4 Temmuz 1936 Tarihli Ağaç Dergisi Sayfa 4

4 Temmuz 1936 tarihli Ağaç Dergisi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

BİZ VE alnında Dinin bu sözü bir «sekli mümlenir dir. Alnımızın ya: ısı mirasımız, mizacımız, İabialımız, alılâkımız, sıhhalimiz, hastalığımız, aklımız. akılsızlığımız, kuvvelimiz, #aafımız, hülüsa biz, kendimizdir. Muküdeleratımızı kuran bizim benliklerimizdir. Biz, havalımığı, bütün bunlarla, kendinizden biz gibi yapıyoruz. Hayalımız, hülüsa kendi- sem bütünlüğüdür. « İnsanın olalii yazılıdır ». i Muhakememiz lasvip elsin, etmesin ( ve ba- zan eder, çok kere elmez ) icraalımızı emreden labialımız, ve böylece liayalımızı tekevvün ei- liren mizacımızdır. * Biz kendimizi kabul etmeğe mecburuz. Baş- ka ne yapabiliriz ? Ve bu mademki böyledir, bari kendi kendimizle olsun iyi geçinmeğe ça- lişmalı değil miyiz ? # Sükütun kâinatı sözün cihanından daha bü: yüktür. Zira söz muttasıl hudutları çizen, gös- teren bir Ziya; sükül ise hudutları göslermiyen, müphem, karanlık bir musikidir. Başkalarının anlalmasına lahammül edemediğimiz fakat tatlı- ğımız öyle yerler ve şeyler vardır ki sözümüzün aydınlığından kaçar ve biz onlara süküt içinde gider, geliriz. # Herhangi bir söz, varlığa istihkak edebil- mek için, sükültan daha güzel olmalıdır. * Ölülerin gözlerini kapıyoruz. Yaşayanların gözlerini açmağa çalışmalı değilmiyiz ? ie Diyebiliriz ki sıkınlılarımız kendi zaallarımı- yin malısulüdür ve hayatımızın haksızlıkları ken- di kusurlarımızdan doğar. İnsan kime ilimal ederse ondan ihanet yörür. Esasen ihanet göre- bilmesinin imkânı kendisinin göslerdiği ilimattır. İnsan kime muhabbet beslerse ondan husumet görür. Esasen bezginlik, usanç ve tiksinme “dik P HAYAT malısulü olan bu husumetli yörebilmesinin im- kâmı da kendisinin gösterdiği muhabbettir. > Düşmanlarımız bizi tanımazlar ve onların söyledikleri sözler birer ifliraya benzer. Bunla- rın hakikalsizliği sayesinde lesirlerinden kendi- mizi koruyabiliriz. Fakal hakikalin zehirine alış” mak için onu yavaş yavaş dostlarımızın bize aşılamasına muhtacız. Dostlar olmasa hakikati bize karşı kim söyleyecek ? Onlar yanımızda hayat ve mukadderatın bize nahoş haberlerini duyurmak için birer muhbir gibidirler. Mânevi kusurlarımızı, iliyarlayışımızı bize onlar duyu- racaklardır. Aşağı yukarı eski padişah sarayla- rındaki dalkavuk sılatlarından dolayı İakikati söylemekle kızdırmıyan, güldüren cücelerin rol- lerine benzer bir mevkileri vardır. # Sanki köklerimiz düşman topraklarda, dalla- rımız yabancı göklere uzanıyor ! # Bu, ihtimal eski ve sayılmaz asırlardan bize kalma bir miras olacak, hepimizir hayatına ba- kınız: Hepimizin hayatı bir mucizeye inlizara benzer. Güya herkes bir « harikulâde » nin hâ- dis olarak müphem bir esaret ve gizli bir lelâ- ketlen kendisini, hayalını kurlarmasını bekler, Hepimizin mucizeli bir kurtuluşa ihtiyacımız vardır. Fakat bunun ne olduğuru sorsalar «kâmı dili şeyda » gibi, bunu biz de bilemeyiz. # Hiç bir hayal bizi aldatmasa yaşayabilir miy- * Yemek saalleri kadar inlizam ile, her gün ve her yece, ruhun şrıdası olan süküt ve hayal saatleri ayırmalıdır. Hâlik hiç kimseyi aç, susuz, uykusuz ve hülyasız bırakmasın ! Li İnsanların çek kerre bu kadar hafif meşrepli, dönek, enirikacı ve kendi kendilerine karşı em- niyelsiz kalışlarının sebebi kendine ermiş hür 5

Bu sayıdan diğer sayfalar: