1 Şubat 1934 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 9

1 Şubat 1934 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

yg yg gg yy yg yy NU yg yy yg yg gg gg 10 yg yl 4 Kaşe e rma ygs yy ay vi VA yy yg yg Gg yy yg yg yg gay yy ga yy ayyy arar in | Yeni a © Zengin il Hayrullah Efendi, Harbi Umu- Ü zl a mide sabun ticareti yaparak zen- A Tİ gin olmuş, Nişantaşmda bir ma- NI Daye Say olan bir zat saçları perişan, gözle- halle inşa ettirerek işten el çek- ri yaşlı, süngüsü düşük bir halde miş, yan gelip oturmuştu. Fakat — Kıskanç kocacığım, biraz evel benı ne sansalar beğenirsin? — Ne sandılar? — On yaş daha genç sandılar. RM Keşif nedir? Hafize Hanım elinde yırtık ç0* rapları olduğu halde yarım saat- tenberi iğneye iplik geçirmeğe $â- lışryordu. O sırada kızı ve Mrk çük hanım?. risiz — Radyo kaç para eder, dedi... Yeni bir şey keşfetmişler, o Hem i radyoda < dinleyeceğiz, hemde sevilenlerin resimlerini görecek- miğiz.... Hafize Hanım, hiddetle iğneyi, ipliği bir tarafa attı: — Aman, dedi.. İpliksiz dikiş dikmeyi keşfetmedikten sonra ben ne Avrupalı tanırım, ne de başka şey: - Meraksız bir kadın Fikriye koşakoşa Selmanm olur mu?. bu altı senelik kadının evine bir kere daha uğradı. Son defa olarak: -—— Yaptığını beğendin mi, kü- Diye sordu.O yaptığından hiç te pişman ve müteessir değildi: — Ne yapayım, dedi, o gece €- ve geldiğin ve kapıyı'çaldığın za- man sana o kadar yalvardım, beş dakika sonra gel, dedim; sözümü dinlemedin. Eğer beş dakika şöy- le uzaklaşmış olsaydın; ben rakı- bini hemen çıkaracaktım. Sen de onu benim odamda görüp bu ka- dar müteessir olmıyacaktın..' Ka-f © bahat bende mi?. Kıymetsiz mektup Bir hanımefendi postaneye ok- kalıca bir mektup veriyordu. Pos ta memuru eliyle mektubu tarttık- tan sonra teraziye koymaya lüzum gördü ve sordu: — Kıymetli mi hanım?. — Kocama yazdım ,kiymetli Hafif bir zaman ! Tahir Bey kitapçıdan bir Jira- lık bir kitap aldı. Fakat üstünde raba falan mı?, sin. ana rahmetti baban para ve- rizse, senin gibi üç beşlira değil, üç beş yüz lira vereceğini söylerdi. —Sıknk verirmi idi? — Söylerdi amma doğrasu ver diğini hiç” görmedim. yg Vazife aşkı Babıâliden bir cnaze alayı $€- giyordu. Arkadaşlardan biri ce- nazeyi takip edenler arasında dok” tor F. H. yı görerek yanma yaklaş” — Başın sağolsun biradar, ak” — Hayır, bir hastamdı.. Fakat ben bütün hastalarıma karşı vazi- femi sonuna kadar ifa ederim.. Tasarruf meselesi Akşam üstü karısını elinde pa- ketlerle, çantalarla evden içeriye girerken gören Muhtar Bey deli olacaktı: — Aman hanım, dedi. Bune kadar eşya, sen beni deli edecek” — Merak etme, hepsini bir o tanımamazlığa ne oldu?. yor... bu sergisindeki yamadım... Genç ressam bu büyük servet, bu sabık züğür» dü birdenbire taazzumun, gururun son mertebesine çıkarmıştı. Onu gören daima başını havada, sağa sola nadiren bakar, tanıdıklarını halde görürdü. Fakat bir müddettenberi vazi- yeti değişti, Gene etrafıma bakmı- yor ,fakat bu defa da yolda başı- ni iğiyor, öyle yürüyordu. Biri ötekine sordu: — Yahu Hayrullah Ne tevazu Gözü daima yerde... — Evet , geçende bir kaldırım- da çil bir yirmi beşlik bulmuş, o gün bugün gözünü yerden ayımmı- Grup Dnin sergisi Gençler Beyoğlunda bir resim sergisi daha açtılar, D grupunun pazarlık ediyordu. Müşteri: — İyi amma, doğrusu ben bu tablonun neyi tasvir ettiğini anla- — Tabii dedi, bu bizim sırrı — Vakın İnsanın haysiyetine de- kunacak biriş amma, sokakta ya- tacağına İnsan böyle havalarda kömürcü olmalı vesselâm. TL Büyük fedakârlık Akif Efendi ellisine geldikten sonra bulunmaz bir kadın buldu.. Nikâhları oldu.. Bu kadın otuz sekizinde vardr.. Fakat hâlâ yirmi yaşm verdiği emniyetle bir çok haklar iddiasın- da idi. Akif Efendinin biraz pa- rası olduğunu işitmişti. Her şeye razı olarak onun karısı oolmayı kabul etmişti. . Fakat zifaflarının ertesi günü: — Bak, efendi, dedi. Ben kavga gürültü sevmem.. Fakat şunu da bil ki hayatımda (ilk defa senin gibi ihtiyar bir adamla evleni- yorum. Bir temeddah Suçlu makam iddianm müta- leatını öğrendikten sonra birden bire gururuna dokunulmuş bir a- dam vakariyle ayağa kalktı. Elini masanın üstüne dayadı: gelerek geçer bir Efendiye böyle... acayip resimler» güldü: evine geldi. Onu yatak odasın- İ parası yoktu: Kitapçı yabancı ol-f:tomobile yüklettim ,ayrı ayrı oto- | mızdır. Maamafih tabloları satın — Beyefendi, beyefendi... Ken- da buldu. Daha sabah — erkendisi İ madığı için: N mobil parasi © vermemek için sa- | alanlara birer de izahat veriyo-f dimi methetmek gibi olmasın âm- Kemali hiddetle: — Yarın verirsiniz, Tahir Bey... bahtan akşama kadâr aynı otomo- ruz. ma ben öyle çoluk © çocuğa yaka — Fikriye, dedi. Kocamdünlü Dedi. Borcu iyen Tahir | bille dolaştım. Epeyce tasarruf et- kaptıracak adam değilim... Gün akşam sizde miydi 2.. Bey: PES ME a Kıtlık sebepleri oldu ki İstanbul tarafında yirmi 0- Sinemi — Olmaz, dedi. Ya yarma ka- ——— Yüz elli kilo gelen doktor F. | tuz kişiyi birden arakladımi da hiç le re dar ölürsem., Amerikada talâk ? | Ahmet Bey bir gün zayif ve nahif|i birisi de kalkıp “bunu yapan A- e e enel — Büyük bir zıya değil ya. İbikli Börile üzkilaşları Selâmiye: lidir,, diye beni şikâyet etmedi. Ta ai YUZ diği .İ —Birader, senigören insan a : — Al. aman Fileriye!, Bu he- Mili — memlekette bo-ğ. ke Keko izan, Ye Bir ziyaretçi v rif acaba hangi kaltakla bizi z Bide imiş; at getiriyor. Hanımefendi hizmetçinin Ha « datıyor?. Merak etmiyor musun?. > Frlenenler ki Demiş, Selâmi de: er verdiği zairi tanıyamamıştı: f m sn — Evet, diye cevap vermiş. — Nasıl adam bu? diye sordu: “7, g3 - w Seni gören insan da kıtlığa senin — Güzel bir adam değil amma Avninin yüzü Işidilmemiş bir hal sebep olduğuna kanaat getiriyor.. | 3ize gelenler içinde daha çinrkin- Küçük Avni Erenköyüne hâla” Vediayı tanımıyan yoktu. Pek leri de var.. sının evine götürülmüştü, İki se Bir ara içeriki odada aziklr bir fena bir şöhreti olan bu kırklık Yalancı bir adam —— nedir bu bacaksızı görmiyen hala feryat duyuldu. Ahsen Bey: kadından bahsedilirken birisi: Gece yarısını bir saat geçe İr- Mahvolar servet hanım Avniye dikkatle baktı: — Aman, dedi, ağzı tıpkı am ğıran?, — Nasıl hayvan bu, içeride ba- fanm karnı acıktı, hemen yatak- tan fırladı. Mutfağa gitti. Bir ta- Tam vapurdan çikarlarken Mevhibeye rast geldiler. Didar, cüsmın ağzı, burnu daysmım bur” İ Diye sordu, Hüsnüye Hanım O— Adamcağız, hastahanede... bağın içine biraz peynir, tereyağıf onu selâmlıyarak yürüdü ve koca" Diz... birdenbire kaşlarmı çattı: Az kaldı ölüyordu. ve ekmek koyarak yatak odaşsmağ sına: ü ir m — Kızım, dedi, şarkı söylüyor... — Neden, ne oldu?. geldi. Yemeğe başladı. — Şu perişan kıyafetli kızcağıs z : Ahsen Bey bozulacaktı.. Fakat | — Bir ay kadar İzmire gitmeğe | © Neclâ başımı yastıkta kaldıra- | 21 görüyor musun?. Bütün serve- Mem Dağesin gözleri. ., İ kendini topladı: metbür olmuştu. Avdetinde karr- İ rak onu bu halde görünce: ti Hidivin bankasında mahvoldu. Bumu işiden Avni” annesinin $. Ah. Küsnüye: Hanımcığım, İ sını evinde, Kemal ile'otururken İ' — Aman sen ne Yalancı adam.) — Çok parası varmıydı?. yanma koşarak: hayvan dedim. Yâni'bülbül diye- | bulunca, ya hayretinden, ya €- İl sm... Hani “bu gece seni yiyece-f — Ayda 250 lira (getitenbir — Anne, suratımda benim hiç vincinden, düştü, bayıldı. O gün İl ğim,, diyordun... irat. o Orada çalışan bir kâtiple bir malım yok mu?. buğün hasta.... sevişiyordu... yg yy yy yy gg — Ne söylüyor ki? —Vallahi bilmen.. daha bağa demedi. “Yaş yy M Yirmi Beş Yaş İhtiyar Nüzhet Beyle konuşma» Şu halde altmışlık bir ihtiyarla ya, vapur yolu uzun olduğu için : > | Edibe daha yirmi beşinde oldu- evlenmişti. Bu izdivacın sebebi i neydi?, Pek malüm değil, Yalnız, İ Edibenin fakir bir aileye mensup 7 sinema düşkünü (o bir kız olduğu $ halde kocasmın zengin olması ba- İzi dedikodulara sebep olmuştu.. E gidiyordu... Vapurda tesadüfen bir gence rast geldiler. (Edibe hemen bu genci kocasına takdim etti: — Ağabeyim Nüzhet!.. tam 25 yaşındadır.. ; şundan bundan bahsetmeğe baş- ladr ve bir ara Nüzhet Beye yaşı. nı sordu: “Yirmi beş..,, cevabmı almca: — Tam yirmi beş mi? diye sor- du: — İki ay fazla.. ğ İhtiyar memnuniyetle güldü: — Eğer tam 25 olsaydı sizin E- dibenin ağabeyisi © olduğunuzda şüphe edecektim.. Çünkü Edibe yy 13 Gi > — imtihan tatiline yaz tatili deseler, kışın da imtihan tatili verseler de mek- teplerden daha çok istifade etsek olmaz mı?

Bu sayıdan diğer sayfalar: