18 Ekim 1934 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5

18 Ekim 1934 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Lr TE TRY YT DA RR A ve Pu dg A4. Da şi Mısır hü YAZAN: İSHAK FERDİ kümdarının kıziyle evlenmek istemişti | 4zis) r "an; a. -Ş iye, dey iy : leg, Alilkede olduğunu, bu ir n kurtulmak için Taspa- ad van kaldırılması * Söyledi. bili Wu e ing imdi i “rn kan kardeşi © olduk. | iyi dinleyin! elikanlılara kendi ha- | erimi Mi, lâzım | içinizden hanginiz ya- en biri: h eli hasmım irsatta öldürmeğe ye- İran hükümdarına, (Kiros) buna hiddetlenerek Mısır üzerine yürümüştü İ kendi kızı. yerine başka Mısırda başlı ba- şma (O hükümet kuran son sülâle idi. Bu esnada İran bükümda- rı Kiros ile Mı- hükümdarı arasın sır Amazis da bir anlaşama- mazlık başlamış» tr İran hüküm- darı (Nil boyla- rına inmek niye- tinde idi. Mısırlılar bu- i nu öğrenince İ- ölür, bu işi sen yapacak» N Yük, yerine ben geçece- Tab, *t ikinizi de hassa zabi- İ Dağı YI vadediyorum. Mg, Anlar sevinerek Tan'ın ayrıldılar. Di. ir Snai Babile geldikten tan, 3? ” : di May a bir ordu göndermiş - i edi, n yeni gelen haberler - | ng, e” sonra a canmı sıkmağa başla - Mi A Ha YAYMAK yari Yy, .. (NI) tskörle tahkimini isti İğ Ky ihtilp olursa, mesuliyet , İ Di, haberler gönderiyordu. pa, assa kumandanın ba- aş yi mak için (bundan iyi KON amazdı. Dârâ birgün İM Mine eyle © bir mektup on nun ölüm Bahilde gn! kıskanı- şüphelendiği sok sevdiği bu cesur | ilmaz kahraman gö- rp ütü, k, Pi decek asker hazırlan: | pa birkaç güne kadar! N ler n râ gp . ) r du, Libya) yı çok ve denb, Padan iğ, eri, Tüng, den y srsepolisten o Babile <a) ile sevişmeğe ve Ki > Sörüşmeğe başlamıştı. a Yaka adın Taspanın Babil - | td, İnasnıdört gözle bek- « *p 18 a : Ya il asıra giderse, meydan eğ a an'a kalacaktı. “âleş “Düz Taş kap edecek | panın sa e İri yerine | İrini bulmamıştı. | * tahmin ediyordu | ; a kumandanı olacak» | Mpa, Maç Mese seferinden dön- in” gene eski vazifesi» | m ! umuyordu. Miş, Paya keyfiyeti | belli Raki iy varda Va iraniler © Yirmi altmcı / sülüle, İ dusunu suda boğmayı | millet tarafmdan İ değildi. ranilerle hoş ge- şinmenin * yolu- nu bulmuşlardı. Kiros, Mısır bü- kümdarının Bi- ricik güzel kızı ile evlenmek is- tediğini bildir. mişti, birinin kızını gönderince| İ rahatlayınca, kaç zamandır İ yerinden uğradı. (Amazis) İran hükümdarının | vakit Mısırlılar Sumerliler arasm- bu arzusuna derhal muvafakat ce- | vabı vermiş, fakat rine (Âpriyes)-im-kramer mişti, kendi kızı ye- gönder İran hükümdarı kızlarm hiç bi- | rihi tanımıyordu. > Bu kızla ey-| lenmişti, Hatta bir de erkek oğ- lu dünyaya gelmişti. Mısırlılardan birinin (Kiros) a ihbarı üzerine hakikat meydana | çıkınca hükümdar fena halde hid ötedenberi | detlenmiş ve zaten | harbe vesile aradığı için, büyük | bir ordu ile Mısıra hareket etmiş- | ti. Misırlılar İran orduları hakkın: | da bir çok efsaneler dinlemişlerdi. “İran askeri girdiği yerden çık- | | maz. Bir İran cengâveti, on düş- man askerine bedeldir! Gibi sözlerin ağızdan ağıza do- | laştığı bir zamanda, İran ordusu- nun Mısır üzerine yürüyüşü Mısır» | fena halde | lıların maneviyatmı sarsmıştı. İraniler Mısırm istilâsma karar vermişlerdi. Mısırlılara (o gelince, onlar herhangi bir düşman tecavü: | züne karşı, Nil vadisinin tabii bir mani olarak tanıdıkları için büyük | hazırlıklara lüzum görmüyorlardı. İrân ordusu Nil vadisine yak - laştıkça Mısırlılar mabetlere ka - panarak: “Nile ayak basan düşman or- | vadeden İ mabutlara,, yalvarıyorlardı. | Mısırın şark tarafını ihata eden | çöl uzun asırlardanberi | hiç bir | geçilmemişti. Vaktiyle Sumerlilerin Mısırı is- | tilâsı Mısirlilarr düşündürmüyor | Fakat, Sumer Türkleri Mısıra geldikten sonra Mısırlıla - | İ yın aslen Türk oldukları ve Orta Asyadan (Mezopotamya) ya göç | ederek, bir kısmının da (Nil) kı- | yılarma indikleri anlaşılmıştı. O da uzun yıllar devam (eden bir Kardeşlik ittifakı) aktedilmişt Halbuki şimdiki Mısır hüküm- darı: “Mısır, Mrsrrllarındır!,, Diyerek, ecdadının Türklükle alâkası olmadığmı, olsa bile, ara- dan binlerce yıl geçtiği için, Mısır- ji da Türklere ait (Karnak) mabe- dinin kapısındaki kitabeden baş- ka bir eser kalmadığını ileri sürü- İ yordu. Mısırda yalnız Mısırlıların ha» | kim olmasını istiyen (Amazis) bü- yük İran ordularına da meydan o- kumak, ve Mısırı, düşman istilâsı- na karşı mabutların himaye ede - ceğini söylüyordu (Devamı var) Vapurculuk Türk Anonim Şirketi Istanbul Acentalığı Liman han, Telefon: 22925 Trabzon Sgk puru 21 TARI 'Pinu Pazar günü sant 20 de Ga- Şi lata rhtımmdan kalkacak, Gidiş - Gİ te: Zonguldak, İnebolu, Ayancık, Samsun, Ünye, Ordu, Giresun, Ti. rebolu, Görele, Trabzon ve Rizeye. Dönüşte bunlara ilâveten Of ve Sürmeneye uğrayacaktır. Mersin yolu I n ö n ü ep Pazar keci rıhtımından kalkacak, gidişte Ça- İnakkale, Izmir, Kuşadası Küllük, Bod.ği| günü saat 10 da Sir- rum, Rodos, Marmaris, Dalyan, Fet.ği iye, Kalkan, Kaş, Finike, Antalya, İMersine gidecek. Dönüşte ayni iske WVAKTIT ın Tefrikası: 87 — Evet, ver, Paketi verdi. Bu iki zarftı. Şa- hende mektupları avucunda bük- tü: — Bir mum yak. Cavit mumu yaktı. Bana getir. Şahende mektupları mumun a- levine tuttu. Yaktı. Mektuplar kül olup, savruldu. Şahende, derin bir memnuniyet ile rahat, geniş bir nefes aldr. İçi has- İ ret kaldığı derin bir nefese kavuş- tu. Sonra koltuğa yaslandı, — gö- müldü. Cavit, korku ve endişeyle bakıyordu. — Hizmekçiyi çağır, — Ne istiyorsun? — Yatağıma yatacağım — Çok mu yoruldun? — Hayır... Ölüyorum... Cavidin tüyleri ürperdi. Gözleri ona Böyle soğuk şaka yapma Şa- hende — Ellerimi tut... Bak, büz gibi Hizmetçiyi Şahendeyi | yatırdılar. Cavit hizmetçiye git »| çağırdı, memesini fısladı ve sarkarak Celili dört gözle bekle-| meğe başladı. Şahendenin nefes gibi duyuldu: — Cavit. sesi Cavit yaklaştı, kulağını Şahen- | denin ağzına koydu: f yeceğine yes daha min ettin, Unutma... Sana İ da söyliyeceklerim var, — Söyle kardeşim, — Celil bizim bu konuştukları» mızı bilmemelidir. Yoksa saadetini mahvedersin. — Onun saadeti sensin; — Sen Ebulcenap Feyyaz beyi tanır mısın? Cavit şaşaladı: — Feyyaz mı? — Cevap ver. — Evet... Yani hayır... Uzaktan tanırım... İsmini duydumdu. — O adam Celilin düşmanıdır. Cavit heyecanlandı: — Bunu nereden biliyorsun? — Sana ne? — Onu gördün mü? konuştun mu? Onunla — Hayır. — Anladım, mektupla. mektup yazdı... Ah sefil!.. — Sus,. Vediğin sözü ne ça - buk unuttun? Cavit, içirden kabaran hiddeti | güçlükle yatıştırdı. i Unutmadım, dedi, daha unut- | mıyacağım şeyler de var. İ Sana | — Feyyaz denen adam Celile | hep tuzak kuruyor. Ona kini var. Ondan bir intikam almak istiyor. | Bunun sebebi nedir? Bunu biliyo- | rum işte... İ Cavit düşündü: “İsabet!.. ama ben biliyorum.,, İ Şahende devam etti; Celili sen müdafaa edebilir- İ sin Cavit, onu koruyabilirsin. Hakkın var Şahende.. Ona | İ ilk tesadüf ettiğim gün gırtlağına | yapışacağım. — Hayır, şeytan gibi kurnazca davranan bir adama kuvvet bara etmez. Ona kurnazlıkla, yani onun | | kendi kullandığı silâh ile mukabe- j le etmeli, — Peki, | pencereden | onun KİT 18 Teşeinlevvel Ölüme Susayan Gönü Yazan: Selâmi İzz — Seninle onun mücadele ğinizi Celil bilmemeli. — Sen melek gibi bir kadı İ Şahende. Cavidin gözlerinden yaşlar | şandr, Şahendenin ellerini öptü — Her dediğini yapacağım hende... Hakkım var, bat bir mahlüktur. Ona merha, rahat et Feyyaz b caiz değildir.. İçin Şahende; senin intikamını alac ğım. — Benim mi?,. Yanılıyorsur — Benim şahsan Feyyazdan lacak intikamım yok. — Şahende! — Onu tanımıyorum bile.. - Şahende, Şahende, hakiki saklama beyhude uğraşıyorsun — Sana hakikati söyliyeyim vit, Feyyaz, bilmediğim bir şeyd Celilden intikam almak istiy Bunu son zamanlarda öğrendi Bir zamanlar esasen döğüşmüşled biribirlerine silâh çekmişler.. Bul İ gün boğazlaşmak için yeni bir £ sat gözlüyorlar... Eğer bugün d ğilse yarn Celil de ölüp yanı gelecek diye ( düşünürsem, ölü benim için azap olacak, mezarr da rahat yatamıyacağım. — Şimdi ne demek iyi anladım. Benden Celili müd faa etmemi, o adamdan kendisir gelecek fenalıklara mani olma istediği istiyorsun değil mi? — Evet... — Kocanm saadetine nükhiye olayım istiyorsun? Evet — Hiç merak etme, sonra Feyyaz... Bir ayak sesi sözünü kesti, Şe hende: — Sus, dedi, Celil geldi. Sahiden Celil gelmişti.. Kapı hızla açtı, rüzgâr gibi girdi. Eli de hastasının istediği dağ çiçekli ri vardı.. Odanm' ortasında durdu, Şi hendenin kansız, cansiz yüzüt baktı. Yarım saat zarfında, Şahend. nin yüzü bütün bütün solmuş, gö lerinin feri kaçmış, dudakları g bunda İ rilmiş, dişlerini meydarida bırak mıştı., Şahende iskelete dönmüştü, Yatağının yanıma fırladı: — Şahende! Şahende, son bir gayretle vap verdi: — Teşekkür ederim Celil, c Verem olanların can çekişm leri bile olmaz, fakat uzun süre Onların her nefes alışı, bir son 'n | fes gibidir. Şahende doğrulmak istedi. C vit omuzlarının arkasından tut kaldırdı. — Başını benim başımın yar na koy. Celilgöz yaşları içinde başı | karısının başına dayadı: Celi! ruhu Artık her şey bitti, Artık ayrılacağız.. Fakat senden ayrılmıyacaktır Celil. R hum her zaman yanında buluna caktır. Sen mesut olduğun zam vuhum da mesut olacaktır. Tekrar yatırdılar. Ağzından tekrar kan boşand Şimdi artık göğsünden hırıb lar yükseliyor, çenesi Hırıltılı boğuk bir sesle mirılde dı: — Celil... Seni çok sevdim... (Devamı var) titriyor

Bu sayıdan diğer sayfalar: