25 Mayıs 1930 Tarihli Yarın Gazetesi Sayfa 4

25 Mayıs 1930 tarihli Yarın Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

25 Mayit — MEKTUPLAR Yazan : Hasan İlkami 1 |—Büyük kadından genç kıza mektup : — | * .. Sevgili Pervin! Son aldığım — mektubunda, sevdiğin bir genç ile yakında nişanlanacağını yazıyor ve ben- den izdivaç hakkındaki fikirle- | rimMi sörüyorsun.. Nişanın için | seni tâbrik eder ve saadetler dilerim kızım ! »« Bana bundan yirmi sene evvel nasıl evlendiğimi ve aile hayatı ile izdivaç hakkındaki | fikirlerimi sorma yavrucuğum! dünün kadınlarından nasıl bir fikir alabilirsin Pervin! Bu bir vodvil bir trajedi, belki de bir opera komiktir! O zamanlar evlenme- nin genç kızlar üzerinde husule getirdiği tesirler bilsen ne garip ne tuhaf tesirlerdi. Bunun en saadetli gününü gelinlik günü | en şüpheli merak veren gecesini de zifaf gecesi teşkil ederdi. Da- kikaları tatlı bir heyecan içinde duyulmadan geçen bu 24 saat henüz ilk evlenme çagını idrak eden bir genç kız için ne sevinç- libir gün ne bahtıyarlık teşkil ederdi. Ya o dokuma perdelerle kapa- nan kupa arabasından damat evine geçmeler koltukta merdivenden Eçıkmalar yaldız suyuna batırılmış para serpmeleri “ allah nazardan hem gözden saklasın, maşallah kızıma . ! ,, sesleri .. Yüz gö- rümlüğü, paça günü, Al gaz boyamasına sarılan gelin yemişi ' yenge öğütleri . . Gizli fısıltılar, açılan kapılar . . Ve bütün bu | merasim .. Aile hayatına yeni adım atan bir genç kızın mu- hayyelesinde ne esrarli bir husu- siyetle yaşardı , . ! Kına gecelerininde aşrı bir zevki vardı .. O genç kizlar için, zevcin tahayyül edilen pe- | ri masallarındaki genç şehzade- ye benzemesi ve; .» Kâltip, benim; ben kâti- bin .. El ne karışır !? * * Kâtibime kolalı da göm- ** Ne güzel yaraşır . . Diye övünülecek bir “kalem efendisi; olması hemen büyük bir baht ve talih eseri sayılırdı. Eski düğünlerde birde “uğurdur! , diye gelinden tel koparılır.. ve | çocuklara takilırdı.. bir an'ana hükmüne geçen bu adet ne iti- yada göre; güya o, tel parçası cocuğun başına, yakasına takı- lirsa onunda düğünler dernekler göreceğine — delâlet ederdi.. vakitler, yaşının — ilerlemesine rağmen kısmeti! çıkmıyan genç kızlarada takılan bu. gelin teli adeti bu itikat hastalığı idi.. biz gelin olduğumuz zaman — utancı- mızdan, az biri yüzümüze dik- katlimi bakıyor endişesi ile gözü- müzü kaldırmazdık!, Görücüye çıktığımız vakit utanarak çıkar.. validelerimizin ibram ve israrına hiddetlenir.. Ağlar dık.. İlle hiç unutmam. Daha dünkü gibi hatı- rımdadır.. Genç kızlığımda.. Bir gün bana, tavsiye üzerine - bir kaç hamm; görücü gelmişlerdi. Validem beni' çağırdı ve; haydi kızım! dedi. Yeni - elbiselerini giyin; — saçını.. Başını — topla.. düzelt!, Kendine bir az çeki, | | | | | j | | | ça karça sürerek bir | Denilirdi. Damat düzen ver! kabilse azacık podra- da sür.. Gerçi gözlerin güzeldir amma.. Kirpiklerin bir az seyrek Sürmede çeksen fena olmaz .. Kendi elinle, bir de kahve pişirde getir bakayım.. Göreyim seni haydi kızım.. Beni misafirlerin yanında mahçüp etmel, Ben validemin bir sözleri Üzerine işi anlamış ve çıkma- mak için.. ağlayıp sızlamıştım.. | Nihayet validem israr etti.. Ben de görücülerin bir an evvel çe- kilip gitmeleri için gözlerime verdim sürmeyi.. verdim — sür- meyi.. Sim siyah boyadım ve aynaya baktım.. yanaklarımda allık ile düzgün ve podrayı par- acaiplik, bir biçimsizlik verdim.. Kaşları- mı rastık ile Japon kızları gibi yokarı doğru çektikten sonra tatsız bir kahve pişirdim ve iki tarafıma topal, yahut aksak imi- şim gibi sallana sallana görücü- lerin yanına gittim.. Kahveyi ellerine verir vermez.. tepsiyi | masanın üzerine bırakıp dışarı kaçtım.. Odama giderek yastığın üzerine kapandım ,. Yaptığım oyuna kendi' kendime güldüm.. Ben zannediyordum ki bötün bu hallere karşı görücü hanımlar sonra gene gelip söz keseceklerini | söyliyerek gidezekler ve uzun boylu, kumral saçlı, badem gözlü, keman kaş! lık etinde, penbe beyaz ve hokka ağızlı muhayyel gelinlerini aramak üzere diger | kısmet! kapılarına müracaat ede- ceklerdi.. Lakin mes'ele böyle olmamıştı.. Âksi tesadüf bu ya!. Görücü hanımlar nedense beni | begenerek memnun kalmışlar ve validem ile söz kesivermişlerdi.. | validem, benim reyimi bile sormağa lüzüum görmedi.. Çünkü bizim zamanımızda | evlenmek arzusuna bakılmazdı.. Kızı kendine bırakırsan ya da- vuülcuya varır. Ya zurnacıye!.. ile ömrünün nihayetine kadar yaşayacak olan genç kızın sözüne, fikrine, gön- lüne ehemmiyet verilmez ve ni- kâh kararı erkek tarafının ailesi ile kızın ebeveyni arasında ka- rarlaştırılır.. O zavallı kızcağızda satılık bir ticaret matahı veya bir cariye gibi, hakkında veri- len karara kör körüne itaate mecbur tutulurdu.. Valide pe- | derime açmış pederimde muvafık görünce nikâh olup bitmişti..! Biz işte böyle gördük.. Böyle geçirdik.. Ve böyle yaşadık... O vakit görücülerin karşısında ayak üstüne atıp bülbüller gibi şakıyan tazeler ile yukarı öyle bir çıkışlar yardıki görmeğe seza idi. Gelin ile güvey yukarı çıktıktan sonra odaya kapanırlar dı.. Ve seyircilerin beklemeden dizlerine ağrı gelirdi.- “Ah yay- rum zamane kızları ne olacak!., derlerdi.. İlk zevcim ile işte böyle dü- ğün yapmış, evlenmiştik. O va- kitler çaya, davete gidilmez.. Komşularla dedi kodu yapmağa gidilirdi.. © gelmiş; beni evde bulama- mış; hizmetçimiz, aşçımız da ol- madığından kapıda kalmış; dö- nup hiddetle kahveye gitti. Ben komşudan avdetle bir az erkân Poliste CN ARALI K, Kaza mı? Gene Sultan mahallesinde bir kadın vuruldu Evvelki gün Karagümrükte, bir kadın; tabanca kurşunile ölmüştür. — Karagümrük — polis merkezinin verdiği rapora göre hadise bir kaza eseridir. Kara- gümrüğün Sultan mahalesinde oturan bahçıvan Arslanın amca çocuğu hacı Cemal; tabancasını karıştırırken silâh Aateş almış, çıkan kurşun Arslanın zevcesi Kâmile hanımı sağ böğründen yaralamıştır. Kurşun kadının sol bögründen çıkmış ve derhal ölümüne sebep olmuşlur. Tahkikata müddeiumumi Hik- met bey Vaz'iyet etmiştir. Bu fı— Hakiki metinler;'—neirediyoruz | Haydar RifatB.in Sadet ; tin Ferit B.ye cevapları!| | | | | hadisede bir kast ve bir cina- | yet olup olmadığı tahkik edile- ! cektir. Heci Cemal tabancası alınmıştır. Odada ne işi var ? Avram isminde biri kendisile aynı evde oturan ahçı Hazaro- sun odasına girmek istemiş, bu yüzden Aaralarında kavga çık- mıştır. 16 yaşında bir genç olan Hazarosun; zorla odasına giren 86 yaşındaki Çörekçi Avramı kafasına rakı şişesi atarak yara- lamıştır. Kumkapı polis merkezi tah- kikat yapmaktadır, Ani bir ölüm Mekkeli Ahmet Abidin is- yakalanmış, Benim davam doğrudur ve yolun” dadır. Yakın bir atide bu görülür!4 14.— Ben hakaret davası açmamişım da söyme davası aç- mışım. Her ikisini de açtım ve her ikisi hakkında kanunun hük- mü bu davalarımın adliye vekili- nin benim aleyhime açtığı dava ile birlikte hükmolunması mer- kezinde dir. Birlikte hükmolu- nacaktır. Bunun için de bir mad- de isterlermi (357) inci maddeyi okusanlar. Onun masuniyetti teş- riiyesi ref olunup iki davaya bir- likte hükmolunmak anı gelme- dikçe benim aleyhime onun da- vası da görülemez. Burada mud- del umumi B. yalnız davalarını | tahfif veya iskat fikrile açmış- minde bir şahış : Üsküdarda Bül- | bülderede kalp stektesinden - öl- müştür. Kayık iskelesinde ne olmuş ? Cemal isminde biri; Eyipte kayık iskelesinde polis memur- larına hakaret, hükümeti tah- kir, polisi dövmeğe etmiş, yakalanmış! Cemalin bu işi sarhoşlukla yaptığı anla- şılmaktadır. Bekçi böyle olursa... Koca Mustafapaşada oturan larsa diyor. her ne fikrle açmıs mü birdır. Sadeddin Ferit diyorki: Mahkemei iftira — davamızın B.e cevap unsurlarını | geldi, bunlar soruldu fakat lar bu işleri rüyasında förmeyen şahitlere sorul şte Sadeddin Ferit beyin t buyrulduğundan bahsettiği ©' talar bu suallerdir. ve artık rulmasın diyor. İ Sonra mahkemenin karâfi İzmir-Aydın şimendiferi dirı ; Mıstır Manişenin bir ilam İ edilmemesi hakkındaki malümat' — müracaat ta icraya Mahmut £8 dN Beyin müdafaalerinin ve müdi” — fasstindeki — hakszlığın cesinin — anlaşılmasına ni tufdu.. Her şene dokuüz Londrada oturan bu lngllli'ı.' Nazım beyin maaşına zam 'Ş m' b | | olmadığını ve Hikmet beyin btf olursam olayım kanunun hük- | devletiniz | teşkil eden bilcümle nokatı birer | birer tesbit buyurdu, madde ha- lne girdi, soruldu. Muhterem mahkemeniz benim şahitlerime, benim soracağım süaller yerine tertip buyurdu. Sormak, hatta takattümen sormak hakkım iken İstanbul mahkemesi Ankaradan iş'ar yok diye kanunun emri sarihine rağmen tek bir kelime soramıyacağımı evvelden bildirdi, | beni bir taraf olarak da mah- | Miyi hem aldi teşebbüs | kemeye, kendi almadı. Benden hakkı — olmiyan muhakememe hiçbir fazla müddei umu- hem söz vardı. Benim süallerimi benim yeri- | me muhterem mahkemeniz) ter- tip buyurunca ne oldu? Nazım | beye zam oldumu? Mahmut Esat beğçi Ali ile Pozant; bir çuval | meselesinden kavga — etmişler, birbirlerini yumrukla darp ve cerhetmişlerdir. sedirinin üzerine yaslanmıştım. . Birden sokak kapısı çalındı.. O geldi . . Hiddetten coştu . . Ba- ğırdı, çağırdı . . Sabaha kadar kavgadan ba- şımıza haller geldi.. Bizim kav- galarımızda böyle başlar, böyle geçerdi kızım . . Oakşama eve gelir, bana evden hariçte geçen bir günlük hayatını anlatır . « Bende ona gelen komşuların maceralarını, mahallede olup biten havadisleri, gürülteri, nikâh ve dedikoduları anlatırdım . . Gene bir yaz akşamı o, bah- çe üstündeki odamızda Peücere- yi açmış marul salatasile hazır- ladıgım meze tepsisini önüne almış içiyordu, Ben de onu bir harem dal- kavuğu bir soytarı gibi eylendir- mek için elime utile mızrabı almış, Haydindi hoplada gel- Şalvarını toplada gel! Şarkısını çalıyordum. O buna itiraz etti. Bu şarkıyı kendisini tahkir maksadı ile çaldığımı be- nim kaba bir kadın olduğumu. Artık tahammül edemiyeceğini söyledi. Bende onu bu sözlerinin hakaret olduğunu söyledira. Ni- hayet bu geçimsizlikler tevali etti Ben ailemin yanına giderek ona nikahımızın feshedilmesini B sırf şahsi igbirarına binaen mi dava açtırdı? Hikmet beyin başı taştan taşa vuruldumu? Mahmut Esat B. vaitlerde bulunmak su- retile vazifei memuresinin sui istimal,edermiş öylemi? süalleri bildirdim.. O, ufak tefek sebep- lerden maada, benim ev kadını olmadığımı da söyliyor.. Tahkir ediyordu.. Bunun üzerine nikâh, nafaka davaları açıldı.. Ve neti- cede tabir ayrılmıştık.. Evde ye- mek, bulasık, ortalık süpürme, hatta çamaşır işleri de benim elimded geçer.. Buna rağmen o söyler, ve ban susardım!. Sevğili Pervinciğim! İşte sana istediğin izahatı ve- rebildim zannediyorum.. Dedele- lerimiz;“izdivaç saadet tevlit eder!,, diye bir söz söylemişler.. Evet am- Ma araya mahut çaçaron kaynana- lar ile haminneler.. Keçi boynuzu müteahbitleri.. Eski iksirler ve yeni “orangtan,, aşısından bek- lenen kerametler.. İsterik ispaz- mozları,. Genç hizmetçı kızlar.. Fakır iken yarım düzineyi geçen beşik kolleksiyonu.. Eski bohçacı kadınlar ve yeni bohçacı kadınlar.. Çocuğuu ma- Masını çilingir sofasında unut- turan — ipülalar.. İtiyatlar.. ve elindeki hesap faturası ile her Bün kapı aşındıran terzi, ekme- kci ve bakkal tahsildarları araya girmezlerse!... İşte böyle yavru- cuğum! İmza : Şahende..» | hatta nereye vurulduğu soruldu. Bile cikteki sahidimiz Sandıklıya b#” kim olmuş, mahkeme yanlış İbrabim bey dinlemiş. Şunuf doğrusu filan zattır o, dinlentif diyoruz. Saadettin Ferit bey, "” lüzum var efendim, — ceval veriyor. Bunlar müdafaa değ dir, bunlar cevap değildir. Mahmut Esat Beyin vazif€” sini sui istimallerine misal olâ” rak Basatın tahliyesine müdaht” le ettiğini söyliyoruz. Basatifi arkadaşlarından ne kadar e© ğ çıktığı soruluyor. Sorulacak nok” ta tahliyenin müdahale ile oluf olmadıgıdır.. Diyor ki: Böyle bir taleplefi | varsa kanuni yol vardır. Bir ib” baraname verirler, olur biter. Bif taraftan bizim layihaları 1hbar” name addederler, bizi buralar# getirirler, sonra dönerler, bir ib” barname vermemiz lâzımdır der” — ler. Layıhamızda bu yokmu Fsasen mahkeme kendi karâ” rını kendi bozabilir. mi? v€ ilk istinabeler bu mef” kezde. Yani adliye vekilinin kö” nunsuz, haksız hareketleri vaf” mış — biliyormuşsunuz nelerdir! vazifel memuriyetini sul — isti” — mal etmiş nerelerde? suretind? değilmidir? İşte böyle bir suâl karşısında şahitlerimiz onun yol” Ssuzluklarını — sıralayacaklardı!" Mahkeme yalnız iftirayamı bak!” — yor? (485)inci madde kanunsuf haksız, hareketlerin isbatı I:yîr: kını vermiyormu? bu maddeyi hangi İhîy’ı şerhi ile kasrediyö' lar? filânın kanunsuz hıı-ıkıuj bilen varsa gelsin! demiyorum: Bizi öyle kelime eyunlarına getir” meyeceklerini çok mükerrer bâ” diselerle bilirler. Filân Filân ve filân Mahmut Esat Bin yolşuzluklarına, kanı” nu çiynediklerine, Adliye dair€” lerine - tasallut — teşebbüslerind? bulunduğuna, vazife ve mevkil” ni sul istimal ettiğine şahil diyoruz, bunu müddei umi duymiyormu ? İstanbulda ç del umumi İsmail Sıtkı B. efef” diyi istinabe — varakasınd” Adliye vekilinin meselâ kantf” suz hareketlerine dair vazii ni sui istimaline dair mutlak sual olmayıp mücerret ceza heyetinden iki zatı temyi” ze terfi etmek suretile u"b:' vaitlerine atfen terfi ve vadile sui istimalde suüretinde maksur bir süal % dan varit görmemişi! =ıımlye gelince ıınd.go'm"' mide esasen böyle bir hak yoktU”

Bu sayıdan diğer sayfalar: