15 Mart 1937 Tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 33

15 Mart 1937 tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 33
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

derma. ee iy e ŞE m ray a ğına iyice sokuşturarak sözünü bitirdi. e İstanbul Nakşi dergâhına vereceği üç bin liranın da beş bine iblâğını Pirin arzu eltiğini ilâve ederek, man karnına bir yumruk atarak çekildi, Molla Mustafa arabacı Aliye kaptırılan altınlar alınamazsa, hiç olmazsa bu şekilde zararını | telâfiyi düşünmü Bu işler olurken beri tarafta Şeyh Ayetullah ile Molla Mustafa arabacı Ali- en altınların nasıl alınabileceklerini dü- şündüler. Alessabah Kadıya bir arzuhal verile rek: «Tekkeye hibe edilen bu para, nasılsa arabacı ve dinsiz Ali namile maruf bir serseri tarafından öğrenilerek takip olün- muş; ve tam tekkeden Hücrei alülale gö- türülürken Devriş Molla Mustafaya hücum edilerek alınmak istenmiş.. ve Devriş Molla Mustafanın öldürülmesine remak kaldığı halde, mucizei Hazreti Piri ile kurtulmuş; habis Alinin bıçağı Pirin yedi mübarekle- rile kendi omuzuna saplanmışsa da, haydut ve merdud adam parayı gasp ile kaçmaya muvaffak olmuştur!» denilecekti, Ondan ölesi kolaydı, Kadı filhakika yola ize gelir takımlardan değildi. Zindik bir adamdı. Bektaşi olduğuna dair der yetler vardı isede. Şer'iye başka Kavukçu Kadı namile meşhur Molla işi hallederdi.Lâkin o da rüşvetsiz bir imza bile atmazdı. Ne çare bir mikdar birşey de ona “verilebilirdi. mu karara vardıktan sonra, vi Molla Mustafa, Huri ve Gilm taksi- minde yine bir uzun münakaşa rim da, Şeyh fazla yorgun ve sersem olduğu için Molla dediğine vesil oldu ve meramına e . Zavallı Hacı Sadık efendi o gece Mol- layı birdenbire kaybetmiş bir daha, göre- memişti. Bereket versin yanna Mahkemei Şer'iye başkâtibi Hasan Hüseyin efendi gelmişti ME 5 sıkıntısından kurtulmuştu, AÂyini müteakip te beraberce yürümüşler mahalleye kadar çıkmışlardı. Başkâtip bel- denin en büyük fesatçılarındandı. Kavukçu Kadı şöhretile yedi vilâyette meşhurdu. Evkafa ait bir mütevellilik işi vardı. Onun için Efendi yım hulüs çakmıya başlamışdı. Meseleyi izaha çalıştı. Fakat Efendi hazretleri evi yafbdan anlamadığı için işi Başkâtibine havale ile iktifa etmişti. Mahkemei şer'iye başkâtibi ile Evkaf baş- kâtibi bu mes'ele yüzünden öteden beri biribirine dargın ve kızgındılar. Her iki- side biribirine külâh giydirmeğe savaşı- yordu. Rüşvet alıp, fakat rüşvet verme- mek onlarca bir meslek vebir şeref! meselesi idi, fesatçılıklarının dirayetine güveniyorlardı. Ancak herbirisinin dayan- dığı destekler de sağlamdı, Hulâsa biribir- lerini gündedten atamıyorlardı. İşin Baş- kâtibe havale edildiğini hiç hoş görmiyen Hasan Hüseyin efendi, münkesir ve meyus bir lisanla veda edip ayrılmıştı. Ari var Kim Demiş ki Yer- yüzünde Ebedi Saa- .det Yokmuş!.. Buşı 17 inci sayfada ünasebet.. oturan iri otur; insan pa köle eskitir, biz gider yapar Karnı acıkan insan mutlaka yer, biz gider £ ayak satarız; ai doyan insan mutlaka a si arar, karaya ii göndeririz. İstanbulda düğün im az Sülukulenin orada bir sesi duyulmasın, bu görülmüş sey d değildir!., i dünyada olup biten işlerle silis bem udur? — Dünyada ne var ki?.. Harp olursa askere gideriz. O vakit elbette gelir, haber verirler... pa evvel... — Nem bizim o işler!.. Dertsiz dert mi AÇACAĞIZ. Tazete okumaz misiniz ? — Bazan aldığımız öteberiye sarıl. mış gazetelerde a in er olur, onlara şöyle bir bolar avaş yavaş, evlerin ön ünden geçe“ rek, e dei ilerliyörum. beni uzun uzun süzerek, or: adığını a da mı, böyle efkârlı gidiyorsun?l.. Gel akay dile benden ne dilersin? Ut da var, kemân yeri D za gen oy! ksa... — Tatlı "dilinde mi yok? aşkın şaşkın bakışıma gülümsi- yerek, gilerini oç açlı; şka geçer akça mu eN Biz güler yüze, tatlı söze im ya: ne âlâ memleket, Kim demiş ki Yeryüzünde | "ebedi saadet e hs anın, pılıyı pırlıyı evın Sululağı göçedeceği geliyo Hangi Aşk ih Başı 13 üncü sayfada Om mriniz? dedi. | — Estağfurullah kızıml.. « Yalı; zim tiyatroda yakipp çalısmıyaaı,. k isterdim — Tabii a bay dire Dört e izinim bitmedi mi? (© a «dört aylık izin” mesir bırakın lar Sizden af dip çek olan benim. Selma düşünceli bir tavurla sedi, sonra — Hayır Bayl.. dedi, siz o dört izin,inizle beni, hayatımın kı tehlikesi karşısına koydunuz. Bu, sanat hayatımda oldu. ,Eğer o gün olmasaydı, bu bu en Onun için, değilsiniz. girerken ben kendi kendime: «0 olmalıyım” diyordum, “bayat bul in başına berşey gelir yeni bir saadet, yeni bir sanat kamı bir dönüm ni hayatta,. ilk sanat aşkımin ve ilk mesutlş mın yuvası olan bu tiyatronuz, k İpe heryerden üstündür. ME < n evvelki “rezaletle” bozduğum tiy Ml şerefini, size tekrar kazandırabilir em kendimi ik sayacağım... size temin ederim. Çünkü tiyatra o ai mba Taksinle birlikte yayda ve ne Silme dr Direktör: — Evet, kızım, dedi. tek adam Tahsindi. i de seni bana tekrar e an ye ona borçluyı ma: — Hayır, dedi, siz de, b: sa a detimizi aşkımıza borçluyuz. ii Selma odadan çıkarken, diri kendi kendine: — Evet, sanat aşkıl... diyordu! Selma da, kapıya doğru yürll içinden: — Evet, ye Tab. ikimizin aşkı ; m çabuk yapılır. N, Zigomala Amadlida Muayyen bir mühlet muteber olmak üzere, rek lâm için her türlü rozet siparişlerini: 1000 TANESİ 90 TÜRK LİRASI fiyat ile kabul ederiz. u fiyatta gümrük masrafı dahildir. Teslimat Volta han No, 9 İstanbul Ç No. 51 YARIM AY BİLMECE KUPONU No.51 )

Bu sayıdan diğer sayfalar: