20 Haziran 1930 Tarihli Yarın Gazetesi Sayfa 3

20 Haziran 1930 tarihli Yarın Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Bugünden Yarına soraRAR AAA ĞAA Kapatılan Hadise VE Feci bir hadise Bir müddetten beri şehrimiz- de haftada bir defa intişar et- mekte olan “Hadise, gazetesi dün vilâyetin bir emrile kapatıl- Mıştır... * “Hadise,, bir ilim, sanat ve edebiyat gazetesiydi. Bu ilim, sapat ve edebiyat gazetesinin kapatılmasına sebep, imtiyazının ; edebi ve içtimai olmasına rağmen siyasi makale- ler imiş... * Farzedelim ki hakikaten, Ha- dise gazetesi aldığı —imtiyazın cinsi ve nevi hilâfına siyasi ma- kaleler neşretmiş olsun. Bu işin türeti halli gayet basittir. Mat- buat kanununun maddei mah- tusunda serahat vardır.. İmtiyazları edebi filan olduğu halde siyasi yazılar yazan ga- Zete ve mecmualardan 25 lira ceza alınır, lira depozito Yatırılması talep edilir. Demek oluyorki. Hadise ga- zetesinden 25 lira ceza almak ve 200 lira kadar mı ne depozit. talep etmek lâzım gelirdi.. Hal- yazması 200 Halbuki Vilâyetin — emriyle gazete kapatılıyor.. Polisler mat- baa matbaa dolaşarak topluyorlar... Şimdi soruyoruz : Halk - fir- kasına mensup olmıyan gazete- ciler , neşriyatlarında, miyar, mihenk olarak kanunu mu ala- caklardır. yoksa Vali bey efen- diyi mi ?... * Hadise gazetesini okuduk... Birinci — nüshasında, — siyasetle alâkası filan katiyen olmıyan bir başmakale, hikâyeler ede- biyat tenkitleri ve bir anket var.. İkinci nüshada keza bir başma- kale, bikâyeler ve anket.. İktaci nüshadaki başmakale “tehyici efkâr,dan bahsediyor. Ve bu mefhumun ilmi bir surette tahliline girişiyor.. Kanundaki “tehyici efkâr, maddasinden bir ilim gazetesi pekâlâ bahsedebilir. Bu kanun maddesini tahlil * etmek ilmin salâhiyeti dahilin- dedir.. Belki siyasi makaleden kasıt bu yazıdır.. Eğer mesele buysa vali beye- fendi verdiği kapatma emrinde yanılmıştır, yaşadığımız beyin her mıllıuul.*blnin! yali beyin —Tefı'ik:ı No : 55 [ Ankarada lerini otelde, güneş görmiyen duvarları örümcekli odada yatak Üzerine uzanarak - sinirlerini din- Tendirmekle geçiriyordu. Sabah- ları mahkemeye oğruyor, avu- katını görüyor, arkasından otele çekiliyordu. Bir gün Sami beyi uzaktan ti- caret mahkemesi koridorunda görmüş, işini bırakarak kaçmıştı. Sokakta tanıdık birine tesadüf ederse dürüp Konüşmak ve selâm vermek — mecburiyetinde | kalmamak için yolunu değişti- riyordu. Feridun bu gün çok yorulmuş- | tu. Mahkemeye uğramış, başkâ- tibe bir dosya aratabilmek için * asırda | gezineee'r $ $ Olüm! 1 yüzbaşı ve 1 amele can verdi Dün biri Üsküdarda, diğeri Eyupta 2 ölüm v 1 olmuştur. Üsküdarda Boyacı sokağında ! oturan yüzbaşı mütekaidi Mur- tafa.efendi evine giderken düş- | müş vefat etmiştir. Zabıta tabibi muayene etmiş kâlp hastalığından öldüğü anla- şılmıştır. İkinci vaka şudur : Eyupta Fes- bane fabrikasında amele Recep efendi kâlp sektesinden vefat etmiş, muayene edilerek defnine ruhsat verilmiştir. | 3arem | Emanette barem tatbikatına ağustos “1, de başlanacaktır. —a Müzedeki sarnıç açılıyor Askeri müzedeki sarnıç haf- riyatı ilerlemektedir. Sarnıç kü- şat edilince 10 kuruş duhuliye ile ve sandalla gezilebilecektir. 'Tevfik Kâmil bey gelmedi Ankaradan dün geleceği şayi olan Tevfik Kâmil bey gelme- miştir. Mumalleyhin daha bir kaç gün bazı işler dolayisile Anka- rada kalacağı anlaşılmaktadır. | ihracat / sonra mevzuu - bahs 'GÜNÜN HABERLE | Düşüyor! | Bu !_(_îm? Stoklar satıldıkça buğday ucuzluyor Buğday fiatlarının ston gün- lerdeki tenezzülü esbabı hakkın- da dün Ticaret ve Zahire bor- sasından tahkikatta bulunduk. Bu hususta Borsa kâtibi umu- misi Nizamettin bey bir muhar- ririmize şunları söylemiştir : — Tüccar mevsim sonu mü- nasibetile geçen seneden elinde kalma stokları satmak, elinden çıkartmak istemektedir. ve bu yüzden fiatlar düşmektedir. Mumaileyh bu — sene harice yapıp yapmayacağımız hakkındaki süale cevabende : — Bu ancak yeni rekolteden olunabilir, demiştir. Fransanın Tahran ataşesi şehrimizde Fransanın Tahran ataşe ko- mersiyali M. (Vernadsa)dün şeh- rimize gelmiş ve Kontinantal o- teline inmiştir. Muhtelit mübadele komisyonu baş kâtibi M. “Vurfain, dün 15 gün mezüniyetle Cenevreye gitmiştir. Mumaileyhi Nebil bey, M. En. derson ve bazı zevat teşyi et- mişlerdir. ——— A selâhiyetleri mefhumu da içtima- iyatın hududu dahilindedir. Yok eğer siyasi makaleden | kast bu değilde Halk fırkasının | cemiyetlere müdahele etmeğe hakkı var mıdır? ismi — altında İ açılan anket ise. Ne diyelim, bir | fırkanın halk ve san'at birlikle- rine müdahalesi meselesi de, ilmi, içtimaiyat ilmini alâkadar mezse neyi eder acaba? Bir fırkanın cemiyetlere birlik- | lere müdahalesinden — çıkacak | mazarratların içtimal veçhesi ! yasi — veçhesinden çok — daha | küuvvetlidir. | Netekim kanundaki sarahite | rağmen, kanunun maddesini tat- | bik etmeyipte, sellemehüsselâim bir gazetenin seddi de - içtiral bir meseledir. Kanunların tatbk edilememesi — içtimai felâketlır doğurur... * | Tevfik Fikret isminde bir şar | yardı. Bu şairin bir mısram | 20 Haziran 1980 -| | u &- | * bir macera SK SN M GÖM D LAR AY Yazan : AY HAN saatlerce ayakta durmuş, mah- kemeden arğın ve bezgin banka- ya giderek amcasının hesabı ca- | risine ait bir liste çıkratmış, âsabı berbat olmuştu. Mahkeme- deki füzulı ıqı"er, banka me. murlarının titizlik getiren ince nezaketleri — sinirlerine dokun- muştu. Her gün, aynı Müamele, aynı adamlara dert anlatmak mecburiyeti ve nihayet asabi- yetten uykusuz geçen bir gece., Ve bu hep böyle tevali edip gidiyordu. Meclis Fönünden geçerken, yüksek duvarları Üstünde ruz- gârdan yaprakları hışıldayıp kı- pırdaşan belediye bahçesini gör- j (iııelemlıîn i_mllyuı siyasidir amma edebiyattan bahsedebiliriz) hatırladım : Kanun diye kanun diye kanun - tepelendi !! Güzel, edebi bir mısra olan | bu satır, galiba böyledir. Vezin- de hâtâ filân ettiysek, Fikretin vereseleri edebi miraslarını tah- rif ettik diye bizi dava edebilir- ler... Bu edebiyat sahasına ait bir meseledir... * Vâli beyefendi Matbuat ka- | nununu bir daha gözden geçire!: Cümhuriyet devrinde Tevfik Fik- retin eserlerini bir kerre daha hatırlamaktan ve siyasi bir - gaze- teyi edebiyatla uğraşmaktar kur- tarır inşallah !.. * *Hadise,yi kapatmak — için kanunsuz hadiseler çıkarmıya- hım efendiler. * & müştü. Hava çok sıcaktı. Güneş kayna bir kazan gibi şehrin üzerine basmış, hararet püfkü- rüyordu. Feridun sıcakta bunalmıştı. Gömleği terden sırtına yapışmış vücudu ılık yapışkan ve yağlı bir su banyosu içinde imiş gibi izaç eden bir sıkıntı veriyordu. Belediye bahçesinde hisar üze- rinden yapılan bir ruzgâr akıntı- sı, sıcaktan yaprakları kavrulan ağaçların dallarını esnetiyordu. Oraya gidip bir köşeye çekilerek biraz serinlemek her yorgun adamın arzu edeceği bir şeydi. Bahçenin müntebasındaki yüksek | Meçhu-l' bir adam kendini denize attı! Dün Ücsküdardan Beşikta hareket eden şirketi hayriye va- purundan hüviyeti meçhul bir şahis kendini denize atmış,suların ceryanına kapılarak bugulmuştur. Vapur derhal durdurularak de- Enizde taharriyat yapılmış isede, hiç bir eser bulunmamıştır. | Do n ’ Bir katil dabası | — Bir müddet evvel | da birini katletmişti. Muhakeme neticesinde İsmail beş sene hapse mahküm "edilmiş ve Karar temyiz edilmişti. Dün tekrar muhakeme cereyan etmiş- tir. Makamı iddia İsmaile evvel- ce verilen beş senenin on beş seneye iblâğını istemiştir. Hük- mün tebliği başka bir güne talik edilmiştir. | | | Yeni ilk mektepler yapı- hyor Bu sene İstanbul ilk mektep- lerinden 3000 talebe mezun ol- muştur. Vilâyet mekteplere vu- ku bulan fazla rağbet ve teha- cümü nazarı dikkate alarak bu sene yeni 53 ilk mektep inşa et- tirmektedir. İnşaatın hitamından — sonra ilk tahsilin mecburiyeti hakkın- daki kanunun tatbikına geçilecek ve mahallelerde ilk tahsil çağın- | da okumamış çocuk bırakılmıya- l caktır. Defterdarlıkdaki mesele | Maliye müfetişi Nazım Ragıp | bey defterdarlıkta ki tahkikata devam etmektedir. Verilen malümata fuzuli sarfiyattan maada sahte senetler de Bunların mesullerinin çalışılmaktadır. nazaran bazı tesbitine Emanette bir aylık bütçe Cemiyeti belediye; emanetin yalnız temmuz ayı içinde mu- | vakkat bir bütçe ihzar başlamıştır. etmeğe Feridun bastonuna dayanarak | lıyorlardı. İsmall | isminde bir şahıs Cemal namın- | | tabibi bulunmuştür . ! âî Olur _şîywmi? Tramvaydan dü- şüp dili tutulan bir çocuk l Karakolda 80 saat hapis- mi edilmiş ? Dün matbaamıza şu garip vak'a birdirilmiştir. Şikâyet eden zat Yeni kapı Basmacılar Ali efendidir : — “Kardaşım Mahmut hazi- ranın idüncü günü saat altı rad- delerinde Şişliden tramvaya bi nerek Taksime gitmekte idi. Aynı ğün akşami avdet etmeyin- ce ertesi günü kardaşımı aradım, Nihayet akşam saat 6 buçukta Pangaltı Polis merkezi boduru- maballesinde | munda kafası gözü yaralar içeri- sinde, bihuş, dili tutulmuş ve ko nuşamaz bir vaziyette buldum. Polisten kardaşımın vaziye- | tini öğrenmek istediğim zaman | dediler ki 24 saat evvel birade- rim tramvaydan düşmüş ve bu- | nun için Merkeze getirilmiş. | Bunu bir an için kabul ede- | lim. Ancak kardaşım aynı Mer- kezde 24 saat kalıyor ve bu vaziyet dahilinde bir polis ve ne de hariçten bir doktor tarafından muayene et- tirilmiyor. Kardaşımın üstünde | hüviyyetini gösterecek vesalk ol | duğu halde bizlere malümat ve- rilmiyor! Nihayet bu vaziyet dahilinde | hariçten bir Doktor bularak kar- deşimin vaziyeti tehlikeli oldu- ğunu anlayarak Beyoğlu Zükür hastahanesine kaldırmağa mec- bur oldum. Ve işte polis vak'adan 30 saat sonra polis tabibini haberdar ederek hastaneye gönderip rapor | tanzim olunuyor. Ölüm derecesinde bulunan kardeşim vak'anın — akabinde lâzım gelen tedaviyi görmüş ol- saydı tabiidirki bu vaziyete düş- mezdi. Esasen kardeşim konuşamı- yacak derecede kendisine malik | almadığından hakikaten tram- vaydan sukut neticesi olduğunu anlıyamadık. Yalnız tramvay ka- zasına maruz kalan bir vatan- daşın merkezde bir cani gibi 26 saat hapis edildiğine taaccüp etmekteyiz. Bu vak'a hakkında tahkikat yapılması — için müddeiumumilik makamının nazarı dikkatini celp ederiz. Yeni kapı basmacılar mahalle- sinde numara 6-11 Ali Daha uzaklarda, çıp- ne bahçeye girdi. Ve büyük yaprak- | lak tepeler güneş altında kavrulup lar, — sarmaşıklarla edenlerin gölgeleri kararıyordu. Bol sulanmaktan kuvvet ala- rak gür bir kudretle fışkıran taze çimler ve çiçekli tarhların arala- I rından dolanarak ta nihayetlere gitti. Orada set kenarında zaif | ve yaprakları solgun bir agaç wardı ki sağdaki büyük kameriye- nin gölgesine sığınmıştı. O ince vücutlu ağacın altına oturdu sır- tını bagçeye verdi. Soguk bir limo- nata ısmarladı. Buradan istasyon görünüyor, ilerdeki fabrikalara dogru zincirlenerak dalgalanıp ka- set üzerinde koytuca bir ağaç 'Byan dekovillerin arkalarına beyaz gölgesinde oturarak başını açmak | duman köpükleri savurarak tarla 'e saçlariyle sırtını esinti —M_ş arına vermek ne eyi olacaktı ı Yir saat sonra güneşin kızgınlığı ! « ilerde Pulatlı sırtlarında eriyip veğılacaktı. içlerinde kızaklandıkları seçiliyor- du. Fabrikaların çinko bacaların- dan siyah dumanlar fışkırıyor ve bir kaç yüz metre yukarda | gacaktan uyuşarak bulutlaşıp ka- | asını tırmalıyan koytulaşan | kurumuş meralara benziyorlardi kameriyler içinde tek tük istirahat: Güneş Ankara önündeki ovayı sıyırarak o sırtlar üzerine çeki- liyordu: Akşam oluyordu, Millet bahçesinde gürültülü bir şaz alemi başlamıştı. Genç adamın sami- saz - vazıltıları sinirlerini geriyordu.. Şen insanlarla olgun vücutlu dilber kadınlar masalara halka- lanıyorlar narin kızlarla genç deliknnl.inr. kol kola tarhlar ara- sında dolaşıyorlardı. Annelerinin ellerinden kurtulan iri gözlü ay yüzlü bebeler avuçladıkları kum- ları sağa sola savururken cürmü meşhut halinde yakalanıp şel- katli azarlara maruz kalıyorlar- di. Feridun dalgındı. Arkası bah- çeye dönük olduğu için gelip (Devamı var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: