1 Şubat 1939 Tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 13

1 Şubat 1939 tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

A SLER kişedeki iyor, bir diyordu. , al bile- rası sem- at o ne tsan de: serpsen Herkes ız önlük- alye bu: . EL oğlu ır, akşam sandalye değilsiniz çi seyret nyası gel iyor, baş an in cin İye bulu: eya bulk ? ile tuhaflıklar — Aması, uçlanırsın . — Patakoz ne demek ? çeyrek, çeyrek, beş maması, bir patakoz — Pe kkk e sandalyeyi, . çeyreği Çocuk biraz sonra elinde açılır e panır, bir demir sandalye gelâi; çey reği aldı, gitti ve ben dikkat ettim ki bu bahcede iki kârlı şey vardır: Biri kişede bilet satmak, diğeri içeride is- kemle, Bana sandalye getiren çocuk aşağı yukarı ayni şekilde daha yüz kişiye sandalye verdi. Açılır kapanır iskemleleri gündüzden salaşın iç tara- fındaki boşluğa istifliyen oçocuğun, Balatlı vatandaşların kurnazlığını bile Perde açılmış, sahnenin içi de gö- zükmüştü. Traşı uzamış, gözlüklü, genç mi ihtiyarmı olduğu fark edilmi- yen, caketinin yakası kalkık, kasketli, apaş kılıklı birisi, sesini akordu bo- curcunaya uydurarak avaz avaz bağırmağa başladı : “—Bu bekârliktan bıktım usandım, Metreslerimden hiç zevk almadı Şimdi var bir arzum, evlenmektir kararım, Fakat münasip bir kadın nerden bulayım, Tuhaf mimikler, garip jestlerle, öy- yapıyordu ki obahçeyi dolduran, sayısı da bini aşan halk gülmekten kırılıyordu. Sahnenin sol idi, O da sesini muzikaya uydurdu: dada yetiş aman Allahım! Sahipsiz, sefil sokakta kaldım ! Şimdi var bir arzum evlenmektir kararım. Fakat münasip bir koca nerden bulayım, Bu esnada erkek, kadını gördü. Se- viniyordu. “— İşte bir kadın pek minimini ! MR ki Dek: sever mi beni?» Kadın keği görmüştü, onunda ağzı e varmıştı : “— Kademi varmış dostlar bu yerin, Kısmetim çıktı, aman ne şirin Derhal anlaştılar, erkek: “Ah, Bayan, bana verir misin elini?,, Diye yalvardı, kadın d *—Al elimi, hem kalbimi, s sensin sahibil,, Kurban olayım, gözle kaşına. Darısı bekârların başına...,, İşte kavuştum ben çağırma ! Allahı çıkardı seni karşıma Perde kapanmış, duettocular içeri çekilmişlerdi, fakat bahçe alkıştan inli- gürültünün arasında tası gibi kalıyordu. Perde yine açıldı, yine aynı kadın: la erkek çıktılar, daha bir dakika ev- vel bu sahnede biribirlerine ayılıp ba- yılarak birleşen çift kavgaya başla- mışlardı, erkek muzikaya uyarak edir karı senin zorun, Gece gündüz öter borun!.., Diye bağrıyor, kadın: “— Nedir koca senin zorun ? Gece gündüz durmaz kolun!..,, Diye dayaktan şikâyet ediyordu. Onların sahnedeki bu kavgasını geride bahçe sahibi olduğu anlaşılan adamla kumpanyanın reisi olduğu sanılan bi- risi arasında başlıyan sunturlu kavga yarıda bıraktı : — Bin sandalye var dediniz, do- kuz yüz bilet sattık, halk ayakta kaldı. — Siz bilet satışında hile yapmışsı- nIz,. sivrisinek vızıl- — Hayır siz — İnmi tiyatra- ya gizlice, adam — Halt rey ie Dü — Haltı sen ediyorsun .. Ayaktakiler kapacak diye kimse sandalyesinden kıpırdamıyor, muzika- yı da, duettocuları da susturan bu kav- gacıların yanına kimse sokulmiyordu. Bereket dışarıdan bir polisle bir bek çi yetişti, sille tokat biribirlerine gir- miş olan iki kavgacıyı ayırdılar Ben kavgayı seyrederken beri ta- rafta duet bitmiş, oyun başlamıştı. Fa- kat çocuk ağlamasından, bardak şıkir- amasından, nargile tokurtusundan sahnede söylenenleri anlamak mümkün olamıyordu. Yalnız komiğin, efendisi- nin kızına verdiği; Varma yiğitin gencine, Her gün gönlün incine.. Var yiğitin kartına Çık kalbinin tahtına|,, Nasihatini duyabildim ve sandalye- mi yeniden kiralaması için kahveci çırağına e ederek bu sözde ti- yatrodan çiktım

Bu sayıdan diğer sayfalar: