10 Eylül 1934 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 3

10 Eylül 1934 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Çoban- kantosu | Köy edebiyatı deyince aklıma bep | çoban kantosu geliyor. Niçin demeyiniz? Biraz hafızanızı yoklayınız, istanbulun salaş tiyatro - lJarmı hakırlayımız. o Şamram Hanım derhal gözünüzün önüne gelecektir. Sonra sahnenin bir kenardan elinde kavalı öbür elinde uzun © bir değnek tutan çobanr unutinanıza imkân yok - tur. Daha sonra ihtiyar köylü... Çoban kaval çalar, kız şarkı #öy - ler. Babs, değneğine (o dayanarak bü İŞARETLER İ Ge Mahkemelerde m Silâhı niçin atmış? Balatta Karabatak Mehmet is- İktisat vekili dün Ankaraya gitti minde birine öldürmek kastiyle si- Peynir istihsalâtımızın tan- lâh attığı iddiasiyle ağır ceza mah- | kemesine verilen Burhanettin e - lane leri ie | tandinin muhakemesine dün hap “Kuruları yüz üktüne bırakasışlar | lanmış, Burhanettin efendi istic- dili way” | vap edilmiştir. Pipe seki Burhanettin efendi, * dilâhr öl Köyden bahseden şair, dürmek kastiyle atmadığını, Ka » Köyden enli Gr rabatak Mehmedin Ürer biri çeneyi z olduğunu, aranmakta olduğunu Hâli Şamıram Hastam dekora İ< | gldiğini, birkaç arkadaş Şikeli kalaylı balraçlar görbüz, narin en * | damlı kızlar, kaval çalan çoban, yem: yeşil bir ufuk, dereler bir kartpostal ibi insanm gözü önünde canlanıyor... Hiç te bu çöbanm kaval çalmadığı zaman yok mudur? Köy kızları çeşme başında hep ma- ni mi söylerler? Köy hasret çekilen bir cennet mi- dir? Köyün edebiyatını yapan şair bü- As cevap vermez, cevap - vermeme - | sini ben gayet tabii buluyorum. Siz ne derseniz deyiniz. ... Köy edebiyatının daha dürüst bir vuratla karşımıza o çıkmasma imkân yoktur. ! Çünkü köy görüşü ve anlayışı iki acaip örnekten kurtulamıyor. Görünüş - örneği bir kartpostal Tesmidir. Bu resmi hep hatırlarsınız. Bir zamanlar kırk paraya kırtasiyeci a MİRROR Bu ngot giymiş sakallı bir adam vardı. Bu adam. bir kolunu kocaman bir kayaya yaslamış ve şa - hadet parmağını kafasına dayamış ve öylece tefekküre dalimıştiri * kv Köyü görüş, bu adamm görüşü - dür, Köyü anlayış ta Şamram Hanı - Tim Coban kantosunun mütemadi - Yen nasre, serbest namza, aruza, he - seye tetbikidir. Bir kartpostalla bir de dünün deo - Kurduğu çocuktan daha fazin meyme- | net bekleyenlerin aklına siz de şaşm, | ben de şaşayım., | Sadri Etem Parlâmentolar konferan- Sına gelecek murahhas- | Tara kolaylık | 23 eylülde şehrimizde toplana» | <ak parlamentolar konferansı mü- Nasebetiyle şehrimize üç yüzden fazla muhtelif memleketten mu - rahhaslar geleceğini (o yazmıştık. İ Belediye bu murahhasları gezdir - | mek ve kanferansa gelip gitmele - | Yini temin etmek için şimdiden ba 21 teşebbüslerde bulunmuştur. O - tobüs ve otomobiller temin edildi- $İ gibi tramvay ve tünel şirketle - rinde de murahahsların meccanen seyahat etmeleri hakkmda vait a- İminaıştar. İ hakeme edilmekte olan Hayik bir “hakemesi yapılmış ve neticelen - yarak polise teslim ettiklerini söy- lemiş, tabancanm av tabancası olduğunu iddia etmiştir. Muhake- | me davacı ve şahitlerin celbi için | başka bir güne bırakılmıştır. İ Eşya çaldığı için Kasımpaşada Ulviye hanım is“ minde bir kadmın evine — girerek eşya çaldığı iddiasiyle mahkeme- ye verilen Hakkının muhakemesi bitmiş, suçu sabit olmuş, Hakkı üç sene altı ay hapse mahküm e- dilmiştir. Sarhoşluğun sonu Samatyada sarhoş olup bağırıp | çağırarak mahallenin rahatını ka- çırmak suçu ile üçüncü cezada mu- ay yirmi gün hapse mahküm ol «' muştur. Kendisinden ayrıca on dokuz lira para cezası ile on iki li- va muhakeme masrafı almacaktır. | Evleri kei 'yalemiış? Kavil köyünde Hasan ve Meh- met efendilerin evlerini yakmak - / tan suçlu Ömer efendinin dün ağır cezada istinabe suretiyle isticvabı nı kendisinin çıkarmadığını, ço - İ banların çıkardığını, suçla hiç bir İ alâkası olmadığını söylemiştir. i Tramvaydaki yankesici Tramvayda yankesicilik sure - tiyle bir kadının — parasmı çalan Mehmedin dün üçüncü cezada mu- miştir. Mehmet, üç ay yirmi iki gün hapse mahküm olmuştur, Üniversitede kayıt başlamak üzere Üniversiteye kayıt ve kabul ey» lölün on beşinden (o başlıyacak ve teşrinievelin on beşine kadar de» vam edecektir. Kayıt ve kabul için üniversitede hazırlıklar yapılmak- zimi ve islâhı için yeni tedbirler alınacak İktısat vekili Mahmut Celâl B. dün akşamki trenle Ankaraya git- miş, İstasyonda birçok kimseler tarafından uğurlanmıştır. Celâl Bey Ankarada (üç dört gün kaldıktan sonra kara yolu ile İzmire giderek 9 Eylül beynelmi - lel panayırını ziyaret o edecektir. İktisat vekili İzimrde birkaç gün kalacak, müteakiben Mersin ve Antalyaya, oradan Ergani bakır madeni havzasma ve Diyarıbekire | giderek tetkikler yapacaktır. Celâl Bey Trakya seyahatinde meşgul olduğu iktisadi meseleler arasmda bilhassa Trakyada Yaş meyve, sebze ve peynir istihsalâ- tırın tanzimi işlerine ehemmiyet vermiştir. Trakyada yaş meyve ve sebze istihsalâtı tanzim edilecek, bunla” rm teknik bir tarzda hazırlanarak standardize olmuş bir şekilde ih- raçları için tedbirler alınacaktır. Bunun temini için de satış koope- ratifleri kurulması düşünülmüştür. Bu cihet bir kanun lâyihası halin- de Büyük Millet Meclisinin tasvi- bine arzedilecektir. Bundan başka şimdi gaz tene - keleriyle ihrac edilen peynirleri - mizin pek zarif olmıyan ambalâj- | larını ıslah etmek de mukarrerdir. pm ze tahliller lâboratuvarı şefi ve tica- ret mektebi müderrislerinden Ha- lit Beyi, peynirin standardizasyon hakkında Trakyada tetkikler yap - İ yapılmıştır. Ömer efendi, yangı | mağa memur etmiştir. Halit Bey Çarşamba günü Edirneye gidecek- tir, Celâl Bev Trakyadaki tetkikle- ri neticesinde demriyolu ücret ta rifelerinin indirilmesi Tüzümünu görmüştür. Bu cihetin de istahsa- lâtçıların ve tüccarların lehine bir şekilde halledilmesi kararlaştırıl « mış bulunmaktadır. Enver ? Ankarada Enver adında biri < nin bazı yerlere müracaat ederek kendisini VAKİT ve HABER mu- habiri olarak tanıttığını ve bu sr- fatla mülâkat isteyip aldığını duyduk. Bu isimde muhabirimiz yoktur. l Halkevinde v Dil, edebiyat ve tarih konuşmaları Dün, Halkevinde, dil, edebiyat, tarih şubeleri azaları toplanarak, aylık müsahabelerini yapmışlar - dır. Köprülü zade Fuat Bey, on ikinci asırda yaşamış olan, Türk filoloğu Fahrettin Mübarek Şahın | hayatı vö eserlerine dair güzel bir sohbet yapmış ve daha o zaman- lar: “Türkçe, her dilden üstün- dür,, diyen bu eski Türk şair ve müverrihini Arapça ve Farsça ya- zılmış olmasına orağmen, aslen Türk olduğunu izah etmiştir. Dil, tarih ve edebiyat şubesi- nin içtimaları devam edecek ve a- zalar her ayım ilk perşembesinde toplanarak tarih, “dil, edebiyata dair müsababeler yapacaklardır. | Gelecek ay, Şükrü Bey Eti ta-| rih ve medeniyeti o hakkında bir müsahahe vanacaktır. nama — Miralay Bekir Sami Bey öldü Esbak kolordu kumandanla - rından miralay Bekir Sami Bey evvelki gece ani olarak nezfi di- mağiden vefat etmiştir. Milli mü- cadelede Bursa cephesinde büyük yararlıklar göstermiş olan Bekir Sami Bey umumi harpte Kafkas ve Irak cephelerinde de kıtasınm başında çalışmıştı. Cenazesi bugün saat onda Üs- küdarda Paşa kapısı karşısındaki evinden kaldırılacak, Karacaah » | met mezarlığa gömülecektir. Merhumun ailesine taziyetlerimi - zi beyan ederiz. mm Ticaret umum müdürü Bir müddettir şehrimizde bu - lunan İktisat Vekâleti ticaret w- mum müdürü İsmail Hakkı Bey yarın Ankaraya gidecektir. Belediyede 1932 hesabı Belediye daimi encümeni dün- den itibaren 1932 senesinin kati mıştır. Encümen, hesabın tetki- kini süratle bitirecek ve yeni şe - hir meclisinin ilk toplantılarına yetistirecektir. mg, Belediye temizlik işleri müdürü Belediye temizlik işleri müdü- rü Ramiz Bey tekaüde sevk edil- miştir. Ramiz Beyin yerine kim- se tayin edilmiyerek bu müdürlük maaşı tasarruf olunacaktır, Za- ten temizlik işleri kaymakamlık - KA NE 3 — VAKIT 10 EYLÜL 1934 sea Eve düşen yıldırım hesabını gözden geçirmeğe başla» | larca görülmekte olduğundan bu müdürlüğe ihtiyaç ta kalmamıştı. | Gör ... Çok güzel... Fakat benim aradığım kadın değil.. Üüvor? lerinden birine mi benzemiyor? m SOHBETLER Bundan bir kaç zaman evvel, genç bir arkadaş bana gülerek sormuştu: — Nahit Sırrı Beyin “Eve düşen yıldırım” isimli romanını olrudunuz mu? — Hayır, dedim. etti: — Tavsiye ederim oku! Dedi. Aricadâğıri *“ Wbdseleiğne “devam! Çİ Iki dille, Fransızça ve Türkçe bit çok eserin müellifi, münekkit — Nahif Sırrı Bey dostumuzun, buzı makale « O lerini okudumsa da, romanlarını okus © muş değilim. Esasen pek az Türkçe roman okuduğumdan, “Eve düşen yıla dırım” isimli telifini okumağa fırsat düşüremedim. Geçen gün, gazetelerden birinde, bu eserin kısa bir tenkidi ile, hülâsu- sı gözüme ilişti. Genç arkadaşımın İ tavsiyesini hatırladım. “Romanı okuyamadım. Bari hülâ « sasımı okuyayım” diye düşündüm. Bu düşündüğümü yapmak kolaydı, © Göz gezdirdim: 6 “Eve düşen yıldınm Anadolude geçen bir vakadır. Ahmet Şükrü E J fendinin iki oğlu var: Namık ve Sai Namık evlidir, Şayeste Hanımın kos casıdır. Sait henüz liseye gidiyor. Ahs met Şükrü Efendi evinin hâkimidir; bir sözünü iki ettirmez..." Li Duraladım. Ben böyle bir roman kanavası hatırlıyorum. Acaba Eve dü“ sen yıldırımı okudum da, farkında mt değilim?.. Hayır, müellif Nahit Sırrı Beyin eserini okumadığıma eminim. Şu halde şu mevzu başlangıcına neye zihnim takılıyor?.. Yoksa Nahit Surt Bey de mi benim usulümde roman ya ziyor?.. Zannetmem, benim müellif olmadığımı artık dünya öğrendi. Hal. buki Nahit Sırrı Bey müelliftir. Adap- te etse bile saklamaz, eserinin Fran» sızçadan alındığını kaydeder. Hele okumağa devam edelim: oo | “Ahmet Şükrü Efendi dafgın kar deşi Hüsnü Efendiden mektupak- yor. Bu bir vasiyatnamedir. Kardeşi ölüm döşeğinde, kızı Muazzezi ona emanet ediyor. Şükrü Efendi gidiyor, Muazzezi alrp köye getiriyor. İşte eve düşen yıldırım bu kızdır.” y Genç arkadaşımın O gülümsemesi gözlerimizin önüne (geldi ve ben de güldüm. Tamam. “Eve düşen yıldı « | rm” benim bir iki sene evvel “Akşami da tefrika ettiğim “Bağ bozumu! isim li romanım... bei Bir an kendimi müellif yerine koya! dum da irkildim. Nahit Surrı Bey, ko FB ca dünyada adapte edecek eser bular ig mamış ta, benim eski bir romanını mı kendine mal etmişti?.. 1 Kızmadım dersem yalan olur. He « | men telefona sarıldım, dost avukata müracaat edip Nahit Sırrı Bey aley « hinde intihal davası açacaktım... n Bereket versin kendimi çabuk top- ladım... Böyle bir dava açmağa bak « kım yoktu. Çünkü eserin sahibi ben değildim. Ben de “Bağ bozumu” nu bermutat, adapte etmiştim. oMüöelüf Nahit Sırrı Bey, adaptasyoncu Selâmi İzzetin menbama baş vurmuş... ii Neyse, kendisine geçmiş olsun de Selâmi izzet Dehri Efendi-::Sinemeiurtli ri

Bu sayıdan diğer sayfalar: