20 Haziran 1930 Tarihli Yarın Gazetesi Sayfa 4

20 Haziran 1930 tarihli Yarın Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Urla cinayeti muhakemesinde YEKUPARD AAA AM T AA G KUUK U l 2 Cani | ne j | Şahitleri halâ tethiş ve — rmcrake— Puîo“ln Mithot gee D Hemârelerini 21 ğ Bitti... Her ş Muhariıri Aybun eyler bitti... Amiral İskenderiyeyi to- pa tutuyı ormuş ! vereni geeeee— — Hariciye nazırı:- Aman! kulunuz şi- mdi ne yapayım? Efendimizin huzu- runa nasıl çıkabilirim? diye oda ; içinde dolaşıyordu Harlciye nazırı Sait paşa, Sefire veda etti. Rıhtımda bek- liyen istimbota gitti. Sefirin te- ğrafını yanındaki yaverlerden birine verdi: — Bey efendi oğlum, bu telğrafı şimdi çektiriniz. Dakika tehiri maszallahutaala şiddetle mesuliyeti daldir. dedi. kendisi istimbottaki kamaraya girdi. Yaver telğrafı Trabya telğraf- hanesine götürdü. — Memurlara hemen İskenderiyeye çekmelerini söyledi. Kendisi de istimbotta bek: liyen Hariciye nazırının yanına döndü. İstimbot Beşiktaşa yollan- dı. İskeleye geldikleri zaman, vakit epeyce ilerlemişti. Hariciye nazırı Sait paşa ile yaverler, iskelede bekliyen saray arabasına — bindiler, saraya ye- tiştiler. Esbak Başvekil Sait paşa, kendilerini Lekliyordu. Hariciye nazırını görünce : — İnşallah muvaffak - oldu- nuz, paşa hazretleri. Pek beşuş teşrif buyuruldu. — Sefir cenapları - telgrafı derhal imza ile çakerinize tevdi ettiler. Amirala yazılan telgraf- name, şu saat keşide edilmiş olacaktir. Sait paşa ayakta bek- liyen Başmabeyinci Osman beye dönmüş, gurur içinde : — Bey efendi, işte de“letlü nazır paşa hazretlerinin buyur- duklarını işittiniz, velinimet efen- dimize böylece iblağ buyur manızı rica ederim. Artık ça- ker mahsuslarınca görülecek va- zife ve yapılacak muamele kal- madığı zannındayım. Dadi. Baş mabeyinci Osman bey : — Ârzı malümat edelim. Müsadelerinizi istirham eylerim paşa efendi- miz. Diye, odadan dişarıya fır- lamış, halâ yatmamış olan Sul tan Hamide haber göndermişti. Haremden: — Halvettir, gelsin- ler, iradesi gelmişti. Osman bey padişahın huzu- rüna girer kirmez, ayaklarına kapanmıştı. — Velinimet efendimize tepşire curetyap olurum. İngiliz sefiri İs- kenderiye —limanı pişgâhında lengerendane — bulunan Filü A- miralına telgraf keşide eylemiş- tir efendimiz.. Demişti. Abdül- hamit — Telgrafı Sefirmi çekmiş? — aefir cenapları yazmışlar, Hariciye nazırı Pâta kulunuz bil- zat Trabya telgraşhanesinden keşide eylemişler.. — Osman bey, ben telgrafın Amiralın yedine vasıl olacağına kani değilim, lskenderiyede tel- graf tatulmazsa çok eyi.. Abdül- hamit, böyle söylemiş susmuştu. Baş mabeyinci Osman bey bir şey töyleyecek vaziyette değildi. Veşveseli Hünkâr tekrar — etti: — Mesela mühim ve naziktir. Sait paşa bu gece sarayda kalacaktır. Hariciye nazırı da bir yere gitmesin. Kendilerini iğzaz ediniz. Efendimizin misa- firi bulunuyorsunuz, — alessabah huzuru hümayunda müzakere de bulunulacaktır. Deyiniz.. Abdülhamit, ne olur ne olmaz Salt paşayı kaçırmak istemediği zannedilebilirdi. Osman bey Sait paşaların — ikisine de padişahın misafiri olduklarinı tebliğ etti. Sait paşalar tebliğden pek mem- nun olmadılar, Geceyi sarayda lıeçlrınelı mecburiyetinde kaldı- âr. Ertesi sabah, hazıranın otu- zuncu çarşamba sabahı idi. Trab- yadan Yıldız. — telgrafhanesine şeametli bir haber verilmişti. Bu haberde, İngiliz sefirinin çektiği gifreli telgrafın — İskenderiyeye verilemediği bildiriliyordu. Sebe- bide, İngiliz Amiralının daha evvel donanma ile şehir arasın- | daki münasebetleri kesmiş olması | idi. İ Yıldız telgrafhanesi memur- l latı Trabya merkezinin verdiği | haberi Başkâtip Rıza paşaya bildirmişlerdi. Rıza paşa da Baş- mabeyinci Osman beye malümat yarmişti. Bu haber, paedisahı | pek ziyade kızdıracak, küplere bindirecek bir haberdi. Osman bey de, Rıza paşa da, haberi Sul- l tan Hamide arzetmeğe cesaret edemiyorlardı. Rıza paşa : — Efendim, bir defada Sait paşa hazretlerinin mütalealarına | müracaat edelim, Belki bir sw- | reti tesviye bulurlar. Teklifinde | bulundu. Evet işin en kestirme | ve çıkar yolu da bu idi. İ İkiside Sait paşanın bulunduğu odaya |gittiler. Meseleyi çekine- l rekten söylediler. Sait paşa soğuk | kanlılığını metanetini asla kayp | etmemişti. I — Telâş buyurmayınız efendim | Elbet te bir çare düşünülur Evvel emirde Sefir Laord Düfrinin mu- vafakatı alınmış olduğu için Aml- ral kendi başına bir şeyler yap- mış olsa da ehemmiyeti yoktur. Tamiri kabil olur. yalnız mese- leyi efendimize arzda insâk buyur- manazı rica ederim Bir defa telgraf haneye şu cihet dahi sorulsun vası- amerkezi nediyor? İskenderiyede muhasamayı andırır bir hareket oluyor mu imiş? Rıza paşa haz- retleri zatı âlileri burada kalınız Baş mabeyinci bey efendi haz- retleri sarayı hümayun telgraf- hanesinden tahkiki keyfiyet bu- yura bilirler. Dedi. Rıza paşa Sait paşanın tek- Hf üzerine yerinde — kalmıştı Baş mabeyinci Osman bey de Yıldız telgrafanesine gitmiş, me- murlara ; —Çabuk Trabya telgraf mer- yerinden vurdular! İzmirden bildiriliyor: Mehmet ve Şevki isminde iki kardeş feci bir cinayet ika etmişler hemşirelerini 27 yerin- den cerh ve katletmişlerdir. Hadise şu suretle olmuştur: İki kardeş ton zamanlarda hemşirelerinin ahvalindan şüphe- lenerek kendisinin sık sık şehre gelmemesini tenbih etmişler ve; — Sözümüzü tutmazsan seni keseriz. Demişlerdir. Bedriye harrem ağanın bahçesine gitmiş ve ertesi gün buradan oturmak- ta bulunduğu köye avdet etme- ği düşünmüştür. Fakat Şevketle | Mehmet bunu derhal duymuşlar ve gece yarısı Bedriyeyi incir bahçesinde bastırmışlardır. Bed- riye kardeşlerinin ayaklarına ka- panarak. — Yapmayın. Bir daha şeh- re gelmem yazıktır, kardeşini- zim. Diye yalvarmış aglamış, fakat alındiran olmamıştır. katiller bü- | yük bir itidal içinde pıçaklarını | çekerek hemgirelerini feci bir şe- kilde öldürmüşlerdir. Bunu müte- | akip şehre kaçmışlar ve biçak- ları tarlalar arasına fırlatmışlar- dır. Keyfiyetten haberdar olan karakol; — kumandanı Ziya efendi hemen badise mahalline yetişmiş fakat canileri bulamı Ödemişe avdet etmiştir. Bu sıra- da polis de mes'eleden haberdar edilmiş ve Ziya efendi polis me- murlarından Sedat efendi ile ta- harriyata geçerek katilleri kanlı elbiseleriyle beraber yakalamağa muyaffak olmuşlardır. Katiller | cürümlerini tamamiyle itiraf et- mişlerdir. zi vere —e —— — kezini bulunuz. Aradaki vasta- merkezlerinden keyfiyeti tahkik etsinler. İskenderiye de — dilhah — â- liye mu gayir bir hal ve hareket | vaki midir? Diye emirler verdi. Memurlar — Trabya merkezini buldular. Meseleyi — sordular « Trabiye merkezi şu cevabı veri- yordu — Amiral bir kaç saat evvel, şehirle donanma arasındaki irti- batı kat etmiştir. Telğraf İsken- deriye telgrafhanesinde kaldı. Bu itibarla donanmaya teslimi kabil olamamıştır. Çünkü... İngiliz do- nanması İlmanı topa tutuyor... Osman bey bir deli gibl ye- rinden sıçıramış, telğrafhaneder dışarıya fırlamıştı. Aman yarabbi. Şimdi Sultan Hamide ne cevap verecekler, Padişahın karşıtına nasıl çıkabilecekler, ne söyliye- ceklerdi? Osman bey Sait paşalarla Riza panşamn bulundukları odaya girer girmez: — Bitti.. Herşeyler bitti .. Amiral şu saat limanı topa tutu- yormuş.. Diye haykırdı. Sait pata oldugu yerde dona kalmıştı. İşte bu haber, cidden korkunçtu. Hariciye nazırı: — Aman kulunuz şimdi ne yaparım. Efendimizin huzuruna pasıl çıkabilirim? Diyerekten oda içlade dolaşmağa ve saçma sapan söylenmeğe başlamıştı. Başkâtip Rıza paşaya gelince: Onun ağzını bıçaklar açmıyordu, (Dovamı var) buna | rağmen evvelki gün gine şehre | gelmiş ve annesinin israrı üzerine, | ağabeylerine görünmemek için Mu-! tehtit ediyorlar! Mahkemeder şğİı;'imiz doktorlarını da alâkadar edecek bir mesele : (Patagon) öldürür mü ? İzmir Ağırceza mahkemesin- de Urla hâkimi İhsan Ziya B.in katillerinin muhakemesine de- vam edilmiş ve mühim bir celse aktedilmiştir. Geçen — celsede dayaktan sonra hâkimi tedavi eden doktor İsticvap edilmiştir. Doktoran hadiseyi müteakip zerk ettiği (Pantâfon) ismindeki ilâcın hâkim beyin asabi ve cılız bün- yesinde menfi tesir yaptığı Iddlia edilmekte idi. İşte bu mesele için mahke- me doktorlardan mürekkep - bir ehli vakuf celp ederek, mesele- nin fenni cihetlerini tahkik et- | miştir. Doktorlar ilâcın tesiri 12 saat olduğunu, halbuki hakimin 12 gün sonra vefat ettiğini söy- | lemişlerdir. Yalnız doktor Kadri B. ilacın fena tesir ettiğini iddia etmiştir. Morgta ne görülmüş ? Bunun üzerine bu doktor, ilâ- ecm fennen fena tesir etmeye- | ceğini söyleyen doktor Feridun Reis ( doktor Kadri beye ) | Doğru söyliyeceğinize fen ve vic- dan namına yemin veriniz. Doktor Kadri bey namusu ü- zerine yenilâ ettikten sonra şun- ları söyledi. — Dayak hadisesinin ertesi | günü saat 16 te İhsan Ziya beyi evinde ziyazet ettim. Kendisinde tarafında zaman geçtiğinden ta- mam hatırlıyamıyorum felç asarı | gördüm Bilâhara eczaneye git- | | cesi Hatice hanımın şahadetine tim, Eczacı Hilmi beye: — Ben İhsan Ziya beyin va- Ziyetini iyi bulmıyorum dedim. Ortada bir gayıa deveran edi- | yordu. O sabah erkenden döktor Ktmal bey İhsan Ziya beyin evi- nt giderek pantafon zerketmiş. Ben 'Pantofonun zerkedilmesini fene muvafık bulmadım. Reis ( Kadri beye ) — bu vak" adan evel maznunlardan Muhar- tm efendiyi tedavi ettiniz mi? Kadri B. — Muharrem efen- dnin evinde hastası vardı. Onu Bdavi ediyordum. Muharrem e- fendi ensesinde çıban olduğundan hahisle bir tedavi usulü istedi. Kendisine bazı tavsiyelerde bu- lundum. Reis — Ensesinde çıban bu- lunan bir adam sokağa çıkabi- lir mi? Doktor — Tedavi etmek — iz- terse çıkmaz. Fakat çıkmak is- tedikten sonra pek 'Alâ çıkabilir. Doktor Feridi Kadri bey beyanatında, bi veka- yide Pantafon yı sı doğru olmadığını söylüyor. Vakıa bir insanm birdenbire bir dimağ ih- tikanına düçar olduğu ve bunun üzerine damarının çatladiğı va- kidir. Bu halde pantafon yapıl- maz. Fakat İhsan Ziya bey darp tesirile ihtilâca düçar olmuştur. Binaenaleyh —morfin zaruridir. Fen bunu âmirdir. Doktor Kadri B. İhsan Ziya beyde müteehhir bir nezfi dı- ile müvacehe edilmişlerdir. | | maği olduğuna israr etti. Mor- | finin tesiratının fenalığını tekrar- | ladı. |Kadri bey otopsl raporında neticeyi fbilmiyorlar. Otopside, İhsan Ziya | beyde Demoraji asarı görülmüş” | tür. Ağzında maddi tağayyürat | vardı. Alelâde bir nezf olarak kabul edemiyeceğiz. Kadri bey otopsl ameliyesinde — bulunmut olsalardı bu iddinlarını, o zaman etmezlerdi. Doktor Kemal B. — Bu gibi arazın derhal husule gelmesi icap etmez, Araz 6-16 saat arasındâ meydana çıkar. Hâkim beyde araz başlamıştı. Faka kuvvetli değildi. Hadisenin ertesi sabaht erkenden ihsan Ziya beyin uşağı Kâmil geldi, beni uyandırdı: — Hâkim B. fenalaştı, ken- disini bilmiyor, yetişin!.. Dedi. Derhal kâkim beyin evine gittim. Kendisinde şiddetli ihti- | lâcat vardı. Kalbi takviye için fennin emrettiği ilâcı tatbik ettim. | Ve kendisine Pantafon zerkettim. Doktor Feridun B. — Evet | Pantafon kalbi takviye eder. | Kalp ve teneffüs merkezi de ayni telkihiyetten istifade eder. Doktor Kadri B. — Evvelâ | takviye eder, belaete | sevkeder. " Doktor Kemal B. — Morfini tatbik ettikten sonra kalp hali sonra | tabii; ü ha- nesfidimağı neticesi sağ veya sol | ye avdet etmiş ve tabii ha linde hareket etmeğe başlamıştır. Halâ tehdit! Bundan sonra Haşimin zev- müracaat edilmiş şu sözleri söy- lemiştir. Hadise gecesi babamın evine gitmiştim, geç vakıt kardeşim İbrahimle avdet ederken yolda bir dayak sesi ve feryatlar işittik. Acı bir ses: — Öldürüyor, | yandım!.. Diye bağırıyordu. Bu esnada iki şahış sür'atle koşarak önü- müzden geçiyordu. Bunların elb- lerinde — kalın sopalar - vardı. Yüzlerini göremedim. — Fakat bayılmak derecesine gelmiştim. Bunlar ikisi de şişmandı. Bu ew- nada kocam Haşim geldi: — Korkmayın, dedi. Korka- cak ne var!.. Sonra arka sokaklardan evimi- ze avdet ettik., Ertesi günü hâkim beyi döğ- düklerini haber aldık. Ertesi gece evde kocam Haşimle otu- rurken bu mes'ele mevzuu bahı oldu. Haşim bana : — Kaçanlar değirmenci oğlu Mehmet ile Muharram tdi. Baka- hm bu mes'ele ne olacak ? dedi. Değirmenci oğlu Meh- metle Muharrem kocamı bu ha- diseden sonra tehdit etmeğe başladılar : Kimseye bir şey söylemi- yeceksin dediler. Bu adamlar hâlâ bizi rahat birakmıyor vej tehdit ediyorlar. Şahitlerden Heşimin karıst! Nefise hanım da ; — Bir gün kocam bana (Hâ-

Bu sayıdan diğer sayfalar: