18 Ekim 1934 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 14

18 Ekim 1934 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 14
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— Masallar hep b — Hayır, oğlur süren mühim bir içtimamnız vardı” diye başlar! l Yarış Meraklısı! Hamdi Bey, at yarışlarına me ! ledi: raklıdır. Yarışları muntazam su- rette takip eder. Yalnız seyret - mekle kalmaz, müşterek bahisle- re de bol bol para koyarak iştirak eder. Ve çok defa kaybeder! Karısı Muazzez Hanım, bu merakından hiç memnun de - ğildir. Boş yere para harcama - sından dolayı, kocasına çıkışır. Aralarında bu yüzden şiddetli kavgalar geçmiştir. rın en şiddetlisi, geçenlerde ol - du ve koca, karısına (o birdaha müşterek bahse iştirak etmek şöy- le dursun, hatta hiç bir yarışa git- miyeceğine..dair söz verdi. İste - miyerek bir söz veriş,... ne yap » sm? Karısı, bu yüzden boşanmı - ya kalkmıştı. Hem de kavga es- nasmda sinirleri boşanmıştı! Lâkin, kati surette söz vermiş olmasına rağmen, (Hamdi Bey, gizlice yarışa gitmekten kendisini alamadı. Müşterek bahse iştirak etmekten de vazgeçemedi! Yarışa gittiği günlerden biri « nin ertesi günü, arkadaşlarından Memduh Bey, evlerine (o misafir gelmişti. Karr, koca ve misafir, onun hep bir arada öturup şundan, bun- dan konuşuyorlardı. Memduh B., çok geveze ve patavatsız damdır! O gece bir hayli gevezelik etti. Derken, sira patavatsızlığa gelmiş olacak, . ki damdan düşer | gibi, Hamdi Beye dönerek, şöyle söy- Şapka! bir a- Bu kavgala - İ “Bir varmış, nın anlattı ğı masa İ dü: i Koca, akşam üstü eve yorgun, | argın döndü. Kendini bir koltuğa attı ve bacaklarını uzatıp, gerin - di. — Bugün okadaryoruldum, ki sorma... bir ağırlık hissediyorum ! Karısı, bir çığlık kopardı. Ko- casına doğru koştu: — Aman! Koca, şaşırmıştı. Karısını ko- lundan tutarak, teskine çalıştı: Kendimde kurşun gibi | bir yokmuş” diye mi başlar, anne? e “Dün gece geç vakte kadar — Bak, sana sormağı unuttum. | Şimdi hatırladım. Nasıl, dün tali hin var mıydı? Sen de “Perran,, İ a müthiş tutkunsun. Hep, onunla... Memduh Bey, arkadaşının göz, kaş işaretlerinin farkına varınca, sözünü kesti, yutkundu. Öksür - dü. Fakat, çamı devirmişti. Hamdi Bey, gazete haberlerini yüksek sesle okurdu. O sırada ev işiyle uğraşan karısı, kulak kapar tırdı. Bu arada yarış haberlerini de evelce birkaç defa dinlemiş ve yarışta “Perran,, isminde © bir at bulunduğunu öğrenmişti! Kocasma, sözünü dinlemediği için öfkelenen Muazzez Hanım, kaşlarını çatarak hışımla (o baktı. Arkadaşının karısının bu yarış ve müşterek bahis işi aleyhinde oldu- ğunu, hatta Hamdi Beyin karısr- na kati söz verdiğini bilen geveze ve patavatsiz adam, boş buluna - rak, öyle bir çam devirmişti ki... Misafir, biran sustu. Ne yap- ması, vaziyeti nasıl (kurtarması lâzım geldiğini düşündü. Aklına gelen ilk şeyi, yerine getirdi. Va- ziyeti kurtarış, ancak teville olabi- lirdi. Teville tamir.. | Memduh Bey, derhal Muazzer Hanrma dön- — Evet, Muazzez Hanımefen- di. Bizim Hamdi, “Perran,, is- mindeki bu aşifteye her nedense ötedenberi (o tutgundur. Bari de güzel bir kadın olsa! Uçmak İki kişi arasında bir konuşma... Biri,'diğerine şöyle sordu: — Siz, biç uçmadınız mı? Öteki şu cevabı verdi: Allah esirgesin!.. Uçsaydım, hiç | sağ kalır mıydım! — Nasıl?,. Uçmaktan bu ka - İ dar korkuyorsunuz, ha?.. Her u- çan ölmez ya, canım! — Evet, ama ben barıt fabri- i kasında çalışıyorum! — O kadar meraklanma, karı « | cığım!. Ben, hasta falan değilim. Yalnız, biraz fazlaca yorgunum. Hepsi o kadar! Kadın kocasını koltuktan kal- dırmak için uğraşarak, adeta ağ - İsmaklı oldu: — Senin için o meraklanmıyo- rum. Yeni şapkamın turdun. Telâşım ona! i başlamaz, Atmak ! — Ben öyle bir şapka icat et » tim, ki yağmur yağmağa başlar kendiliğinden genişli- | yor. Artık şemsiyeciler topu. ata- cak! Bunu dinliyen adam, karşısın dakinin ağzından bu yolda lâfları | çok işitmişti. Gayet - sakin bir ta- üstüne o-) vırla şöyle dedi: — Sen, şimdi attın! | İ çekmemin sebei başka. . İki arkadaş, Biri şöyle diyor: — Demek bankadaki bütün pa- rant çektin? — Evet. Hepsini! — Peki, buna (neden lüzum gördün ?.. O kadar paraya ihtiya- cın yok, zannederim! — Hayır. Bankadaki konuşuyorlardı. paramı — Nedir? — Dün garda bankadaki vez- nedara râsgeldim. Ekisprese dair | izahat aldı ve tarife istedi. Bana, uzun bir seyahate çıkmak niye - tünde gibi geldi! — Peki... Bundan sana ne? Arkadaşın arkadaştan (aldığı cevap, şu: — Paramın, benden başkasiyle birlikte seyahate çıkmasına razı değilim! — Siz, beni öptünüz, ama annem öpülmenin aleyhindel — Fakat,... ben .valdeniz H İngiliz karikatürü. Kalkütada mi- yop bir bahçevan, hortuma su doldu - ruyorum zanniyle, büyük bir yılan av- lamış! Lavanta! Vapurda bir şişe levanta unu - tan yolcu, unuttuğunu © batırla- yınca geri döndü, iskeledeki me- mura müracaatle, vapurda İe - vantanın bulunup bulunmadığını sordu. Memur, şu cevabı verdi: — Evet. Kamarot bir levanta | şişesi bulmuş. Şişenizi alabilirsi- niz. Ancak, şişenin içindeki le- vantayı veremeyiz! Yolcu, yarı hayret, yarıda hiddet ifade eden bir tavırla, boş şişeyi eline tutuşturan Oomemüra baktı. — Ne diye vermezsiniz?. Siz- de nizam böyle mi yoksa! — Vermeyiz değil, veremeyiz, beyefendi!.. Levantanız bizim eli- mize geçmedi ki! — Ya nereye gitmiş? Memur, gülümsedi, eliyle gös- terdi: — Süslü birkaç kadmla bera- ber,... şu tarafa doğru gittiğimi, ö- | gın, gizlice eve gir de bak! Seni şapkın senil nümden geçerken başımı döndü « ren keskin kokudan anladım! | tip düşünüşler.. Cevizle Sürpriz! EBEDE KAŞŞKZ İİ Muhsin Bey, hayli zengin bir adamdır. İnsan, parası çoğaldık- ça hasisleşir, derler ama, o, ha- sis değil, bilâkis pek cömerttir. Evinden misafir eksik-olmaz. Sık sık toplantılara zemin ( hazırlar, misafirlerine bol bol ikramlarda bulunur. Onları eğlendirebilmek için, türlü türlü şeyler düşünür. Misafiri bu derecede seven bu zengin adam, her toplantıda mi- safirlerini bir sürprizle karşılaştır» mağı gözetir. Her defasında bek lenilmedik bir şey, misafirlerinin neşesini arttırır. Geçenlerde, bir akşam Büyük- adadaki evinde gene birçok misa- fir vardı. Yenildi, içildi, gülün- dü, oynandı. racak sürprize geldi. Muhsin Bey, sürprizi sona saklar, evvelâ oya- lanma mevzularının tükenmesini beklerdi. — Size bu akşam, şimdiye ka» dar hiç görmediğiniz, gördükten sonra da bir daha hiç göremiyece- | ğiniz bir şey göstereceğim. İçiniz- den bunun ne olabileceğini “kim | tahmin edebilir? biribirlerinin yü » | Misafirler, züne bakıp gülüştüler. Hafif ter - olabileceğini kestirmek imkânsız- dı. — Nasıl?.. Hiç biriniz tahmin edemiyor musunuz? Obur! Obur bir adam, midesinden ra- hatsızlanmıştı. Doktör, kendisine sıkı bir perhiz tavsiye etmişti. — Perhiz mi?.. Aman, ben et- tim, sen etme, (doktorcuğum!. Ben, aç gezemem! — Zaten gezecek değilsiniz ki.. Hastasmız, bir hafta evde istira- | hat etmelisiniz! — Rahat etmek, ha?.. Karnım aç olduğu halde mi? — Evet.... perhiz, mutlaka lâ - zımdır. Hem sıkı bir perhiz!. E - ğer bir hafta olsun perhiz etmez - seniz, sonra hiç yemek yiyemez» İ siniz. Hem aç kalacak değilsiniz Çorbaya, süte, © yoğurda izin veriyorum !. Doktorun şakası yoktu. Obur hasta, boynunu büktü! Doktor çıkar çıkmaz, oburun gözleri duvardaki takvime gitti ve parmak hesabı yaparak, mırıl:» dandı: — Şu Fssapça, ben hic bir sev Sıra, neşeyi artti - | Hayır, bunun 'ne'| İ — Hayır!.. Bu imkânsıf şey! — Hele hele!.. Biraz deb şünün bakalım !.. Kim tahmii bilirse, o şeyi kendisine edeceğim! Ah, ö şey!.. Misafirler» bir müddet düşünceye dal sonra, bunu kestirerek o şeyi kazanmaları mürakün * dığını hep birden. bildirdile — Bu şey ne bizi merak? rakma, Muhsin Bey!.. Ne düşünsek, bilemiyeceğiz! mi, biran evel gösterin! | — Peki, öyle isel.. Fakat | dükten sonra, ne olduğun! min edip te elde edemediğini zülmiyeceksiniz! — Bu kadar kıymetli bir! | den sizi mahrum etmek iste” İ de, onun için tahmin edem — Aman, efendim, ne d€f | Herhalde sizden kıymetli ols — Teveccühünüze teşef il deriz. Şimdilütfen.... . Muhsin Bey, daha letmedi. Hemen soktu, bir ceviz kırdı. İçini, gösterdi attı: — Bu cevizin içini işmdiY* dar hiç görmemiştiniz, şimdi dünüz.. Ve bir daha da hiç * miyeceksiniz. İşte, “bu sürprizim de bu! Geciken ! Kız, randevusuna bir sasi geldi. Tramvayın durak yer sözleştikleri delikanlıyı bul dı. On dakika bekledi. Son”) rümeğe başladı. Bu sırad8» den şöyle diyordu: fazla! elini çıkardı. ve — Saat tam on yedide mak üzere sözleştik. Kim 8 İ se, diğeri beş dakika daha" yecekti. Ben bir saat geç geli İ ama onu on dakika bekledi” halde kendisine İ | hakkım var! yemeli, yarın bir, öbür gö” gün olacak. Daha öbür gü” Obur, böye bir hesap Y#' tan sonra, zile bastı, hizme çağırdı ve seslendi: — Bana yemek dolabınd? varsa getir. Tıka basa | K” doyuracağım. Bir hafta per deceğim de... Açlığa muk4' için hazırlık! RE 7 — Beş parasız olduğun halde, kızımla evlenmek istiyorsun, h#* — Böyle mükemmel şüt çekön bit çep” r zata damat olmaktan vazE" zim futbol takımına girmez misiniz, Beyefendi?

Bu sayıdan diğer sayfalar: