15 Kasım 1937 Tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 7

15 Kasım 1937 tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

kadını rile ko, ÜİYLEYEN kALIBİiMDİR | İnce dudakların, kanmıyan bağrımı serin leten buselerin pınarı olmadılar ve ol- İıyacaklar.. biliyorum Ben, neden, bu yakan serinliği içmiş şibiyim, Söylel.. Ve dudaklarımda hiçbir iİevle silinmeyecek bir ıslaklık var. Neden? Biliyorum : Bu pınar, karanlıktan kurtulmak için çırpınan, düğüşen ruhumun şafağıdır.. Hiç doğmıyacak şafağı Veyine ben, biliyorum ki, bu şafak, #ahah isteyen gecelerimin bir bensirikdir. walarından düşmesin diye, anlarının at e başladığı kırlangıç yavruları gibi P bekleyen, #ğzi açık kırlangıç İari gibi ruhunu özleyen gecelerimin tesel* di bu: şafak!.. ah bu pinar, yavru» klon kadını, sırasında arkadaş olabilen adın lâzımdır. Bütün bunları şahsında kadın; kocasını her daki» a kaybetmeğe, elinden kaçırmağa mah: Sonra erkeğin aldatabilmesi aş görülür. İst bplayamayan fimdlur. tediği zaman bahane. r uydurulmuş sebeplerle çantasını alıp der çıkabilir. Bu zaman za kadınla, istediği yerde kalabilmek, gezebilmek hakkına maliktir, Daha Yrusu bu hakkı, kendi kendilerine ermişlerdir. Kadın, kocasının nerede e ki inle olduğunu bilse bile, otura- rfında, iss bk. g €enin dönmesini bekliyecektir übeeLi için gezerse, birkaç dost aşı ile dolaşırsa; cemiyet, muhit, casının yaptıklarını o yapmış gibi, tün mesuliyetleri onun omuzlarına kler. Kadın bekleyecek, kadın ağlas adın ei ie, ancak bunlara ışılık; “Zavallı kadın ne kadar bedbahtl, #lerini i bakkedebilsin!. Koca, eve gel- e oturacak odası, ışığı var, zel beklesin işte... celi rinin mehtab: aşıyor mu? Kışın fırtınaları onu kor» yor e mu? Bunlar, sorula: eğer şeyler değildir. Er- k indebik zevkleri peşinde koşarken, > m ayni ihtiyaçları duyacağı akla MEZ; | Erkek, genç kadının sözünü kesti: — Coştunuz bayan... Bana da sıra tn söyliyeyim. Kadının da erkek gibi Resimli Ay”: Yoldaşım; çok doğular gördüm, fakat hiçbiri, bu doğmıyan ve batmıyan dudaklarının şafağı kadar b kamaştırmadı. Varlığımın muhassalası oldu- ğunu haykıran ruhum, yarattığın hava için de kanatlarını çırpıyor. Kıskanç güneş, yücelere kavuşmak, yüceleri aşmak isteyen bu kanatlar için en kızgın aklarını atıyor, senin yaratıcı elinle atıyor.. bu alev oklarını. Ne yazık |, Yıldızlar, nasıl birer mermidir ?.. Gel, kanatlarıma sor çıkar |. Senin verdiğin herşeyden üstündür. Uçurumlarda iie bana, kehke- şanları sargı edip m yarasına sar diracak kudretin pınarinı ire aldim. evk peşinde koşması, ii ei emi iilisani hoş mu buluy — Göklerde eyy Ee dibinde balık gibi yüzen gemiler, hava ların dalgaları içinde, se Pei bir ucundan öbür ucuna Gi sleri, resimleri, makineler devrinde ; hâ lâ, ane asrın derebeylik, şövalyelik > Za» manlarından kalma, saki küflenmiş bağ” lara sadık kalınabilir mi? Güzelliğe, daha mükemmele doğru yürüyen, ilerleyen, değişen dünya erkekle atbaşi gidebilen, onun çalıştığı lâboratuvarda, fabrikada, gökte, denizde çalışan.. onun erişebildiği, yapabildiği herşeyi kavi sradığını, aklıyle gösteren kas dın, büyük a bayat tarzına nasıl boyun eğebilir? V miyeti, kadından, eski zamanki yaşamak tarzını nasıl isteyebilir? Bunu istemeği hangi kuvvet ona vermiştir? Kendi te- e e kadını yine eskisi gibi mek dileseniz de, ezilmek tehlikesinde ER kadın, haklarını istemeği biliyor, hayatın bugünkü yolda: gönlünün diz lediği şekilde yürüy Ve siz bütün kusurlu, kabahatlı e si hükümlerinize rağmen bunun önün geçemiyorsunuz... — Yine sizler ziyanlı çıkarsınız! . Te bugünün ce- — Kâr, ziyan meselesi mevzuu bahs değil, bizim için yaşamak, rabatca soluk alabilmek lâzım. Genç erkek ayağa kalkarak: izin dedi. Münakaşamız — Bana İlkteşrin sayısını mutlaka okuyunuz. Bir gekdeğerli akale, röportaj, hikâyelerden başka, kör nin çok büyük emekler sarfile yazdığı: EFELER adlı memleket romanı ile kadar sevebilir mi?) polisiye romanı bu sayıda tefrika edilmektedir. Yazan: Tevfik Tanyolaç Fakat £ yoldaşım, sakınmayan o ince ti e bu — Onl Idığın gözlerime bak | Dudaklarınız söylediklerini ler söy- N ların, tadır. eyemez. Biliyorum, biliyorum, hepsini im slm Senin kalbime saldığın her Di senin taptığım insan kalbinden bir par çadır, biliyer İnce dudekların, kanmıyan bağrımı serinleten puselerin pınarı olmadılar ve ize ar.. Biliyorum, biliyorum ben., | Sevi benim, ben., Sen, alınmayan alın a cak olan lezzetini yaşayan buki, rüzgâr, hergün ie meyi öm bu pusenin eigilmeyen bl n alamazsın, Hâl- gül duda karından aprak koparıyor, benim dı ii alidakların, kanmıyan bağrımı se- rinleten büselerin pınarı olmadılar ve ol- mıyacaklar.. biliyoru zi bitmedi. Beni mat ettiğinizi sanmayın... - Ben de söylemekten yorulmadım henüz... “s Genç erkek, odadan çıkınca; içeri, ince uzun boylu, siyah saçlı, solgun yüzlü bir genç kız girdi. Gözleri ağla» maktan kızarmıştı. b boş bıraktığı koltuğa, kendini at Kumral kadın, onun solgun yüzüne, yorgun bakışlı yaşlı gözlerine baktı: — Ne oldun İren? Niçin ağladın? ç kız, hıçkırarak, mendilini göz lerine di Evin genç kadını, onun verine cevap verdi: , © Her davada erkekler haklıdırlar. İşte İren misal. Bütün parasını nişan- lisina verdi. Adam, işlerini yoluna koydu. Mağazası, a paralarile işlek bir Ete gelerek iflâstan kurtuldu. Cebi para tuttu. Ve tabii kızın yaptıklarını unuttu. Şimdi onunla, sade samimi, içli bir kız diki için evlenmekten vaz» geçmiş, nişan yüzüğünü geri istiyormuş. Evet, daima Lek haklı, Hababat kadınların... enç kadının yüzünde öyle ateşli bir isyan ve kin tutuşmuş, sesi öyle alay dolu idi ki; odadakiler güldüler. Kumral kadın, gözleri yaşlı bırakılan kıza uzun uzun bakarak mırıldandı: — Onları sevdiğimiz. koruduğumuz için, elbet ki kabahat bizim. . Ragıp Şev- EL ir kadın kocasını bu i T dikit A akan ami

Bu sayıdan diğer sayfalar: