14 Eylül 1934 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 6

14 Eylül 1934 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

A i , G y 3) ya $ — VARIT 14 EYLÜL 1934 7. Ne yapsın ! Gişeye gider, paranızı verir, içeri girer, yerinize oturursunuz. Perde açılır.. Fakat bir türlü sah- neyi göremezsiniz. Bir baş, tam önünüze tesadüf eder,, oyuncula- rı kapatır.. Böyle tesadüfler tiyatroda çok olur. O zaman içinizden lânet e - dersiniz. Göze görünmiyen bir “ kuvvet gelsin, görmenize mâni olan kafayı kesip atsm istersiniz. İnkâr etmeyiniz, bu böyledir bu!.. İşte sulh mahkemesinin hâki- mi huzurunda sorguya çekilen fa- lan beyin de başıma böyle bir #ey gelmiş ve önünü kapatan filân be- ye bir iki yumruk atmış... Filân bey anlatıyor: — O gün, yerimde yarı oturu - yor, yarı ayakta duruyor, arkam- .dakilerin görmesine mâni oluyor- dum. Fakat o gün bunun sebebini söylememe imkân yoktu. Halbuki bugün söyliyebilirim. O gün neye söylemediğime hak vereceksiniz. Yeni tanıdığım bir küçük ha- nım: — Beni tiyatroya götürünüz, dedi. TTiyatroya!.. Felâketi tasavvur edemezsiniz. Tiyatroda oturmak lâzımdı. Hal - buki ben oturamıyordum, çünkü oturacak yerimde bir çıban çık - mıştı.. Ya ayakta duruyor veya Yüzü koyun yatıyordum. By öç apamma — Maalesef sizi tiyatroya gö- türemem, diyemezdim. Hele tiyatroya götüremememin sebebini hiç söyliyemezdim. He - nüz tanışıyorduk, kendimi gü- lünç edemezdim.. Para behanesi bulabilir miy- dim7?. Param yok diyebilir miy- dim?. Bu daha beter olurdu. — İçim var. Mazereti de, hanımlar için ma- zeret değildir. Onlar için en mü - him iş, istedikleri şeyi yapmaktır. Çaresiz, cehennem azabına kat- lanmıya razı oldum, Küçük hanı » mı tiyatroya götürdüm. Girdik. İhtiyatla oturdum. Fa - kat daha oturur oturmaz, aman deyip kalktım. Sanki arkama bir “kama saplamışlardı. Fakat kalkar kalkmaz, arkam- dan bir ses duyuldu: — Oturalım! İşitmemezlikten geldim. Ses biraz daha hızlı çıktı: — Oturalım! Oturur gibi yaptım. Iki” elimi iskemleye koydum, üzerine, şilte- ye oturur gibi oturdum. Filvaki vaziyetim pez zarif değildi ama, biraz rahattım. İnsan bu dünyada rahat eder mi? İki dakika sonra küçük banım: — Çantamı tutar mısınız? de- di. Gene, bunu da işitmemezlikter geldim. Küçük hanım dikkatle vaziyetime baktı: — A. Bu ne biçim oturuş?.. El- lerinizin üstüne oturmuşsunuz! Kıpkırmızı oldum, ellerimi çek- tim, Küt diye oturdum ve aman ye allah! diye bağırdım. Sesler duyuldu: — Çık dışarı!.. © Sesimi kestim ve iki büklüm 0- Bap çömeldim.. Ama bu halde Yazan: İzzetoğlu Bir dakika güç durdum, sonra yavaş yavaş doğruldum. Dört da- kika geçmeden ayağa kalkmış'ım. Sesler duyuldu: R — Oturalım!.. Acınacak haldeydim. Hâkim — Madem ki çibanmız vardı, ne diye tiyatroya gittiniz?. Size vuran da'haksizdır, vurma- ğa hakkı yoktu. Maznun — Efendim iyi söyle- diniz, ben efendinin çıbanı oldu- ğunu ne bileyim?. Tiyatroya gel * meseydi. Eğer oturamamasının se- bebini söylemiş olsaydı, kendisine yer değiştirmesini tavsiye &der - dim.. Maznun bir gün hapisle beş lira para cezasına mahküm oldu. Pamukçu köyü cinayeti nasıl “olmuş? Balıkesir civarında Giresun na- hiyesinin Pamukçu köyünde İs- mail efendiyi öldürenlerin muha- kemesine Balıkesir muhakemesin- de başlanılmıştır. — Tahkikata nazaran vakanın Balıkesirde tertip edildiği meyda- na çıkmıştır. Bozenli deli Mehmet Ali, Çamurlu kara Hasan, Hızır - balılr koca Mustafa ve diğer bir şahıs on beş yirmi gün evvel Ba- lkesirde toplanmışlar, iddialarına nazaran, İsmail efendiyi öldür - meleri hakkımda kendilerine ya * pılan teklifi kabul © etmişlerdir. Vaka günü bunlardan kara Ha - san ve deli Mehmet Ali Hızırba « lılr Muhittinin iltihakile Pamuk- çuya doğru yola çıkıyorlar, ancak akşam üstü Pamukçuya varan $e- rirlerden ikisi Kara Hasanla Mu - hittin Mustafa köye giriyorlar. Mehmet Ali arkadaşlarını köy ke- narmda beklemeğe başlıyor. Bu esnada artık akşam inmiş olduğu için ayak kesilmiş bulunu- yor. Bu tenhalıktan istifade ede- rek görünmeden köye giren Ha- sanla Mustafa doğruca İsmail e - fendinin dükkânma ( varıyorlar. Bunlardan Hasan dükkâna giriyor İsmail efendiden cigara satm al- mak istiyor. İsmail (o efendi sui- kasttan bihaber kalkıyor, raftan bir paket sigara indirmeğe sava - sıyor. Tam bu sırada kapı önün» de bulman Muhittinin o Mustafa tabancasını çekerek İsmail efendi- ye dört el ateş ediyor. - Bu suretle en ince teferruatma kadar aydınlanmış olan vakada ismi geçen Kara Hasan esasen Ba- Jıkesir hapishanesinde mevkuf bu- lunuyordu. Bu adam çiftçi oldu- ğu için bir müddet © mezuniyetle dışarı bırakılmıştı. Vakayı yap- tıktan sonra ele geçeceğini hisse » dince mezuniyetini bitirmeden işi- ni bitirmiş olduğundan bahsede « rek Hapishaneye dönmüştür. Katiller müddetumumi Hilmi Beyin huzuriyle yapılan tatbikatta cürmü yukarıda naklettiğimiz şe- kilde islediklerini tekrar ikrar et- mişlerdir. Bu, cinayet faillerini meydana çıkaran Giresun nahiye (müdürü Bilâl Bey Balıkesir emniyet müdü- rü maiyetinde yetişmiş değerli bir WE. Hususi idareler bütçeleri kaç » lirayı buluyor? Hususi idarelerin tastik olunan âdi ve fevkalâde bütçelerinin ne mikdara baliğ olduğunu gösteren bir cedveli aşağıya koyuyoruz. Bunun yekünu otuz bir milyon küsur liraya varmaktadır. Adi bütçe Fevkalâde Umum vari- yekünu bütçe yekünu dat yekünu AFYON 376295 21 142054 (518350 AMASYA 171464 80 71071 242535 80 ANKARA 1073818 89 680985 1754773 89 ANTALYA 369207 357878 18 727085 18 AYDIN 537579 39 111736 649315 39 BALIKESİR 769487 290213 (059700 BAYAZIT 139514 (o 62695 © 202209 BİLECİK 200275 (O8ll4B (281423 BOLU 240240 (O 108960 (358200 BURDUR 76015 12926702 205282 02 BURSA 731835 230640 (962475 ÇANAKKALE ; 324503 26 134728 39 459324 ÇANKIRI 236798 54 85667 (322365 54 ÇORUH 161718 138818 O 300536 ÇORUM 277940 129772 3577İ2 DENİZLİ 367746 177261 (o 545007 DİYARIBEKİR 267871 30 119878 70 387750 EDİRNE 470828 Oo 63865 (o 534684 ELAZİZ 203869 (O 165111 O 368980 ERZİNCAN © “e 142299 27 58407 73 200707 ERZURUM 277335 (325640 (602975 ESKİŞEHİR a 206132 117186 (o 413318 GAZİANTEP 77499 (O 82808 (361307 GİRESON 249618 83 185416 434935 17 GUMUŞHANE 155045 (O 47801 (202846 İÇEL 366020 116080 o 472100 İSPARTA 202858 (91515 (294373 ISTANBUL 629531 2689252 320000 müşterek 3538783 849531 İZMİR 1325031 203472 (1528503 KARS 206421 125168 (331589 KASTAMONU 440914 241798 (o 682712 KAYSERİ 264242 184958 O 449800 KIRKLARELİ 252842 (O 40094 (292936 KIRŞEHİR 166791 Oo 71096 (o 237887 KOCAELİ 526491 (93787 o 620278 KONYA 722251 223128 945379 KUTAHYA 340813 15 143681 484494 27 MALATYA 323440 (o 168172 (491613 MANİSA 570791 (o 269739 840530 MARAŞ 127005 14 108904 235914 54 MARDİN 149744 29 78588 31 22832 60 MUĞLA 292259 102670 (394929 MUŞ 154164 83 47718 17 201883 İĞDE 288162 o 131641 419803 ORDU 2474558 oo 177077 424832 SAMSUN Arsen Lüpen'in Sergüzeştleri Arsen Lüpen, oğlunun düşmanı mı? Tomas müstehziyane cevap verdi: — Adliye, bu hususta lâzım olan vesaiki tedarik etmekte ge - cikmiyecektir. Raul tekrar sordu: — Elinde vesikan var mı? — Bartöleminin büyük bir sa- bırla toplamış olduğu vesikalar vardır. Bunlar reddi kabil olmı- yan şeylerdir. Bunu sen de tak- dir edersin. Bu vesikalarr topla” ma kihtiyar Bartöleminin hayatı- nm şaheserini teşkil etmektedir. İhtiyar çocuğu senin yanına yer - leştirmekle seni avcunun içine almış oluyordu. ( Bartöleminin maksadı seni kıs kıvrak bağladık- tan sonra: “Ya beni sefdletten kurtarırsın, yahut seni de, oğlunu da adliyeye teslim ederim!,, de- mekti, O öldü. Bunuben ya- pıyorum. Raul üçüncü defa olmak üze- re: — Elinde vesikaların var mı? Dedi. — Bartölemi uzun seneler uğ- raşarak topladığı bu vesikaları bir keseye yerleştirmiş ve bir gün bana göstermişti. — Bu kese nerede? — Zannedersem Simonun Kor- sikalı metresine vermiştir. Simon ile'bu Korsfkalr cok iyi geçiniyor- larmış... ş Raul uzun bir sükütten sonra zile bastı. Gelen hizmetçiye öğ- le yemeğinin hazır olup olmadı- ğını sordu. — Hazırdır efendim. — Şu halde sofraya daha bir takım koy. Efendi benimle bera- ber yiyecek. Rawl, Toması yemek salonuna itti ve: — Otur, dedi. Tomas yumuşamış bir halde o- turdu. Tomas pazarlığın yapıl - mış olduğu kanaatindeydi, fakat İ ne kadar istiyeceğini bir türlü ta- yin edemiyordu. İstiyeceği para- nm üç yüz bin yerine dört yüz bin olmasını temin arzularma ka- pılmıştı. Bu şiddetli hücumun dehşeti altında kalan Rawlün kat- iyen itiraza kalkışmıyacağını zan ediyordu. Raul az yedi. Tomasın zannet- tiği gibi hücumun dehşeti altın» da kalmamış olmakla beraber fevkalâde düşünceliydi. Mesele naam aysan SEYHAN 510971 (o 228639 739610 SÜRT 99168 Oo 68354 (o 167522 SİNOP 220724: 138577 (356301 SIVAS 304072 67 317209 33 621282 TEKİRDAĞ 327234 90431 417665 TOKAT 306711 < 352010 Oo 59221 TRABZON 304733 (o 125047 O 429780 URFA 207486 (Oo 58614 (266100 VAN 137904 (o 82886 (220790 YOZGAT 202642 o 153127 445769 ZONGULDAK 389547 79 286445 674696 9 6231 078466 40) Yazan: Maurice Leblanc ğ— gayet karışıktı. İki mesele karş” sında bulunuyordu ve iki tesviye çaresi bulmak icap ediyordu. Evvelâ Felisiyen hakkında bir hal çaresi bulmak lâzımdı ve bu hal çaresinin, Tomasın çok vahim tehditlerine karşı gelebilecek bir şekilde olması zaruri idi, Yemekten sonra çalışma od” sına geçtiler. Aralarında yarım saat süren bir süküt oldu, Tomas koltuklardan birine uzanmış ve havana kutula* rından birinden aldığı puroyu ke- yifle içiyordu. Raul ise elleri ar kasında olduğu halde odada ge ziniyordu. , En nihayet Tomas son teklifini. ortaya attı; — Uzun uzadiye düşündüm ve beş yüz bin farnktan bir para in“ munsifanedir. Şunu unutma ki bü" tün ihtiyati tedbirlerimi de almış bulunuyorum. Bana külâh giydir” meğe kalkışacak olursan arkadaf” larımdan biri, polis müdürlüğüne hitaben yazdığım mektubu kutuya atacaktır. Görüyorsun ya, razı ol" maktan ve paraları saymakta başka yapacak bir şey yoktur. Se ni burnundan yakalapnış ve iki ki şe arasına sıkıştırmış bulunüyo" rum, Bir para noksan olmas “#artıyTe Beş yüz Bin ffank Tsterim. Raul cevap vermedi. Kat'iyyen terketmiyeceği son kararmı ver” miş bir adam gibi gayet sakindi. On dakika geçtikten sonra du” vardaki saate baktı. Ondan sonr# da telefon başma giderek ahizeyi aldı ve manevelâyı çevirdi. Ars dığı yeri bulunca: — Orası polis müdürlüğü de ğil mi?... dedi, lütfen M. Ruselefi veriniz! Biran geçtikten sonra konu! mağa başladı: 4 —Tahkikat hâkimi M. Rusel değil mi7... Ben Raul d'Averni. i Mükemmel teşekkür ederim.. Si. | nasılsınız?... Evet bazı yeniliklef” | var. Burada, yanıbaşımda Vesinf | facialarına fiilen karışmış i var.. Hayır henüz itirafta bulu” madı, fakat öyle bir vaziyettedif” i ki, itirafta bulunmağa mecbur k#” Jacaktır, Allo... Evet, herifi tesli* | almak üzere buraya bir adam gö” ! deriniz... Evet, Başmüfettiş İ yu gönderiniz. En iyisi odur... | iyyen merak etmeyiniz, kaçam#” Eli ayağı bağlı olduğu halde 0” de yatıyor. Teşekkür ederim efe" dim, Tomas müthiş bir hayretle di” Tiyordu. Yüzü sapsarı olmuştu. Ts nınmıyacak bir hale gelmişti. kunç bir ifade ile: i — Ayol sen delirdin mi? Ber, polise teslim etmek istiyorsun ha Bu hareketinle kendini ve Felis” yeni de teslim ettiğinin farkımâ” değil misin? Raul âdeta Tomasm sözlerini dinlemiyordu. Tomas orada değil miş ve güya tatbik ettiği plân onunla hiç bir alâkası yokmus i hareket ediyordu. Tomas kendin! kaybetmiş bir halde revol' çekti ve Raul'a tevcih ederek: — Divaneleri öldürmeli! dedi» e ir) çi miyeceğim. Bu istediğim miktaf | x i i

Bu sayıdan diğer sayfalar: