27 Haziran 1930 Tarihli Yarın Gazetesi Sayfa 4

27 Haziran 1930 tarihli Yarın Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sahife 4 OK z 21 Abdülhamidin vesvesesi Gdi ICİ'D o1 âiln muhasiri Aybun < yaeeaaerere hafifler gibi olmuştu Yeni başvekıl harıcıye nazırını konfe- ransa sokmuş, bir dalavere çevirmiş.. Bu arada Abdülhamidin ver- veseleri hafifler gibi olmuştu. Fakat Mısır gürültüleri devam edip ğidiyordu. Yeni Sait paşa, Hariciye nazırını kon- feransına sokmuş, bir dalavere çevirmiş, mesul gibi na bile aldırmaya muvaffak ol muştu. Abdülhamid. gelince : O, Mithat paşadan başka bir şey düşünmüyordu. Aradan üç gün geçmişti. muzun dördüncü pazar günü ak- şama doğru Edirneden celbedilen 1800 kişilik piyade alayı ile iki batarya topun Davutpaşa kışla- mna gelmiş olduğu haber alın- mıştı. Serasker kaymakamı “Alya- nak Mustafa paşa,, kendi haberi olmadan Edirneden ansızın bir alay askerin İstanbul kapularına dayanmasından ürkmüş, bizzat atına binerek Davutpaşaya koş- muştu. Alay zabıtanından : —Bu iradel seniye.. Cevabını alınca, etekleri tutulmuştu. Ne oluyordu ? Nevardı? Yoksa asker ansızın lsyan mi etmişti ? Padişah, askerliğe malümat vermeden na- sil asker celp edebilirdi ? Seras- ker kaimmakamı, zabitlerin ya- lan söylediklerine hüküm etmişti. Yatsı vaktına doğru saraya koş- muştu. Başmabeyinci Osman bey kendisini Mustafa paşa ; — Haberiniz var mi beyefen- di hazretleri?. Edirneden bir pi- yade alayı gelmiş. Bizzat tahki- kata gidildikte : Ba iradei veni- ye cevabı alındı. Haki payi merahim ihtivayı hazreti zillullahiye şimdi arz bu- yurunuz. Mezkür alayın şu su- retle hareketinde huda etmesin bir sui niyet âsârı bulunmak ihtimal — dahilindedir - efendirr. Mahut Alemdar bâdisei serkeşa- nesl akıl ve hayale geldikçe yapacağımızı şaşırdık efendimiz. Dedi. Bir çocuk gibi höngür hön- gür ağlamağa başladı. Başmabeyinci Bey Edirne aıkerinin Davutpaşaya gel- digine sevinmişti. Fakat, Seraskere mealümatı olmadığını anlatmak istedi. — Allah! Allah! Vallah efen- dimizin — malümatları — olmasa gerek. Aman paşa hazretleri hemen arz edelim. İcabı ne suret- le irade buyurulursa ona göre hareket edelim. Diyerekten “Al yanak Mustafa,, patâyı baş 11a- beyincilik odasında bıraktı. Ab- dülhamidin huzuruna gitince, —Efendimiz, Edirne askeri gel- miş. Serasker kalmakamı telâşiçinde aşağıda bekliyor. Allah göster- mesin Alemdar hadisesini hatır- ladıkca diyor.. Bu sözler üzerine Sultan Ha- mit kahkaha ile gülmüştü. Fakat Alemdar kelimesi Kızıl Sultanın bütün vesveselerini ayaklandır- Tem- ser- karşılamıştı. ne Osman baş vekil | sorgu altı- | mıştır. Gizlice İstanbula getirttiği alay şunün bunun iğvalarına (ka- pılarak “Alemdari,, taklit etmek isteyiverirse.. Abdülhamit telâş içinde ba- gırdı: — Alyanak Mustafa paşaya söyleyiniz. Efendidimiz dişlerin- diyiniz. Askeri Sirkeci sevkiyatına aldırsın. İra- dei seniye ile celpleri doğru ol- duğunu da — anlatınız. Yarın gece kendisi bana gelsin. Aske- rin ne yapılacağı bakkında tali- mat vereceğim., Dedi. Abdülhamit hakikaten kork- muş, ve ürkmüştü. 'Mithat paşayı eyice sardırayım derken, kendi elile kendi başına deh- şetli bir belâ açmak ihtimalleri- de vardı. den muztariptir. Osman bey, diklerini Padişahın söyle- Serasker - kaimakami Mustafa paşaya anlattı. Mustafa paşanın — telâşı, heyecanı bir dereceye kadar — zail olmuştu. Fakat, Padişahın böyle amsızın Edirneden bir alay birden pi- İstanbula — celbet- mesine ne mana vereceğini bil- miyordu., Hem askerin yanında iki, batarya topta vardı. Osman Bey Al yanak Musta- fa paşayı saraydan savar sav- maz, müsahiplerden biri Hünkâr tarafından — istendiğini — haber verdi. Başmabeynci tekrar Ab- dülhamidin yanına gitti. Padi- şah çok endişeli görünüuordu : — Osman Bey, Topkapıdan Sirkeciye kadar gizli tertibat aldırınız. Asker geçeceği yerler de bir şeyler olmasın. Sevkiyata girdikleri anda derbal haberdar edilmekliğim lâzimdır. Sizde Osman paşayı bulunuz * Babil , vapuru hümayununun istim üzerinde olup olmadığını tahkik ediniz. Harekete müheyya bir halde bulunsun. . Osman pa- şa iki refikinide alsın. Çabuk olunuz. yade aşkerini ( Devamı var ) Açılmıyor! Her sene Erkek muallim mek- tebinde “Muallim kursu, açılırdı. Fakat bu sene açılmayacaktır. Yalnız terbiyet bedeniye kursu açılacaktır. Bunun — hakkında henüz Maarif vekâletinden tali- mat gelmemiştir. Birde Selçuk hatua kız sanayiinde bir kurs açılacaktır. Bu kursa Üsküdar kız saayil ile Selçuk hatun mek- tebinden çıkanlar alınacaktır. Kurs müddeti bir buçuk ay sü- recektir. Mezunlara dikiş ve ma- kış ehliyetnamesi verilecektir. —— rsorsi eesse * TYeftişten dönüyor! Çatalca ve havalisinde teftişte bulunan tayyare Cemiyti İstanbul Şubesi müdüzü Hasan Fehmi B. iki güne kadar avdet edecektir. 27 Haziran -- —e Doktor B. Çıftlık parkmda bir hadiseçıkardı Bir kadını evine kapatarak dövdüğü iddia edilen ve son günlerde ismi gazetelerin zabita sütunlarında sık sık geçen Doktor Nizamettin bey evvelki gece kü çük çiftlik parkında bir hadise çıkarmıştır. — Nizamettin — bey Hafız Yaşar bey namında bir zat ile parkta çalgı çaldırmak meselesinden bir münazaa çıkar- mıştir. . Ağız kavgasi — ilerlemiş tokatlar ve yumruklar yekdiğeri- ni takip eylemiştir. Bahçede otu- ran halk telâşa düşmüş ve bu aralık |Nizamettin beyin panto- lonunun arka cebinden bir tabanca çıkararak hasmina hücum etmesi telâş ve heyecanı bir kat daha artırmıştır. Nizamettin bey ta- bancanın kabzasıla Hafız Yaşar beyin başına şiddetli bir darba indirmiş ve yaralamıştır. Hafız Yaşar bey de bilmuka- bele Nizamettin beyi kaşından yaralamış ve hadiseye polis mü- dabale etmiş ve takibata baş- lanmıştır. Bir daha -d ' Osmanlı banka- sında neleroluyor! İzmirden bildiriliyor. Osmanlı Bankasının İzmir şü-, besinde yapılan üçbin liralık sul- | istimal ve sahtekârlık vaka'sın- dan başka yeni bir sultstimal daha keşfedildiğini ve Polis Mü- ! mühim | dürlüğü tarafından bu sulistima|l hakkında da tahkikata başlandığı yazılmıştı. Başlanan tahkikat ilerilemek tedir. Yeni meydana çıkarılmış olan sullstimal evelki — sulistimalden daha mühimdir. Apırılan panın Şerafettin bey namında bir zat tarfından Ban- kadaki ( Aile tasarruf sandığı)jna | yafırılan para olduğu anlaşılmış- tır. Banka müdürlüğünün sulüisti- mal ve sahtekârlık ahaberdar olmadığını iddia etme- sine rağmen Polis müdürlüğü mes'eleyi keşfetmiş ve tahkikata girişerek herşeyi meydana çıkar- mıştır. Polis müdürlüğünün yaptığı tahkikat sayesinde sahtekârlığı yapan banka tesbit edilmiştir. Bu memur elân bankada lışmaktadır. Yapılan sulistimalde banka- daki parası aşırılmış 'olan Şe- rafettin beyin hırsızlıktan henüz haberi yoktur. Hayretle öğren- diğimize göre Şerafettin bey ©- velki gün bankaya müracaat e- derek aile tasarruf sandığındaki parasından bir miktarını almak istemiş ve banka — müdürlüğü sahtekârlıktan kendisini haber- dar etmiyerek Şerafettin beye istediği pl!ıyı vermiştir. Pesa— memuru ça- 4 ayaklı çocuk Bartınde |Zeynep isminde bir kadın vakitsiz olarak sekiz aylık bir garibe dünyaya getirmiştir. Ölü doğan çocuğun iki yüzü vücudu bütün olmak şartile dört ayağı, dört kolu ve dörtte kula- ğı varmış. Kafası da kocaman- asıdan | ger İbret alalım: <<am F Balkanlarda ik Yuqoslavya _—-— tısadi hareketler T4 iş dunyasın- da yürüyor verertreee — Yugoslâvyadak! şeker fabri- kaları 1929 1930 mevsiminde 118 569 626 kilo şeker çıkarmışlardır. | Yugoslavyanın dahili şeker sarfiyatı tahminn 90,000,000 kilo olduğundan ihraç edilecek mik- tar 28,000,000 kiloya varmak- tadır. 1910 senesinde inşa edilmiş olan Veliki Beckerek şeker fabrikası son senelerde - faali- yetini fevkalâde —bir surette arttırmıştır . 1929-1930 — şeker mevsiminde 26,000 vağon pancar işlemiştir. Ihracat şirketi Yugoslâvya Hükümeti, mem- leket mahsulünü ihrac eylemek üzre bir İmtiyazlı şirket te'sis eylemiştir. Vergilerden — husule - gelen 50,000,000 Dinarlık fazla teme- ttüat, şirketin te'sisine medar olmak — üz Hapishane müdü İzmirden bildiriliyor : Dün şehrimiz umumı hapisa- bölük ku- nesinde — jandarma | müdür vekili Sırrı Bey arasında | bir hadise olmuştur. Hapisanedeki gardiyanlardan bir kaçının mahkümlara taban- | | İ İ İ İ idi. Hatta meşhur şaki topal İbrahim de gardiyanlardan — birisinden de- | lenmekte sanenin — demir kesmiş ve beş kişi ile birlikte | hapisaneden kaçmıştı, elde silâh atmıştı. Bey vazifeye Başlar gardiyanları sıkı - bir başlamaz üzerlerinde taharriyat yapmıştır. Sırrı re tekrar meydan linde, bekliyen jandarmaların da mah- kümlarla temas ettiklerini nazarı dikkate almış ve bunların üzer- lerinde mahkümlara verilebile- cek eşya, bıçak, silâh ve saire bulunup bulunmadığını anlamak istemiştir. Hapisane müdür vekili bunun Üzerine gardiyanlara emir vere- rek hapisanede nöbet bekliyen Jandarmaların üzerlerini taharri ettirmiş fakat bu taharriyat ne- ticesinde bir şey bulunmamıştır. İşte dünkü mücssif hadize de, jandarmaların üzerlerinlâ araş- tırılması mes'elesinden çıkmıştır. Jandarmaya itimat edilmedi- ğini gösteren ve Jandarmaları ağır bir ittiham altında bulun- mandanı Nazmi bey ile hapisane | | ca, bıçak tedarik ettikleri söy- | Kuşadalı mir eğe tedarik ederek hapi- | parmaklığını | gardi- | yandan |bir de tabanca tedarik | ettiği söylenilen Topal İbrahim ' hapistane duvarından aşağı at- | larken nöbetçi Jandarmaya bir ARE'Hapisane Müdür vekili Sırrı ı tarassut | altına almış ve zaman zaman | Bey; bu gibi hadisele- ! vermemek | için çalışırken hapisanenin dıhl—: muhtelif yerlerde nöbet | tarafından Ticaret ve Sanaşi nezaretine tevdi edilmiştir. Şirketin tastik edilmiş olan dahili nizamnamesine göre, Hi ket, töccarlar namına olarak memleket mahsullerini satacak olduğu gibi, icabında, kendi nam ve hesabına dahi alım sa* tımda bulunabilecektir. Şirket, tüccara, emtia üze- rine avanslar muvafakat edecek Antrepolar, silolar, fabrikalar, ve saire inşa edecektir. Silolar Tuna limanlarında inşa edile- cektir. Şirketin müdürlüğüne mah- sulâtı ziraiye mütehassısı M. de- on Goselieb tayin edilmiştir. Şirketin meclisi idaresinde Ticaret ve Sanayi, maliye ve münakalât nezaretleri namlarına olarak üç yüksek memur bulu- nacatır. 0. M İzmir hapishanesinde — GEZDATT T L YG Mahkümlara tabanca ve bıçak mı veriliyor ? rü ile jandarma İkumandanı bu yüzden kavga ettiler | | duran bu hareketten Jandarma B. kumandanı Nazmi beyin fena | halde canı sıkılmıştır. |Nazmi Bey hapisane müdürünün odasın- da olduğunu öğrendikten sonra | kalkmış doğruca oraya gitmiş Sı- rri beyin yanında bazı arkadaş- Jarı bulunduğu bir wrada: — Sen! Demiş Gardiyanlara emir vermişsin. jandarmaların üzerini taharri etmişler, böyle bir emir vermek salâhiyetini nereden aldın? Nazmi bey bir adım ilerleye- rek yumruğunu Hapisane müdü- rüne doğru uzatmış : — Soruyorun, bu sana kim verdi ? Diye sualini tekrar etmiştir. Bunun üzerine Sırrı bey büyük bir itidalle : — Nazmi bey ; beni tahtie ve tahkir mi ediyorsunuz ? Diye sormuştur. Nazmi bey de: — Evet, tahkir ediyorum, Ne olur sanki? — Gardiyanlar isterlerse bir daha Jandarmala- rın üzerini arasınlar, o vakit görürler. Diyerek çekilip gitmlstir. Hapisanede dün ikinci bir vaka daha olmuş, Hapisane müdür Vekili Sırrı bey; gardiyanlardan Hilmi efendiyea — mahkümların önünde dayak atmıştır. -Hilmi efendi dayağı yedikten sonra hapishaneden çıkarak doğruca Adliye dairesine gitmiş ve müd- delumumi Hidayet beye şikâyette bulunmuştur. Bunun — Üzerine tahkikata başlanmıştır. Dayak vakası hakkında aldığımız ma- lumaşudur. Elektrik tesisatile meşgul olan ustalar hapisaneye bazı demir alât ve edevat getirmişlerdir. Hapisane müdür vekili bu demir (Devamı 5 nci sahifede) salâhiyeti

Bu sayıdan diğer sayfalar: