15 Mart 1937 Tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 15

15 Mart 1937 tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 15
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Çok Güzel Bir ışarıdan, rıhtımın taşlarına çarpan denizin boğuk sesi geliyordu. Saray karanlık ve sessizdi. Yalnız Hünkârin, Bebek sahillerine bakan geniş ve muh- teşem odasında, hafif mırıltılar. Bazan kıvrak.. şen bir kadın kahkahası duyu- luyordu. Bu sırada Kandilli sarayının loş koridorlarını hızla geçen bir kadın gölgesi, nihayet geldi ve Hünkârın oda kapısı önünde durdu, Hava serin ol madığı halde titriyordu. Omuzuna kır- mızı bir şal atmıştı. Duvar üstünde yanan kandil ışıklarında, yüzünün sap- sarı olduğu görülüyordu. Kapıya biraz daha yaklaşınca, içe- rideki kadın /#esi, sanki birdenbire yükseliverdi. Hünkâr sıcak bir sesle: — Benim misin ? Hep benimmi? Her, her şeyinle benim değil mi ?. diye mırıldandı. Kadın sesi, yn gibi kesik, ve muttarit bir shenkle Saray Hikâyesi — Hep seninim, hep senin, ze senin |. diyordu. Sonra derin bir s sizlik başlıyor, ie kadın dişlerini gıcırdatarak titri Bu sırada b Elli birdenbire birayak sesi duyuldu; ve uzakta valde Turhan Sultanın küçük, toparlak vü- cudu göründü. Dördüncü Mehmedin sevgili hasekisi olan kapıdaki kadın, saklanmak keyi valde Turhan Sul- tan yaklaştı imsin ?. Burada ne ariyorsun?. diye homurdandı. Kapının kenarına sinmeğe çalışan haseki, Rabia Gülnüş yavaşça doğ- rulmuştu : — Sultanım... Benim !. dedi. Turhan Sultan afalladı.. kollarını açtı : — Gülnüş, kızım. Gece yarısı bura- da ne işin var ? Rabia Gülnüş birdenbire bir hıçkı- rık bastırdı ve halsiz, bitkin ayakta sallanırken.. koştu valde Turhan Sul- anın ayaklarına düştü : — Sultanım, ben yaşıyamıyacağım, ben yaşıyamıyacağım. Hün e yine onunla... Diye hıçkırdı. Valde Sultan genç kadını yerden kaldırdı, başını göğsüne aldı ve elile saçlarını okşadı : hayretle beyazla mı;?.! ! — Kiminle, kiminle ?. yine Gi vetl Yine o yosma ile Sul nım, yine” o yosma i : Hünkâr, üzeri maşa ipek he larla örtülü geniş bir sedire uzanmış Göğsünde, Gülbeyazının siyah par saçlı başı vardı. Odanın dört yanıp kalın mumlar yanıyor ve Gülbey, yarı çıplak vücudunu gererek, iki birde Hünkârın saçlarını, yüzünü ok; yordu. — Rabia Gülnüş cariyen, beni g den kıskanıyor Hünkârım. — Elbette kıskanırya! O benim i irem ağ anası.. enden daha çokmu versin e ? — Senin kdar Gülbeyaz.. — Niçin benden çok değil ?. — Çünkü sen henüz ana olmağı Ana olan kadın, bütün kadınlari güzeldir. Gülbeyaz düşündü.... sustu ve önüne bakir * 2 * Bir yıl var ki, saraya gelmişti. ( uzakların, kırların, steplerin, dağlar arkasında, erkekleri at sırtında di şan bir memlekette doğmuştu. Babi mert bir Kafkaslı idi. İki dağ orta da yer tutan şirin bir köyde otururlar! Köylerinin en zengin adamı babası; Yaylâlarda davarları, ovalarda bir hergeleleri vardı, Gülbeyaz serpilip * genç kızlık çağına adım attığı günleri bir gün sakin köyü yüzlerce atlı biri bastı. Kılıçlar, kargılar çarpıştı. Ki evlerinden bir kaçına ateş verildi, 1 kırçıl sakallı bir adam, kendisinik kapışta yakaladı, kucağına aldı dolu dizgin köyden uzaklaştırdı. Gülbeyaz bir sabah ilk defa der gördü. Mavi, sakin, uçsuz bucak denizi.. onunla beraber yüzlerce gö kızı ve çocuğu bir kadırgaya bini diler. Yelkenler şişti. Kadırga su yararak yola çıktı.. ve günlerce deni üstünde kaydı. Yine bir sabah yelke ler, ince minareler, kurşuni kubbele bembeyaz evlerle süslü bir şehir ön de durdu. Bu şehirde insanlar bif bir dille konuşuyorlardı hep. Kendi köyden kapıp getiren erkekler g giyiniyorlar, sokaklarında yüzleri i lerle örtülü kadınlar dolaşıyordu. j Kadırgadan çıktıkları gün iri yarı, man göbekli bir adam, esirlerin hepsi arasında gezdi, nihayet genç Gülbeji” önünde durdu. Yüzüne dikkatli © katli baktı. Nasırlı parmaklarile çet sini Lp başını kaldırdı : işlerini göster ! dedi. Gülbeyaz korku içinde inci dişleri açınca, iri yarı adam: k ep g ii ULU s0.

Bu sayıdan diğer sayfalar: