22 Haziran 1931 Tarihli Yarın Gazetesi Sayfa 3

22 Haziran 1931 tarihli Yarın Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

iğrenç İttiralar Adı. “ CÜMHURİYET, olan bir gazete okudum. Şun- dan bahsediyordu: 31Marta, Devriş Vahdeti.. Sadık Bey.. Ali Kemal. Meh- met Ali... Hoca Sabri... Çer- kes Etem.. İğrendim, nefret ettim ve attım. Çünkü bu isimler yılan gibi soğuk, akrep gibi teh- likelidir. Çünkü bunlar — memleket, milliyet hainleridir kalplerinin yerinde oet parçasına mukabil iskelet yığınları vardır. Damartlarında kan yerine masum âhı dolaşır. * Ötekini aldım, başlığında *MİLLİYET, yazılı. O da ba- kın nelar yazıyordu? 31 Mart.. İrtica.. Anarşi, Şeh Sait.. Şeh Esat. Tiksindim, fırlattım. Zira bu isimler, bir frengi mikrobu kadar tehlikelidir ve korkunçtur. . Tarih — sahifelerine birer namus lekesi gibi nasılsa yapı- şan bu (simleri tekrarlamaktaki maksat nedir, ae demek iste- niyor? Adeta biribirlerinin ağızla- Tına tükürmüş — gibi, kulakları tırmalıyan bu nekaratı dialet. mekteki zemin ve zamanı an- hyamıyoruz. Efendiler, bu saydığımız tsimlerin hiç biri Türk değildir. Siz ve onlar iddia etse- ler bile, bugün Türk camiası içinde bulunmamaları ispat eder ki, manen de bu haktan iskat edilmişlerdir. Öyle değil midir ? Şu halde samimi ve can- dan bir tenkitten korktuğu- muz için mi bunlardan bahse- diyorsunuz ? Bunlardan bizim tiksindi- gimiz kadar acaba siz iğre- nir misiniz? Efendiler, çekinmeyin bari, eğer daha ” dilinizin altında söyliyemediğimiz küfürler var- sa açıkça dökün cevap ve- ririz. BÜRHANETTİN ALİ sekakasesaa e aA AA LAMAALAL AA Bir tebliğ Gemi sahip ve acen- telerinden para alınmıyacak Sıhbat ve İçtimat muave- net Vekâleti şöyle bir emir tamim etmiştir. Boğazları ve Marmarayı mecburi veya ihtiyari transit halinde geçen gemiler ile li- manlarınızda sihhi nezaret altına alınan gemilere ikame edilen memur, muhafız ve amelelerin harcırah ve yevmi- yelerine mukabil badema gemi sahip ve ya acentelerinden para alınmıyacaktır. Rüsumu sıhhiye kanunu ınucilı!nıe 'I'ılşı"uılııuclııdı Tılı—llıı No. 16 Muharriri : Rıynondı Machard Zabıta muharririmiz yazıyor: Patikçi Serkıs, karısı Kumkapı kralıçesmı ve Boğosu vurdu İki senedenberi ayrı oldugu karısının yanına tekrar gelmek isteyen serkis evden kovulunca dayanamamış Evvelki gece Kumkapıda Serkiz Isminde isminde karısının yüzünü, Boğos isminde bir komşusununda yüzü- tü ve kulağını kesmiştir. Bu kanlı vak'anın mahiyeti şudur. Kahraman Patikçi Serkis - İstanbullu olup, 30 yaşlarında kısa boy- lu şişman, pala bıyıklı hovar- da meşrep bir adamdır. Genç- liğinde —çapkın, hovarda ve uzun seneler tulumbacılık et miş kendisine göre o zamanın asıcı, kesici ve biçici Patikçi Serkis namını kazanmıştır. İşte bu Patikçi Serkis, o zamanın kahramanı iken Var. tovi isminde bir kadının sena- sını işitmiş kendi kendine: — Ulan ben, bu karıyı ele geçirmessrem, yuh olsun şanuna, diyerek uzun müddet Vartavinin peşine düşmüş, kâh tehdit| ve kâh tatlılılıkla sevişmeğe başlamıştır... Kıraliçe Vartovi, Silivride doğmuş, iki yaşlarında iken peder ve valdesi ile birlikte şehrimize gelerek büyümüş ve yerleşmiş- tlr. Vartovi 40 yaşlarında esmer azunca boylu zayif, kara ka; ve kara gözlü bir kadındır. Silivriden gelir gelmez, Kum- kapıya yerleşmiş, bu ane ka- dar başka bir mahalle gitmi- yerek orada büyümüş ve orada ikamet etmeğe başlamıştır. İşte bu kadın, bundan on sene evve- Hne kadar bu mahalde güzelliği yüzünden “ Kraliçe , namını kazanmış, büyük küçük, ka- dıin erkek, çoluk ve çocuklar nda (Kumkapı kıraliçesi) ovi diye dillere destan ol- Muştur. İşte otuz Sinedantiştt dil- lere destan olan bu kıraliçe Vartoviyi kahraman - patikçi Serkin bunu 24 sene evvel gör müş beğenmiş ve sevmiştir Palasının kuvvetine, kah- ramanlığının oamına — ne yapmışsa — yapmış, — neticede Vartoviyi bir çok talip ve bir çok peşinde dol: ların alınan bulaşık - resimleri ile, bilâmum İimanlarımızda ya- pılan fare itlâfi ameliyesinin bilâmum mesarifi bu kayit. ten müstesna olup, bunların illerine devam edilecektir. Mütercimi: Ahmet Fürkân - Fransız (dzbıynıuıhn büyük aşk romamı —- 170 inci binden tercüme edilmiştir... — Hayır! — Öyle ise aramızda ge. ce kadar büyük bir fark var, — Hayır, hayır; izah edi- niz. — Bu hareketi ne ceta. retle yaptınız? — Siz müsaade niz mi? — Oca..! — Biliyordunuzki sizi e- viyordum Klod, siz de bana beni — sevdiğinizi — söylediniz. Benim aşkım temizdi. Sa- etmedi- nimkine benziyen bir aşktır! Filip şeşkın bir tavur al- mıişti. Kendi kendine mırılda- nıyordu:! — — Allahim: delimi oluyo- rum? Bizi ayıran bu kadar bir yanlışlık mı? Bizim bildiğimiz aşk dalma kadını erkeğe, er- keği kadına çeker. — Bundan çok uzaktım, Filip ! — Nerede idiniz? — Başka bir dünyada... Klod hem bu sözü söylemiş, hem de Filipe dikkatle bak- mıyordum ki, sizinki de be- | mıştı. İ l eee Rin G0ü a biri, Vartovi | elinden almış, sazlı, — sözlü, rakılı ve mezeli bir düğün ya- parak kendisine ma'etmiştir. 22 sene evvel evlenen bu kıraliçe ile bu kahraman, tam | on beş sene şen, şalır ve mes'ut bir hayat geçirmeğe başlamıştır. Fakat, ondan sonra, birisi- nin kahramanlığı, birisininde kıraliçeliği yavaş yavaş düş- müş aralarında bir geçimsiz- liktir baş göstermiş. İşte, o günden itibaren aralarında ufak tefek kazalar ufak tefek münazaalar, mü- nazaa neticesinde ara sıra ayrılmalar başlamıştır. Bu hbalile de 4 sene ge- çinmişlerdir. Fakat bu dört seneden sonra da yani, bun- dan üç sene evvel olup izdi. vaçlarından tam on İ0 sene sonra bir. kadın — yüzünden ayrılmış, bu ane kadar birt. birlerinden aytı — yaşamağa başlamışlardır. Hısım Bu kadının ismi Mannik- tir. Mannik 32 yaşlarında or- ta — boylu balık — etinde beyaz ve elâ gözlü — bir kadındır. Üç sene evvel Patikçi Serkiz ile tanışmış, iki üç ay zarfında çabucak ahbap ve hısım akraba olarak Serkisin Kumkapıda Saraç İsak mahallesi inçir dibi saka- gındaki evine gelmişlerdir. Serkiz ağa önde, madam Mannik te arkada merdiven- Teri çıkmı Vartovinin otur- duğu odaya girerek : — Yoyrum kıraliçem Var- tovi, bak sanâ ananın, ana- sının kız kardeşinin kızı Man- niği getirdim. Tam 20 sene- denberi — meydanda — yok diye — sayıklamıp — durürken bu gün Beyazıtta gördüm, alıp sana getirdim. Artık bizim kı- zımız olacak gibilerde bir ta- kım sözler söylemiştir. Bunun zerine Serkisin ana. gıbın, anasın kızının kızı olan 32 yaşlarında madam Mannik sekiz on yaşlarındaki bir ye. üm gibi boynunu bükmüş, kıraliçe yengesinin cevabını beklemeğe başlamıştır. Kıraliçe yengesi Vartovide ne düşünmüşse düşünmüs: — Madam bizim hısımı- mızdir, başımızda yeri - var, ucunda ölüm yok ya kalsın ve otursun, de Ah bilseniz bu ne fecidir. Ve Klodin gözleri tekrar ıstırap yaşlarile bulanmıştı. Filip Klodun yanına yak- laştı. Ve ondan sordu: — Bunlar ne demek Klod? Bana bunları izah et — Klod! Emin olki, en iyi dostun benim. — Söylemek çok zor, Filip. — Size yardım edeyim mi? — Hayır, durun, Klod, biran için kendini topladı ve sesi değişmiş ol- duğu halde söze başladı: — Bunları anlatmak - için çocukluğumdan başlamak lâözüm. Dünyaya en yumuşak bir kalp ve en derin hislerle geldim. Tabil annemi kendime pek ya- kın bulmuştum. Dalma onu öpmek istiyordum. O her l teğimde benden uzağa kaçar- dı, ağlardım, benim de diğer kızlar gibi bir annem vardı. Kendisini sevdiğimi istemiyor- ( / Bu söz üzerine Mannik eş- yasını almış, dayının dayısı sayı lan Serkisin evine yerleşmiştir Fakat aradan çok geçme- den üç kuşak atlıyan ana kı- zı Matikâ yavaş yavaş dayı oğlusu ile hısımlığı kaldırmağa | başlamıştır. Evin içinde günden güne şakalar, ana kızı iledayı oğlu: su üzerinde (cilveler baş gös- termiş. Neticede, meseleyi anlayan Vartovi tarafından büyük bir kavgaya sebebiyet verilmiştir. Bu kayga esnasında Ser. kizle Maonik bir olmuş, Var- toviyi gözelce bir döğmüşler: dir. Bu kavgayı müteakip te yine Serkisle Mannik bir olup eşyalarını almış, oturdukları evi Vartoviye terk ederek bir eve taşınmışlardır. İşte, iki senedenberi Var- tovi kocasından ayrı olarak evinde, —kocasıda anasının, kızının kizi, Mannik ile ayrı bir evde oturmaktadır. Mannik avinde otura dur- sun, gelelim biz Patikçi Ser- kise. İki seneden sonra İki senedenberi göremediği ktraliçesi Vartoviyi Serkis, nasılsa şevelki gece hatırla- mıiş ve özlemiş olacak ki, bir kaç şişe buzlu rakıyı çek- miş, kör kandil bulut gibi doğruca Varlorinin evine git- miştir. Tesadüfen o arfa kapı- da acıkmış, sallana sallana merdivenleri çıkarak o daya girmiştir. O srada kahvesini pişirmiş, sıgarasını ateşlemiş, gel key- fim gel, diye yaşayan Varto- viye: Ulan be dinini ve imasmını sattığım karısı, beni hiç özle- yip göreceğin gelmedi mi? de. miştir. Vartovi de, kıraliçelik dev- rinde iken. yaptığı emsalsiz cilvelerinden birini daha yapa raak: —Ah., Ah benim kor- don bıyıklı Serkisim ah diye- rek, seni özleyen ve seni se- ven yok değilki bana geliyor- sun, demiştir. Bu söz üzerine Serkis'te O başka, sen başka, de- miş ve o geceyi Varlavinin du. Ve kendi de beni sevmez- di. Niçin ? Bunu hâlâ bilmem Klod biraz — düşündükten sonra : — Ben bunu hiç düşün- mek İstemiyordum. Kendimi Ooyuna vermiştim. Bu sıralarda elime peri masalları geçti. O ların resimleri üstünde saat- lerce dalıp - kalırdım. Annem eğer bana bu halde rasgelir- e: — Ne aptal kız, der, ge- çerdi. Bu söz, beni çok kırar- dı. Beni peri - masallarından, daha doğrusu hayali şeyler- den beni uzaklaştırmak — istl- yordu. Güya elimden tutmuş, bir kör gibi beni yedeyerek fenne götürüyordu. — Kabilmi, anneviz an- Tattığınız bu kadın olsun ? — Evet, bu söyledikleri- me kim inanabilir. Annem ki sevimli, nazik ve ince bir ka- odındır. Kimbilir içinden ne düşünüyordu. Yarım milyon İira ya Türkiye İ emniyet Plânları - satılıyordu İş bitmiş gibi vaziyetimi tetkik ettiler —Madam biz hep aç mı idik? — Basit hayatınız aç kal- mış kadar acı değil midi:? Otomuz tokatlıyana gelmiş, biz Grita ile birlikte muayyen salonumuza gittik. Uzun boylu sabit bakışlı, fazlaca ciddi bir adam, bizi hürmetkâr bir sü- könetle karşıladı. Bu, hiç Türkçe bilmeyen bir İngilizdi. Sesinde tok bir ahenk — vardı. Gritanın takdimile tanıştıktan sonra bana: —Yeni vazifenizi tebrik ile, muvaffakiyetinizi temenni ede- rim. İşte sizi memnun ve ihya edecek bir meşgalel. Benzim sararmış, fikrim- de kat'i bir şey takarrür ettirmemişken bu adamların böyle sarahaten vermek iste- dikleri süse nefret ediyordum. Bu ne demekti? Aramızda kat'i bir şey henüz takarrür etmemiş, ne demek istedik- lerini daha kat'iyyetle öğrene- memiştim. Böyle olduğu halde bu adamiar, herşey olmuş bitmiş gibi beni tebrik ediyorlar, ya- hut ta bu suretle teşci etmek istiyorlardı. Tecrübeli bir casus olan mister Kened bu andeki he- yecanımı anlamış olmalı ki he- men ilâve etti: - — Hayatınızdan — endişe etmeyin'!. Size şimdilik bir zırhlının - cephaneliğine ateş vermek, bir ordu karargâhını berhava, bir şimendifer sevki- yanında geçireceğini soylemiş- tir. Vartovi de: — Büyük sö- züme tövbe, Allah yazmışsa boözsun, diyerek Serkisin bu arzusunu yerine getirmemiştir. Bu arzusunun yerine gel- meyeceğini anlayan Serkis, bir an içinin düşünmüş, eski kahramanlığıni gözünün önüne getirerek hemen cebinde bulu- nan sustalısını çekerek: — Ya, öyle ya geçmişi to- nekeli karı seni, demiş ve hemen Vartovinin — yüzünü yaralamıştır. O ara Vartovi feryada boşs Tamıştır. Fakat, gözü kararan patikçi Serkis bu feryada ehemmiyet vermiyerek karısı- ata başını tütup kesmek iste- miştir. Uzun uzun ikisi de düşün- ceye varınışlardı. Filip sordu; — Soura siz ne yaptınız? — Ben çok betbaht bekli- yordum. — Neyi ? — Ne bileyim ben birşeyi.. lamı sevmek - isti- fakat bunu bulamı- Yavaş yavaş ilmi esasların güzellikleri beni cezbetmeğe başlıyordu. Neticede ben de ilmin ne demek olduğunu öğ- renmek Aarzusunu — duymağa başladım. Kendi kendime, hakikatler İle kargılaşırsam belki bahtiyar olurum, diyordum. Bu ümit beni tutuyordu. Annemden, babamın hasta- nesine gidip gelmeme müsaade etmesini rica ettim ve anne de müraade etti. Hastahane.... Yüzlerce, bin- | ı yatını tarümar etmek gibi kül. ' fetli vazileler tavsiye edecek değiliz. Şu veya bu mıntakada halkın meyil ve hissiyatından istifade ederek sizden bir is» yan propagandası da istiyecek değiliz. Sizden istiyeceğimiz, sizin de çok kolaylıkla yapa- bileceğiniz basit, fakat bizim için mühim bir iştir.. Soğuk kanlı adam bu tüy- ler ürpertici vekayli Halime- nin fistan hikâyesinden bahı- edermiş gibi kayıtsız ve vo- guklukla konuşuyordu. Milletlerin hayatına mal olan bu vakayiden bahsolunur- ken, yüreğimden bir — şeyin âdeta koptuğunu duyuyordum. Mister Kened devam etti: — Bu faaliyetinizde zerre kadar tehlike bulamaz sınız, vazifeniz tehlükesizce, fakat maharetle yapılacak bir iştir. Kat'i teklili öğrenmek için tünç yüzlü casusun kivilcim — gibi yanan iki gözüne bakır — yordum. O, devam ediyordu: — Her şeyden evvel kendi hayat ve istikbalinizi temin için ne İâzımsa bulundurmak ve yapmak bir zarurettir. Sizi tehdit edecek en ufak bir teh- likeyi bile ânında malıv ve yok * etmek kendinizi bu suretle ha: 7'r bulundurmak bir vazifedir. Ö.memek için icsp ederse, dü- şünmeden öldüreceksiniz, ze- kânın yapamadığı işi tabanca, bıçak, bomba halleder. (Devamı var) kuyumcu Boğos isminde biri yetişmiş, Vartoviyi Serkisin elinden kurtarmıştır. Fakat bu esnada Boğosta kulağın- dan ve başından yaralanmış- tır. İki yaralı canlarının ack sından ? — Ah... Tutun vurua, diye bağırmış ve kanlar içinde yere — yuvarlanmışlardır. Bu hali gören patikçi Sorkis. he- men firara teşebbüs. ederek anasının, anası kızının. yanına gitmek istemiştir. Fakat, üç kuşak geri ana gnn kızı olan Manosike gi- deyim derken Serkis, polisler tarafından yakalanıp Kum- kapı merkezine gitmiştir. A lerce kadınların ıstırap çektiği yer. Okuduğum — şeylerden tevellüdün ne demek olduğunu biliyordum, fakat annem ben- den en mühim şeyi saklamıştı, Tevellüdüa sebebini... Bütün analar bu işi çocuklarından saklamak için ittihat etmiş gibidirler. Bunu ayıp sayanlar bence çocuklarına karşı cina- yet işlemişlerdir. Çünkü, bir çok zavallı genç kızlar evlen- dikleri ilk gece Mmünasebeti zevciye denilen fül le karşı- laşınca ve bu fill, genç koca: lar tarafından kemali vezaket ve sühuletle ifa va icra edil mezse, genç kızların o akşam ilk o'arak aldıkları feci uturap onları hayatlarının — sonuna kadar bedbaht ediyor. Çüakü ©o dakikadan ilibaren genç karı koca arasına ucfret g- riyor. Anacler, kızlarının — cinst " (Devamı vuar) Se5

Bu sayıdan diğer sayfalar: