27 Eylül 1934 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 8

27 Eylül 1934 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

diz & ver BEY aşan “we B—VAKİİ 27 EYLOL 1984. "Dil bayramı nasıl kutlulandı ? Dün Istanbul Halkevindeki toplantıda sö ylenen sözler Ali Rıza, Refik Ahmet ve MB Beylerin deyimleri, okunan edebiyat eserleri ve konser Dil bayramı İstanbulda Halke- vinde kutlulandı. Cemal Reşit, Mesut Cemil Beylerin ve bir ar » kadaşlarımın wücude getirdiği triyo ile mektepli hanım kızlar İstiklâl marşını çalıp söylediler. Halkevi reisi Ali Rıza Bey &öz söyleme yerine geldi, toplantıyı şü sözlerle açtı: Ali Riza Beyin sözleri Saygılı ve sevgili arkadaşlar; Bugün yer yüzünün bütün bu - 'dunlarını karşısımda parmağı ağ» zında baktırtan Türk değişim sa - Yaşım ana halkalatından biri o- Tan dili özleştirme savaşımızın i - kinci yıl dönümüdür.. Bugün, yüzlerce yılın dilimi- ze üşüştürdüğü yabancı söz ve kı- ırklarla anlayan; a2, anlatanı az bir biçime soktuğu dilimizi, kendi özüne ulaştırma savaşının bayra - mıdir,, Bu bayram, Türklüğe, Türk! budununa benliğini duyuran Ulu © Gazinin, kendi öz dilimize kavuş- manın yolunu da gösterdiği gü- nün bayramıdır. O, bundan on beş yıl önce, Türk budununu, kıyısına yuvar - landığı ölüm kuyusunun tam ka - ranlığına düşmek üzere iken, na- sıl elinden tutarak kurtuluş yolu- na soktu ise, bundan iki yıl ön-| ce de, Türk dilini, icine düştüğü melezlikten, karışıklıktan kurta - ; tarak kendi öz benliğine giden yo» la yöneltti. İşte biz bugün, uluğ önderimi- © zin dil işini de eline alışının, Türk bilgilerini öz Türk dilini araştır rıp'bulma yolculuğuna çıkarışının kinci yılımı saygı ile anmak, ve kutlulamak için, yurdumuzun her bucağında olduğu gibi, burada da toplanmış bulnuyoruz. Bayramımız kutlu olsun arka- | daşlar. Her budun bayramı gibi, bu bayramın da, önümüzdeki savaş — yıllarının daha verimli olması için yeni bir hız kaynağı olmasını yü. rekten dilerim. Her büyük budun işinin önde» - ri olan uluğ Gaziyi, birkere das ha derin saygı ve engin bağlılıkla anarak, açış sözümü bitiriyorum.. Kurultay marşı Halkevi reisinin açış sözlerin - © tor Hilmi Beyin yaptığı kurultay © marş ayni triyo ve hanım kızlar © tarafından çalınıp söylenilmiş, — şiddetle alkışlanmış, tekrar ettiril- miştir. Bundan sonra Refik Ah- met Bey söz söyleme yerine gel- “ miş, şunları söylemiştir: . Refik Ahmet Beyin sözleri Saygıdeğer arkadaşlar; Sizin gibi yüksek, değerli, seç- me bir topluluğun karşısına çıkıp | söz söylemek benim gücümün | Yoksa, doğrusu, bilgeniyim, ne de güzel söz söyle- ! muz. Birinci, ikinci dil kurultay- larında yazganlık etmek onurunu kazanmış bir arkadaşmızım. Bu - gün karşınızda söz söylemek gibi ünlü bir işi bana verenler, sanırım ki bunu düşünmüş” olacaklardır. ben ne bir dil meyi bilen biriyim, Benim yalnız bir değerim vardır; her yerde, her gün her değerden üstün say - dığım, böyle tutmağa çalıştığım bir değerim vardır, o da Türk ol- mamdır, Türk dilini konuşur ol- mamdır. Dillerin en büyüğü, en sevimlisi, en güzeli olan Türk di- lini, anamın, kız kardeşimin ve sevgilimin ağzımda bana bir musi- ki gibi gelen Türk dilini konuş - mak tatların en büyüğüdür, ünle- rin en ulusudur. O Türk dili ki bir kaç yıldır bir kat daha ince | ve yüce olması için çalışılıyor. Hanmmlar, beyler; Türk dilinin arınması işi, du- | rap dururken, kendi kendisine or- taya çıkmış, tek başma bir iş des ğildir. Bunu daha iyi anlayabil - mek için önce onun nasıl ve niçin doğduğunu araştırmalıyız. Bunu yapinca açıkça göreceğiz ki bir iki yıldır hız alan dil unarılması, bür tün acunun gözlerini kendi üstüne çeken büyük Türk inkılâbının bel- li başlı yönlerinden biridir, Türk davasının bir parçasıdır. 1914 — 1918 savaşından son- | raki str, acıklı günleri göz önüne | getiriniz Yer yüzünde Türk adı- nın küçük, değersiz bir şey gibi anılınağa başlanıldığı kara gün - lerimizi göz önüne getiriniz. Bir acun hartası ki içinde Türk ülke- si yoktur, bu ölüm yılının bir çok- larımıza umutsuzluk veren, bir ço'larımıza utançtan yok olma duygusu veren kara günlerinden sonraki büyük rıncize, bugün bi - zim her çağdakinden büyük, her çağdakinden ünlü ve güçlü olarak var oluşumuzdur. Mustafa Kema) Adının anıldı- ğı yerde sevgi ve saygı içinde sar- sıntılarla çarpınıp çırpınmıyacak hangi ruh vardır? Mustafa Ke- mal denilen büyü) 'üğü, enginliğ:, yüksekliği yaratan Türk varlığı, acun budunlarının varlıkları ara * sında gülümseme ile ve küçük gö” İ ül 5 : 71| > den sonra, Malatya mebusu Dok- | rölmekle geçilecek bir şey ola mazdı, Acun tarihi, Türk budunu için 1914 — 1918 savaşmdan son» raki kara günleri yaprakları ara- sına yazdığı için utancından elle- rini yüzüne kapayıp ağlamakta - dır, sonuna değin ağlıyacaktır. Kurtuluş savaşı, denilen, yer yüzünde gelip geçmiş savaşların en ünlüsü, en ustaca - sr olan büyük savaşı anlatmak Yenim bugünkü sözlerimin çetçe- vesi içinde değildir; ancak bu sa- vaşladır ki acun tarihinin gidişine “yeteceği bir iş değildir; bunu bi- | başka bir yön verildi, Türk ulu- lirken gene buraya gelişim bus | günkü yüce bayramın gönlüme “verdiği tatlı taşkınlığa O kapılır > sımdandır. l Hanımlar, beyler; © Deyimimi sonunadek salt Türk» çe sözlerle yürütemezsem umarım i sucu bana bulmazsınız, yılların dilime verdiği alışıklığa bulursu - su, ücün ulusları arasında yüz yıllardanberi yitirmiş gibi olduğu büyük ve ünlü yerine gene geçti; a#cun budunlarının işlerinden hiç i birinin Türk ulusuna danışılma - dan yapılamıyacağı düşüncesi a* cun işlerini yapıp çatanların kafa sına iyice yerleşti. Son yıllardaki budunlar arası seyasalık yaşayı - özbeylik savaşı | şını göz önüne getirmek bunu ko- , yahin Yeni çay kıyılâritida bulü- laylıkla anlamağa yeter de artar | nan dikili taşlardaki Orhon yazı | mak için önce benliği - yükselmiş, bile... Türk davası, seyasâ yönünde kazanmıştır. Bu davanın ülke i- çindeki yaşayışa, düzene, kuralla- ra ve tutuma dayanan yönleri var- dır. Bugünkü yaşayışımızın Os - manlılık çağındaki yaşayışımıza göre olan üstünlüğü, ileriliği bü dayvanm o yönlerde de kazanıldı- ğını gösterir. Budunlar arasındaki seyasalık yeri sağlamlaşan, ülke içinde ya- şayışı . ilerilemeden ilerilemeye siyle yazılı Türkçe, daha sonra» | lâtı yüz yıllardan yüz yıllara Pa- | tagının iki yanma ışık, aydın - yolunda da üstünlüğünü kazan - özbeyliği belirilmiş bir dili olma- lidir. Bunun için yapılacak işler bugünkü dilimizde çağ çağ kulla- lık, Yerim ve bolluk dağıtan bir | pılan yabancı dil bilgileri kuralla- çağlıyah gibi akarak geçip giden rını bir tutuşta söküp (atmaktır, Türk topluluklarının konuştukla - l bugünkü dilimizde kullanılan ya- rr Türkeçeler, büyük, soysal bir| dilin kollarından O başka nedir? Bunları ânarken Oo Türkçeler de- dim, yanlış dedim, bunların hepsi ber çağda, her yanda Ayrı güzel- likler, zenginlikler alan, her gö- rünüşü ve söylenişi ayrı güzel o - yürüyen Türk topluluğunun bütün | lan tek bir dildir, tek bir dilin ay- yönlerde soünadek sayilir | ve | rı yerlerdeki görünüşüdür. İsanın üstün olarak kalması için, hepi» doğuşundan sonraki çağlarda Or- miz biliriz ki kültür değerimiz! ta Asyada yaşıyan Türklerin ko- yüksek ve sayılır olmalıdır. O yüzdendir ki Türk davasmı kültür yönünde de başarabilmek için 9 Ağustos 1928 deki Sarayburnu deyimi ile başlıyan yeni savaş a- çıldı: Türk kültürünün temelini temizlemek ve sağlamlaştırmak! Lâtin alfabesinden alınan yas zı, bu yoldaki ilk adımdır; işte o gündenberi beş yıl doldu, bu aydınlık, verimli yolun üzerinde: yiz. Türk dilinin yazılıp okunma» sını kolaylaştıran en büyüğümüz, Türk dilinin ve Türk budununun geriye doğru gidildikçe ucu buca ğı bulunmıyan değerli geçmişini araştırıp belirtmek ve ortaya koy» mak için Türk Tarihi Tetkik Ce- araştırmalardan alınan parlak ve- rim, bugün göz kamaştırıcı değe- riyle önümüzde duruyor. Tarihi, İsanın doğuşundan bin- lerce yıl öncelere varan Türk soy sallığının dil, edebiyat ve sanat yollarında da değer biçilmez gü- zellikleri, büyüklükleri olduğunu bu yüzden öğrendik. Gene o ulu önderin gösterdiği yolda yürüye» rek çalışmağa başlıyan Türk Dili Tetkik Cemiyeti dilimizin acun dillerine ana olmuş yüce varlığını orlaya koydu. 26 Eylül 1932 de ilk toplohtusinı yapan birinci Türk Dili Kurultayi, ilk araştırmalar - dan alınan büyük verimi bütün Türk ulusuna ve acun uluslarma bildirdi. Türk tarihinin bütün çağların- da görülüyor ki Türk ulusu, ulus- lar arasında birleşmeler ve kay» naşmalar doğurmuş, bu kaynaş- malar arasında da Türk Dili bü- tün komşu dillere sözler vermiş * tir, buaradada bu komşu dil lerden sözler almıştır. Gene tarih yollarındaki çalışmalar bize gös- teriyor ki büyük Türk topluluğu, yaradılış, toprak güçlükleri kar» şısında yaşama kolaylıkları arıy3- rak göçlerden göçlere | ilerlerken kollara ayrılmıştır, ayrı ülkelerde ayrı soysallıklar, ayrı hakanlık - lar kurmuştur. Ayrı yerlerde ya: şıyan Türk topluluklarının dille - rinde ortaya çıkan ayrılıklar bü - yük Türk dilinin söylenişine uzak- lıkların, yaşanılan yerlerin koy - dukları değişikliklerdir. Işin doğ- | rusu, Mezopotamya yıkıntıların- daki araştırmalarla ortaya çıkan Sumer Türkçesi, Anadolu araş - tırmalarmda karşılaştığımız dağ- ları yüz yıllardan yüz yıllara Yas "dili Azer Türkçesi adını miyetini kurdu. Tarih yolundaki İ Anadoluya huştukları dili yukarı yerlerin ko- nuşmağr, aşağı yerlerin konuş - ması ve ikisi ortasındakilerin ka - rışık konuşmaları ölarak üç bölü- ğe ayırırlar. Daha sonraki yüz yıllarda yukarı ülkelerin konüş- masına (Hakaniye konuşması, üğağı ülkelerin konuşmasma oğuz konuşması adımı veriyorlar. Git- gide Hakaniye kouşmasından bu gün Orta ve Yukarı Asya Türkle- ri arasında gene konuşulmakta o- lan ve tek bir adla Çagatayca di- ye anılan konuşmalar çıkıyor, O- ğuz Türkleri İrana ve Anadoluya doğru göç ederlerken bunlardan İranda, Kafkaslarda: kalanların alıyor, geçip (— oralardaki Türkler arasma dağılıp yerleşen- lerin diline bugün Anadolu Türk- çösi adını veriyoruz. Bunca yerlere yayılan bir dilin türlü ülkelerdeki söyleniş biçim * letinde değişiklikler olacaktı, ol: du. Ancak bizim Anadolu Türk: çesi dediğimiz bugünkü konuşma: mızda bu değişikliğin yazı dilini | acmacak bir gözü kapalılık ve dü şünememezlik yüzünden — alınan Arap ve Fars sözleriyle, Arap ve Fars dil bilgisi kurallariyle bir a » ralık büsbütün anlaşılmaz yap” tığıni hepiniz biliyorsunuz. Çağ; çağ bu yanlış işi düzeltmek isti- yenler oldu, yazı dilini — budun diline yaklaştırma yolunda gel » miş göçmüş çalışmaları saygı ile anmak benim borcumdur, Hanımlar, Beyler, Osmanlıca denilen türeme dili Anadolu buduhunun konuştuğu dile yaklaştırmak — istiyenler, iyi bir erekle çalışmışlarsa da dar bir getçeve içinde kalmışlardır. Biz Türk ulusunun © yer yüzünün her yanına yayılmış tek ve büyük bir varlık olduğunu anladıktan sonra Anadolu Türkçesini konuşmıyan Türkleri eskilerin o düşündükleri gibi kendimizden ayrı, kendimiz- den başka sayamazdık, Birinci Türk Dili (o Kutultayı, davayı altını kalın çizgilerle çize- rek belirtmiştir. Yer (o yüzünün her yanındaki Türklerni konuş - tukları dil bir köktendir, birdir, ! bizim bugün (konuştuğumuz dil yabancı sözlerle karışıktır. Seya - sa yaşayışında başlı başma buy - rukluğu, özbeyliği kazanan, ölke içinde toplu yaşama, düzen, kural ve tutum yollarmda o üstünlüğe doğru ilerliyen Türkün kültür bancı sözleri çikarip (yerlerine Türk damgalı sözler koymaktır. Bu yeni sözleri nereden alaca - ğız? Bu yeni sözleri alacağımız zengin kaynaklar gözümüzün ö - nündedir, Anadolu budun dili, köyde kentte (o konuşulan Ana dolu Türkçesi şarlıların konüşm!- ya kohuşmiya ünutmağa © başla: dıkları Türk sözleriyle ( doludür. Eski yeni Anadolu özanlarınm düygu yüksekliği ile, gönül çar» Pihtısı ile dolu güze köşukları bin bir güzel Türk sözünü yüz yıl- lardan yüz yıllara (o geçirip getir- miştir. Türk dilinin öteki kolları türlü ince ve geniş deyimlerle do- ludur. Türk dilinin eski kollariy- le yazılmış bitikler, yazılı taş lar, sakladıkları zenginlikleri ö- nümüze açıyorlar. Bunlar, yüz yılların silip yok etmeğe kıyama * dıklarr sözlerdir ki bügün bizim elimizin altındadırlar, gözümü - zün önündedirler. Türk dilinin söz üretme kurak ları da bütün açıklığı © ile örtaya konmamıştır, bugün kofuştuğu - Tmuz dilin öz Türkçe sözlerinden yeni sözler yapmak gerektir, di * limiz gibi söz üretme kolaylığı güçlü olan dil az buludur. İkinci Türk Dili Kurultayı bu yoldaki” çalışmaların iki yıllık sa- yim işlerini gördü, çizilen yolda umursanarak yürürdüğünü gör” dü. Seyasa yollarında o kazanan, budunlar arası büyük bir kazanç gibi sayılmağa başlanılan o Türk davasından sonra kültür yönün - deki Türk davasının da budunlar arası bir yer aldığını ve bütün bu- dunlarca umursanarak karşılan- dığını gördü, işe yeni bir hız ver- di. Her yılın 26 eylülü bu işin ye- ni bir güç kazanıp ileriye doğrü atılacağı bir gün olacaktır. Ben, gönlünü Türk ülusübün büyük yarımı düşünmekten ge- len tatlr coşkunluğa kapdırmış bi- ri olarak Türk kültürünün yarınki üstünlüğünden gelen sesi duyuyor gibiyim. Onun yer yüzündeki a- na kültür yerini yüz yillardan sonra gene alacağına inahiyörum. İçimdeki inanç beni büyük yapı * nin temeli için çalışmağa çağiti - yor. İçinizdeki güçlü inanç, sizi büyük yapınm temeline bir taş köoymağa çağıriyor; yolumuz kut- lu olsun, bayramımız kutlir olsun; arkadaşlar! Gençlerin değerli sözleri Refik Ahmet Beyden ( sonra Milli Türk Talebe birliği namına İ üniversite talebesinden Rüknet tin Bey söz söyleme yerine gel * miş, çok beğenilen, o heyecanir, canlı bir hitabe söylemiş, alkış” lanmıştır. Rüknettin Beyden sonra mual- İ lim Bedros Zeki ve avukat Teolo- gos Efendiler söz söylemişlerdir. Bunlardan sonra yüksek muallim mektebi talebesinden Seniha ve Nasıre hanımlar Divan edebiya- patltnle #lakiteyadlk gin 14 mazi ÜLİANİİM sine. direleir 1 2 İlk İLİM.

Bu sayıdan diğer sayfalar: