15 Aralık 1938 Tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 21

15 Aralık 1938 tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 21
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

EO —Mebiek gitmek İstiyorsan git... Fakat beni yalnız bırakmak se- ni üzmiyecek mi? Sen gidersen, ne kadar derin bir yalnızlık içinde kalaca- susuyorum. Fakat artık görüyorsun ya, söylüyorum... Genç kadın, zi bahçe duvarının kenarına otarm , Parmaklıklara sa- rılan yasemin AR beyaz çiçeklerle doluydu. Arada bir esen haf £ rüzgir, çiçeklerin kokusunu alıp, havanın, içi- ne dağıtıyordu. Ortalığa yaz akşamlarının tatlı ka» ranlığı, ağır ağır çöküyer, bahçelerin arkasından görünen denizin pıtıltıları sönüyordu. Genç kadın, yavaşca başını kaldıra- rak, karşısında duran kocasina baktı. Erkeğin sert manalı yüzünde yumuşak bakışlı gözleri nemli gibi görünüyordu. — Niçin böyle dargın gibi bakıyor» sun ?.. kadın, cevap vermedi. Başını eğerek elini çenesine dayadı. Buhçeles rin ağaçları üstünden, büyük gümüş yüzüyle Ay doğuyordu. Biraz sonra dört bir yan rüyalı bir aydınlıkla ışık- landı. *» Sırtında İâciyerd bir tayyör, başında şapka. kolunda pars n merdivenlerini acele ile çık Bir kamarot ona kamarasını gökler” di. Genç kadın, şapkasını çıkardı, da- ğılan saçlarını taramak için küçük ay» nanın karşısında durdu. Yüzü yorgun, iri yeşil gözleri solgun görünüyordu. Alsında iki keder belirmişti. Saçlarını tararken içini çekti. Kocasını, bütün israrlarına rağmen yalniz bira» karak, doğduğu memlekete, ailesinin yanına gidiyordu. Bir yıllık evlilik ha- yatlarında bu ilk ayrılıktı. ekrar güverteye çıktığı vakit vas pur demir almış, iple bağlandığı romor- körün ardı sıra rıhtımdan ayrılıyordu. # çizgisi “is Annesi, babası, kardeşleri, onu bü: yük bir sevinçle karşıladılar. Niçin yal» nız geldiğini sordular. Kocasının işle- ri olduğunu anlattı. Çift atlı bir araba onları, doğduğu eve getirdi. Dadısı gözyaşlarile onu göğsüne bastırdı. Ev hiç değişmemisti. Merdivenlerin hafıf aşınmış muşambaları üstüne, yan pen cereden giren güneş aşıkları vuruyor” du. Geniş sofada herşey yerli yerinde idi. Masanın hi e bakıp bü. yüttüğü begonya saksisi duruyordu. Ateş rergi bir alim ii açmıştı. Dadısı, gülerek bir oda kapısı açtı! 22 Hikâye : AY IŞIĞINDA GÖLGELER Yazan : CAHIT UÇUK o — Senin odan olduğu gibi duru yor Mükhet... Genç kadın, gülümsedi. Beyaz bo- yalı demir karyola masum bir temizlik- le onu bekliyer gibiydi. Duvarlarda çocukluğuna ait resimler asılıydı esinin sesi, onu dalgınlıktan ayırdı : — Çocuğum, soyun dökün de yanı mıza gel... Genç kadın, dadısının müşfik yar. dımile tayyörünü çıkararak bir ev elbi- sesi giydi. Oturma odasında onu bek- liyorlardı. Bir yıllık ayrılık olmamış, eski bi yat yeniden başlamış gibiydi. Uzun uzun konuştular. Babası, kocasının ti- caret işlerile alâkadar; yeni hayatını, evini merak ediyordu. Ortalığa karanlık çökerken, babası pencerelerin perdelerini örttü. Genç kadın, eski bir alışkanlıkla elekirik düğmesini çevirdi. Buna hepsi güldü. Yemekte birer bardak şarap içtiler. Nükhet eskisi gibi neşelenmedi. Kal. binde derin bir sızı vardı. Hep ağla- mak istiyor, bu zaafından utanıyordu: Odasına çekildiği vakit bu sızı kal- binden taşarak, bütün vücudunu sardı. Açık pencereden, ay ışığı ile yıkanan bahçe görünüyordu. Çocukluğu, genç kızlığı o babçede geçmişti. Büyük tu- runç ağacının altındaki tahta sıra, onu çağırıyordu sanki. Yavaşca karyoladan atladı. Terliklerini giyerek çıktı. Sofa ay aşığı ile aydınlıktı. Merdivenleri indi, Bahçede yaprak gölgeleri titreşi- yordu. Tahta sıraya oturdu. Uzaktan bir su şırıltısı, böceklerin ortalığı sa- ran sesleri duyuluyordu. saati on ikiyi çaldı. Genç kadın, titredi, Gözlerinin önüne İstan» bulun eğlence yerleri gelmişti. Ve ko- cası, başıboş dolaşıyordu. Genç kadın, mı düşünceyi başından savmak için uğraştı. Fakat bir türlü yapışkan hissi kendinden uzaklaştıramıyordu. o De rin bir yalnızlık ruhunu sarıyor, bun- dan kurtulmak istedikce büsbütün da» liyordu. Oturduğu sıradan fırladı. Uzun annesi kızının ebrin beyaz geceliğinin sardığı ince vücud, nun gölgesi, bir Ken sembolü gi öoşuyordu. yalnız a genç kadının yüreğine büyü k bir rap veriyordu. Yatağına girince yorganına sarıldı. çinde mesut çocukluk rüyalar, gördüğü örtülerin altında, bir çoçuk kederi ve yalnızlığı ile ağladı. önü sıra beraber meler yaptılar. yıl Görmediği” babceler e eski balik Geceleri sıçrayarak uyanıyor, açıl pencereden ay ışığı ile yıkanan bahçe ye uzun uzun bakıyor, arkada bıraktığı kocasını düşünüyor, ve bazan (çocuk gibi ağlıyordu. Daha geleli üç günl duğu halde, dönmek, kederli ve yalgış bıraktığı kocasının kollarına ğı i yedi n günü hatırladıkca boğulacak gibi oluyordu Dön istediğini ailesine iy olsa, onunla alay edecek e belki de brokoli İ Penceresinin altındaki yaseminler, . ür kiler alıyordu. Ve başka kadınları. enç kadın, yüreğinde keskin bi acı duyarak, yaşlanan gözlerini elleri rttü, — Nükhet ne oluyorsun yavrum. Gen kadın, duyduğu ve şefkat di lu erksk sesinin giri ile ürperdi rini yüzünden çekti. 3 ocası, karşısında halâ ayakta dur yor, ona ba ıyordu. Parlak ay ışığı b yol lara gitmiş gibi biz halin ai Genç kadın, Gn duva > n Frıyarık kalktı, ye çi b hu da kocasına ep uzandı. Ken dini ni kolları arasında buldu. e x Bu bir kaç dakik içinde aptım,.. Ela var, Seni to ek istemiyorum. sevinci yüreğini ısıtmış! daha seni en hiç bir yere gitmeyi DA ” Ortalık ıssızdı. Onları ışığının yere düşürdüğü bei eğlen başka kimse görm onlar da gö örmediler, “Çünkü öleel ç başları biribirine yaklaşmıştı.

Bu sayıdan diğer sayfalar: