27 Şubat 1934 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 9

27 Şubat 1934 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İnsanlar yağan yağmurları şehir haricinde toplayıp icap eden yer- miş, öyle mi? Biz şimdi bu sayede yağmur sularmdan istifade ederek elektrik istihsal etmiyor muyuz?,, — “Tabii bundan yüz elli sene evel yaşıyan insanların böyle şey- lerden haberleri yokmuş. Fakat bakınız, o devirden kalma bir iki tabloda neler görüyorsunuz! Şu resimde gördüğünüz hayvanın is- mi aslan imiş. Ona hayvanlarm şahı derlermiş, çöllerde yaşarmış, insanları yermiş.,, —“Aman Yarabbi, mademki bu hayvan insanları yiyormuş, Ye- simlerini nasıl yapabilmişler?,, “- Evet, o devirde yaşıyan bir erkek ressam canlı bir aslana ba- İnk olmuştur., — “ir erkek mi? Halbuki er- keklerin cesur olmadığı e söyleni- yor. Bakınız bir erkek ressam as- lanın bile karşısına çıkarmış!,, —“ Bakınız şu güllere, ne güzel değil mi? Halbuki şimdi pek na dir olarak bir iki tane gül,oda pek küçük olarak yetiştirilebili- yor. — “Ah o devir ne güzel, ne ha- | rikulâde bir devirmiş. Erkekler aslan ve kadınlar da gül resmi ya» | parlarmıs!,, ! —“ Şu üçüncü tabloya da bir! «Kere göz atmız. Ne güzel bir o ça-| Yelin. sü? | dam ame? Ona sorma “Bile büieimöündeğikmi Çayırlığın ortasında bir kadınla bir erkek birbirlerine sarılmış ol- | dukları halde duruyorlar?,, — “Bakayım, bakayım! Fakat o kadınla erkek ne yapıyorlar? Ni- | çin dudak dudağa gelmişler?,, Erkeğin bu masumane sualine yabancı kadın gülümsiyerek cevap vermişti; — “Bundan yüz sene evvel ka- dınla erkek birbirlerini sevdikleri Zaman muhabbet alâmeti olarak öpüşüyorlarmış! O zaman bunun yri sıhhi olduğunu bilemezler- miş. Bilseler bile ehemmiyet ver- mezlermiş!,, — “Ne tuhaf vaziyet! Fakat ga- liba muhacim taraf erkek olacak e 0 devirde erkeklerin ve arı Ka- dınm teklifini ve İlme — lemeden kendileri hücuma geğer- ermiş, değil mi? Acaba bir kadın” a bir erkek öpüşürlerse ne olur. neler hisseder? Bu söz üzerine yabancı kadın erkeğe yaklaşarak ; — “İsterseniz tecrübe edebili- riz?” diyesormuştu. Erkek ise bu- na hemen Yazı olarak: — “Yapalım mı dersiniz? Ma- dem ki, siz öyle istiyorsunuz, il- me bir hizmette bulurmuş olmak İçin bir kere tecrübe edelim? Ce- isti, Bunun üzerine kadınla erkek irlerine sarılarak öpüşmüşler. di dın erkeğe sormuştu: — Tasel ne dersiniz? Ecdadı. Bye zamanında mari olan bu » © “iletime ne drsiniz?” — “Bilmem arma her halde lere akıtmak usulünü bilmezler: | karak bu resmi yapmağa muvaf- 150 ssne sonra kadın .ü— Yazan : Dedikoducu Aman yarabbi.. Madem ki bu hayvan insanları yiyormuş.. Resimlerini nasıl yapmışlar ?! Fakat buseden sonra kalbimdeki damarlar öyle ihtizaz etmeğe baş- ladı ki...” — “Evet, hakkınız var. Öpüş- me aşkın hayvani bir tezahürün- den başka bir şey değildir. İ — Hamdolsun, bugün en e ihtiyacımız kalmadı. hissi bl eden en ince asabımız, bir diğerinin muhiti içinde bulunmak suretiyle tatmin' edilirse, birinin harekete gelen hissiyatı diğeri ta- rafından samimiyetle takdir olu- nursa, iki taraf birleştiği takdirde bundan mesut bir heyecan ve bir heyecanın bir saadet hâsıl olacağı anlaşılırsa, o zaman... — “O zaman?” — “Evet o zaman her iki taraf bir müdet'için teşriki hayat etme- ğe cesaret edebilir. Siz de benimle | beraber böyle müşterek bir hayatı kabul ediyor musunuz?.,, Erkek utanarak ve srkılarak ce- İ anlattığınız şeyler bana hiç yaban- cr gelmiyor, şimdiye kadar bera- ber yaşadığım hayat arkadaşım. dan göremediğim, istediğim hal- debulamadığım saadetleri sizde bulacağımı ümit ediyorum, Her ne bal ise kısa keselim, evet istiyo” İsveç veliahdinin ikinci oğlu Ligvordun bir tüccar kızı olan bir aktrisle evleneceğini yazmıştık. Erika Patzek ismini taşıyan bu aktrisle evlenmek üzere Londra” ya gelen Prens Ligvord Martın se- kizinci günü akit inerâsimini ya” pacaktır, Prensin babası olan İs- veç veliahdi oğlunu bu sevdadâr vazgeçirmek için bir hayli uğraf” mış, hattâ Londraya da hususi bir memur göndermiş ise de memur, bir netice alamadan yeri dönme- ğe mecbur olmuştur. Prensin alacağı Erika Petzek sanat âleminde bir şahsiyettir. Kendisi ince zarif, kar gibi beyaz, sırda tevkif edilmiştir. Gittiği şehirlerde) ve bu arada İstanbulda kendisini Alman İsveç tel Tün Ank Amenin anası, Nefertiti- ye benzetiyor. Sigvard gazetelere beyanatta bulunarak şunları söylemiştir: — Bir prens olmadan evvel bir Aşk, bir Prensliği fedaya değer! | Bir aktrisle evlenmek üzere bulunan İsveç Prensi “ Ben Prens olmadan evel bir san'atkârım,,diyor hoşnut olmam lâzımdır. Prensliği zayi etmekle berzber babama ve büyük babama bağlı kalacağım. Onlarla gene dost olarak yaşaya- cağım. Daha sonra sabık prens şu suale evlenmediği için prensliğini kay- beden prens Lennart bu münase- betle şu sözleri söylemiştir: — Yalnızlıktan kurtulduğum i- çin son derece memnunum. Daha sonra sark prense şu süal soruldu: i o — Aşk, prensliği fedaya değer mi? Kendisi şu cevabi verdi: İ — Elbet değer. Prensliğimi fe altın saçlı, çok canlı bir kadındır. | sanatkârım, Sanatimi ifade ede- ! da ettiğimden dolayı katiyyen piş- Sigvard onu eski Mısır Frevunu | bilmek için hususi hayatımdan | man olmadım! Şehrimizde dolandırıcılık yapan bir Alman Mısırda tevkif edildi —— lm — — — , Birkaç ay evel şehrimizde iki kişiyi Lorenz'in bu suretle kurduğu ağa Tü-|takınan ve M. Hitlerin mümessili oldü- dolandıran bir Alman son günlerde Mı- nel civarında bir lokantanm sahibi M. F. ğunu söyliyen dolandırıcı, mümessil #- düşmüş, usta dolandımıcıya iki bin lira fatiyle Almanya konsolosunu ziyaret et- kaptırmıştır. miş, konsolos şerefine bir ziyafet ver * Başvekili M. Hitlerin fevkalâde murah-| Lorenz diğer taraftan şehrimiz avu- miştir. Dolandırıcı Yunanistanda bulu- hasa ve Nüzi şeflerinden birisi olörek t4- katlarından birini de kimyager rolü oymı. nan Almanlardan Nazi fırkası amma © nıtan bu adam şehrimize geçen teşrinie-| yarak dolandırmış, ona kendi bulduğu pey mühim miktarda para toplamıya mus İvelde gelmiş ve Londra oteline inmiş- yeni bir kimyevi usulle gayet çabuk ve|vaffak olduktan sonra Mısma geçmiş, tir, İsminin Dr. Lorenz olduğunu ve kim-|ucuz bir tarzda buz imal etmek kabil ol-|İskenderiyede başka bir isim altında, fa- rum, şu kadar ki, şimdiye kadar beraber yaşadığım hayat arkada- sem buna razı olsun!” — “Hayat arkadaşınız olan ka- P p İstanbul Alman kolonisi arasında derhal 'labileceğini söylemiştir. Avukat bu sözle dolandırıcılıklar yapmıya hazırlanmıştır. yoktur. Siz bugün, bu saatte be- |ahbaplar bulmuş, onlara itimat telliin et-İre inanmış, hatta bu teşebbüsün imtiya-| İskenderiye Alınan konsolosu, Berlin hür nim olacaksınız. İsterseniz kame- İmeye muvaffak olmuştur. Devam ettiği izm almak üzere temaslarda bulunmak 'kümetini, İskenderiyeye gelen mümessil. re kadar bir bal ayr seyahati ya- |Teutonia Alman klübünde de kendisini için Ankaraya gitmiştir. Lorenz de bu sr-'den ve şerefine verilen ziyafetlerden ha- parız!" M. Hitlerin mümessili diye tanıtmış, iti- 'rada Yunanistana hareket etmiştir. Pire barda edince mesele anlaşılmış, dolan- a BİNİ ününe bek Bre bar kazanmıştır. İde ismini değiştirerek Von Ferstelr adımı 'dırıcı nihayet tevkif edilmiştir. İ düşündükten sonra cevap vermiş- ti: — “Esas itibariyle sizinle mu- | tabıkım. Kamere kadar bir seya- İ hat yapmağı da çoktanberi istiyor” | dum. Fakat her halde karımı yeni vafiyetten haberdar etmem lâzım gelir! Birde ayrılmadan evvel muamelelerin ikmali icap €- decektir. Çocuklar terbiye mües- seselerine yerleştirilmelidirler.” — “Üüzumundan fazla teferrü- at ile meşğul oluyorsunuz, adam- cığım! Fakat şayet ısrar edecek ©- lursanız o işleri hemen haledebili- riz. Gel benim tayyarem iki kişi" liktir. Hemen tayyareye binip dairei aidesine gider ve o mesele- leri hallederiz. Bir saat zarfında / sen artik benim olursun E ... Yeni âşiklar odadan çıktıktan sonra evin kızı içeriye girmişti. Gözlerinden gözlüklerini çıkardık- tan ve gerindikten sonra kendi kendine demişti ki: — “Bugünkü Fikretin yükünü de üzerimden attım. Şu hayat ne anlaşılmaz, ne betbaht bir icat! İnsanlar niçin dünyaya geliyor- lar? Aman Yarabbi beynim patlı- yacak gibi ağrıyor. Bugün gene Gazetecileri düşü- Priştineli Hasan Beyin katili müebbet . nen bir zengin Atina, (Hususi) — Atina zen- İ ginlerinden Lambros Veikos, bü- | tün servetini hayır işlerine bıraka- | rak öldü. Ölünün vasiyetnamesi | tineli ir açılınca onun gazetecileri ye san- | hakemesi dün bitmiş, atkârları son derece hayırhahane | tebliğ olunmuştur . bir surette düşündüğü anlaşıldı. | o Müddeiumui M. Egzarhopulos M: Veikos, gazetecilerle sanatkâr- ittihamnamesinde maktul Hasan lar için, şehir haricinde dinlenme | Beyin hakiki bir vatanperver ve evleri yapılmasını Vasiyet etmiş- | muhterem bir şahsiyet olduğun- tir. Gazeteciler, gündelik işlerin- | dan, Yunan topraklarında suikast- den yorgun ŞE bu evle- İ lar tertibatiyle uğruşmadığndan, ve sığınarak dinlenece! ler; gürül Yunan millet ve memleketi men» tü, patırdıdan uzak bir yerde her türlü istirahatlerini temin edecek; çalışmak isterlerse, biç bir arıza- ya uğramadan çalışmalarına yar- Selânik, 26 (Hususi) — Priş Hasan Beyin katilinin mu- büküm Osmanlı idaresi zamanmda Rum mebuslarla Arnavut ve Rum mil- drm edecek bu evleri kendilerine | /etlerinin iyiliğine çalıştığından daima açık bulacaklardır. bahsetmiş, katil hâdisesinin siya- M. Veikoş bir çok şeyler daha | si değil âdi bir cinayet olduğunu, vasiyet etmiştir. Bunların içinde |tâammüt mevcut bulunduğunu Atina şehri haricinde bulvarler, | söyliyerek cezanın ona göre tayi- parklar yapmak , sabık ( Yunan | nini istemiştir. faatleri aleyhine çalışmadığından, | kralları namma heykeller dikmek, hükümet memurlarma evler inşa etmek te vardır. İİ İ na veriyorlar, kadınlar onlara ba- İ kıyorlar, kendilerini besliyorlar, neler öğrettiler, neler? Bu dünya- hayatları temin edilmiş oluyor, da kızlara -yükletilmek istenilen © yara kazanmağa da lüzum hisset Iddia vekilleri dahi bu meelde söz söylemişlerdir. Son olarak söz alan katilin mü- dafii katlin taammüden yapılma” dığımı, taammüt olsaydı cinayetin sokak ortasında değil, otel odasın- da yapılması icap ettiğini ve bu küreğe mahküm edildi | Arnavutlar arasnda âdet olduğu gibi, cebir suretiyle gelmiştir. Ha- san Bey Ahmet Zogu'nun gelme- İsi üzerine memleketten kovulmuş ve o zamandanberi suikastler ile İ meşgul olagelmiştir. Zira bütün i malını kaybetmiş olan bir ada- mın cebinde 20 bin drahmi zuhur eder ise,bu parayı nereden aldığı, yani, kendisi gibi insanlardan alk dığı ayandır. ' o Müdafanlar bittikten sonra mahkeme reisi müddeiumuminin son sözünü sormuş ve bu da kati- Tin müebbet kürek ile tecziyesini talep etmiştir. | Bundan son- ra heyeti hâkime ve jüri müza- kere (o odalarma çekilmiş ve bir saat devam eden müzakereler- den sonra tekrar muhakeme salo- tuna avdet etmişlerdir. Jüri heyeti reisi katlin taammüt ile yapıldığı kanaatinin hâsıl ol- duğunu ve fakat Arnavutlara bas olan tehevvürün, cezayı hafiflete- cek sebep addolunmasş icap et- yüklere, doğrusu ya, tahammül et- miyorlar. — Galiba anam ve bö” | şyretle katilin daha kolaylıkla ka- mek pek güç bir şey. İnsan dünya- ya kız değil, erkek çocuk olarak gelmeli imiş. Erkek çocuklar bi- zim öğrendiklerimizin yarısmı bi- © Yafiemn mtlacak bir âdet değilmir. | k öğrenmiyorlar, sonra bir kadr. bam evde değiller! Vüvuduma bir az azot vermek ihtiyacını duyu-. yorum. Onun için gidip gida ara” | | yayrm.” ii 009 4 tiğini söylemiştir Bundan sonra heyeti hökime- nin kararı tefhim olunmuş ve ka “Hasan Bey zeki biradam til müebbet küreğe mahküm edil idi, fakat Arnavutlukta resikâra, | miştir. çabileceğini söylemiş ve demiştir ki: bilin

Bu sayıdan diğer sayfalar: