28 Mart 1936 Tarihli Ağaç Dergisi Sayfa 12

28 Mart 1936 tarihli Ağaç Dergisi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

1 KM Delinin Dedikleri Kirpikleri ıslaklı. Rengi kaçmış du- daklarını dişlerile sıka sıka yürüyordu. Beni görmeden yan sokaklardan birine sapacaklı. Kolundan tullum : — Nereye, dedim, gene gözlerinde yuş ve bakışlarında yas var? Uzun caddenin ta öteki başını dönen cenaze alayını göslerdi : — Kalabalığı görüyor musun, dedi, omar bir tek labul içinde anamı, baba na, sağlıklarına erişliğim ve ölümlerini yördüğüm bülün sevdiklerimi gölürü- yorlar. Kalabalığın içinde, içimin burkuldu yunu, gönlümün sızladığını duyunca bu- nu sezdim : İçinde bütün sevdiklerimi gölüren labulların karşısında göz yaşını iula- mMayorum.... * aş Ondan ayrıldıklan sonra bir çokları büna sordular. — Sanu neler anlatıyordu ? Söylediklerini anlalım. Hepsi du daklarını bükün omuzlarını silktiler : — Bir lâbul içinde bülün sevdikleri- nin yölürüldüğünü mü söyledi, dediler, rak şu deliyi... Yabancı Evimizin önünde geniş bir çayır var- du. Oda bende ufacık iki çocuktuk. Be- raber gezerdik; beraber oynardık. İlki vesi içine girebilirmi ? Bu artist eser yapa- caktır. Çünkü bu en tabii bir refleksidir ve iddialarına, şikâyetlerine, çarpışmalarına hak verecek yegâne silâhıdır. Bu artist, bizde pek yeni olan plâstik sanatları yapmak için bir propagandacı vazifesini de görecektir. Bir propagandacı ve bir terbiyeci. Nihayet aynı artist, halkın bilgisizliğinden istifade edip o sahada âdeta bir obskürantizma rejimi ku- rarak maddi istifadelerini teminden başka ideali olmıyan muzir faaliyetlerin kötü ha- reketlerine bir set çekmiye çalışacaktır. Dikkat edilsin ki ancak sanat mücadelesi kadrosuna giren tarafları saydım. Bütün bu ağır yükleri üzerine alan genç artistin ya- şamak, fiziyolojik manasile yaşamak için AĞAÇ MEAN a MY a a ME a AŞ a Sy Ka a a e Pia Ma a a e Nurettin ARTAM yumruk kadar gönüllerimizi saran s5€- vinçlerimizin, lasalarımızın biribirimize yabancı kalan köşesi yoktu. Çayırı çevreleyen büyük ulhlamur ağaçlarının rüzgârda sallanan dallarına oda bende gönül vermişdik. Yullar o rüzgâr gibi geçli ve biz o ıh- lamur dalları gibi zaman zaman biribi- rimizden ayrıldık, zaman zaman biribiri- mize kavuştuk. us Simdi gene beraberiz. Kendisile daha az buluşsaydık, onu daha kısa bir zü- manda Lanısaydım dostum olacaklı. Daha uzun, daha iyi, daha engin ta- nıdığım için o benim Daş yabancıdır. Yullar, gönüllerimizi bir çile ibrişim gibi biribirine bağlamadı. Çünkü varlı- ğımızda biribirine karanlık bir tek köşe kalmamıştı. Kimi bu kadar bilir, tanır da ona yubancı olmazsınız? Nurettin ARTAM SE A e a a a m a katlandığı şekillerden bahis, bile etmedim. Artistlerimizin hususi hayatına ait olan bu şekiller, onları birer “ Pazar günü ressamı , derecesine düşürmüş, Avrupalı bir amatör kadar bile çalışamamak imkânsızlığı içinde kıvrandırmıştır. Sanat davamızı, için için kemiren bu çı- banlara işaret ettim. Neşteri hazırlamak, çı- banları yarmak, onlara deva bulmak işinde sanatkârımızın payı nedir? Biz ve ben bu işte nekadar faal olabiliriz ? Ve bu, ne kadar güç bir iş olursa pl- sun, ıstırap duyan ve yaşamak istiyen bir anat şubesine mensup neslin hislerine tercüman olmak zevki, şerefi, bana lâzım- gelen cesaret ve yılmazlığı verecektir. Nurullah Cemal BERK

Bu sayıdan diğer sayfalar: