baş konso - losu M. Vegnerovi şimdiki vazi - fesine ilâveten Romanya sefareti ticari müşavirliğine tayin edilmiş- tir, slm Muhtarlıklar kalkınca .. Senebaşında mahalle muhtar - lıkları kalkıyor. Bu işi belediyeler yapacaklardır. İstanbul belediye tedvir için nasıl teşkilât vücuda getirilmesi lâzım geleceği hakkında bir pro - je hazırlamaktadır. Belediye, son zamanlarda oktruvanın lâğvmdan dolayı varidatının azalması üzeri- ne vâsi teşkilât yapamıyacağını, yalnız nahiyelerde teşkilât yapı « ka bir iğneli fıçı mı lâzım. beş kuruştan hesap edilir milliyetçilik tezinin müdafaasını yapmalı ve isterse Çin ihtilalini tasvir etsin, Türk okuyucularına mücerret bir milli hasasiyet aşıla- i malıdır. Peyami Bey, bütün bu neviler - den birer edebiyat özliyenlere mu- İ arız olmadığını itiraf ediyor ve di- iyor ki: “Milli edebiyat mutlaka mil. liyetten bahseden edebiyat ve in- kılâp edebiyatı mutlaka inkilâptan bahseden edebiyat değildir... İn- kılâp edebiyatı fikir, malümat, hız, j hamle, heyecan, daha bilmem ne vermez — Bu, bem. inkılâbı, hem de edebiyatı kaba saba anla. yış demektir. — İnkılâp edebiyatı muasır tefekkürün ve hassasiyetin umumi telkinini ve terbiyesini ya- par.,, | İdeallerini bir fırka programın- idan alan ve siyasi gayelerin pro- pagandasını yapan adeta bir ga- zetecilik romantizmi nutuk hitabe ve inşat edebiyatını inkılâp edebi- yatı değil, kalitesi ve tezi hem a- yar olmak şartiyle propaganda &- debiyatı addetmekle beraber, in « kılâp edebiyatmın, fikir, malümat ve heyecan vermiyeceğini kabul edemiyeceğiz, Fikirsiz ve malümatsız muasır te fekkürün ve hasasiyetin umumi tel kini nasıl yapılır?... Milli bir ze kâ yuğuracak bir edebiyatın heye- can vermiyen bir edebiyat olabi. leceği nasıl iddia edilebilir?, Bizde eksik olan bu fikirsizlik ve heyecansızlıktı. Milli edebiya- tın, inkılâp edebiyatının Mehmet Emin Bey fikirsizliğinden, Meh- met Emin Bey heyecansızlığından kurtulmasını istiyoruz. Milli edebiyatımızın “muasır ve geniş bir teefkkürle yep yeni bir hassasiyet tarzının dolayısile ve kökten telkinini yapan yüksek bir sanat şubesi,, olabilmesi için: Ya- şasın millet, hamiyet, inkılâp, hız, ileri hamle, ah anam babam Türk yurdu!... gibi basma kalıp sözlerden kurtulması lâzım değil midir?, Bunun için de her seyden evvel fikir ve malümat vermesi ve bu fikirleri verirken heyecan uyan dırması lâzım gelmez mi?.. “Milli edebiyat, inkılâp edebi- yatı şöyle olmalıdır, bundan ötesi ' edebiyat değildir.,, Diye Türk sa- natkârınm önünde — Peyami Be. | labileceğini Dahiliye vekâletine | bildirmişti. e Vekâlet bu fikri Selâmi izzet muvafık bulmamıştır , (Devamı 4 üncü sayıfada) 3 slm Ödü e

Bu sayıdan diğer sayfalar: