27 Haziran 1930 Tarihli Yarın Gazetesi Sayfa 3

27 Haziran 1930 tarihli Yarın Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Bugünden yarına Ahşugazeteler ah.. Karşımda İstanbulun en bü- | yük gazetelerinden birisi duru- yor, Tabii bu gazete de Fırka- nın gazetelerinden biridir. Gazeteye şöyle bir göz gezdi- | relim : Birinci sayfa : Kocaman, nal gibi harflerle bir serlevha : ZA- YIFLATMA MESELESİ. SPOR ERKÂNI NE DİYOR ? SIHHİYE MÜDÜRÜ KEYFİYETİ CÜRÜM TELAKKİ ETMEDİĞİNİ SÖY LÜYOR... Yine birinci sayfa : Yine ko- caman nal gibi harflerle bir ser- levha daha : İNTİKAM MAÇI.. CUMA GÜNÜ MACARLAR FENERLE KARŞILAŞACAK... İkinci sayfa : Zehirli sıtma. endişe edilecek bir şey değil.. Bu serlevhaya ne buyurur- sunuz ? Demek bu kadar insanın hayatına mal olan zehirli sıtma, endişe edilecek bir şey değilmiş. Gene ikinci sayfa. Fakat küçük bir serlevhacık : Aktör Muammer Beyin dayak hadisesi. Gene ikinci serlevha. Gene minicik bir yazı: Katil Ömer dayaktan mı ölmüş? Görüyorsu- nuz ya? Muammer Bey dayak yemişmi yememişmi? Daha mahkemeye çıkmayan bir insan dayaktan hapistanede ölmüş mü, ölmemiş mi? O kadar haizi e- hemmiyet değil .. Amma gü- zellik kıraliçesi zayıflatılabilir, zayıflatılamaz mes'elesi başımız- da en büyük dert .. Üçüncü dördüncü sayfalarda &ene ayaı zihniyetle karle taktim edilen yazılar. —Asıl dertler, okunur okunmaz diziliyor:Havai- yat ise tazık kadar narflerle göze çarptırılıyor . , . * Gazetecilik te bir nevi tica- Tettir. Tüccar nasıl istediği ma- hn reklamını fazla, istediğinin- kini az, hatta hiç şapmazsa, aynı suretle gazeteci de - istediği haberi büyültür, istediğini küçül- tür . İlk görüşte bu fikir doğru gibi görünür amma, işi biraz derinden karıştırırsak — mes'ele başkalaşır. Dektorluk ta bugün bir ne- Vi ticarettir. Yani doktor has- tasına bakar onu tedavi eder ve buna mukabil para alır. Bir nevi alış veriş değilmi? Tabit evet. Fakat doktorun üstünde Mmanifaturacıdan — farklı olarak bir de içtimai mesuliyet vardır. Mesela bir hastadan çağırırlar- sa gitmemezlik edemez. Halbu- ki bir berber isterse tıraş olmak için kendisini evine çağıran müşteriye gidebilir. Sonra bir doktor Tefriim No : 62 biye mal f Ankarada bir macera) Şehirden zülfadıl veya çebeci getirilmezse, bağ kuyusunun ağır suyundan içmek iztırarı varmış. Gülerek; — Bir ayazmacık ta var şura- da. (Fakat onun da suyu ağır Feridun bey. diye mırıldandı Su- zan.Kehya İbrahim ağa, iki gün- de şehirde büyük damacanalar- la eyi su getirirmiş. Handan ya- vaşca fısıldadi — Uyuttum anne.. Ve feridu- na dönerek kızardı: — Çok yâramaz oldu bu gün lerde bağda oynamasını istemi- yorum. Topraklar içinde çocuk yuvarlanmasın diyorum. Olmiyor bir. türlü. — Feridun — sükünetle İdam! | ğâ:ıî.İNüN HABERLERİ| | Sinemaya Tebliğ! —ose— - ! —rtmag e— Baba katilinin |Itilâfın tastiki ko-|Biletli biletsiz kim- | cezası verildi Dün Ağır ceza mahkemesin- | de babasını öldüren Süleymanın | davası neticelendi. Şilenin Manşarlı köyünde sakin imam oğullarından İbra- him ağa karısı vefat edince oğlu Süleymanla birlikte eve 55 ya- pıdnn Şerife hanımı gelirmişler- dir. Fakat pek az zaman sonra |* kadın ev idaresini eline almış, ağayı memnun etmiş. Baba; oğlunun kadına fena muamele etmesine hiddetlenerek oğlunu kovmağa kalkmış. Bu hadise üzerine babasına düşman olmuş. İbrahim ağa Tabakos köyüne gitmek üzre yola çıkı- yor. Oğlu Süleyman ondan evel yolun sık ağaçlı bir yerinde pu- su kuruyor. Tam İbrahim men- zile gelince arkadan hazırladığı balta ile iki darbede babasının kafasını uçurmuş, — cesedi. bir çukur içine atmıştır. Aradan*»2 gün geçtikten sonra mes'ele an- laşılmış cesede, ait bir kaç ke- mik ve şalvar bulunmuştur. Dün beş şahit dinlendi Hey'- eti hâkime bu vahşi baba kati- liein 450nci maddenin birinci ve dördüncü bendine tevfikan idamı ile 86 ncı madde mucibin- ce baltanın musaderesine karar vermi: karşısında kalırsa kalsın tedavi etmeğe mecbur olduğu hastanın tedavisini ihmal edemez. Halbu- ki bir terziye ben: Şuelli llrayı al, sana elbise yaptırmak iste- yen Mehmet efendiye elbise yap- ma dersem-biraz acayip olmak- la beraber - bu teklifimi kabul edip Mehmet efendiye elbise yapmıyabilir. Bunda bir cürüm yoktur. * Doktorlar veremi, sıtmayı, fi- rengiyi ve daha bilmem ne gibi hastalıkları tedavi ederler. Her | gün on binlerce halkın karşısına çıkab gazeteler, içtimal hastalık- larımızı göstermeğe,bunları mey- dana çıkarıp tedavisi yollarını aramağa mecbur değil midirler? Tabiidir ki mecburdurlar. Fa- kat bu öyle bir mecburiyettir ki, | icra vasıtası gene halkın elinde- | dir. Uzun sözün kısası zeteciler ah şu ga: * * olursa olsun, hangi kârlı - teklif misiyona bildirildi Yunan meclisinin mübadele itilâfnamesini — tasdiki — üzerine dün bir muharririmiz Muhtelit mübadele —komisyonunda — baş hhasımız Tevfik Kâmil beyle görüşmüş ve Yunan meclisi tas- dikinin komisyona resmen teb- Hiğ edilip edilmediğini sormuş- tur. Mumaileyh demiştir ki , — Yunan murahhası bize bu- gün meclisin tasdikini tebliğ etti. Bu hükümetin resmen teb- liği demektir. Komisyonun yeni teşkilâtı ne olacağı hakkındaki suale ceva- ben de: — Bu hiç yeni ve mukarrer bir şey yok, bu ko- misyon içtimaında görüşülüp ka- rarlaştırılacaktır, demiştir. Mumaileyh bunden — sonra başlayacak yeni faaliyet devresi ve komisyonun ilk umumi içtimaı hakkında da şunları söylemiştir. — Komisyon bundan sonraki faaliyet itilâfnamenin tatbikine nezareti olacaktır. İlk seansın ne zaman olacnğını reis tayin eder. Bu hususta henüz tekarrür et- miş bir şey yoktur. hususta Tensibi âli Kurbanının dünkü muhakemesi Seyrisefain imparatoru Haş- metlâ birinci Sadullah Hazret- lerinin işletme müdürleri Bürha- nettin bey aleyhine görülmemiş bir şekilde hışma uğrayan ve bir “Tensibi âli!,, İle işinden çıkarılan Ereğli vapuru suvarisi Fahri bey tarafından açılmış olan hakaret dayasına dün ikinci ceza mah- kemesinde devam — edilmiştir. Müddei mevkiinde Fahri bey bulunuyordu. Maznun Bürhanet- tin bey ve dinlenilecek şahitler gelmemişlerdi. Muhakeme maznun ile şahit- lere ihbarname gönderilmesi için 14 temmuza talik edilmiştir. Hicri bey geldi! Maarif vekâleti ilk tedrisat | müdürü muavini Hicri B. şehri- ' mize gelmişti . ler girecek? Defterdarlık'la — sinemacılar mes'elesi bir hayli ilerledi.Kimle- | rin biletsiz. girebileceğini tayin | ve tesbit etmek üzere dün vilâ- | yette bir komisyon toplanmıştır. Komisyona Vali muavini, defter- * dar, polis müdir muavini, mer- etmişlerdir. kanuna nazaran biletsiz gire- | bilecekleri için “ Ancak mutat memurini dır. Bu memurlar kimlerdir, ko- misyon bunu tesbit etmiştir. Me- murini resmiye müdeiumumilik polis, merkez kumandanlığından | ancak vazifedar olanlardır. Bun lar biletsiz. girebileceklerdir. Bunlardan gayri bazan zabi- gösterilen luzum Üzerine girmeleri icabeden memurlara ayıca birer kart verilecektir . Verilecek kartlar şimdiye kadar taca sinemalar tarafıncan veriliyordu. | Badema defterdarlık'ca — tevzi edilecektir. Sonra kanunda girebilecekleri için yalniz mütat zevat tabirini kullanılmıştır. Bu ciheti de Maliye Vekâleti | halletmiş, buna “Mutat memuri ni resmiye, demiştir. Gayri res- | mi zevat olupta şimdiye kadar girmeleri teamül halini ulan ze- vat için de vekâletten sorulmuş- tur. Aldığımız malümata nazaran girmeleri — iltimas edilmiştir. Binaenaleyh gazeteci- ler, kendilerine verilecek olan davetiyelerle her zaman serbestçe girebileceklerdir. e asR— Dispanserler ! gazetecilerin Şehremanetinin yeniden ve- | rem dispanserleri açacağına dair bir takım şayialar vardı, halbuki | emanet yeniden verem dispan- serleri açmıyacaktır. Bu hususta Şehremaneti shhiye işleri mü- , — Şimdilik böyle | dürü bize ; bir niyetimiz yoktur. Zaten yere batanda bir tane var. Sonra ceyipte verem cemiyeti tarafın- dan açılmış bir tane daha var. Belki sonradan açmak ihti- mali vardır. demiştir. 27 Haziran 1930 Yazan : AY HAN dinliyordu. Neyyire hanım, el çantasiyle bavulunu getiriyordu. Genç ndam nezaketle atıldı: Aman zahmet buyurdunuz. Pek mahcubum. Dedi., Diğer eşya- ları da ahçı — kadınla diğer bir hizmetçi kızcağız getiriyordu Neyyire önüne bakarak odıdu; çekildi. ve hep birdi indiler. dablş SD Sami beyle Kâmı ( Kırçehirle Keskin) arasında tesviyel türa- biyesi yapılacak olan büyük bir şose hakkındaki son tekliflerini Nafia vekâletine götürmüşlerdi. Karşılarında rakip guruplar ol- madığı için istedikleri gibi oynı- yabileceklerini ümit ediyorlardı. Münakasai kaimelerini askıdan indirtmeğe bile muvaffak ol- muşlardı. İhalel Çevveliye Sami bey ve şürekâsı namına icra edil- mişti. Onların en büyük arzuları nafla idaresiyle akt edilecek olan otuz iki maddelik mukavelena- meye İstedikleri şartları derç et- tirmekten ibaretti: Son günlerde “Sami bey ve şürekâsı nafia iş- leri türk şirketine, dahil olan Feridun seksen bin lira serma- ye koymuştu. Bu itibarla Kâmi bey devairde dört dolaşıyor, fai- deli işler teminine uğraşıyordu. Şermayeleri kuvvetlenmişti. Kar- şılarındaki ufak tefek pul mü- teahhitlerinin iş yapmaları im- kânı tamamen kalkıyordu. Onlar bir defa küçük serma- yeleri kaçırdiktan ve onların kendilerine karşı birleşmemelerini | ğını sezmişti. temin ettikten sonra meydani boş bulacaklar ve hükümette di- ledikleri şerait dairesinde İş yap- mağa muvaffak olacaklardı. Feridun bu işlerden anlamı- yordu. Fakat kendisini hayata inde ederek eskisi gibi muntazam yaşamaya sevk eden Sami beye karşı derin minnettarlık his edi- yordu. Bu aile yuvasında kendi evi gibi sakin ve müsterih yaşamağa başlamıştı. Pek çok para kazanıyo- rdu. Kâmi beyi Feridunun kuvvetli sermayesini de ele aldıktan son- sa bir sene zarfında re'sülmalin üç mislini kazanacaklarını min etmişti. İhtiyar Sami beyin para ka- zanmak milyoner olmak hırsı, gün geçtikçe müzmin bir maraz balini Aalmıştı. Feridun, Han- danda da ayni ihtırasın varlır Bu çok temiz ve sakin kadının genç kızlık te- te- resmiye , kaydı var- | Tekaüt kanununda Mağdur kızlarımız İnsanlık tarihinden: * Cahil kavimlerden bazıla- rında, bilhassa Araplar İslâmdan evvel kız. çocukları olursa bunu bir felâket addedip o zavallıları diri diri gömerler ,, velhasıl ifna ederlerdi. ( fakat bu kızlardan natılsa sağ kalıp da büyüyenle- rin bilhassa 25 yaşından 45 ya- | şına kadar olanlarının öldürül- mesine teşebbüs edildiği tarihde şimdiye kadar görülmemiştir. ) Yeni tekaüt kanunu mucibin- ce “ 25 yaşından 46 yaşına ka- dar bâkir dul, babasından ma: | alan kızlı tasfiyeye tâ- kaz, kumandan * müavini itirek | Si çe SaRM l l ” bi olduğunu ve binaenaley bun- lara maaş verilmeyeceğini , ait oiduğu makam ilân ediyor. Bu ne demektir? Bir taraftan kadınlara idari | ve siyasi hukuk bahşedilmekte ve kadınlar bunun için yer yer mitingler tertip edip kadınlık | âleminde büyük heyecanlar, bü- | yük bhazırlıklar yapılmakta bu- lunduğu sırada babasından maaş alan 25 yaşından 415 yaşına kadar bâkir ve dul evladın maaştan mah- rum olmasına, en sarih hakkının iskatına sabep nedir? Kız-evlâdın 25 yaşından 45 yaşına kadar bazı güna haklar- dan mahrum edilmesi düsturmnu bulan bu irişilmez zekâ kimindir? Büyük Millet Meclisi azası içinde 25 yaşından 45 yaşina ka- | dar bâkir ve dul kız evlâdı olan kimse yohmu dur? Bu - teklifi kanuniyi kabul ederek - ekse- | riyeti azimesi mihnet içinde | toprak; olan eslâfın üç beş ku- ruş maaş alan zavallı kız evlât- | larını düşünmedilerse kendi öz | kız evlâtlarını da, kendilerinin de bir gün olup kafilei eslâfa iltihak | ederek toprak olacaklarını dü- şünmediler mi? Bu vadide yazacak çok şey yar. Fakat vakit dar. İş çok. Yazmağa da okumağa da yetişil- miyor. Ancak meraklılara ve ibret almak isteyenlere tavsiye ede- riz kt dullar ve' yetimlerin maaş aldıkları; yerleri bir gidip gör- sünler. Belki.. Kor H Muhtelit mahkeme reisi hasta Muhtelit mahkeme reisi hasta olduğu için ne bir dava ve ne de bir karar verilmiyor ve ancak reis iyi olduktan soura toplanıla- caktır. n oğlu lakkilerile, kadınlık zamanın- daki düşünceleri arasındabariz bir ayrılık görüyordu. Feridun bunu, maddi olan, maddi düşünen mühendis Kâmi- nin Handan üzerindeki te'sirine atfediyordu. Handanın eski halinden mu- hafaza edebildiği, güzelliğiyle ev kadınlığı rabıtaları idi, Yine öy- le sessizdi, yine öyle aile muhiti haricinde kalan dedi kodularla meşğul olamıyordu. Evlendikten sonra yüzündeki hutut daha ki- barlaşmış, gözleri, çok ağır başlı bir ev kadını vakariyle donuklaş- mıştı. Feridunla ciddi ve samimi gö- rüıüynl'h'd'- Bir aydan |(beri bir defa yalınız kalmışlardı. Böyle birşeyden ikisi de çekiniyorlardı. Handan Feridunun bulunduğu meclislerde Kâmiye çok hürmet gösteriyor,onun her şeyi ile ala- kadar görüniyordu. (Devamı var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: